|

Kahvenin 500 yıllık hatırı vardır

Kahvenin 16. Yüzyıldan günümüze uzanan hikayesi iki ayrı kitapta okuyucunun karşısına çıkıyor. İlki “Türk Kahvesi” başlığı altında Kemalettin Kuzucu ve M. Sabri Koz tarafından kaleme alındı. Diğeri ise kahveyle ilgili makalelerden oluşan “Bir Taşım Keyif” adlı çalışma.

Yeni Şafak ve
21:00 - 21/04/2015 Salı
Güncelleme: 18:15 - 21/04/2015 Salı
Yeni Şafak

İstanbul'da “yaşamayı” bilenlerin muhakkak dikkatini çekmiştir, şehrin çeşitli yerlerinde küçük küçük kahve dükkânları açılıyor. Büyük bir caddeden ara sokağa saptığınızda sizi köşebaşında hem dekorasyonu hem de cazibesi ile sevimli bir kahvecinin karşılamasına hazır olun. Hemen her dönemde belli mekânların birbiri ardınca açılması, modası geçince de teker teker kapanmaları gibi bir şey de değil bu. Zira şimdiden “üçüncü nesil” ya da “üçüncü dalga” adı verilen bir terim dahi ortaya çıkmış durumda.



Birinci dalga 1900'lü yıllara tarihleniyor. Bu tarihte evlere girmeye başlıyor çeşitli kahve markaları. Ardından ikinci dalga geliyor. Bu dalgayı da yakın tarihlerde zincir şeklinde açılan kahve mekânları oluşturuyor. Gelelim şu sıralar İstanbul'da gerçekleşen üçüncü dalgaya: Kahvehane işletmecileri kahve çekirdeklerini büyük bir itina ile yerinde seçiyor, çeşitli kahve cinslerinden azar azar dükkânlarına getirip kendi ekipmanlarıyla kavurarak müşterilerine sunuyor.



Böyle bir “dalga”nın etkisi altında olduğumuz şu zamanlarda yalnızca damağımızı tatlandırmıyor kahve. Yakın zamanda açılan bir sergi ve kaleme alınan bir kitap kahve konusunda dimağımızı da açıyor.



500 YILLIK ÖYKÜ


Topkapı Sarayı ile Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları derneğinin müştereken düzenledikleri “Bir Taşım Keyif: Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” adlı sergide Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonu başta olmak üzere pek çok müze, özel müze, koleksiyon ve kütüphaneden alınan eserler sergileniyor. Kahve ile ilgili açılan en kapsamlı sergi olma vasfını taşıyan bu etkinlikten doğan güzel bir kitap var. Sergi ile aynı adı taşıyan ve editörlüğünü (ve tabii ki harikulade tasarımını) Ersu Pekin'in yaptığı; Mehmet Kalpaklı'dan Beşir Ayvazoğlu'na, Seyit Ali Kahraman'dan Ömer Faruk Şerifoğlu'na kadar pek çok - araştırmacı kahvenin çeşitli yönlerini ele alan değerli makalelerle katkı bulunmuşlar kitaba.



Ancak kitapta yer alan iki makale çok dikkat çekici: Bunlardan ilki Tülün Değirmenci'nin “Kahve Bahane, Kahvehane Şüahane: Bir Osmanlı Kahvehanesinin Portresi” adlı çalışması. Chester Beatty Library koleksiyonunda bulunan ve 16. yüzyıl sonu 17. yüzyıl başına tarihlenen bir mecmuanın içinde yer alan ve “olasılıkla tarihçi Peçevî'nin anlattığı Tahtakale'de açılan ilk kahvehane”yi gösteren minyatürü yorumladığı bu yazısıyla Değirmenci bizi zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Yine Zeynep Tarım “Osmanlı Devlet Teşrifatında Kahve İkramı” adlı makalesinde Sadrazam dairesinde, elçi kabulü sırasında ve padişaha kahve ikramı gibi konulara dönemin kaynaklarından ve arşiv belgelerinden yola çıkarak yer vermiş. Ayrıca makalede “cezalandırmak için kahvenin nasıl bahane” edildiğine dair ilginç bir bahis de yer alıyor.



KAHVEYE EN DÜŞKÜN PADİŞAH ABDÜLHAMİD


Kahve ile ilgili yakın zamanlarda yayınlanan ikinci kitap ise Türk Kahvesi. Kitap Kemalettin Kuzucu tarafından kaleme alınan “Türk Kahvesinin Kısa Tarihi” ve M. Sabri Koz tarafından kaleme alınan “Türk Halk Kültüründe Kahve” adlı iki ana başlıktan oluşuyor. İlk bölümde Kahvenin kökenine ve keşfine dair bir bölümden sonra Osmanlılara geçişi ve bir “imparatorluk içeceği”ne dönüşmesinin tutkular ve yasaklar arasındaki medcezirli serüvenini anlatıyor Kuzucu. Saraydaki kahve tüketimini anlattığı bahiste Sultan II. Abdülhamid'in kahveye en düşkün padişah olduğunu öğreniyoruz. O kadar ki, Sultan'ın kızı Ayşe Osmanoğlu'nun hatıratında bile kendi yer bulmuş bu kahve tiryakiliği bahsi: “II. Abdülhamid sadece Yemen kahvesi kullanırdı. Kahveyi yemeklerden sonra içmeyi tercih ederdi, bunun yanında gün içerisinde ayrıca altı yedi defa kahve yaptırdığı olurdu. Şehzadeliğinden beri bu işi yapan Kahvecibaşı Halil Efendi padişahın mizacını çok iyi bildiğinden kahve saatlerini de kaçırmazdı. Padişahın kahvesi ne koyu ne de açıktı, fakat sadeydi.”



KAHVE FALINA DAİR KİTAP DA VAR!


Gündelik hayatta kahve tüketimi, kahvenin Avrupa'ya yayılışı ve kahve ticareti ve tarımı, kahvehanelerin açılması ile ilgili en yeni araştırmalara dayanan bilgilerle doyurucu bölümler halinde kaleme alınan “Türk Kahvesinin Kısa Tarihi”nden sonra “Türk Halk Kültüründe Kahve”nin macerasına geliyor sıra. Türk halkbilimi uzmanı M. Sabri Koz tarafından kaleme alınan bu bölümde Afyon Tiryâkileri adlı taşbasması nadir bir kitapçığın sayfalarına misafir oluyoruz ilkin. Herbiri birer insan olarak resmedilen afyon, berş, esrar, boza, şarap, rakı, tütün ve kahve gibi keyif verici maddelerin birbiriyle olan münakaşasına şahit oluyoruz. Bu münakaşa elbette kahvenin diğer keyif verici maddelere üstünlüğüyle son buluyor. Türk masallarında ve halk hikâyelerinde kahve ve kahvehanenin yer aldığı Kahveci Güzeli masalını, geleneksel Türk tiyatrosunda, bilmecelerde, atasözü ve deyimlerde, halk hekimliği ve türkülerde kahve ve kahvehanenin yerini ve önemini bu bölümde örnekleriyle bulabiliyoruz.



Kahve deyince –inansın inanmasın- neredeyse herkesin aklına fal gelmektedir. Bu bölümün en dikkat çekici bahislerinden biri olan “Kahve falı” kısmında bu konudaki en eski kitabın Florent Garnier tarafından yazıldığını ve Türkçeye Kahve Telvesiyle Keşf-i İstikbal adıyla çevrildiğini öğreniyoruz. Bu kitapçıktan bazı bölümler ve resimlerde kitapta yer alıyor.



Genel olarak hem hacmi –bir el kitabı olarak hazırlanmış- hem de metne eşlik eden görsel malzemelerin seçimiyle büyük bir itina ile hazırlandığı anlaşılan kitap, temennimiz odur ki, “kahve literatürü”nde hak ettiği yeri alsın ve yeni çalışmalara kapılar açsın. Bir de hazırlayanların temennisi var:



“Türk kahvesi, hazırlanırken soluduğumuz, yalnız kendisiyle sınırlı olup başka hiçbir madde ve içecekte bulunmayan kokusu ve sevgi dolu dumanıyla, tiryakilerin asla vazgeçemedikleri tadıyla bizi hep büyülesin, içildikçe 'barış'ı ve 'hatır'ı anımsatacak bir gönül anahtarı olsun…”


Ne güzel söylemişler:


Kahve piştiği yerde


Telve taştığı yerde


Güzel çirkin aranmaz


Gönül düştüğü yerde



Kitabın künyesi:


Bir Taşım Keyif: Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü


Editör: Ersu Pekin


Kültür Bakanlığı Yayınları


2015


453 sayfa


#Türk kahvesi
#kültür
#gelenek
#Osmanlı
#Kültür Bakanlığı Yayınları
9 yıl önce