|

Medeniyetimizi yansıtacak müzemiz yok

Son yıllarda sanat piyasasında adından sıkça söz ettiriyor koleksiyonerler. Müzayedelere her gün bir yenisi ekleniyor.

Yeni Şafak
04:00 - 30/08/2017 Çarşamba
Güncelleme: 02:22 - 30/08/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Oğuz Erten
Oğuz Erten

Koleksiyoncuların müze ve galerilere verdikleri eserler sanat dünyasında büyük bir boşluğu dolduruyor. Peki Türkiye’de sanat koleksiyonculuğu ne durumda? Koleksiyonler kimler ve nasıl bir yol izliyorlar? Akademisyen Oğuz Erten, bu soruların yanıtını 6 yılda hazırladığı Türkiye’de Sanat Koleksiyonculuğu adlı iki ciltlik çalışmasında yanıtladı. Galeri Baraz Yayınları’ndan çıkan eser aralarında Sakıp Sabancı, Ali Koçman, Kemal Erhan, Salah Cimcoz ve Vitali Hakko gibi koleksiyonerlerle yapılan söyleşilerden ve koleksiyonculuk üzerine yapılan araştırmalardan oluşuyor.

OSMANLI DÖNEMİNDE BAŞLADI

Erten, sanat koleksiyonculuğunun sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kapital geliri yüksek olan bireylerde veya kurumlarda geliştiğini söylüyor. Erten, ülkemizde koleksiyonculuğun Osmanlı döneminde başladığını belirterek şunları kaydediyor: “Londra’daki National Gallery, New York’taki MoMA gibi büyük müzeler hep önemli koleksiyonların bağışları ile oluşmuştur. Bizde de Osmanlı’dan günümüze saray ve çevresinin desteği ve cumhuriyet sonrasında da sanat zevki yüksek siyasetçiler ve 70’li yıllardan sonra da iş adamlarının destekleri ile gelişen bir yanı var koleksiyonculuğun.”

SANAT YAPITLARINDA
ÇOK GÜÇLÜYÜZ

Koleksiyonların desteğiyle yapılan sergilerin bugün sanat dünyasında karşı karşıya kaldığımız eksikleri giderme konusundaki işlevine, “Bu çalışmalar sadece yaraya pansuman olabilir” diyen Erten şunları kaydediyor: “Müze dediğimiz kavram insanlık tarihinin adımlarını göstermek için ortaya çıkmış bir olgu. Biz kendi medeniyet tarihimizi izleyebileceğimiz görsel sanatlar müzesine sahip değiliz. İçerik oluşturma ve müzede yer alacak sanat yapıtları anlamında çok daha zenginiz. Coğrafya ve bölgenin enerjisi sanatçıların her gün yeni bir şeyler yaşamasını ve sonucun sanat yapıtının oluşumu ile noktalanmasında çok doğurgan. Fakat çıkan bu yapıtlar bir müzemiz olmadığı için toplumla paylaşılamıyor, bazıları da zamanın yıpratması ile yok olup gidiyor. Böylece bu toprakların halkı da kendi tarihi ile yüzleşemiyor.”

  • Türkiye’de Sanat Koleksiyonculuğu adlı iki ciltlikçalışmayı hazırlayan akademisyen Oğuz Erten, “Bu toprakların halkı tarihiyle yüzleşmiyor. Müzeler, insanlık tarihinin adımlarını gösterir. Biz medeniyetimizi izleyecek bir görsel sanatlar müzesine sahip değiliz” diyor.


ZİRVE DÖNEMİNİ YAŞIYOR

“Türkiye sanat koleksiyonculuğu kavramında tarihinin en üst noktalarından birini yaşıyor ama bir sanat tarihçi olarak bunun hala yetersiz olduğunu söylemeliyim. Sanat, insanın yaşamına zevk katmak daha kaliteli yaşamak ve geçmişin güzelliklerini yeni kuşaklarla paylaşmak için bir aracıdır. Bu olguyu ne kadar çok kişi ile paylaşırsak ve yaşamınızın içine alırsak çevremizdeki yapılardan, çirkin meydan heykellerinden ve olumsuzluklardan şikâyet etmeyi o kadar azaltacağız.”

#Müze
#Oğuz Erten
7 yıl önce