|

Milletin emanetini taçlandıran başkanlık

‘Kaderin üstünde bir kader vardır’ söylemiyle liderlik yükünün omuzlarında olduğunu biliyor ve millet emaneti kendisine verdi. Bu yeni emanetin fiili başkanlık yolunun milletin dokusuyla uyumlu bir resmi/yazılı başkanlıkla taçlanması gerekiyor.

Yeni Şafak ve
03:00 - 17/05/2016 Salı
Güncelleme: 23:16 - 16/05/2016 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Prof. Dr. Orhan Yalçın

Niğde Üniversitesi


Milletin gönlündeki dehlizlerde yüzen şiire can verdiği için hapis cezası aldı. Giriş esnasında cezaevine, hayatı bir notalardan ibaret şarkıya benzetip şarkının itmediğini ve milletin yarısına söyleteceğini kimse hesap edemedi. Hapis onun için bir vazgeçme değil yeni bir sıçrama tahtası oldu. Çıkışı, ortada bir sorun olduğunu ve bu sorunun dönemin muhalefet liderinin çözmesini zorunlu kıldı. Böylece meclise girdi.



Yasaklı olduğu sürede daha önceki liderlerden farklı olarak yol ve dava arkadaşını başbakan olarak işaret etmişti. Meclise girip emanet olarak başbakanlığını dava arkadaşından yeni bir emanet olarak aldı. Yola konulan taşlar pranga olmaya devam ediyordu. Olmadık işler yollara seriliyor, anayasa sonuna kadar zorlanıyor ve başbakan olmasının doğru olmasını belirten dönemin muhalefet lideri şimdi 'olmasın, oldurmayın' söylemini cumhurbaşkanı olmaması için yapıyordu. İlginç bir şekilde başbakan olmasına pozitif yaklaşan muhalefet lideri bu kez cumhurbaşkanı olmamasını telkin ediyor ve canhıraş çalışıyordu. Manidar!



OYUNU BOZAN DURUŞ


Ortada bu kez bütün bir âlemin çelmesi sallanıyordu. Bir faninin çıkabileceği en büyük makama muhalefet son gücünü kullanarak 'hayır' diyordu. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde oyunu bozarak kendi yol ve dava arkadaşını, 'bir faninin elinin tersiyle reddedemeyeceği makam' olarak görenlere pabuç bırakmayarak cumhurbaşkanlığına işaret ediyordu. İmtihanı farklıydı ve siyasi hayatını sıçramalarla yaşıyordu. Oyun bozulmuştu.



Bozulan bu oyun milletin idrak güçlerinin haklı olduğunu ve bir dünya makamı ile yenilemeyen bir liderin yeni şıçramalar yapmasını gerekli kılıyordu. Batının ezberine 'hayır' diyen, 'dünya beşten büyüktür' diyen bir liderin varlığı batıyı rahatsız ediyordu. İçeriden ve tam kalbinden vurmak için dini kamuflajıyla legal görünümlü bir illegal yapı kırkı kırk yarar derecede lideri hedef tahtasına oturtmuştu. Teknik açıdan nakavt yapılması içinde bütün mürekkep yalamış kripto elemanlar devreye sokulmuştu. Bu aziz millet oyunu gördü ve liderinin yanında yer aldı. 'Dik dur eğilme, bu millet seninle' söylemi böyle bir aziz milletin idrakinin lideriyle aynı hedefe yürümesinin sonucunu baştan görmesiyle tecelli etti.



Her yeni fikir bir ya da iki nesli idare eder gerçeğinin bu aziz ülkede inkişaf etmesi gerekiyordu. Muhaliflerin alayı karşı tarafta iken, o milletin yanında tek başına durup süreci omuzladı ve bir fikrin bittiğini deklere etti. Artık o bu ülkenin ilk fiili başkanıydı. Birileri 'muhtar' ve 'cumhurbaşkanı' olamaması yönünde haklıydı. Çünkü muhtar ve cumhurbaşkanı olamadı, doğrudan milletiyle beraber bir şekilde başkan oldu ve milletin asıl olduğu da bir kere daha tescillenmiş oldu. Bir fikir devri kapanmıştı.



MİLLETİN EMANETİNİ TAŞIYAN LİDER


Milletten nasıl oy almış ise o şekilde başkan oldu. Kabuğuna çekilmedi, çekilemezdi. Bunun iki nedeni vardı. Biri kendi ifadesiyle 'kaderin üstünde bir kader vardır' söylemiyle liderlik yükünün omuzlarında olduğunu bilmesi ve bunu milletin emaneti kendisine vermiş olmasıdır. Bu yeni emanetin fiili başkanlık yolunun milletin dokusuyla uyumlu bir resmi/yazılı başkanlıkla taçlanması gerekiyor.



Dünya makamlarını önce yol ve dava arkadaşlarına sunan bir lider. Kısa sürede yeni liderlerin yetişme ortamını sağladı. Bunlardan birisi de son başbakandır. Başkan olmasaydı son başbakanı millet 'değer' olarak görme fırsatı bulamazdı. Aziz milletin düşmanları içeriden ve dışarıdan kemirmeye devam ediyordu. Sıçrama için görevli olduğunu bilen başkan kararlılığını sürdürürken, başbakanın liderliğinin de milletin nezdinde karşılık bulmasına ve rahat bir ortamda tercihini yapmasına fırsat veriyordu. Hem başkanlık hem de liderlik yaparken yeni liderlerin yetişmesini demliyordu. İşte böyle bir ortamda son oyun bu kez başbakan tarafından bozuldu. Bu aziz millet bunu gördü. Gezi zekâlılar varsın görmesin. Hiç önemi yok. Son oyun bozulurken muhalefet yol ayrımında.


Evet. Bir nesli idare eden eski fikir dönemi bitti. Yeni dönem reisler dönemidir. Kuantum sıçramasını hayatına tatbik eden bir lider, onunla hemhal olmuş millet ve geleceğe yeni ufuklarla yükseltecek olan yeni nesil. Bu yeni nesil yeni fikre hazır vaziyettedir. Birileri istemese de netice milletin idrakinin tecellisiyle neticelenecek mecraya girmiştir. İşte böyle bir dönemde başbakan da kimseye pabuç bırakmadı. Milletin gönlünde yer etti. Bu kutlu gidiş reisin yazılı başkanlığıyla noktalanıp, yeni 'elifler' yazılacak ovaya kanat çırpıştır.


#Başlanlık sistemi
#Orhan Yalçın
8 yıl önce