|

Milli iradenin hafızası

Milletvekilleri sıradan insana cazip gelecek pek çok ayrıcalığa sahip. Mesela Türkiye'nin en zengin kütüphanelerinden birisiyle iç içeler. Vekillerin zengin kaynaktan ne kadar yararlanabildikleri hep tartışılsa da, bu durum Meclis Kütüphanesi'nin değerini azaltmıyor

Taceddin Ural
00:00 - 29/10/2006 Pazar
Güncelleme: 05:07 - 29/10/2006 Pazar
Yeni Şafak
Milli iradenin hafızası
Milli iradenin hafızası

İngiliz devlet adamı ve filozof Francis Bacon, “Bilgi güçtür” der. “Güç”ün en çok gerektiği yerlerden birisi de hiç şüphesiz devlet yönetimi. Tarih boyunca bilgi donanımı yüksek olan toplumların yönetici kalitesi de, genellikle donanıma paralel yüksek oluyor. Yurtdışına giden Türk milletvekilleri de, sık sık gelişmiş ülkelerdeki milletvekillerinin, yoğun ve hızlı bir biçimde bilgilendirilmesinden sitayişle söz ederler.


“Güç” açısından TBMM'ye bakıldığında ise “cephane”nin en azından yetersiz olmadığından söz edilebilir. Meclis Kütüphanesi'nin 5 bin ciltle başlayan yolculuğu 350 bine doğru devam ediyor. Her yıl 5-6 bin yeni ciltte bu rakama ilave oluyor. 1908-1920 arasında açık kalan Ayan ve Mebusan Meclisleri'nin tutanakları ile kitaplar, bugünkü kütüphanenin nüvesini oluşturuyor. Aydın Mebusu Mazhar Germen'in Meclis'de kütüphane oluşturulmasına ilişkin 28 Eylül 1920 tarihli önergesi ile kurulan Meclis Kütüphanesi, zaman içerisinde büyük ilerlemeler kaydetti. Zemin ve altındaki 4 kat ile faaliyet gösteren kütüphanenin raf uzunluğu 8 kilometreyi aşmış durumda. Her konudaki araştırma taleplerini yerine getiren 100 civarındaki kütüphane personelinin -ABD Kongre Kütüphanesi'nin personel sayısı 5 bin- gözlemlerine göre dokunulmazlık, AB, misyonerlik, azınlıklar ve vekillere sağlanan kolaylıklar milletvekillerince en fazla merak edilen konular sıralamasında yer alıyor. Ermeni meselesi de son zamanlarda, ilginin arttığı bir diğer konu. Meclis Kütüphanesi, bu nedenle Ermeni konulu belge ve yayınları özel takibe aldı.


Meclis Kütüphanesi'nde büyük bir proje tüm hızıyla sürüyor. Kütüphanedeki kaynaklar elektronik ortama yükleniyor. Bugüne kadar 26 milyon belge dijital hale getirildi. Bu çalışmayla çok kıymetli arşiv dokümanları koruma altına alınırken Meclis'te verilen gensoru, araştırma ve soruşturma önergeleri ile bunların sonuçları “bir tık”la araştırmacının önüne gelecek. Ayrıca Bilgi Bankası'nda da Ekim 2006 itibariyle 700 bin dijital doküman var ve bu sayı her gün artıyor. Milletvekili kapsamını belirtip örneğin, “Bana AB sürecimizi anlatan bir dosya hazırlayın” dediğinde, uluslararası ilişkilerden hukuka, ekonomiden siyasal bilimlere uzanan bir alan çeşitliliğinde uzman olan “Referans Sevisi” ekibi, istenen dosyayı çok kısa sürede hazırlıyor. 23 Nisan 1920 tarihli de dahil -gizli oturumlar hariç- bin cilt dolayındaki Meclis tutanakları “pdf” olarak kullanıma hazır durumda. Kısa bir süre içerisinde tutanakların “word” versiyonu da oluşturulmaya başlanacak. Bütün bu veriler önce talepli, sonra da doğrudan açık kullanımlı hale getirilecek. Böylece ev ya da işyerinden bile Meclis Kütüphanesi'nin pek çok kaynağına ulaşma imkânı olacak. Öte yandan kütüphaneciliğin vazgeçilmez tekniği mikro film de ihmal edilmiyor. Çünkü bir mikrofilmin ömrü 200 yıl dolayında ve belirli aralıklarla kopyalamaya gittiğinizde bu ömür daha da uzuyor. “Hacklanma” riski de yok.

En eski tutanaklar ile öncelikle eski gazeteler ve önemli dokümanların tutulduğu mikrofilm arşivi 12 milyon sayfaya yaklaşmış durumda.

Kitap derlemede ayrıcalığı olan Türkiye'deki beş kütüphaneden biri de TBMM Kütüphanesi. Yasa gereği, yayıncılar ve matbaacılar yayınladıkları eserlerden en az bir nüshayı buraya göndermekle mükellefler. Kurumun prestijini dikkate alan yazar ve yayıncılar bu konuda oldukça duyarlı.

Kütüphane görevlilerine göre; basının sık sık diline dolamaktan hoşlandığı, “giden kitapların geri gelmemesi”, büyütülecek bir noktada değil. 1987 ile 2005 yılları arasında milletvekillerine 218 bin 38 adet kitap veren Meclis Kütüphanesi, bunlardan sadece 286'sını geri alamadı. Gelmeyen kitapların gerekçeleri de, duyarsız kalınacak gibi değil. Meselâ; bir eski milletvekili 12 Eylül sonrası yargılanıyor, bu esnada hakkında bir başka suç duyurusu daha yapılıyor, polisler evi basıyor ve ne kadar kitap varsa alıp götürüyor.

Çok sayıda uluslararası birliğe üye olan Meclis Kütüphanesi'nin, bazı ülkelerle de “tutanak alışverişi” bulunuyor. ABD'nin Millî Kütüphanesi, -ki aynı zamanda Kongre Kütüphanesi- uzun yıllardır her yasama yılı sonunda iki takım TBMM Genel Kurul tutanaklarının mikrofilmlerini alıyor, karşılığında da kongre tutanaklarını gönderiyor. Almanya, Fransa ve İngiltere ile de benzer bir işbirliği yürütülüyor. Meclis Kütüphanesi'ne tutanaklarını gönderen ilk ülke ise Meclis-i Mebusan zamanındaki Prusya Krallığı olmuş.



Forma forma kitap soygunu

TBMM Kütüphanesi, diğer pek çok kütüphane gibi zaman zaman “kitap aşıkları”nın illegal yöntemleriyle karşılaşabiliyor. Böyle öykülerin birinde, kitabın “yerini değiştiren”lerden birisi ise aşırı özgün bir yöntemle kayıtlara geçmiş. Meclis Kütüphanesi'nden alınan bir kitabın iadesinden bir süre sonra, bir formasının eksik olduğu anlaşıldı. Görevliler bir süre, kitabın neden sadece bir formasının eksik olduğunu düşündüler ve sonunda ilginç yöntemi keşfettiler. Başta Millî Kütüphane olmak üzere, başkentteki belli başlı kütüphanelerden aynı kitabın akıbeti araştırılınca, sözkonusu kitabın formalarının sırasıyla eksik olduğu anlaşıldı. Baskısı tükenmiş, piyasada kalmamış bu değerli kitap, aynı kişi tarafından forma forma çalınarak kişisel kitaplığına gelir kaydedilmişti.


Ertuğrul Yalçınbayır
Milletvekilleri yararlanmıyor

“Meclis Kütüphanesi, çok zengin bir kaynak. Ama ne yazık ki, milletvekillerinin yeterince buradan yararlandığını düşünmüyorum. Ben burada başka araştırmacıları daha çok görüyorum. Bunu, ille de 'milletvekilleri okumuyor' yargısı ile düşünmemek gerekir belki ama durum çok da parlak değil. Tabiî internete giren bilgi her geçen gün artıyor, bu da kütüphane kullanımını olumsuz yönde etkiliyor. Milletvekili araştırmalı ki, yasa teklifi hazırlayabilsin. Kütüphanedeki bir sorun da, yasal şartların tamam olmasına rağmen gizli tutanakların açıklanmaması. Şeffaflık sağlanmalı. Meclis Kütüphanesi, özetle yasamaya çok kapsamlı bilgiler sunabilmeli ve üniversiteler ellerindeki tezleri buraya yollamalı.”


Uğur Aksöz

Vakit bulamıyoruz

“Kütüphanemizde çok değerli eserler bulunuyor. Yasama faaliyetlerimizde çok büyük faydasını görüyoruz. İkincisi, personel de deneyimli. Çok spesifik bir konuyu sorduğumuzda bile hemen bizi bilgilendiriyorlar. Ya o konuyla ilgili kitapları önümüze koyuyorlar veya kitaplardan ilgili bölümleri fotokopiliyorlar. Salonda bire bir çalışma imkânını ise diğer yoğunluklarımız nedeniyle pek bulamıyoruz”.


Bürokrasi Kitaplığı
Siyasi Sistemler, Yöntem Modelleri ve Türkiye

Emekli Tuğgeneral Korkmaz Tağma; TSK gibi, bürokratik yapılaşma ve duyarlılığın oldukça yoğun yaşandığı bir kurumda öğrenciliği de dahil 38 yılını geçirmiş olmasına karşın, kaleme aldığı “Siyasi Sistemler, Yönetim Modelleri ve Türkiye” isimli kitabında, bürokrasiye ilişkin sarsıcı tahlillerde bulunuyor. Tağma'nın 370 sayfalık kitabından, sadece birkaç paragraf bile yazarın bürokrasiye bakışı hakkında yeterince fikir verebilir;

“Türkiye'de her 100 kişi, 4 bürokratı emeklileriyle birlikte 6 bürokratı ve ailesini vergileriyle beslemek zorunda bırakılmıştır. Cumhuriyet dönemindeki memur sayısının artışı, genel nüfus artışının yaklaşık üç katı olmuştur. Türkiye, yurtdışında 3 bin 300 müşavir olmak üzere 7 bin 500 personel görevlendirmiştir.

İl ya da ilçenin üst düzey yönetici ve bürokratları, protokol sırasına göre, vali, garnizon komutanı ve belediye başkanından oluşmuştur. Merkezden atanan vali ve garnizon komutanı, kendini atayan amir ve komutanlarının emir ve talimatlarına tâbi olmuştur. Halk, kendi seçtiği yöneticilerle değil, oligarşik yöntemlerle, yani seçmediği, hatta hiç istemediği atanmış bürokratlarca yönetilmeye mecbur edilmiştir.

Cumhuriyet ve demokrasi adına yapılan müdahaleler ve alınan tedbirler, demokrasi karşıtı sistemlerin öngördüğü metotları kapsadığı için, Türkiye, yarı-özgür ülkeler kategorisinde yer almıştır.

Mevcut hukuki durumu ve adalet düzeyi ne olursa olsun, genel yargı sisteminden tamamıyla ayrılmış müstakil bir askerî yargının mevcut olması, hukuk birliğini, dolayısıyla demokratik sistemi zedelemiştir.



17 yıl önce