|

Mürekkebe AŞKI batır usta!

Kendine bağlamak için felçli rolü yapan karısıyla bir ömür geçiren Peyami Safa'yı Goethe'ye ün getiren romanlarını yazdıran imkansız aşkları, soylu kadınların peşinden giden Balzac'ı Ukranya'da bekleyen ölümü, kayınvalidesinin cebine koyduğu uskumru dolmaları yüzünden nişanlısını terkeden Ahmet Haşim'i, hayatındaki kadınlara en güzel aşk şiirlerini yazan ancak hiçbiriyle mutlu bir yuva kuramayan Yahya Kemal'i tanımak için aşk büyüteceğinin üstüne biraz daha yaklaşın...

Ayşe Olgun
00:00 - 5/11/2006 Pazar
Güncelleme: 09:18 - 5/11/2006 Pazar
Yeni Şafak
Mürekkebe AŞKI batır usta!
Mürekkebe AŞKI batır usta!

Türk ve dünya edebiyatının klasiklerine imza atan yazarların, kalemlerini hangi kadının kalbine sürterek sivrilttiklerini merak eden okuyucuları Ayşe Sevim, aşk penceresinden görülenleri seyretmeye çağırıyor. Kendini çirkin bulan Ahmet Haşim'in yaşadığı aşkları nasıl imkansız hale getirdiğini, henüz 5 yaşında ilk aşk acısıyla kalbi burkulan Yahya Kemal'i, arkadaşının nişanlısına olan imkansız aşktan yola çıkarak Genç Werhter'in acılarını kaleme alan Goethe'nin nasıl bu romanla üne kavuşturduğunu, dedesi Habeşli bir prens olan Puşkin'in , melez kalbinin sevdiği kadın uğruna nasıl durduğunu, Dostoyevski'nin zıt anlamlı kadınlarını, Balzac'ın soylu ve zengin kadınlara olan düşkünlüğünü, Safiye Erol'un Hintli bir gence olan tutkulu kalbini ve daha birçoğunu aşk büyüteceğinin altına alıyor Ayşe Sevim "Yazarlar ve Aşkları" adlı kitabında. Sevim, sadece karşı cinse duyulan aşkları anlatmamış. Muhibbi ve Neyzen Tevfik de ilahi ve ney aşklarıyla bu kitaba girmiş iki büyük isim olarak karşımıza çıkıyor.


Doğu'da mahremiyet var

Doğu ve Batı'da yaşamış yazarların aşklarını araştırırken çok önemli bir fark görmüş Sevim: "Doğu, kalbinin üstüne hasır atmış, çıplak gözle görebilmek imkansız. Batılı yazarlar ise sadece aşklarını değil hatalarını da ortaya koymuş tıpkı kilisede günah çıkarır gibi."

Yazarlar farklı çağlarda yaşasa da yaşanan aşk aynı. Yani aşkın acı ve tutkusu hiç değişmiyor. Ama kimi yazarların diğerlerine göre acıya daha istidatlı olduğu da bir gerçek. Sevim konuya şöyle açıklık getiriyor: "Aşk her çağda tıpkı güneş gibi. Güneş gözlüğünüz yoksa gözleriniz kamaşır, bakamazsınız. Aşka istidatı olmayanlar böyle. Ama bir gözlüğünüz varsa uzun uzun seyredebilirsiniz. Hem de kör olmadan. Mesela Safiye Erol, Dostoyevski Neyzen Tevfik aşktan korkmayan birkaç isim. Ama Balzac alışveriş yapıyor. Oysa güneşle alışveriş olmaz. Bu dün de böyleydi, bugün de, yarın da böyle olacak.”


Haşim, uskumru yüzünden nişanı attı

Ahmet Haşim, Boğaziçi'nde oturan nişanlısının evine sık sık gider zaman zaman yatıya da kalırdı. Mustakbel damadının boğazına düşkünlüğünü bilen kayınvalide ise, şahane sofralar hazırlardı. Yine bir ziyaret gününde uskumru dolması pişirir. Haşim'in bu yemeği beğenmesi üzerine, ondan gizli üç uskumru dolmasını bir kağıda sararak şairin cebine koyar. Şair ertesi sabah işe giderken elini paltosunun cebine sokunca yağlı dolmalar onun parmaklarına sırnaşık uyuz bir kedi gibi sürünür. Avucuna bakar. Tiksintiyle dolmaları denize fırlatır. Evlilik iptal edilmiştir.



Yahya Kemal'i, Nazım'ın duası mı yaktı?

Bahriye Mektebi'nde Nazım Hikmet'in hocası olan Yahya Kemal, aynı zamanda öğrencisine evde de ders vermektedir. Yahya Kemal ile ressam olan annesi Celile Hanım'ın yakınlaşmasını sezen Nazım Hikmet, büyük şairin paltosunun cebine bir not bırakır: "Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz." Yahya Kemal ve Celile Hanım'ın tüm arzularına rağmen iki isim arasında bir izdivaç gerçekleşmez. Celile Hanım resim yeteneğini geliştirmek için Paris'e gider. Yahya Kemal ise İstanbul'da kalır başka başka aşklara yelken açar ama hiç bir zaman sıcak bir yuvaya kavuşamaz. Ömrü otel odalarında geçer ve yalnız ölür. Belki de bu iki insanın mutsuzluğunun nedeni, küçük bir çocuğun duasının kabul oluşudur. Yada bir şairin başka bir şaire ettiği lanetin kabul edilişi. Kimbilir..



Sevdiği kızı yazıp ünlü olan Goethe

Goethe'nin eserlerinde izlerini gördüğümüz ilk kadın 19 yaşındaki Friderike Biron'dur. Onu Goethe'nin anılarında hem de onun için yazdığı şiirlerde görüyoruz. Güzel bir ilişkileri olmasına rağmen Goethe evlenmek istemez Biron da bu aşk acısıyla ömrünün sonuna kadar bekar kalır. Hayatına giren ve dünyaya onu tanıtan Genç Werther'in Acıları adlı eserin esin kaynağı olan Charlote Buff zarif, güzel bir genç kız ve aynı zamanda en yakın arkadaşının nişanlısıdır. Goethe bu aşk üçgeninde çektiği acıya dayanayıp kasabayı terkeder. O sırada elçilikte görevli çok samimi bir arkadaşı yaşadığı aşk yüzünden intihar etmiştir. Goethe, yaşadığı aşktan ve arkadaşının ölümünden yola çıkarak Genç Werther'in Acıları'nı yazar. Roman öyle üne kavuşur ki Napolyon bile 7 kez okur.


Puşkin, karısının aşkına kurban gitti

Puşkin, zengin, yoksul, genç, yaşlı, güzel çirkin onlarca kadınla birlikte oldu. Öyle ki şair, hayatına giren kadınları "Don Juan listeleri" dediği listelerde sıralar. Katıldığı davetlerden birinde güzellikle gözleri kamaştıran ama zekası geri planda kalmış Nathalya Gonçarav ile tanışır ve evlenirler. Puşkin'in hayatı işte o evlilik gününden sonra dramatikleşir. Karısı Nathalya ve kızkardeşi bir davette aynı adama aşık olur. Puşkin, karısının başka bir adama aşık olduğunu sezdiğinde aşık olduğu D'anthes'i düelloya çağırır. Düelloda, D'anthes sınıra gelmeden arkasını döner ve ateş eder. Puşkin sevdiği kadın uğruna orada yaşamını kaybeder.


Aşk ve kumarın tokadını yiyen yazar

“Ah bu Clara'lar, Bu Mina'lar, bu Marya'lar…Ne de güzel şeyler! Ama çok pahalıyla mal oluyor bana" diyen Dostoyevski kadınlara düşkün bir yazardı. İlk aşkı Mari'yle oğluna ders vermek için gittiği evde buluşurdu. Başka şehre taşınan Mari ile bir süre daha mektuplaştı ancak kadın başka bir erkek için onu terk etti. Yazarın bir diğer aşkı ise Kumarbaz romanında izleri hissedilen Polin Suslova'ydır. Polin politikayı seven, devrim yanlısı genç bir üniversite öğrencisidir. Suslova da kendisine aşık olan yazarı yine başka bir sevgili uğruna bırakır. Dostoyevski, parasızlık içinde boğuşurken bu kez "Kumarbaz" romanını temize çeken stenograf Anna'ya aşık olur. 20 yaşındaki bu kız kendisini ölümüne kadar büyük bir sevgiyle seven, onu koruyan, eşi Anna Dostoyevski'dır.



17 yıl önce