|

Müziğim Suriye'ye armağan

Suriyeli saksafon sanatçısı Basel Rajoub, 24. İstanbul Caz Festivali kapsamında 20 Temmuz Perşembe akşamı Sabancı Müzesi’nde bir konser verecek. “Suriye her zaman benimle yaşıyor” diyen sanatçı, son projesi Basel Rajoub’s Soriana’yı Suriye’ye armağan ediyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 9/07/2017 Pazar
Güncelleme: 07:55 - 9/07/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Müziğim Suriye'ye armağan
​Müziğim Suriye'ye armağan
Geçtiğimiz yıl yayınlandığı The Queen of Turquoise albümü ve Suriye’ye armağan ettiği müzik projesi Soriana ile bizi mest eden Suriyeli saksafon sanatçısı Basel Rajoub, Türkiye’deki ilk konseri için gün sayıyor. E biz de onunla birlikte gün sayıyoruz. Rajoub, Suriye Şam Konservatuarı mezunu. 2008’de Suriye’den ayrılmış. Müzikal kariyerine Paris’te devam ediyor. 24. İstanbul Caz Festivali kapsamında 20 Temmuz Perşembe akşamı Sabancı Müzesi’nde bir konser verecek. Kökleri Arap geleneklerine dayanan modern bir müzik yapan Rajoub, “Suriye her zaman benimle yaşıyor. Ülkemi her gün düşünüyorum. İyi anıları, sokak adlarını, kokularını hatırlamaya çalışıyorum” diyor.
Müziğe olan yeteneğinizi ilk ne zaman keşfettiniz?

Ailem bana altı yaşından beri denemek için farklı enstrümanlar aldı, ilki bir melodika idi ve bildiğim şarkıların melodisini yeniden yaratmaya çalıştım. Müzik üzerinde saatlerce vakit geçirmenin hoşuma gittiğini fark ettim. Müzikten gerçekten hoşlandığımın ve bunun için bir yeteneğimin olduğunu gösteren bir işaretti bu.

SAVAŞTAN ÖNCE
AYRILDIM
Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Sade bir aile. Üç kardeştik. Annem de babam da bize bakmak için çok çalışırdı. Ailem müzikseverdi. Babam çok farklı müzikler dinlerdi. Mesela Halep’teki en önemli Suriyeli bestecilerden biri olan Saba Bahri bunlardan biriydi. Sanata saygı duydukları ve sanatsal kariyer seçimimde bana destek oldukları için çok şanslıydım.

Suriye’de ne kadar yaşadınız? Ne zaman ayrıldınız?

Hayatımın ilk 28 yılını Suriye’de geçirdim, Şam Konservatuarı’ndan mezun olduktan sonra 2008’de ayrıldım.

Ülkenizle ilgili unutamadığınız neler var?

Suriye’yi savaştan önce terk ettiğim için şanslıydım. Orada yaşadığım süre boyunca sadece güzel anılarım oldu. Güzel anılarımı canlı tutmak için her gün kendimle kavga ediyorum. Okulu hatırlıyorum. Konservatuarda geçirdiğim beş yıl inanılmazdı. Müzisyen olmakla ilgili hayaller kurmaya başlamıştım. Çok güzel bir deneyimdi.

KÖKLERİME
BAĞLIYIM
Yaptığınız müziği nasıl tanımlıyorsunuz?

Zor bir soru. Müziğimi kategorize edemiyorum ve kendi yolumla müzik dinlemekten hoşlanıyorum. Suriye geleneğine çok fazla bağlıyım ama modern müziği de seviyorum. Çaldığım saksafon son derece modern bir enstrüman. Konservatuarda Batı müziği eğitimi aldım. İlla bir etiketi olacaksa bu çağdaş oryantal müzik olabilir ya da genel olarak çağdaş.

Soriana projenizden biraz bahsedebilir misiniz?

Soriana son projem. Doğunun çağdaş müziği… Suriyeli Feras Shahrestan kanunuyla ve İtalya’dan Andrea Piccioni bendir ve tefiyle bana eşlik ediyor. Ayrıca bir de Suriyeli konuk vokalimiz var: Lynn Adib. Suriye ile ilgili müzikleri modern bir şekilde çalıyoruz. Bu Suriye’ye sunduğumuz bir armağan. Bu arada İstanbul Caz Festivali’ndeki konsere Sirojiddin Juraev de Tacikistan’dan katılacak. Dutar, tanbur ve sato çalacak.

Geleneksel Arap müziği sizin müziğinizi nasıl etkiliyor?

Cevap vermesi zor bir soru daha. Ailemde geleneksel Arap müziği dinleyerek büyüdüm ancak o sırada geleneksel olduğunu bilmiyordum. Babam Saba Bahri’yi dinlerdi, o zaman geleneksel repertuar hakkında çok şey bildiğimi fark etmemiştim. Çağdaş bir saksofon ile geleneksel Arap müziği çalıyorum. Ülkemdeki müziğe bağlıyım ve zamanla bu müziği daha çok seviyorum. Ne kadar zengin ve benzersiz olduğunu anlıyorum. Her ne kadar kendi tarzımla çalıyor olsam da esasında bu müziğe bağlıyım.

TÜRK MÜZİSYENLER
İSTİSNA
Geçtiğimiz yıl çıkan The Queen of Turquoise albümünü çok beğenmiştim. İçinde bizim müziklerimizi anımsatan tınılar var. Bu albümün Türkiye ile nasıl bir bağı var?

İnsanlar Suriye’nin Türkiye’ye ne kadar yakın olduğunu pek çok açıdan fark etmiyor. Türk sınırına 40 kilometre uzaklıkta bulunan Halep’te büyüdüm. Müzikte Halep, Gaziantep ve hatta Mersin arasında birçok ortak ses var. Özellikle Suriye’nin kuzey kesiminde birçok müzikal ayrıntı paylaşıyoruz. Benzer makamlar ve birimler var. Farklı çalınıyor gibi duyulsa da birbirlerine bağlılar. Osmanlı İmparatorluğu altında geçen 400 yıldan fazla tarihimiz var. Halep’te hatta Mısır’da klasik Osmanlı besteleri var.

GURUR DUYUYORUM
Bir yanda yakıp yıkılan bir Suriye var. Bir yanda da Suriyeli sanatçıların başarıları ve onları alkışlayan insanlar. Siz bu tabloya baktığınızda ne görüyorsunuz?

Bu durumda ülkemizi görmek zor. Bir müzisyen olmak için harika bir yerdi. 2008’de ayrıldığımda harika bir yıldı, müzisyenler her türlü etkinlikte çalıyordu. Müzik sahnesi en iyi zamanındaydı. Sahne geliştikçe pek çok müzisyen Avrupa’ya gitmedi. Çoğu Suriyeli müzisyen şimdi ayrıldı, Avrupa’da ve ABD’de performans göstermeye çalışıyor. Bununla gurur duyuyorum. Çünkü Suriye müziği hepimizin çalışmasını hak ediyor. Şam’da bilmediğim ikinci kuşağı görmekten gurur duyuyorum. Bu noktaya ulaştığımıza, dış dünyaya bağlı olduğumuza, kültürümüzü ve müziğimizi paylaştığımıza seviniyorum.

Suriye sizin için ne ifade ediyor?

Suriye bana çok şey ifade ediyor. Orası doğduğum yer. Ülkemi her gün düşünüyorum. İyi anıları, sokak adlarını, kokularını hatırlamaya çalışıyorum. Her zaman benimle yaşıyor.

24. İstanbul Caz Festivali’nde sahne alacağınız için ne hissediyorsunuz? Nasıl bir konser olacak?

Türk dinleyicilere gelip çalacağım için heyecan ve gurur duyuyorum. Yıllardır kendi müziğimi Türkiye’de çalmayı bekliyordum.

İstanbul’da görmeyi arzuladığınız nereler var?

Küçük bir tekneye binip Beşiktaş’tan Üsküdar’a gitmek ve yolda müzik dinlemek istiyorum. İstanbul’un her iki yakasını da görmek istiyorum, bu en sevdiğim aktivitelerden biri. Üsküdar’da güzel bir sebze ve balık pazarı var. İstasyon tarafında da güzel bir restoran var. Oraya gitmek için sabırsızlanıyorum.

En çok İstanbul'u seviyorum
Türk müziğini ya da kültürünü ne kadar tanıyorsunuz?

Türk müziği hakkında çok şey biliyorum. İstanbul, benim en sevdiğim şehirlerden biri ve ilk ziyaretim sırasında 2005’te ülkeye aşık oldum. 50 kereden fazla ziyaret etmiş olmalıyım. Şehri, müziği ve insanları çok sevdim. O zamandan beri birçok Türk müziği dinledim. Türkiye birçok olağanüstü müzisyeni bulabileceğiniz harika bir yer, üstelik müziği oluşturma biçimleri istisna. Klasik Osmanlı müziğini de çingene müziğini de seviyorum. Udda Yurdal Tokcan, klarnette Selim Sesler aklıma ilk gelen isimler. Türk müzisyenlerle bir bağlantım var. Suriye’de bir pop müzisyen için düzenlemeler yaptım ve 2006’da klarneti Hüsnü Şenlendirici ile birlikte İstanbul’da kaydettik.


#Basel Rajoub
#Sabancı Müzesi
7 yıl önce