|

Nihayet: İyiler her zaman kazanır

Nihayet Dergisi 4. sayısı ile raflardaki yerini aldı. Nihayet dergisi Nisan sayısında, iyilik ve iyiliğin karşılığının manevi platformda muhakkak ödüllendirileceğine işaret ederek, dosya konusunu "İyiler her zaman kazanır" sloganı ile iyiliğe ayırdı.

Yeni Şafak
13:29 - 1/04/2015 Çarşamba
Güncelleme: 12:11 - 1/04/2015 Çarşamba
Yeni Şafak

Dergi, Sosyo-politik meselelerde ahlâkî davranan iyi bir insan olabilmek için, sempatik tahayyül ya da merhamet, olmazsa olmaz bir unsur açısından bakıldığında dinleyicisine duygular üzerinden ulaşan masalların, ahlâk, merhamet ve iyilikle kaçınılmaz bir bağı olduğunun altını çiziyor. Masalların, devrimden umudunu kesen insanlığın iyilerin kazandığı bir dünyaya özlemine karşılık geldiğine işaret ederek, dosya yazısı olan Nazife Şişman'ın kaleminden: İyiler her zaman kazanır! yazısına dikkat çekiyor.



Hayatımızın Hikayesi'nde bu ay


Hayatımızın Hikayesi'nde bu ayın öyküsü ise, Charles Perrault tarafından yazılan ve bir klasik olan Çizmeli Kedi masalı oluyor. Masalı önce, yaş ortalaması 12 olan, çocuk okuma grubu öğretmenlerinin moderatörlüğünde tartışan dergi, birkaç gün öncesinden masalı dikkatlice okuyup üzerinde düşünmelerini isteyerek çocuklara yönlendirme yapmadan, bu masalın neler hissettirdiğini soruyor. Onlardan gelen cevaplar ise ilginç... Hepsi masaldaki farklı bir kahraman olmak istiyor; kimi Kedi olmak istiyor, kimi Marki, kimi ise payına değirmen düşen ortanca oğul olmak istiyor. Ardından biz yetişkinlerin çeşitli yönleriyle ele alındığı masal üzerine de Necip Tosun'dan yorum alınıyor ve ortaya Hayatımızın Hikâyesi bölümü çıkıyor.



Dünyaya masal anlatan kadınlarla röportajlar bu ay da Nihayet sayfalarında yer alıyor. Ayşegül Tozal, masal anlatıcıları Judith Liberman ve Beyza Akyüz ile masallar dünyasından keyifli röportajlar gerçekleştiriyor. Judith Hanım, Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelerde masal dinleyicilerinin farklarını aktarırken, Beyza Hanım insanların masal dinlemeye neden geldiğini anlatıyor.



Babamdan bana kalan: “Allah'a kulluk, insanlara iyilik”


Bazı hocaların kızlarını ilkokula dahi göndermediği bir kasabanın müftüsü olarak “Müftü kızını okula yolluyor” sözlerine aldırmadan kızlarını okutan ve evlatlarına onurlu olmayı, hakkı korumayı, ilkeli olmayı öğreten Müftü Efendi'yi kızı Havva Sula'nın kaleminden okuyoruz. “Bende, bizde ne görüyorsanız babamdan” diyerek başlıyor babasını anlatmaya ve önemli detaylar hakkında bilgi veriyor.



Evi yuva yapan nedir?


“Evin sıcaklığı, beklendiğiniz pencerede başlar” diyen Beşir Ayvazoğlu'nun evine konuk oluyor Nihayet bu ay. Ayvazoğlu, ev kokusundan evlerin parmak izine, unutamadığı ev ziyaretinden ev ile ilgili atasözlerine değin eve dair sorulan sorulara samimi ve düşündürücü cevaplar veriyor.



Bir mestan vardı


Minicikken hasta halde sokakta bulunup evden biri haline gelen bir Mestan vardı. Evin köpeği Karabaş'ın arkadaşı, sokak köpeklerinin korkulu rüyası, mahallenin çocuklarının hem çekindiği hem de çok sevdiği Mestan… 5 yavrusuyla birlikte hem hırçınlığı hem de tatlılığı doruk noktasına ulaşan Mestan'ın hüzünlü biten hikâyesini Zeynep Tarcan yazıyor.



Saba Makamı


Saba Makamı'nın bu ayki konuğu Zeynep Gemuhluoğlu. Şairin dediği gibi “ellerimle düşünmeyi” sevdim hep, diyen Zeynep Hanım, sabahı nasıl selamladığı, gece en son kendine ne söylediği, en uzun süre kullandığı eşyanın yaşı, en huzurlu anına dair soruları cevaplıyor.




AYŞE BÜŞRA ERKEÇ 2015-04-01T15:10:58.2443114+03:00





Konya'da Recep Ayı Karşılama: Şivlilik


Recep ayı bu yıl yirmi Nisan Pazartesi günü başlıyor. İlk Perşembesinin gelişi Çarşamba gecesi fener alayı ile karşılanır, ardından bir dizi şenlikle devam eder. Sabahın erken saatlerinde sokağa çıkan çocukların kapı kapı dolaşıp hep bir ağızdan “Şivli şivli şişirmiş / Erken kalkan pişirmiş / İki çörek bir börek / Bize namazlık gerek / Şivliliiiik…” manisini söylemesiyle başlayan mübarek günlerin heyecanlı hazırlıkları Hatice Tekin'in kaleminde hayat buluyor.



Selamlık


Selamlık'ta bu ay Sadık Yalsızuçanlar'ı konuk ediliyor. Dikiş dikmekten, ev işinden, tadilattan anlayıp anlamadığı soruluyor ve yama yapan, yemek pişiren yönüyle tanıştırılıyor okuyucu.



“Çocuk Oyuncağı” Teknoloji


Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji devlerinin çocukları teknolojiden tamamen arındırılmış bir okulda eğitim görüyorlar. Bilgisayar ekranı ya da akıllı tahtalar yerine eski karatahtalar, tebeşirler, kâğıt ve kalem var. Çünkü biliyorlar ki, zekayı akıllı cihazlar değil, el becerisi geliştirir. Sema Karabıyık, teknoloji devlerinin bize cihaz satarken kendi çocuklarını bunlardan nasıl koruduklarına dikkat çekiyor.



Günizi


Belkıs İbrahimhakkıoğlu'na tövbeyi soruluyor bu bölümde. Tövbenin rengini, tövbeye eşlik eden en güçlü duyguyu ve en sevdiği tövbe cümlesini yanıtlıyor İbrahimhakkıoğlu. Belkıs Hanım'ın tövbe deyince aklına gelen ilk kelime ise 'sığınma' oluyor.



Şehirler ve İstasyonlar


Endüstri devriminin simgesi olan buharlı makine, tiren suretinde şehrin yeni soluğu olur, Sivas'ta. Ardından fabrikanın bacası tütmeye başlar. Sivas, vilayet hudutları ve kültür hinterlandı geniş; merkezi ise orta kıyım bir şehirdir. Payına da orta kıyım ama pek yakışıklı bir istasyon düşmüştür. Batıdan yayılan endüstriyel toplum dalgasıyla, bir yandan modernleşirken, bir yandan terbiyeli bıyıklarını buran bir yirminci yüzyıl Türkü gibidir. Berat Demirci, misafir gibi gelen ama tez zamanda şehirle kaynaşan demiryolu ve çevresini modern külliye olarak niteliyor. Şehirler ve İstasyonlar'da sadece şiirsel bir atmosfer çizmekle kalmıyor, kentsel dönüşüm havarilerinin dönüp bu örneğe bakmasını salık veriyor.



Yediden yetmişe kadınların gayreti


“İlk defa bir erkek kadar güzel Kuran okuyan bir kadın dinliyorum.” cümlesi ithaf edilen Hacer Hocahanım'ın ilginç tecrübeleri ve öyküsü okuyucularla paylaşılıyor. Hayatının merkezinde Kuran-ı Kerim olan Hacer Akın, 1962 yılında Bartın'da doğdu. Elif Behnan, Hacer Hanım ile hafızlığını dört çocuk annesi iken tamamlayış hikâyesini ve mahalle Kuran Kurslarını konuşuldu. "Üç kız evladım varken hafızlığımı tamamlamaya karar verdim. Derslerimi Kur'an kursundaki öğrencilerime ve büyük kızıma okuyordum. Gece üçle beş arası yapıyordum ezberimi. 17. sayfadaydım, oğlum dünyaya geldi. Birkaç yıl daha uzadı hafızlık. 32 yaşında başladığım hafızlığı 40 yaşında bitirdim. Geceleri kalkıp çalıştığım o iki saatlik zaman diliminin bereketini hiçbir zaman unutamam."



Röportajın devamını ve diğer bütün detaylarını, Nihayet Dergi'nin Nisan sayısından okuyabilirsiniz.





#Nihayet Dergi
#Fatma Barbarosoğlu
#Sadık Yalsızuçanlar
9 yıl önce