|

Osmanlıca Türkçe’nin bizzat kendisidir

Kamuoyunda Osmanlıca denildiğinde farklı bir dil algısı oluştuğunu belirten Devlet Arşivleri Genel Müdürü Uğur Ünal: “Osmanlıca’yı, Arap alfabesiyle yazılmış Türkçe, şeklinde ifade edebiliriz. Yeni bir dilden bahsetmiyoruz. Yani Türkçe’nin bizzat kendisidir” şeklinde konuştu.

Tarık Bakıcı ve
04:00 - 18/12/2014 Perşembe
Güncelleme: 18:30 - 18/12/2014 Perşembe
Yeni Şafak
Osmanlı Türkçesi’nin İmam Hatip Liselerinde zorunlu ders olması tartışmalarının başlamasıyla birlikte bu uygulamanın gençlere hangi katkıyı sağlayacağı da tartışılır oldu. Osmanlı Türkçesi’nin ayrı bir dil olup olmadığı,  Osmanlı Türkçesi’ni bilmenin faydaları, arşivlerde ne kadar eserin bulunduğu, bu eserlerin hangi alanlarda olduğu başlıklarını Devlet Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Uğur Ünal ile konuştum. Tarihçi Ünal, bu konuların yanı sıra arşivlerin fiziki şartlarının çok kötü olduğu ve belgelerin küf, nem tehdidi ile yok olma aşamasında olduğu iddialarına yanıt verdi. 

Osmanlı Türkçesi eğitiminin gündeme gelmesiyle birlikte Osmanlı Türkçesi’nin başka bir dil olup olmadığı da gündem oldu. Osmanlıca denildiğinde ne anlamalıyız, başka bir dil mi gelmeli akla? 

Osmanlıca’yı, Arap alfabesiyle yazılmış Türkçe şeklinde ifade edebiliriz. Yani Türkçe’nin bizzat kendisi. Maalesef kamuoyunda Osmanlıca denildiğinde farklı bir dil algısı oluşmuş. Halkımızın konuya daha net vakıf olabilmesi için mevcut iki değişimi ortaya koymak durumundayız. Birincisi ve en önemlisi harflerdeki değişimdir. Nihayetinde Harf İnkılabı’ndan sonra halk yeni bir dil konuşmuyor, yine Türkçe konuşmaya devam ediyor. Yalnızca konuştuklarını yeni ve farklı harflerle yazıya döküyor. Bu anlamda Osmanlı Türkçesi’ni bir yazı dili olarak ifade edebiliriz. 

YENİ BİR DİL DEĞİL

Diğer husus nedir?

İkincisi ise doğal olarak dildeki kelimelerde yaşanan değişimdir. Bu az ya da çok tüm dünya dillerinde karşılaşılan bir durumdur. Dil canlıdır ve sürekli gelişir, değişir, farklılaşır. İngilizce, Arapça ve Fransızca da olduğu gibi Türkçede de devamlı bir değişim göze çarpmaktadır. Hatta Türkçemizde bu değişim daha hızlı ve yoğun yaşanmıştır. Değişim söz konusu ancak sonuçta yeni bir dilden bahsetmiyoruz.

MİLYONLARCA ESER VAR

Kurumunuzda Osmanlı Türkçesi ile yazılmış ne kadar belge bulunuyor?

Genel Müdürlüğümüz bünyesinde yer alan Osmanlı Arşivi’nde 95 milyon belge ve 400 bine yakın defter yer alıyor. Bunların tamamı Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınmış. Bunun yanı sıra Cumhuriyet Arşivi’nde 30 milyon civarında belge var. Bunların da 1928’e kadar olanları Osmanlı Türkçesi ile yazılmış durumdadır. Yani Kurumumuz açısından Osmanlı Türkçesi büyük önem arz ediyor. 

BELGELERDEN HERKES FAYDALANABİLİR

Bu belgelerden kimler faydalanıyor?

Genel müdürlüğümüzde yer alan belgelerin, milli olmanın yanı sıra milletlerarası özellik taşıması, insanlığın istifade edebileceği ortak değerleri içermesi gibi nedenlerle yalnızca belli bir milletin ve zümrenin değil herkesin hizmetine sunuyoruz. Okuma yazma bilen herkes Genel Müdürlüğümüzde yer alan belgelerden istifade edebiliyor.

Herhangi bir prosedür var mı çalışma yapmak için?

Yerli araştırmacılar kimliği ile yabancı araştırmacılar ise pasaportu ile geldiğinde kurumumuzda aynı gün çalışmalarına başlayabiliyorlar. Ancak Osmanlı dönemi kayıtları ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait kayıtlar için öncelikle Osmanlı Türkçesi’ni bilmek gerekiyor. Aksi halde Osmanlı Türkçesi bilmeyen araştırmacı milyonlarca belgeye kapıyı kendisi kapatmış oluyor. Sonra, bu belgeleri okutabileceği kişilere başvurmak zorunda kalıyor. Bir de halkımızın bu belgelere, yalnızca bir zümrenin okuyup anladıkları kadar istifade etmek yerine, kendisinin de nüfuz etmesi gerekiyor.


Şimdiye dek arşivlerden ne kadar kişi istifade etti?

Belgelerimizden Amerikalı, İranlı, İngiliz, Mısırlı ve diğer ülkelerden pek çok araştırmacı istifade ediyor. Şu ana kadar Devlet Arşivlerinde 102 ülkeden 8.000’i yabancı olmak üzere 55.000 farklı araştırmacı incelemelerde bulunmuştur. Üstelik bunların bir kısmı akademisyen olmayıp, kendi özelleri üzerine araştırma yapanlardır.  


OSMANLICA BİLEN HERKES NÜFUS KAYITLARINA ULAŞABİLİR

İnsanların en çok ilgisini çeken hususlardan birisi de aile köklerini araştırmak. Bir kişi soyunu nasıl araştırabilir?

Evet en fazla karşılaştığımız sorulardan birisi bu oluyor aslında. Osmanlı Devleti’nde 1831’den itibaren nüfus sayımları var. Biz diyoruz ki defterler Osmanlı Türkçesi ile tutulmuş, bunu araştırabilmek için Osmanlı Türkçesini bilmeniz gerekli. On binlerce nüfus defteri var arşivimizde. Kendi köyünüze ait kayıtları okuyabilmek için öncelikle Osmanlı Türkçesi ile yazılmış yazıyı okuyabilmeniz gerekiyor. Bunlar birkaç örnek tabi. Osmanlı Türkçesi’ni biliyorsanız bu kadar belge içerisinde sizi veya yakın çevrenizden birilerini ilgilendiren bir belge bulmak hiç de zor değil.


Harf İnkilabı sonrasında Osmanlı Türkçesinin kullanımı hemen bitiyor mu?

Resmi yazışmalar bu dönemden itibaren yeni harflerle yapılıyor. Bilimsel eserler de yeni harflerle yazılmaya başlanıyor. Lakin insanların birçoğu günlük tutarken, mektup yazarken alışkanlıklarını devam ettiriyorlar. 1927’nin kitapları 1930’da okunmaya devam ediliyor. 1920’lerde olduğu gibi 1930’larda da, bugün de istifade ettiğimiz, yeni harflerle değerli eserler meydana getiriliyor. 1927’de yazılan ancak yeni harflere aktarılmamış kıymetli bir eseri yok sayamayız.  1928’de Harf İnkılabının gerçekleştirilmesi, Osmanlı Türkçesi’nin kullanımını bütünüyle engellemiyor. İnsanlar alışmış oldukları yazıyı bir anda terk edemiyorlar tabi.


Sadece halk arasında mı devam ediyor bu kullanım?

Devlet yöneticilerine yazılan yazılar arasında bunu görebildiğimiz gibi, devletin yönetim kademelerinde olan kişilerin de Osmanlı Türkçesi harflerini kullandığını sıkça görebiliyoruz. Örneğin Genel Müdürlüğümüz Cumhuriyet Arşivi’nde “1958’de Başbakan Adnan Menderes’e yazılan Osmanlıca bir mektup” yer alıyor. Necip Fazıl Kısakürek’in 1950 ve 1960 yılları arasında Osmanlı Türkçesi ile yazmış olduğu mektuplar bulunuyor. Necip Fazıl’ı anlamak biraz da Necip Fazıl’ın yazdığı harfleri ve kelimeleri bilmekten ve anlamaktan geçiyor. Bunların örneklerini çoğaltmamız mümkün.


Osmanlı Türkçesi ile yazılmış belgeler sadece Türkiye’de olmasa gerek. Nasıl yayılımdan söz edilebilir yurtdışında?

Bir diğer hazine de dış ülke arşivleri elbette. Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti veya nüfuzu altında bulunan ve sonradan bağımsızlıklarını kazanan ülkelerde Osmanlı Türkçesi ile yazılmış çok sayıda evrak bulunuyor. Bazı ülkeler için bu sayı milyonları bulabiliyor. Bu ülkeler özellikle bizden yardım talep ediyorlar. Bu belgelerin tasnifinin yapılması ve okunması için. Bu konuda TİKA’nın desteğiyle ortak projeler yürütüyor ve bu evrakın görüntülerini ülkemize kazandırıyoruz. Belgeler sadece Osmanlı coğrafyasında bulunmuyor. Osmanlı Devleti ile münasebeti bulunan pek çok ülkenin arşivinde bugün Osmanlı Türkçesi ile yazılı çok sayıda evrak bulunuyor. İngiliz Arşivi’nde yaptığınız araştırmada Osmanlı Türkçesi ile yazılmış belgeler karşınıza çıkar. Rus, Polonya ve Avusturya arşivlerinde de keza öyle. Osmanlı Devleti’nin savaş durumunda olduğu veya kültürel ilişkilerini sürdürdüğü tüm ülkeler buna dâhildir.


Osmanlı Türkçesi eserler hangi alanlarda var, sadece evraktan mı oluşuyor bu arşiv? Osmanlı Türkçesi bilen bir kişi hangi alanlarda çalışmalara ulaşabilir?

Osmanlıca sadece evrak açısından değil çeşitli eserlerin bilinebilmesi adına da son derece önemlidir. Nitekim edebiyat, tarih, felsefe, matematik, astronomi gibi dallarda Osmanlı’dan günümüze intikal eden on binlerce eser, gazete ve dergi bulunmaktadır. Bunların araştırılıp incelenmesi ve akademik anlamda değerlendirilmesi belki de yüzlerce yılı alacaktır. Bu anlamda Osmanlı Türkçesinin tabana yayılması büyük önem taşıyor.


OSMANLI VE CUMHURİYET’İN KURULUŞU OSMANLICA BELGELERDE

Osmanlı Türkçesi ile erişilecek mazi hangi devirleri kapsamaktadır?

Osmanlı Devleti’nin altı asırlık tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile ilgili bütün metinlerin Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınmış olduğunu unutmayalım. Bu, tarihimizin oldukça uzun bir kesiti. Yakın döneme gelirsek, Osmanlı Türkçesi bilinmediğinde, İstiklal Marşı’ndan bir şey anlamayan bir neslin yetişeceğini unutmayalım. “İstiklal”in ne demek olduğunu bilmeyen bir nesle neyi verebilirsiniz? Bu açıdan kültürel mirasa sahip çıkmak için Osmanlı Türkçesini bilmek elzemdir. Somut anlamı ile düşündüğümüzde bile dedesinden kalma tapuyu okuyamadığı veya okumak için uğraşmaya bile tenezzül etmediği için “Miras Kaybı” yaşayanlarımızın olmadığını söyleyebilir misiniz! Bu anlamda Osmanlı alfabesinin bilinmesi pek çok bilgiye erişim açısından önemli bir araçtır.


Osmanlı Türkçesi medeniyetimizle nasıl bir köprüdür?

Osmanlı Türkçesi tarihsel anlamda kültür ve medeniyetimizle olan bağlarımızın odak noktasında yer alır. Halen milletimiz ve akraba topluluklar diyebileceğimiz kesimlerin yer aldığı bölgelerle bağlantımızı kurar. Aksi halde yani geçmişimizle bağlantılarımızı kopardığımız, aynı kültürün bir parçası olarak bulunduğumuz unsurlarla irtibatımızı kestiğimiz bir ortamda, bölgemizde ve küresel çapta yalnızlaşmamız kaçınılmazdır. Bu anlamda yeni harflerin kabul edilmiş olmasının eski harfleri öğrenmeye engel olmaması gerekmektedir.


Özellikle açılış sürecinde Osmanlı Arşivlerinin yeni hizmet binası ve yeri konusunda bir takım eleştiriler oldu? Kurumunuz bu iddialara cevaplar verdi. Ancak verilen cevaplara rağmen konu yeniden gündeme getiriliyor. Ne söylersiniz bu konuda?


2 Haziran 2013 tarihinde şu an Cumhurbaşkanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan tesis, Osmanlı Arşivlerinin derli toplu bir mekâna kavuşmasını ve faaliyetlerinin hızlanmasını sağladı. Günümüzde artık tamamen modern bir tesise kavuşmuş oldu. Bazı gazete, sosyal paylaşım sitelerinde üzülerek görüyorum ki, burası ile ilgili olumsuz haberler de çıkıyor. Bunlar tamamen asılsızdır.


Bu yeni binadaki sistemden biraz bahseder misiniz?

Yeni arşiv sitemizde bütün depolar ve çalışma mekânları, modern arşivciliğe en uygun şekilde tasarlanmıştır. Sitenin tamamında, dünyada kabul gören en son iklimlendirme teknolojisine göre oluşturulmuş bir iklimlendirme sistemi bulunmaktadır. Depolarımızın raf kurgusu, bütün arşiv malzemesinin sağlıklı bir iklimlendirme ortamında korunmasına göre dizayn edilmiş ve hiçbir asitik malzeme bulunmayan açık raf sistemi kullanılmıştır. Gerek depolarda, gerekse belge bulunan çalışma alanlarında 24 saat otomasyon merkezinden kontrol edilen bir iklimlendirme sistemi bulunmaktadır. Bu sistemle, ısı ve nem oranları uygun değerlerde tutulmakta, arşiv malzemesinin sıhhatli bir şekilde korunması ve devamlı kontrolü sağlanmaktadır.  Ayrıca, yangına karşı da tedbirler alınmıştır ve yine dünyada kullanılan en son teknoloji olan FM200 ve Argon gazlı ve yine otomasyonla takip edilen Gazlı yangın söndürme sistemi bulunmaktadır. Bu sistemin kendi içinde yedekleri ve alternatifleri de oluşturularak, ek tedbirler de alınmıştır.


ARŞİV TEKNOLOJİMİZ HAYRANLIK UYANDIRIYOR

Rutubet sebebiyle belgelerin zarar gördüğü de bazı haberlerde dillendiriliyor. Bu konuda nasıl bir tedbir alındı?

Tarihi süreci içerisinde birçok badireler atlatan Osmanlı evrakı, ısı ve nem konusunda uluslararası standartlara ancak bu yeni sitede kavuşabilmiştir. Arşiv sitemizi şu ana kadar birçok ülkeden arşiv uzmanı ya da idarecisi ziyaret etti. Arşiv sitemizde uygulanan bu teknoloji, ziyaret eden bütün dünya arşiv yönetimlerince takdirle ve gıptayla karşılandı. Buraya gelen gerek araştırıcılarımız, gerekse ziyaretçilerimiz bu sistemi tanıdıklarında ve belgelerin bulunduğu depo ortamlarını gördüklerinde hayranlıklarını ifade etmektedirler ve ülkemizin böyle bir teknolojiye sahip olmasından dolayı gururlanmaktadırlar.


Arşiv tesislerimizde dikkatle korunuyor

Özellikle açılış sürecinde Osmanlı Arşivlerinin yeni hizmet binası ve yeri konusunda bir takım eleştiriler oldu? Kurumunuz bu iddialara cevaplar verdi. Ancak verilen cevaplara rağmen konu yeniden gündeme getiriliyor. Ne söylersiniz bu konuda?

2 Haziran 2013 tarihinde şu an Cumhurbaşkanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan tesis, Osmanlı Arşivlerinin derli toplu bir mekâna kavuşmasını ve faaliyetlerinin hızlanmasını sağladı. Günümüzde artık tamamen modern bir tesise kavuşmuş oldu. Bazı gazete, sosyal paylaşım sitelerinde üzülerek görüyorum ki, burası ile ilgili olumsuz haberler de çıkıyor. Bunlar tamamen asılsızdır. Arşiv sitemizi şu ana kadar birçok ülkeden arşiv uzmanı ya da idarecisi ziyaret etti. Arşiv sitemizde uygulanan bu teknoloji, ziyaret eden bütün dünya arşiv yönetimlerince takdirle ve gıptayla karşılandı. Buraya gelen gerek araştırıcılarımız, gerekse ziyaretçilerimiz bu sistemi tanıdıklarında ve belgelerin bulunduğu depo ortamlarını gördüklerinde hayranlıklarını ifade etmektedirler ve ülkemizin böyle bir teknolojiye sahip olmasından dolayı gururlanmaktadırlar.
#Osmanlı Türkçesi
#Uğur Ünal
#Tarihçi
9 yıl önce