|

Öykünün gücü: Herşey çok güzel

Mihriban İnan Karatepe son kitabı “Herşey Çok Güzel’i bütün bu öykü anlayışının kolajı bir tutumla oluşturur. Hayat savunusu, yoksullar, ezilen kadınlar, çocukların hayat dolu samimi dünyaları öykülerde gündeme getirilir.

Yeni Şafak
12:03 - 9/09/2015 Çarşamba
Güncelleme: 09:08 - 22/09/2015 Salı
Yeni Şafak
NECİP TOSUN


Mihriban İnan Karatepe yayımlanan Kadife Durağı, Hacıyatmaz, Aramızda'dan sonra dördüncü öykü kitabını yayınladı: Herşey Çok Güzel.



Karatepe, öykülerinde ağır­lıklı olarak anne-çocuk ilişkisi­ni, değişim ve dönüşüm karşı­sında bireyin durumunu, ölüm olgusunu ve yüzleşme temasını gündeme getirdi. Öykülerinde özellikle çocuğun naif, sahih ve hakikatle bağlantılı bakışını incelikle işledi. Annelik duygu­sunun şefkatle harmanlanmış duruşu, öykülerini besleyen en önemli kaynak oldu. Kadın öy­kücülüğümüzün ihmal edilmiş belki de en verimli damarından oldukça nitelikli durumlar ak­tardı. Çocukların duygularını/ psikolojisini, anne-çocuk ilişki­lerini, ailedeki konumlarını ka­lıcı izlere dönüştürmeyi başar­dı. Öte yandan kendi kuşağının diğer yazarları gibi yüzleşme öyküleri ve Müslüman kadının çağdaş dünyadaki yerini irde­leyen öyküler de yazdı. Hayata, sokağa, yaşanmışlıklara eğildi.



MUZİP BİR ÇOCUK BAKIŞI


Biçimsel anlamda ise risk alan arayışlara girmemekle birlikte modern anlatı teknik­lerini, modern öykünün geldiği imkânları değerlendirdi. Ritim, şiirsellik, kurguyu önemseyen öyküler kaleme aldı. Zaman zaman da öykülerinde postmo­dern göndermeler gözlendi, öy­künün yazılış serüvenini okurla paylaştı. Özellikle ilk kitapta öykülerini büyülü gerçekçilik, sürrealist anlatıma yasladı. Ma­salsı anlatım ve gizem de sevdi­ği biçimler olarak öykülerinde yer aldı. Sevim Burak, Faulkner, Kafka, Özdenören izleri öykü­lerine yansıdı. Çocuk bakışında Faulkner ve Rasim Özdenören öne çıktı. Ama genel anlamda klasik anlatıma bağlı kaldı.



Onun öykülerinde büyük­lerin dünyasına bakan muzip bir çocuk bakışı hep hissedilir. Anlatıcı hayatın en kritik ânını (ölüm, düğün gibi), bu çocuğun gözünden bize aktararak, sıra­danlaştırır, hayatın içine çeker. Öykülerde çocuk gözü onun en sık başvurduğu bakış açısıdır. Çocukluğun safiyeti, masumiyeti öykülerde gün yüzüne çıkarılır. Çocuk ve onun dünyasını şef­katle, incelikle kavrayış ve derin yansıtış öykülerde öne çıkar.



OKURU ÖLÜMLE YÜZLEŞTİRİR


Karatepe, özellikle açları, yoksulları, kimsesizleri günde­me getirir. Onun öykülerinde öne çıkan diğer bir temel vurgu da yüzleşmedir. Karatepe pek çok öyküsünde, özellikle ölüm ânının kısa bir süre öncesinde kahramanlarına bakarak, on­ların son duygularını aktarıp okuru ölüm ânıyla yüzleştirir ve uyarır. Ya da bir yanılgı ânında bu yüzleşmeyi ger­çekleştirir. Kahramanlar tüm bu yaşanmışlıklardan sonra Allah'a, geçmişlerine, kendile­rine dönerler. Geçmiş yorum­lanır, yaşananların eksiklikleri gündeme gelir ve sonunda en başa dönülür. Tüm bu öyküler bir gerilim, iç döküş düzlemin­de kurgulanır. Mutsuz bir şe­kilde hayata yenilmiş insanlar bir patlama ânı sonrası dönüp hayatlarına bakarlar.



Kimi öykülerinde de mo­dern çağda kadın olmanın zor­lukları irdelenir. Tüm öyküler iki ana damardan akar. Birinci­si çocuğun gözünden insanlık hâlleri, ikincisi ise kadın-erkek ilişkileri arasındaki sorunlar­dır. Öykülerin çoğunda bir karmaşa, kaos ve savaşın or­tasındaki çocukluk durumları yansıtılır. Ama hangi yaşta olurlarsa olsunlar kahraman­lar bir kimlik sahibidir. Tüm öykülerde Müslüman çocuk olmanın, Müslüman genç kız olmanın, Müslüman kadın ol­manın hem devlet/otorite hem de toplum nezdindeki konumu hikâyeleştirilir.



Mihriban İnan Karatepe son kitabı Herşey Çok Güzel'i bü­tün bu öykü anlayışının kolajı bir tutumla oluşturur. Hayat savunusu, yoksullar, ezilen kadınlar, çocukların hayat dolu samimi dünyaları öykülerde gündeme getirilir. Öykülerde, bireysel, toplumsal yaralara, acılara bakılır. Bir yandan bu insanların yönetimlerin kayıt­sızlığı ve yanlışlığı altında ezi­lişleri bir yandan da toplumun yanlış bakışı altında çektikleri dramlar aktarılır.



Kitabın en temel vurgusu hayatın dışına itilmiş insanlar­dır. Bunların başında yoksullar, açlar, kıyıya vurmuşlar gelir. Kitaba da adını veren öykü “Herşey Çok Güzel”de işsiz, aç hayata tutunma çabası içindeki Moldovalı anne-çocuğun bu se­falette bile hayatı güzelleştire­cek çocuksu bakışı işlenir: “Çok güzelsin annecim sen, diyor. Herşey çok güzel.” “Yirmi lira” yine yurtdışından gelmiş açlık içindeki insanlara olumsuz ba­kışın eleştirildiği bir öyküdür: “Getirdi bunları ülkeye, güya ki oy alacak, defolun gidin, gidinnn…” Kitabın en başarılı öyküsü “Sevgi Büyük”te, yata­ğa mahkûm ihtiyar kadın Sevgi Büyük'ün ailesi ve insanlar tarafından dışlanışı karşısında onu çok seven kedisi ve köpe­ğinin sahip çıkışı iç yakan bir kurguyla öyküleştirilir.



“Allah Canımı Alsa da Kur­tulsam”da ikiyüzlülükler içinde geçen bir hayatı öne çıkarırken, insanın hayatta aslında ne ka­dar aciz olduğunu, bir küvette boğulma olayı ile örnekler.



“V.R” adlı öyküde ise, yanlış işleyen adaletin kadına nasıl olumsuz baktığını hikâye eder. Öyküde, “Kadının rızası vardı” gerekçesiyle sanıklara hafif ce­zalar verilmesi eleştirilir. “Leo” bir başka kadın ezilmişliğini, tezgâhtar kızın dramını günde­me getirir. “İlişki Durumu” da benzer bir iz üzerinde yürür.



“Dinsel Hayat”, “Bir Bulut Kümesi”, “Kamâl”, “Cıkır Cı­kır” öyküleri onun en başarılı olduğu çocuksu bakışın samimi ve sahih görünümleriyle oluş­turulur.



Herşey Çok Güzel'in en ayırt edici özelliği her öykünün bir fotoğrafla verilmesidir. Daha önce Sevim Burak, Tomris Uyar, Murat Gülsoy gibi ya­zarlarda da gördüğümüz kur­macada fotoğraf kullanmanın tarihi gerçeküstücülere kadar gider. Betimlemeyi can sıkıcı ve faydasız bulan André Breton, Nadja adlı romanında betim­lemenin yerine “fotoğraf”ı ko­yarak ilginç bir deneye girişir. Kitap, betimlemeyle fotoğraf arasındaki ilişkiyi gözler önüne seren emsalsiz bir denemedir. André Breton, Nadja'nın Ön­deyiş'inde, sırf betimlemeden kaçmak için fotoğrafik açıkla­maya başvurduğunu belirtir. Bu romanda Breton'un betimleme ile “fotoğrafik açıklama”yı eşit­lediği görülür. Romanda sözü­nü ettiği mekânları betimlemez hemen o sayfaya kaldığı otelin, oturduğu kafenin, sözünü ettiği kitabevinin, yazarın fotoğrafını yerleştirir. Fotoğraf altını da yazar. Mihriban İnan Karatepe ise bu fotoğrafları “gözü din­lendirmek”, “öyküye hazırlık” amacıyla kullandığını belirtir.



Mihriban İnan Karatepe, Herşey Çok Güzel'de, küçük enstantanelerden dramatik, kalıcı sonuçlar üretirken, öykü sanatının da sonuçta bir ayrıntı sanatı olduğunu örnekliyor.



Kitabın künyesi:


Herşey Çok Güzel


Mihriban İnan Karatepe


Hece Yayınları


Temmuz 2015


86 sayfa


#Necip Tosun
#Herşey Çok Güzel
#Mihriban İnan Karatepe
9 yıl önce
default-profile-img