|

Özgürlük hapıyla intihar

Yeni Şafak
04:00 - 4/10/2015 Pazar
Güncelleme: 23:17 - 3/10/2015 Cumartesi
Yeni Şafak
Yavuz Fettahoğlu

Genç MÜSİAD Başkanı


Geçtiğimiz hafta bir toplantı için Zürih'teydim. Kalacağımız otele vardığımızda, ekibin tamamlanmasını beklemek için verandada bir kahve içeyim dedim. Kahvemi aldım, ekipten bir arkadaşımla sohbete başladık. Hemen yanıbaşımızdaki masada şık giyimli, biri Ortadoğulu diğeri ise Asya Pasifik ülkelerinden olduğu çok net belli iki kişi de ayaküstü laflıyordu.


Türkçemiz dikkat çekmiş olmalı ki; “Türkiye'den mi geliyorsunuz?” diyerek araya girdi Asyalı akıcı bir Amerikan aksanıyla. Ben: “Evet, Türkiye'den geliyoruz” diye cevap verir vermez direkt ikinci soru geldi; “Türk müsün, yoksa Kürt mü?”



MASUMİYETTEN UZAK DEĞERLENDİRME


Esmer bir Karadenizli olduğum için bu soruya hiç yabancı değilim. Gülümsedim; “Ne önemi var? Türkiye'den geliyorum dedim ya?” diye cevapladım. Bu sefer Ortadoğulu; “Bugünlerde ülkenizdeki diğer gençler senin gibi düşünmüyor sanırım” diyerek kinayeli bir şekilde konuşmaya giriş yaptı. Başlangıçta ayaküstü, hızlı başlayıp biten klasik bir otel önü muhabbeti olacağını düşündüğüm bu diyalog, gitgide daha da derinleşti. O akıcı Amerikan aksanlarıyla özellikle çözüm süreci ve ülkemiz gençleriyle ilgili ciddi durum analizleri yapmaya başladılar. Fakat her analiz masumiyetten çok uzak değerlendirmeler içeriyor ve bu durum beni gitgide geriyor, diyalog sürekli Gezi, bölünme, özgürlük, baskı aforizmalarıyla süsleniyordu. Yaptığımız her karşıt açıklamanın ardından alaycı gülüşmeler de başlayınca, sohbeti bitirmenin zamanı geldiğini anladım. Ekibimiz de neredeyse tamamlanmıştı. Benden yaşça oldukça büyük olan bu iki yabancıya sohbet için teşekkür ederek kibarca, artık odalarımıza çıkma vaktimizin geldiğini söyledim.


Yaptıkları tespitlere hiç katılmamış oluşumuz ve muhalif tavrımız bu iki yabancıyı oldukça rahatsız etmiş olmalı ki giderayak, o son cümlelerini sıkıştırdı Ortadoğu kökenli olan;



- Bakın genç adamlar, bu iş masada bitti. Özgürlük herkesin hakkıdır. Ülkeniz bölünecek. Heyecanınızı ve duygularınızı anlıyorum ama bu süreç artık engellenemez. Beni şaşırtan sizin fikirleriniz oldu. Muhtemelen baskı altındasınız ve çok duygusal düşünüyorsunuz… Neyse ki sizin gibi düşünmeyen daha çok genç var… Onlar açık fikirli, özgürlüğün ne demek olduğunu biliyor…


Durur muyum? Tabii ki hayır! Duramadım ve ekledim; “Evet genç olabilirim fakat tarihi severim. Ve medeniyetimin tarihi sayesinde özgürlüğün ne olduğunu çok iyi biliyorum. En azından özgürlüğün bölünerek geleceğine inanan Ortadoğulu bir Amerikalı'dan daha çok…”



TÜM HESAPLAR GENÇLER ÜZERİNE YAPILIYOR


Odama giderken yolda gözümün önünden özgürlük vaadiyle girdikleri ülkeler, şehirler, hayatlar geçti… Sonra hemen bu iki yabancının, sayılarının benim gibi düşünenlerden çok daha fazla olduğunu iddia ettiği gençlerimizi düşündüm… Sahiden tüm hesaplar gençler üzerinden yapılıyor…



Özgürlükle şekerlenmiş intihar hapını yutturuyorlar gençlere. Bu hapın etkisiyle halkının özgürlüğü için savaştığını söyleyen gençler yine kendi halkını gözlerini kırpmadan katletmiyor mu?


Bu hapın etkisiyle gençler; kana, vahşete, katliama çanak tutan, parasıyla, medyasıyla, fikirleri ve konuşmalarıyla alenen akan kanın devamını sağlayan güçlere destek vermiyor mu? Her türlü hukuki, insani, meşru yöntem yürürlükteyken onları ölüme çağıranlara neden sorusunu soruyor mu gençler?



TECRÜBELİ NESİL


Onlar ölürken, onlara hapı verenler yatlarında kahkahalarla keyifleniyor. Onları sokakta tutanlar, tatil köylerinde havuz sefası sürüyor… Hapı yutan gençler can veriyor, onların çocukları en lüks ve modern imkanlarla geleceğe hazırlanıyor.


Vahşi kapitalist düzenin en şirin, aynı zamanda en tehlikeli silahı “özgürlük”…



100 yılı aşkın süredir akan kanın, adaletsizliğin ve kaosun iki ortak dinamiği; özgürlük akımı ve gençler. Bu iki dinamiği manipüle ederek başlattıkları hangi kaostan özgürlük çıktı bugüne kadar?



Evet, bizim nesil hızlı yaşıyor, heyecanı seviyor ve detaya inmiyor. Fakat zeki bir nesil bizim nesil. Hızlı tecrübe kazanabiliyor. Umarım şu kısacık dönemde yaşananlar bize iyi bir tecrübe kazandırmıştır. Eğer bu tecrübeyi kazanamadıysak bu işin masada bittiğini iddia eden bu iki gizemli a'bi de dahil olmak üzere tüm şer odaklarını sevindireceğiz gençler…


Umarım gençler, meşhur Truva savaşında Akhilleus'un Kral Odysseus'a sorduğu o soruyu, bugün onları ölüme çağıranlara sorarlar; “Bir kral düşünün, kendi savaşında savaşıyor. Böyle daha güzel olmaz mıydı?”.


Bu toprakların liderleri hep en önde savaştı. Fakat bu kanlı düzenin korkak kralları gençleri sadece savaşa çağırıp onları uzaktan izledi tarih boyunca. Bu düzen binlerce yıldır değişmedi.


Özgürlük kardeşliktir, birliktir. Özgürlük millet olabilmek, milli kalabilmektir. Acı çekmek değil…


Ne diyordu şarkı da? Acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimiz de…






#özgürlükler
#gelecek nesil
#millet
9 yıl önce