|

PKK’nın Sovyet sosyalist kimlik politikası

Yeni Şafak ve
04:00 - 30/01/2016 Cumartesi
Güncelleme: 00:21 - 30/01/2016 Cumartesi
Yeni Şafak
DOÇ. DR. ŞENER AKTÜRK

KOÇ ÜNIVERSITESI


“PKK'nın Sovyet Kürt modeli” başlıklı bir önceki yazıda yer verilen tespitlere, PKK'nın uyguladığı kimlik politikasını irdeleyerek devam edebiliriz. Sovyet kimlik politikası ve bunun PKK'nın Kürt kimliğine yaklaşımına yansıması hakkında neler söylenebilir? Sovyet rejiminin 'milliyetler sorunu' olarak adlandırdığı etnik çeşitliliğe yönelik politikalarının esası, 'şeklen ulusal, içerikte sosyalist' şiarında özetlenmiştir. Bu formüle göre, dil başta olmak üzere etnik, kültürel, folklorik biçim veya 'form'lar, olabildiğince sosyalist bir içerikle doldurulmalı, sosyalist mesaj, muhataplarına çok daha sıcak gelen yerel dil ve kültür aracılığıyla daha kalıcı ve tanıdık bir kanaldan verilmelidir.



Pratikte, Sovyet sosyalist ideolojisi; Azerice, Ermenice, Gürcüce, Tatarca, Özbekçe, Kazakça, Estonca ve Kürtçe gibi yerel dillere çevrilmiş; her bir etnik kültür, tamamiyle sosyalist bir yorum ve içeriğin Komünist parti ve onun seçilmiş yerel (Azeri, Ermeni, Gürcü, Kazak vs. komünistler) seçkinleri aracılığıyla empoze edilmesi sayesinde nispeten 'başarılı' bir şekilde dönüştürülmüştür. Böylece totaliter bir tek parti rejiminin yarattığı ortamda, örneğin tarihsel Azeri, Özbek veya Tacik dil ve kültürü tanınmayacak hale gelecek kadar dönüştürülmüş, geleneksel içeriği boşaltılarak, 'devrimin kaçınılmazlığı' ve 'proletaryanın önderliği' gibi Almanca veya Rusça'dan çeviri terimlerle doldurulmuştur. Halkların Kardeşliği (drujba narodov) gibi Almanca kökenli Rusça kavramların Kürtçe çevirilerinin (biratiya gelan) sloganlaştırılması, zaman içinde silahlı tek partinin (PKK) doğrudan müdahalesiyle bir Yeni Kürt kimliği icat edilmesi de Sovyet aslına sadık bir uygulama olarak göze çarpıyor. On milyonlarca Sovyet vatandaşının, bir yandan 'halkların kardeşliği' nutukları atan parti komiserlerince katledilişi, 20. yüzyılın kaydettiği en kanlı ve karanlık sayfalar arasındadır.



BUHARA VE SEMERKANT'TAN “STALİNABAD” ÇIKARAN KARANLIK


Sovyet sosyalist tornasından geçmeden önce Orta Asya, Buhara ve Semerkand gibi meşhur medeniyet merkezleriyle ünlü iken, PKK'nın öykündüğü Leninist toplum mühendisliği bir yandan Buhara ve Semerkand gibi medeniyet kaynağı dünyaca meşhur şehirleri kurutmuş, diğer yandan 'şehir' hatta 'başkent' namına ancak eski bir Rus/Sovyet askeri garnizonu olan “Stalinabad” veya Frunze (bugünkü adı Duşanbe, Tacikistan'ın başkenti) gibi yerleşimleri üretebilmiştir.



Kasım 2015'te PYD'nin Rojava'daki zulmüne karşı Ermeni ve Süryani dernekleri de ortak bir bildiriyle uluslararası kamuoyuna seslerini duyurmaya kalkıştıklarında ('Rojava'da Hristiyanlar PYD'ye tepkili', Agos, 5 Kasım 2015), PYD'nin verdiği tepki tam da Sovyetler Birliği'ni andıran bir cevaptı: PYD çizgisinde birer Ermeni ve Süryani Fırat Haber Ajansı'na Haseke'de tüm halkların “kardeşçe” yaşadığı, kimsenin malına el konulmadığı yolunda açıklamalar yaptı ve PKK çizgisindeki yayın organları da bu açıklamaları karşı devrimci çarpıtmalara (!) cevaben mutlak hakikat olarak servis etti.



Sovyetler Birliği de 70 yıl boyunca böylesi karşı devrimci çarpıtmalara (!) cevap yetiştirmekle uğraştı. Kah Ukrayna komünist partisi lideri, kah Kazak komünist partisi lideri, tüm halkların Sovyet tek parti rejimi altında nasıl da “kardeşçe” yaşadıklarını, yıllar geçtikçe gitgide azalan bir heyecanla, tüm dünyaya anlattılar. Bir yandan da Rus, Ukraynalı, Kırım Tatarı, Alman, Çeçen, Kabardin, Balkar, Ahıskalı ve diğer etnik unsurlar dahil milyonlarca Sovyet vatandaşı kendi devleti tarafından makbul vatandaş olmadıkları gerekçesiyle katledildi.



PKK-KCK'NIN HEDEFİ: LENİNİST SİLAHLI TEK PARTİ REJİMİ


Sovyet rejiminin en büyük zararı, Batılı 'emperyalist' rakiplerine değil, kendi yarattığı karşı devrimci heyulalar üzerinden katlettiği milyonlarca Sovyet vatandaşına, 70 yılda tanınmaz hale getirdiği düzinelerce etnik grup ve kültüre verdi. PKK da aslında en büyük zararı temsil ettiğini iddia ederek silahlandırıp ölüme gönderdiği, muhalif olanlarını ise sindirdiği, göçe zorladığı hatta öldürdüğü Kürtlere veriyor. Karşı karşıyı olduğumuz seçenekler, İngiltere ayarında konsolide olmuş bir çoğunlukçu liberal demokrasiyle, Almanya tarzında olgunlaşmaya çalışan bir konsensüs demokrasisi arasında değil. Araplar, Ermeniler, Kürtler, Süryaniler, Türkmenler, Zazalar ve diğerlerinin önündeki seçenekler, bir yanda Güneydoğu Avrupa için tipik sayılabilecek eksikler ve hatalarla malul bir çok partili demokrasi ile, diğer yanda geride bıraktığımız 20. yüzyılla birlikte tarihin çöp tenekesine atıldığını sandığımız totaliter bir silahlı tek parti rejimi arasında. Kürtlere önerdiği yegane 'ütopya', kendini Ekim Devriminin devamı sayan Leninist bir silahlı tek parti rejimi olan PKK-KCK'nın, hem askeri hem toplumsal düzlemde en kısa sürede yenilmesini ümit etmek, bölgede Araplar, Ermeniler, Kürtler, Süryaniler, Türkmenler, Zazalar ve diğer etnik unsurların nefes alabileceği çoğulcu ve demokratik bir düzeni arzulayanlar için en tutarlı tavır olacaktır kanaatindeyim.




#pkk
#kck
#Sovyet rejimi
#Azerice
#Ermenice
#Gürcüce
#Tatarca
#Özbekçe
8 yıl önce