|

Rusya ve Türkiye Batı'yı Suriye'den çıkardı

ABD ve Avrupa’nın içinden geçtiği sıkıntılı süreç Halep halkına yardım etme konusunda çok az şey yaptı. Bu da kan dökülmesi ve Esad rejiminin acımasızlığı ile birlikte hatırlanacaktır. Hem savaşmaya hem de konuşmaya istekli olan ülkeler gerçek oyuncular olarak öne çıktı.

Yeni Şafak ve
04:00 - 22/12/2016 Perşembe
Güncelleme: 23:42 - 21/12/2016 Çarşamba
Yeni Şafak

Ne ABD ne de Avrupalı güçler, Rusya ve Türkiye'nin, Salı günü Halep için ateşkes ve barış anlaşması konusunda görüşmeler yaptıklarının farkında gibi gözüküyor. Harabeye dönmüş ama hayati önem taşıyan şehirlerin Beşar Esad'ın güçleri tarafından ele geçirilmesinden sonra, bu, Suriye'de Batı'nın aktif bir katılımcı olmaktan ziyade daha çok bir seyirci olduğu yeni bir normal olabilir.



Çarşamba sabahı saat beşe planlanan tahliye, tarafların her zamanki gibi birbirini suçladığı bir çatışmanın patlak vermesinden olayı ertelenmiş olsa da, görüşmeler devam ediyor ve Batılı uluslar görüşmelerin bir parçası değil. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Çarşamba sabahı ABD'yle görüşmenin "anlamsız" olduğunu ve Türkiye ile müzakerelerin ABD'yle yürüttükleri “aylarca süren anlamsız bir oyalanmadan çok daha etkili" olacağını söyledi.



ABD'NİN HİÇBİR FİKRİ YOK


Batı basını, Halep'te muhalif grupların elinde kalan son bölgeden gelen vahim İngilizce tweetleri değerlendirirken, Ruslar ve Türkler Esad'ın zaferini sonlandırmak için muhaliflerle ve Esad rejimiyle konuşuyorlardı. Anlaşmaları, muhalifler için daha fazla sivil kanı dökülmesini engelleyecek bir çekilme planı da içeriyordu, bu da Moskova ve Ankara'nın insani amaçlı referanslarını tazelemesine ve iktidarı belirleyici olmaktan ziyade, uzlaştırıcı bir rol elde etmesine imkan sağlayacak bir şey.



ABD'nin bu konuda hiçbir fikri yoktu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby, ABD'nin müzakerelere bir müttefiki olan Türkiye'nin katıldığını bilip bilmediği sorulduğunda, "Bu tür bir anlaşmaya varmak için iki taraflı tartışmaların olduğuna dair herhangi bir göstergemiz olduğunu bilmiyorum. Dolayısıyla, herhangi bir ön bilgi olduğunu da bilmiyorum" dedi. ABD'nin Birleşmiş Milletler büyükelçisi Samantha Power, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne, Esad rejimini, Suriye ve İran'ı "sivillerin çevresindeki tuzağa katkıda bulunmakla” suçlayarak, "Gerçekten hiç utanmanız yok mu?” diyerek yaptığı savcılık konuşmasında, bir anlaşmaya varıldığının farkında değil gibi gözüküyordu.



FRANSA VE ALMANYA DA HABERSİZDİ


Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Salı günü öğleden sonra Berlin'de düzenledikleri bir basın toplantısında Halep'te "felaket" ve "acı verici" bir durumdan bahsettiler; bu konularda bir anlaşmanın planlar dahilinde olduğunu bildiklerini hiç belli etmediler ve Rusya'yı müzakereleri engellediği için eleştirmediler. Salı akşamı Merkel ve Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, diğer meselelerin yanısıra Suriye konusunda da görüşmek üzere Rus mevkidaşlarıyla telefon görüşmesi yaptılar. O zamana kadar anlaşma zaten duyurulmuştu. Kremlin Merkel'in Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olan görüşmesini "İki taraflı temasları artırmaya karar verildi" şeklinde duyurdu. Bu da Merkel'in yeterince bilgilendirilmemesinden duyduğu üzüntüye ince örtülü bir referanstı.



GERÇEK OYUNCULAR ÖNE ÇIKTI


Batılı güçlerin ne savaşa istekli ne de anlaşmaya razı oldukları zaman olan şey budur. ABD ve Avrupa'nın içinden geçtiği sıkıntılı süreç Halep halkına yardım etme konusunda çok az şey yaptı. Bu da kan dökülmesi ve Esad rejiminin acımasızlığı ile birlikte hatırlanacaktır. Hem savaşmaya hem de konuşmaya istekli olan ülkeler gerçek oyuncular olarak öne çıktı.



SURİYE'DEKİ ÇÖZÜMÜN FORMÜLÜ


Bununla birlikte, bu oyuncuların çıkarları birbiriyle tam olarak uyumlu değil. Rusya ve Türkiye'nin Suriye'deki menfaatleri farklı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Esad'ın baş düşmanı iken, Putin'in ise müttefiki. Erdoğan'ın Türkiye sınırındaki istikrarı bozduğunu düşündüğü Suriye'deki Kürt bölgeleriyle büyük bir problemi var. Putin Kürtleri sessizce destekledi ve Suriye'nin geleceği konulu herhangi bir görüşmeye katılmaları konusunda ısrar etti. Bir yıl önce, Türk hava kuvvetlerinin, sınırın yakınındaki Türk hava sahasını kısa bir süreliğine ihlal ettikten sonra bir Rus savaş uçağını vurması Erdoğan ve Putin arasında, Putin'in başarısız bir askeri darbe karşısında Türk liderini hızlı ve kesin bir şekilde desteklemesine kadar süren karşılıklı bir meydan okumaya yol açtı.



Türkiye uzmanı David Barchard'ın Middle East Eye'da son zamanlarda yayımlanan bir makalede ortaya attığı bir ihtimale göre, Türkiye ve Rusya'nın Suriye üzerindeki politika farklılıklarına, Birinci Dünya Savaşı öncesinde İran'ın Rusya ve İngiltere arasında bölündüğü hat boyunca ülkenin "Rus bölgesi" ve "Türk bölgesi" olarak bölünmesinden başka belli bir çözüm bulunmamaktadır. Belki de işler, Büyük Oyun çağından ayrı olarak bu tür bir çözüme doğru ilerliyor: Putin ve Erdoğan, Suriye'de büyük bir hamle yapmadan önce telefonda konuşuyorlar. İki liderden hiçbiri de Batılı ulusları dahil etme ihtiyacı hissetmiyor.



Rusya'nın ABD ile sadece önceki Halep ateşkesleri konusunda, tek amacı Esad rejimi için askeri bir zafer sağlamak olan operasyonlar için bir duman perdesi oluşturmak için görüştüğü aşikar. Türkiye'nin sessizliği ABD için daha rahatsız edici, ama belki de şaşırtıcı olmamalıdır. Türkiye, Fırat Kalkanı olarak adlandırdığı bir operasyonla Suriye'de kara harekatı düzenleyen tek NATO üyesidir. ABD yardımı olmadan kazanç elde edebilecek askeri yeteneklere sahiptir. Bunun için Rusya'nın rızası NATO müttefiklerinden onay almaktan daha önemlidir.



İki ülke artık ortak bir tehdit olan DEAŞ ile nasıl başa çıkılacağı konusunda anlaşmaya varırsa, Suriye'deki çeşitli taraflarla savaş sonrası bir anlaşma yapmak için görüş alışverişinde bulunacak pozisyonda olacaklar.



Türkiye ve Rusya, DAEŞ ile olan zorlu mücadelede başarılı olmak için adil bir sorumluluk paylaşımına ihtiyaç duyuyorlar. Türk kuvvetleri halihazırda DEAŞ militanlarının kontrolünde olan Halep yakınlarındaki el-Bab kasabasında aktif bir şekilde savaşıyor. Fakat, Türk hükümetine göre kasaba kuşatılmış halde ve düşmek üzere. Burası Esad rejimi için hassas bir bölge, ancak Türk ordusu Halep'ten uzak durduğu sürece Türkiye'nin oradaki etkinliği Rusya için sorun teşkil etmiyor. Son zamanlarda Rusya DEAŞ'a karşı aktif bir şekilde hareket etmemekle birlikte, ateş gücünü Halep'e yoğunlaştırıyor. Hatta, DEAŞ militanlarının Palmira'yı geri almasından sonra, bu yılın başında büyük bir Rus zaferi kutlaması düzenlenen antik kentteki küçük bir garnizondan bile çekilmek zorunda kaldı.



WASHINGTON'A GÜVENMEK BOŞUNA


ABD, çatışmada en zayıf taraf olan, şu anda Halep'ten dışarı çıkarılan ve başka yerlerde savaşmaya devam etmek için Türkiye'nin çok fazla yardımına ihtiyacı olan muhalif grupları desteklerken kara harekatı riskini almayı reddederek, kendisini büyük oranda geri çekti. Müttefikler de dahil olmak üzere herkes, yardım veya çözümler için Washington'a güvenmenin boşuna olduğunu gördü.



Halep'teki insanlık dramı, Esad rejiminin askeri zaferi ve Suriye'de yavaş yavaş gelişmekte olan Rus-Türk ilişkisi, ABD dış politikası için büyük bir yenilgiye işaret ediyor. Bu durum bütün Ortadoğu'da yankılanacak ve yeni Donald Trump yönetimini zor bir seçimle baş başa bırakacak: Ya bölgede geri planda kalacak ya da Rusya ve Türkiye'nin oradaki nüfuz alanlarını bölmesine engel olmak için kendini zorlayacak.



* Bu yazı www.bloomberg.com'da 14 Aralık 2016 tarihinde yayınlanmıştır.





#Rusya
#Suriye
#DEAŞ
7 yıl önce