|

Sahi Shakespeare yaşadı mı?

İngiliz yazar Shakespeare hakkında 15 yıl boyunca okuyan ve düşünen Mehmet Kurtoğlu, “Bir Batı Masalı Shakespeare’’ isimli kitabında masal ve gerçek arasındaki Shakespeare’i sorguluyor.

Yeni Şafak
04:00 - 7/11/2015 Cumartesi
Güncelleme: 07:55 - 7/11/2015 Cumartesi
Yeni Şafak
SELÇUK KARAKILIÇ


İngiliz piyes yazarı Shakespeare üzerine birçok kitap yazılıp söylenmesine rağmen sizi Shakespeare'i yazmaya yönelten sebep neydi?

- Haklısınız, gerek İngilizcede gerek Türkçede Shakespeare üzerine çok şey söylendi ve yazıldı. Shakespeare'den etkilenmeyen yazarımız, şairimiz hemen hemen yok gibidir. Nâzım Hikmet'ten Necip Fazıl'a, Abdülhak Hamit'ten Halide Edip'e kadar birçok isim ondan etkilenmiştir. Bundan 10-15 sene evvel Shakespeare okumaları yaparken onun büyüsüne kapılmış olmalıyım ki, eserleri üzerine yazmaya başladım. Bir iki eseri üzerine yaptığım tahlilleri dergilerde yayınladım. Bu yazılar ilgi görmesine rağmen İngilizce bilmediğim için bırakmayı düşündüm. Çünkü “tercümeler üzerinden yazarı bir yabancı tanımlamak ne denli doğru olabilir?" diye kendi kendime soruyordum. Bu sırada İngiliz dili edebiyatı mezunu bir arkadaşım, yazdıklarımı okumuş ve beğenmişti. Ona İngilizce bilmediğim için “artık Shakespeare üzerine yazmayacağım" dediğimde “hayır, yazmalısın. Çünkü Shakespeare'i ve eserlerini tercümeleri üzerinden bize anlatıyorlar. Üniversitedeki hocalarımız dahi onun hakkında İngilizce yazılmış eserleri okuyarak bize aktarıyor. Senin yazılarında bir özgünlük var. Türkçedeki Shakespeare'e kendi kültür ve medeniyet perspektifinden yaklaşıyorsun. Bu yüzden özgün ve devam etmelisin" diyerek beni cesaretlendirdi. Ben de Shakespeare'in okuduğum her eserini okuyup tahlil ettim. Bir Batı Masalı Shakespeare böyle ortaya çıktı.



Kültür ve medeniyet çizgisinde yaklaşarak Shakespeare'e Batı medeniyetinin mensubu demek istemişsiniz. Sizin de belirttiğiniz gibi böylesine evrensel olan bir yazarı Batı ile sınırlamak mümkün mü?

- Kitapta yalnızca onun eserleri üzerine tahliller yer almıyor; aynı zamanda onun hayatı hakkında da tanımlamalar bulunuyor. Bugüne kadar hayatı ve eserleri hakkında gerek ilmî gerek popüler anlamda çok şey yazıldı. Şahsen onun eserlerini okurken, yaşadığı toplum ve dinin eserlerinde derinlemesine işlediğini gördüm. Örneğin onun Müslüman Arap, mistik, kadın düşmanı, anti-semitik, tüccar, tefeci vs. birçok şeyle ilişkilendirirler. Zira onun hayatı ve eserleri okuyucuya bu imkânı veriyor. Aynı zamanda Shakespeare, İngiltere'de değil de Doğu'da bir şehirde doğmuş olsaydı aynı Shakespeare mi olacaktı? Aynı nitelikte eserler mi yazacaktı? Elbette hayır! Shakespeare'in eserlerine ve yarattığı karakterlere baktığımızda Yunan mitolojisinin ve Hıristiyanlığın derin izlerini görürüz. Bir de buna Orta Çağ Avrupa'sının sosyo-kültürel ortamını eklediğinizde Shakespeare portresi daha bir aydınlanır. Shakespeare'in evrensel olmasının sebebi “insanı" anlatmasıdır. Çünkü bütün büyük eserler insanı merkeze alan eserlerdir. Balzac romanlarıyla “İnsanlık komedyasını" yazmış, Shakespeare ise hem komedyasını hem de trajedisini…



Shakespeare'in eserlerindeki derin Hıristiyan inancını nasıl anlattığına bakalım. Derler ki, Shakespeare'de uzun öpüşme sahnesi yoktur. Çünkü o dönemde kadın rollerini erkekler oynadığı için uzun öpüşme sahnesi olmaz. Hâlbuki bütün oyunlarında öpüşme vardır. Bunun uzunluğu kısalığı sahneye konulma aşamasına bağlıdır. Şahsen Shakespeare'deki öpücük olayını ben böyle görmüyorum. O oyunlarının birçoğunda öpücüğe ihanet anlamı yüklemiştir. Sebebine gelince İsa'yı Romalılara ihbar eden Yahuda'nın öyküsüne dayanır. Yahuda, “havariler içinde kimi öpersem o İsa'dır" der. Ve İsa'yı öperek Romalılara ihbar etmiş olur. Belki birilerine zorlama gibi gelecek ama Shakespeare'in oyunlarında hep bu ihanet göndermesi vardır. Bunu da çoğunlukla kadın karakterler üzerinden yapar. Bu onun inanç boyutuyla alakalıdır. Bir de onun kişiliğiyle alakalı bir durumu vardır. Yine Venedik Taciri oyunu dolayısıyla onun anti-semitik olduğu söylenir. Çünkü oyunda para-pul ve Yahudi karakteri işlenmiştir. Aslında her Hıristiyan biraz anti-semitiktir. Çünkü İsa'yı katledenler neticede Yahudilerdir ve inançlı bir Hristiyan'ın onları sevmesi beklenemez. Bütün bunlar beni farklı bir Shakespeare'e götürdü…



BİR KÜLTÜR AJANI


Peki kitabın adını neden Bir Batı Masalı koydunuz?

Shakespeare adında bir yazar var ama bu yazarın kim olup olmadığı 450 yıldır tartışılıyor. Hatta popüler kültürün başat konularından biridir. Bence İngilizler bunu bilinçli bir şekilde canlı tutuyorlar. Çünkü Shakespeare'i kültür ajanı olarak kullanıyorlar. Ortada büyük eserler var. Önemli olan da eser değil midir? Ama İngilizler bunu romana, hikâyeye, şiire, sinemaya, tiyatroya çevirdiği yetmiyormuş gibi onun hakkında efsaneler, hikâyeler uydurarak canlı tutuyorlar. Aynı şekilde Türk edebiyatında da Shakespeare'in kim olduğuna dair yüzlerce makale kaleme alınmış. Son yıllarda Avrupalı aydın ve düşünürleri Müslüman olduklarını söylemek moda olduğundan, Shakespeare'in de Müslüman bir Arap olduğu, yok tasavvuftan faydalandığı yazılmıştır. Shakespeare'in hayatına baktığımızda gerçekte bir Osmanlı düşmanı olduğunu, Müslümanlıkla bir alakasının olmadığını görürüz. Örneğin Martin Lings, Shakespeare'in Kutsalı adlı kitabında onun mistik boyutuna değinir. Bu farklı Shakespeareler bende düşünce silsilesine vesile oldu kitabın adını “Bir Batı Masalı" koydum.



Kitabınızda Shakespeare övdüğünüz gibi kıyasıya eleştiriyorsunuz da. Neden peki?

- Eğer yazarın, şairin hayatının sanatına dâhil olduğunu söylüyorsak vasat bir hayattan büyük bir sanat eseri çıkmaz. Hayat-sanat ilişkisi iç içedir çünkü. Shakespeare'in hayatına baktığımızda, o dönem çok hor görülen hatta ayak takımı dediğimiz kişilerin uğraştığı oyunculukla kendini gösterir. Şiire büyük bir önem verilirken tiyatro o dönem seçkin bir iş değildir. Tiyatronun yerleşmesi bir süreç işidir Batı'da. Bir nevi kumpanyalarla köy ve kasabalarda halkı eğlendiriyorlar. Biraz isim yapanlar ise sarayı eğlendiriyor. Bildiğiniz gibi Shakespeare yaşadığı dönemde meşhur biri değil. Hatta Shakespeare ilk olarak Almanlar tanıtıyor daha sonra İngilizler sahipleniyor. Shakespeare'i övüp ve yerdiğim nokta, eserleri dolayısıyladır. Bir defa coşkun bir adam. Büyük ihtimalle eserlerini coşkuyla yazmıştır. Coşkulu sanatçılar hızlı düşünür, hızlı konuşurlar. Örneğin Shakespeare oyunları için “onun dizelerinin orta yerinde nefes alınıp verilmez" denir. Bu coşkun bir ruha sahip olmasından kaynaklanır. Shakespeare insanı çok iyi tanıyor, kadını erkeği, kralı, soytarıyı. Bu çok önemli. Sonra İngiliz dilinin inceliklerini çok iyi biliyor ve İngilizceye on-beş, yirmi bin arasında sözcük kazandırdığı söyleniyor. “Kendi dilini kendisi yaratmış" deniliyor onun için. Argoyu kullanmaktan çekinmemiş. Ünlü filozof Lacan onun sözcüklerinden felsefe yaratmıştır. Diğer yönden süfli halleri var, homoseksüel, kadın düşmanı, doğruysa eğer tefeci vs. Birde eserlerinde katılmadığım düşünceleri var. Kötü huylarını da övemezdim. Shakespeare olumlu olumsuz yönleriyle birlikte vermeye çalıştım.



BAŞKA BİR GÖZLE ANLATTIM


Shakespeare'in eserlerini incelerken her eserinin başına farklı bir isim koymuşsunuz. Bu metodu niçin seçtiniz?

- Bir eseri okuyup anlamak, okuyucunun ufkuyla alakalı bir olaydır. Shakespeare'in eserlerini başkalarının görmediği bir gözle anlatmak istedim. Ama benim merak ettiğim bir İngiliz'in Shakespeare okumalarımı nasıl karşılayacağı hususu? Birincisi Shakespeare Türkçede nasıl algılanmış onu görecekler ikincisi bir Müslümanın Shakespeare nasıl yorumladığını. Shakespeare ve eserlerinde görülmeyen hususları belirtmek için bu yolu seçtim diyebilirim.





Bir Batı Masalı Shakespeare


Mehmet Kurtoğlu


Çizgi Kitabevi


2015


350 Sayfa




#Shakespeare
#Bir Batı Masalı Shakespeare
#Mehmet Kurtoğlu
8 yıl önce