|

Seküler kesinlikler İslami görelilikler

Modern seküler düşüncenin, dünya görüşünün mutlakiyetçiliği, İslami dünya görüşü ve hayat tarzı doğrultusunda, siyasal/ekonomik/hukuki bir inşayı, yapılanmayı, imkansız kılıyor. Toplumlarımızın zihin dünyası ve bilinci bir yanda modern seküler düşünce tarafından belirlenirken, bir diğer yanda da vulgarize edilmiş bir din algısı tarafından belirleniyor.

Yeni Şafak
04:00 - 27/03/2017 Pazartesi
Güncelleme: 02:22 - 27/03/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Atasoy Müftüoğlu


Zayıf, güçsüz halkların, madunların, sağduyu, barış ve adalet beklentileri, tarihin her döneminde ırkçılıklar sebebiyle derin ve yıkıcı bir hüsranla sonuçlanıyor. “Büyük oyun” bugün de devam ediyor: Ortadoğu ülkeleri emperyalist çıkar politikaları tarafından araçsallaştırılabiliyor. Emperyalistler, istedikleri takdirde, mezhep farklılıklarını istismar etmek suretiyle, çıkarlarını tehdit ettiğini düşündükleri mezheplere/halklara karşı ittifaklar kurabiliyor. İslam dünyası ülkeleri, yerel planda faydacı ve pratik mülahazalara dayalı politikalar üretirken, küresel planda da, ideolojik mülahazalarla belirlenmiş politikalara maruz kalıyor. Her iki durumda da, toplumlarımız, koşullara göre değişen, oportünist değerler doğrultusunda yönlendiriliyor.



İSLAM'A SÖZ HAKKI TANINMIYOR


İslam dünyası toplumları, ortak kaderi paylaşmayı gerektiren ortak aidiyet duygusunu büyük ölçüde kaybediyor. İslami aidiyetin yerini milli aidiyetler alıyor. Etnik heterojenliği gerçek kılabilmiş çok zengin ve çok renkli bir kültürden, ulusal homojenliği savunan, çok yoksul ve renksiz bir kültüre geçiyoruz. Gerçek uzlaşmaların yerini menfaat ortaklıkları alıyor. Her ırkçılık, 'öteki' olarak tanımladığı, konumlandırdığı unsurlara karşı, aşılmaz zihinsel, ruhsal, fiziksel duvarlar oluşturuyor.



Günümüz dünyasında, İslami bilgi, dünya görüşü ve hayat tarzından yola çıkarak gerçeklik üretememek gibi yapısal/kronik bir sorunumuz var. Aziz İslam'ın, dünya hakkında, dünyada olup bitenler hakkında, dünya olayları hakkında, dünyanın değiştirilmesi, dönüştürülmesi hakkında konuşma, çözüm üretme, önerme özgürlüğü tanınmıyor. Dünya hakkında, dünyada olup bitenler hakkında, yalnızca 'bilim'in konuşması, çözüm üretmesi isteniyor. 'Bilim' de, dünyayı yakarak, yıkarak, yağmalayarak, çölleştirerek, insanlığı bütünüyle imha edebilecek silahlar üreterek, insanlığı tehdit ederek konuşuyor.



SEKÜLER MODERNLİĞİN BELİRLEYİCİLİĞİ


Kendi çağlarıyla, dönemleriyle hemzaman olmayan bir zihin dünyasına sahip bulunan Müslümanlar, tarihsel gecikmeler, tıkanmalar, tereddütler, travmalar yaşamaya devam ediyor. İnsani varoluşu anlamlı kılan ahlak, göreli hale getirildiği için, insani varoluş bugün büyük ölçüde biyolojik varoluşa indirgenmiştir. İlahi vahyin mutlaklaştırılmasını reddeden seküler modernlik, mekanik aklı mutlaklaştırarak, toplumsal, politik, ekonomik yapıları ve cinselliği ahlaktan bağımsızlaştırmıştır. Modern seküler düşünce tarafından sömürgeleştirildiğimiz için, bu durumu içselleştirdiğimiz için, bugün İslam'ın ontolojik meşruiyetini temsil-tecrübe edemiyor, savunamıyor, bu eksende bir bilinç ve gündem oluşturamıyoruz. Bu konu, neredeyse, Müslümanların gündeminden çıkmış gibidir. Aziz İslam'ı, Aziz Kur'an'ı, ancak bir araştırma nesnesine dönüştürerek, şeyleştirerek gündeme getirebiliyoruz. Aziz İslam'ın ontolojik meşruiyetini, otorite ve iradesini tecrübe edemediğimiz için, seküler bilgi/eğitim/kültür ve siyasetin meşruiyeti/otoritesi/iradesi dokunulmaz ve tartışılmaz bir noktaya gelebilmiştir.



Modern seküler düşüncenin, dünya görüşünün mutlakiyetçiliği, İslami dünya görüşü ve hayat tarzı doğrultusunda, siyasal/ekonomik/hukuki bir inşayı, yapılanmayı, imkansız kılıyor. Toplumlarımızın zihin dünyası ve bilinci bir yanda modern seküler düşünce tarafından belirlenirken, bir diğer yanda da vulgarize edilmiş bir din algısı tarafından belirleniyor. Hangi bağlamda olursa olsun, hangi dünya görüşü adına olursa olsun, belirlenmiş bilinçle yaşamak çok kolaydır. Belirlenmemiş bilinçle, bilgi ve düşünceyle yaşamak ise, yüksek düzeyde sorumluluk almayı, yüksek düzeyde farkındalık sahibi olmayı, çok derin kapsamlı sorgulamalar yapabilmeyi, ısrarla bütünlük bilincinin peşinde koşmayı, bütün boyutları görebilmek için her an yüksek düzeyde zihinsel teyakkuz ve dikkat içerisinde bulunmayı zorunlu kılar. Müslümanlar olarak burada sözünü ettiğimiz niteliklere sahip bulunsaydık, kendisini İslam'a nisbet eden bir toplumda, seküler kesinliklerle İslami görelilikleri uzlaştırarak yaşamanın tarihte benzeri görülmemiş bir inhiraf olduğunun farkına varacak ve bu doğrultuda yeni bir bilincin inşası için harekete geçmiş olacaktık. Bu tür bir yeniden inşayı hiç mi hiç konuşmak/tartışmak istemediğimiz için, hayatlarımızı tarihsel bir sapmayla bütünleşerek geçiriyoruz.



TUHAF ÇELİŞKİLER İÇİNDEYİZ


Belirlenmiş bilinç/algı, propagandaya dayalı tercihler yaparken, belirlenmemiş bilinç/algı, bilgi ve farkındalığa dayalı tercihler yapar. Romantik/hamasi bir dil ve söylem, her zaman gerçeklerin örtbas edilmesi doğrultusunda yoğun bir biçimde istismar edilir. Hamasi sloganlar, klişeler, derin/kapsamlı düşünceden, eleştiriden kaçışın ifadesidir. Benzer biçimde, ideolojik dil de gerçekleri bir bütünlük içinde yansıtmaz, yansıtamaz. Romantik/hamasi bir dille nitelikli/derinlikli bir değişim/dönüşüm sağlanamaz. Her tür popülizmin nitelikleri bayağılaştırdığını hatırlamamız gerekir. Romantik popülizmler de, ideolojiler de, bilgi ve bilinç içermezler, duygusal kanaatler içerirler. Bir yanda romantizm, hamaset ve popülizmle bütünleşen bir dil ve söylem, diğer yanda ise düşünce, kültür, siyaset ve dini hayatımızdaki karizmatik figürlerin, liderlerin şahsında kurumlaşmış otoriteye itaat, eleştirel açılımlara, yaklaşımlara hayat hakkı tanımadığı için, hayatımızı seküler kesinliklerin ve İslami göreliliklerin zorlama meczinin karşımıza çıkardığı anlaşılması ve açıklanması mümkün olmayan tuhaf çelişkiler içerisinde sürdürmeye devam ediyoruz.









#Seküler
#İslam
#Modern
7 yıl önce