|

ŞEYH ŞAMİL 128 YAŞINDA

Hasan Ali Yıldırım
00:00 - 19/02/1999 Cuma
Güncelleme: 13:23 - 7/11/2013 Perşembe
Yeni Şafak
ŞEYH ŞAMİL 128 YAŞINDA
ŞEYH ŞAMİL 128 YAŞINDA
Direniş sürüyor

Yaşarken büyüklüğü yeterince anlaşılmadığı halde vefatı ile gerçek değeri daha bir idrak edilen insanların sayısı, tarihte sanıldığından da azdır. 'Kafkas Kartalı' Şeyh Şamil bu nadirattan... 35 yıl işgalci Rus ordularına karşı verdiği tavizsiz mücadelesiyle, yalnızca Kafkas halkının değil, bütün 'kadirbilirlerin' takdirini kazanan 'sembol bir isim' Şeyh Şamil. Çeçen halkının kalbinde tutuşturduğu 'direniş' ateşi, bugün de sürüyor. Şubat ayı, vefat tarihi kesin olarak bilinmeyen Şeyh Şamil'in yadedildiği bir ay. Arkadaşımız Abdullah Muradoğlu, Şeyh Şamil'i ve mücadelesini anlatıyor.

ABDULLAH MURADOĞLU

Kuzey Kafkasya'nın özgürlük mücadelesinde önemli bir yeri olan direniş önderi İmam Şamil'in ölümünün üzerinden 128 yıl geçti. 1798 yılında Dağıstan Özerk Cumhuriyeti'nin Gimri köyünde doğan Şeyh Şamil, 35 yıl boyunca işgalci Rus kuvvetlerine Kafkas dağlarını dar getirdi.

Tavizsiz tutumu, cesareti ve dindarlığı yanısıra gerilla stratejisti olan Şamil, dost düşman herkesin takdirini kazanan bir lider olarak tanındı. Şeyh Şamil, İmam Mansur'la başlayan, Gazi Muhammed ve Hamzad ile devam eden direniş hareketinin en önemli halkasıdır.

Şeyh Şamil'in can yoldaşı ve çocukluk arkadaşı yiğit önder Gazi Muhammed, Ruslar tarafından şehit edildi. Alman asıllı Rus Kumandanı General Klug Von Klugenav, harebeye dönen Gimri Köyü'ne girdiğinde Gazi Muhammed'in naaşıyla karşılaştı. Şeyh Şamil bu savaştan yaralı olarak kurtulmayı başarmıştı. Rus general, Gazi Muhammed'in şehit düşmesi üzerine büyük bir sevince kapılmış ve direniş hareketinin artık sona erdiğine kani olmuştu. Gazi'nin şehadeti Çar Sarayı'nda bayram havasıyla karşılandı.

Gazi Muhammed'in yerine geçen Hamzat ise bir süre sonra Rus işbirlikçisi kişiler tarafından tuzağa düşürülerek şehit edilince Şamil, Dağıstan ve Çeçenistan halkı tarafından oy birliği ile imamlığa getirildi. Kafkasyalılar Şamil'in Ruslara karşı takip edeceği askeri stratejiye kayıtsız şartsız itaat edeceklerini ilan ettiler. Kafkasya'nın her tarafından akın akın gelen özgürlük taraftarları Şeyh Şamil'e biat ettiler.

Şeyh Şamil, askeri dehası yanında Kafkasya'da adaleti tesis etmek için etkin bir siyaset izledi. Halkın huzurunu bozan, nifak ve fesada başvuran, birliğe halel getiren kişilere karşı oldukça sert davrandı. Şamil, Kuzey Kafkasya'da itaat altına aldığı bölgeleri naipleri aracılığıyla adaletli bir şekilde yönetiyordu. Tek arzusu tüm Kuzey Kafkasya'yı Rus ordularına karşı örgütlemek ve böylece Kafkasya'nın bağımsızlığını gerçekleştirmekti. Bu nedenle Ruslar kadar içerdeki işbirlikçilere karşı da mücadele ediyordu. Şeyh Şamil aynı zamanda bir Nakşibendi İmamıydı. Onun pek çok ülkedeki Nakşibendilikten farklı olan tasavvuf anlayışı literatüre Müridizm olarak geçti. Tasavvuf ile direnişi bütünleştiren yeni bir yaklaşımdı bu.

Şamil, özgürlüğü krallığa tercih ediyor

Kafkasya direnişini silahla bastıramayacağını anlayan Rus Çarı I. Nikola, 1838'de Kırım, Gürcistan ve Kafkasya'yı içine alan geniş bir seyahat hazırlıklarına başladı. Amacı efsanevi Kafkasya İmamı Şeyh Şamil ile uzlaşmaya varmaktı. Çarın mektubu, Gazi Muhammed'in şehadetine sebep olan Gimri Savaşının kumandanı General Klugenav tarafından Kafkasya İmamı Şamil'e ulaştırıldı. Şamil gelen elçilere: "Varın generalinize söyleyin. Bizimle görüşecek bir işi varsa buyursun. Çar'ın ve fermanının sökmediği bu hür dağlar, dostça gelen her misafire açıktır. Korkmasın, buyursun..."

Klugenav ve beraberindeki seçkin Rus heyeti, Çarın Şamil'e Kafkasya Krallığını teklif eden mektubunu okudular. Çarın tek bir isteği vardı Şamil'den; dostluk ve sadakat.. Her liderin başına gelen Şamil'in de başına gelmişti. Dünyanın her yerinde özgürlük mücadelesi veren önderlere işgalci kuvvetlerin başvurdukları bir yöntemdi bu. Şamil, Rus Çarı'na tabi olarak ya krallık tacını giyecek ve bu dünyada sefahat içinde yaşayacak ya da savaşa devam edecek ve belki hayatını kaybedecekti.

Şamil'in cevabı kısa ve özlü oldu: "Söyle ona! Başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen bu eşsiz zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar yardımcılarıma kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar, bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni biç bir kuvvet alıkoyamayacaktır. Bu uğurda bütün evlat ve ailemi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi yok etseniz bile, tek başıma ve son nefesime kadar yine doğüşeceğim. Son cevabım budur General. Ben Nikolay'ı tanımıyorum..."

Rus Çarı ikinci bir gişimde daha bulundu. Şamil'in, Tiflis'de bulunan Çar'ı ziyaret etmesi isteniyordu. Şamil'in cevabı ise aynıydı. Direniş ve özgürlük mücadelesi sürecekti. Uzlaşma girişimlerinden bir sonuç alamayan Çar, ülkesinin en meşhur generallerinin komutasında Kafkasya'yı üç koldan işgal etme hazırlıklarına başladı. Dağınık Kafkas kabilelerini Rus işgalcilere karşı biraraya getirmeye başlayan Şeyh Şamil'in siyaseti, Kuzey Kafkasya Birliği hareketinin de sonraki dönemlerde de gündeme gelmesine sebep oldu. Şamil'in yaktığı kıvılcım, bugün bile Kafkasya'nın özgürlüğünü savunan herkesin yüreğini tutuşturuyor.

Şeyh Şamil, askeri dehası yanında Kafkasya'da adaleti tesis etmek için etkin bir siyaset izledi. Halkın huzurunu bozan, nifak ve fesada başvuran, birliğe halel getiren kişilere karşı oldukça sert davrandı. Şamil, Kuzey Kafkasya'da itaat altına aldığı bölgeleri naipleri aracılığıyla adaletli bir şekilde yönetiyordu. Tek arzusu tüm Kuzey Kafkasya'yı Rus ordularına karşı örgütlemek ve böylece Kafkasya'nın bağımsızlığını gerçekleştirmekti.

Osmanlı Devleti Şamil'i anlamadı

Şeyh Şamil Kırım Harbi sırasında Osmanlı Devleti ile gizli yazışmalarda bulundu. Bu yazışmalarda ısrarla Gürcistan üzerine askeri harekat düzenlenmesini istedi. Çünkü Gürcistan, Ruslar'ın Güney Kafkasya ile irtibatlarını temin eden stratejik bir bölgededir. Hatta Şamil'in kuvvetleri Gürcistan'a girmiş ve Tiflis'e kadar yaklaşmışlar, ancak iklim koşullarının elverişsizliği nedeniyle Dağıstan'a geri dönmüşlerdi.

Osmanlı Devleti'nin Şamil'e asker ve silah yardımı yapmış olması halinde Ruslar'ın büyük kayıplar verebileceği askeri kaynaklar tarafından dile getirildi. Ancak Şamil'in askeri dehası Osmanlı devlet erkanı tarafından takdir edilemedi.

Tarihi kaynaklara göre Şamil, Osmanlı Devleti ile gizli bir tabiyet anlaşması da yaptı. Şamil'in Kırım Harbi'nin başlarında Doğu Anadolu-Kafkas cephesinde Osmanlı Devleti ile ortak bir askeri harekat düzenlemek isteği akim kaldı. Osmanlı Devleti'nin pasif tutumu nedeniyle Şamil Dağıstan'da kalmayı tercih etti.

Kafkasya Rus ordularına mezar oldu

Süleyman Nazif, 'Ateş ve Batarya' isimli kitabında Şamil için, "Dünya ölçüsünde ve Anibal çapında pek büyük bir kahraman olan Şamil mümtaz bir yaradılışın bir çok vasıflarını nefsinde toplamış mükemmel bir insandı." cümlelerini sarfediyor.

Şeyh Şamil Rus ordularına karşı tüm Kafkasya'da mukaddes cihat ilan etti. Kafkasyalılar öbek öbek bu milli direniş hareketine katıldılar. 1838'den 1859 yılına kadar Rus ordularına Kafkasya'yı mezar eden Şeyh Şamil, 1859'da Dağıstan'dakı son durağı olan Gunib kalesine çekildi. O zamanki Rus Çarı İkinci Aleksandr idi. İkinci Aleksandr, 1855-1866 Kırım Savaşı'nda Osmanlı-İngiliz-Fransız ittifakı karşısında yenilgiye uğradıktan sonra askeri prestijini kurtarmak için Kafkasyayı dize getirmek ve tam bir itaat altına almak için bütün gücünü harcadı.

Şamil'in Kuzey Kafkasya'daki nüfuzunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilen Rusya, Kafkasya'ya Güney'den, Karadeniz üzerinden, Osmanlı ülkesinden gelmesi muhtemel silah ve asker yardımını önlemek için büyük bir abluka uyguladı. 1859'un Ağustos ayında Rus kuvvetleri Gunib kalesini muhasara ettiler. Yanında çok az bir savaşçı kalan Şamil, kadınlar ve çocukların hayatta kalması için iki oğlu ile birlikte Rus kuvvetlerine teslim oldu. Şamil, Çarlık başkenti Petersburg'a götürüldü. Rus Çarı tarafından saraya kabul edilen Şamil, büyük bir iltifat ve saygı ile karşılandı.

'Çarına söyle! Bu kahramanların kalplerindeki eşsiz zafer imanı kökünden kazınmadıkça, tek kurşunları kalıncaya kadar bütün muhariplerimle, bu mübarek vatanı müdafaa etmekten bizi biç bir kuvvet alıkoyamayacaktır.'

Osmanlı'nın güvenliği Kafkasya'dan başlar

10 yıl gözaltında yaşayan Şeyh Şamil, 1869 yılında Hacc'a gitmek için izin almayı başardı. Şamil ve alilesi bir Rus gemisiyle Hicaz'a gitmek üzere yola çıktı. İlk durak Osmanlı başkenti İstanbul'du.Tüm İstanbul halkı Kafkas kahramanını görebilmek için yarışıyordu. Şamil, Osmanlı Sultanı II. Abdülaziz tarafından protokol kuralları çiğnenerek bizzat Dolmabahçe Sarayı'nın kapısında karşılandı.

Şeyh Şamil, Sultan Abdulaziz'e 35 yıl boyunca süren Kafkasya direnişine Osmanlı Devleti'nin yardım eli uzatmayışına serzenişte bulundu. İmam, Sultana, Kafkasya'nın bağımsızlığı ve güvenliği ile Osmanlı İmparatorluğunun güvenliğinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu söylemek istiyordu.

Gerçekten de 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi'nin en mühim safahatı Kafkas sınırlarında cerayan etti. Ruslar Kafkasya'dan inerek doğu hudutlarındaki bir çok ili işgal ettiler. Aynı durum Birinci Dünya Savaşı'nda da tekrarlandı. Şamil'in öngörülerinde haklı olduğu kesin olarak ortaya çıktı. Şamil'in Abdülazizden tek bir isteği oldu, Hicaz'da ikametine izin verilmesi... Abdülaziz derhal İstanbul'daki Rus elçisiyle konuştu. Teklif Rus Çarı tarafından da kabul edildi. Şamil görkemli bir törenle Hicaz'a uğurlandı.

Şamil'in ruhu Kafkasya'da yaşıyor

Kafkas kartalı Şeyh Şamil Mekke'de de büyük ilgiyle karşılandı. Peygamberimiz'in sülalesine ait bulunan Şürefa Dairesi'nde misafir edildi. Hacc mevsiminde dünyanın pek çok yerinden gelen yüzbinlerce müslüman Şeyh Şamil'in Mekke'de olduğunu duyduklarında onu görmek için koşuştular.

Büyük izdihamlar yaşandı. Çareyi Şamil'i Kabe'nin üstüne çıkarmakta buldular. Tekbir sesleri gökyüzünün maviliklerine doğru yükseliyordu. Çeşitli dil ve renklerde yüzbinlerce müslüman, Kafkasya'nın bağımsızlığı ve özgürlüğü için 35 yıl boyunca yarım milyon civarında Rus ordularına karşı göğüs geren bu kahramanı bağırlarına basıyorlardı.

Şeyh Şamil 1871'de Medine'de 74 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Şeyh Şamil'in açtığı özgürlük çığırı 1990'larda Çeçenistan'da yeniden alevlendi. Dünyanın iki süper gücünden biri olan Rus ordularına karşı Çeçenistan halkı inanılmaz bir direniş gösterdi.

Şamil'in ruhu Çeçenistan dağlarında dolaşıyordu. Ruslar Şamil'in çizgisini sürdüren Çeçen direnişçiler karşısında ateşkes ilan etmek zonuda kaldı. Şeyh Şamil'in efsanevi direnişi tüm Kafkasya'da ve tüm özgürlük sevdalısı müslüman halkların kuvvet aldığı bir destan olarak tarihin altın sayfalarında yerini aldı. Ölümünün 128. yılında Şeyh Şamil'i hürmetle anıyoruz...

25 yıl önce