Tahayyülat, “ölüm-zaman-rüya” üçgeninde düşünen ve konuşan şairin ilk kitabı. Kendi dilinden konuşmanın bazen tamamen kendine gömülme sakıncaları olsa da Ali Berkay, bu üçlemeye çeşitli anlam ve şekillerde kıyafetler dikiyor. Sıradanlaştırıyor, kırıyor, yeniden kuruyor. Ancak bu kırma eylemi ve kapalılık, kendi içinde sade ve naif: “Hafıza aşk dil / çok satıyormuş tezgâhlarda/ yatırmışlar rüyaya bizi.”
Bir mısra işittiğimiz zaman, bir şiiri okuduğumuzda yahut oradaki bir yargı, bir betimleme, bir sıralanış, bir kesinti ya da ne olduğunu bilemediğimiz bir şey bizde bir onama duygusu yaratır. Biz bu onamaya kelimeleri ayrıştırmaksızın, dilbilimsel hiçbir çözümlemeye başvurmaksızın sahip oluruz. (İsmet Özel, Şiir Okuma Kılavuzu, Tiyo Yay.) İsmet Özel'in bu sözlerine ilaveten şiirle kurulan bu anlaşmaya göre; şiir bizi, kelimenin dışında bir somutluğa, hatta kendimizin dışındaki bir somutluğa yerleştirir. Burada şiirin belki de tesellisi bizi dönüştürür. Ali Berkay, böyle bir teselli peşinde görünmüyor.
Tahayyülat'ta Ali Berkay, saatin –milisaniyeden evrenin bir ucuna kadar- içine büzüşen şairin, annelerin ve babaların, çocukların, kısaca tüm ölümlülerin zayıflıklarını ve kelimelerin azametini okurun gölgesiyle pay ediyor. Modern iletişim aygıtlarının bu çağın şiirine kaçınılmaz bir biçimde girdiğini Ali Berkay'ın şiirinde de görüyoruz: “Hiç gitmiyor ki gözümün önünden / Facebook, twitter ve Kudüs mühimdir.”
Teknik kelimelerin kullanım şekli kararında görünüyor, hatta yer yer bugün için eskimiş tabirlerle okuru şaşırtacak ifadeler kullanıyor şair. Tamamen gündelik dilin avucunun içinde bir kalem olmadığının, edebiyatın hangi kaynaklarından su içtiğinin işaretini veriyor dikkatli okura. Ancak bu okuru yanıltmasın, tek tek bütün kelimelerin kişisel bir elekten geçtiği, inceltilip şiirleştiği yerde, sadece şairin kişisel sözlüğü olarak varlık gösterdiklerini söylemek daha doğru olacak. Naif bir devinimle olması gerektiği yerde, sanki hep olması gerektiği kadar varlar.
Ali Berkay'ın bugünün genç şairinin battığı ironi havzasından da kararlılıkla geçtiğini görüyoruz: “Onlar küçücük tetikler çekecek / patronlarının önünde el bağlayarak / sabahtan akşama birkaç tık / akşamdan sabaha birkaç lafla / vakit geçiren adamlar –çok pardon.” Toplumsal meselelerin şiire girişi, ironiden ziyade yılgın ama olgun bir sesle mümkün oluyor: “Ülke olarak büyük çaresizliğimizin / Kitabını yazacak değilim / Devalarımız yeni kanserler üretiyor.”
1989 doğumlu şairin Şairin 2010 kuşağı içindeki yerini zaman gösterecek elbette. Ancak bu kitapla şair; insanlarının, şairlerinin, kişisel kaosunun kimi şubelerinin ön gösterimini yaptı diyebiliriz.
• • •
Tahayyülat
Ali Berkay
Hece Yayınları
Mart 2016
86 sayfa