|

Siz bu bayramın neresindesiniz?

Yaşadığımız hızlı dönüşüme ayak uyduramıyor, geleneksel olanı muhafaza etmekle, yeni olana yetişmek arasında sıkışıp kalıyoruz. Tutarsızlığımız bizi hırçın ve öfkeli yaparken, muhataplarımız karşısında saygınlığımızı yitiriyoruz.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/07/2016 Çarşamba
Güncelleme: 23:30 - 5/07/2016 Salı
Yeni Şafak
TUBA KARACAN

PSİKOLOG


Siz de “nerede o eski bayramlar” diye başlayan cümlelerden sıkıldıysanız, günümüzün bayramlarına gelin başka bir pencereden bakalım. Zaten nostaljiye duyulan ilginin de modası geçti geçiyor artık. Hepimiz, özlediğimiz şeylerin geçmişte kalan yaşantılarımızdan çok, kendi çocukluğumuz, masumiyetimiz, samimiyetimiz olduğunun farkındayız. Giderek sanallaştığımız, sahicilikten uzaklaştığımız bir zamanda eski ritüellerin geri gelmesinin gerçekten neyi değiştireceğinden hiç birimiz emin değiliz.



MODERN MAĞDURİYETLER


Belki gelenekle geleceği birbirinden ayırıp, hayatı modern mağduriyetler yaşama sanatına dönüştürmemizle başladı herşey. Yaşama sanatı diyorum, çünkü gerçekten bu işi çok estetik yapıyoruz. Birbirimize hayatlarımızın en kusursuz yanlarını sergiliyor, gerçeğimizi yansıtan yanları, gölgede bırakıyoruz. Özellikle sosyal medya, modern mağduriyetleri estetik bir çerçevede sunma imkanı sağlaması bakımından çok etkili bir alan oldu modern insana. Reklamını yapamayacağı hiçbir “iyilik haline” yanaşmayan insanımız, herşeyi “öyleymiş” gibi yaşayarak mutlu oluyor burada. Bayramda aile ziyaretlerinden bir fotoğraf paylaşıyor, sonra da kaç beğenme almış, kaç kişi yorum yapmış kontrol etmekten, gözlerine doğru düzgün bakamadığımız, içtenlikle hal hatır soramadığımız anne babalarımızın yanından, görevini tamamlamış olmanın gururuyla ayrılıyoruz. Yanımızda yöremizde birkaç çocuk, hep birlikte çok kocaman bir gülümseme bırakıyoruz sosyal medyaya. Sonra mı? Hadi çocuklar, tabletleri ve telefonları alıp kaynaşın siz diğer akraba çocuklarıyla, diyoruz. Biz böyle eş, dost dolaşıp, hep aynı şeyleri yaşamaya devam ederken, falanca sosyal medya fenomeni bayramda Milano'da, bir diğeri Ayvalık' da, Cunda' da; muhafazakar medya yıldızlarını çekiştiriyoruz. Gençler, “bizi tatile götür, bütün kış çok bunaldık baba” serzenişleriyle okul başlayınca arkadaşlarına anlatacak tatil anıları, yayınlayacak tatil fotoğrafları biriktirme telaşındayken, bayramdan önce tertemiz yaptığımız evlerimizi kapatıp, “dışarıya bir yerlere çıkalım” istiyoruz.



Bayramları neşenin, kavuşmanın, beraberliğin, farklılıklarımıza rağmen bir araya gelebilmenin anlamından çıkarıp, büyükşehirlerin insanı yoran kargaşasından biraz uzaklaşma fırsatına çeviriyoruz. Uzun bayram tatillerine seviniyor, bu fırsatı tatil beldelerinde değerlendiremeyenleri yadırgıyor, 12 ay taksitle sunulan bayram avantajlarından nasıl yararlanamadıklarını anlamıyoruz! Bayramda aileyi, akrabayı ziyaret edenlerimizin, yetimi, öksüzü, yaşlıyı, kimsesizi hatırlayanlarımızın sayısı giderek azalıyor.



DEĞERLERİMİZİ ÇOCUKLARIMIZA AKTARAMIYORUZ


Bayram sabahlarında babasıyla namaza gidenlerimiz, o günleri tadı damağında uzun uzun anlatıyor. Sabah yatağından kaldıramadığı oğlunun hiçbir zaman böyle hatıraları olmayacağının farkında, iç geçirerek toplu bayram mesajları çekiyor eşe dosta. Arefe gününden annesiyle bayram hazırlıklarını bitirmiş, ertesi güne konu komşu ağırlama heyecanıyla uyuyanlarımız, misafire çay tutmasını bile beceremeyen kızlarının adına kaygılanmaya devam ediyor. Günümüzün anne babaları olarak gençlerden şikayet etmeye ne kadar hakkımız var tartışılır, ama görünen birşey var ki çocuklarımıza aile zenginliği içinde veremediğimiz değerlerin mağduriyetini en çok biz yaşıyoruz. Değerlerin ancak büyük ailelerde, kuşaklar boyu süren geleneklerle pekişerek kazandırılabileceğini göz ardı edemezken; anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailenin yalnızlığına nasıl çare bulacağız, bilmiyoruz...



Modern insan gibi, modern aile yapıları da giderek yaygın ve yalnız bir hal alıyor. Ailesinden uzakta okuyup, orada yeni aileler kuranlarımızdan, anne babası yanıbaşında olup, çok çalışmaktan onlara zaman ayıramayanlara kadar uzanan geniş bir yelpazede yalnızlaşıyoruz. Çocuklarımız rahat hareket edemediği için sık sık gidemediğimiz aile büyüklerimiz, zaten çok yorgun olduğumuz için evimize kabul edemediğimiz akrabalarımız arasında çekirdek aile olma özelliğimizi koruyoruz. Bencilliklerinden yakındığımız çocuklarımızın sorun çıkarmasından çekindiğimiz için gitmeye korktuğumuz, eşimizle ağzımızın tadı bozulmasın diye unuttuğumuz memleketlerimiz giderek biraz daha uzaklaşıyor bize. Sonra da oturup, uzun uzun “nerede o eski bayramlar” cümleleri kuruyoruz. Aslında bayramlar hep burada, senede iki defa kapımızda oluyor ama biz, o eski bayramları yaşatacak güçte olamıyoruz. Sayıca azalıyoruz üstelik... Geleceğe; anne baba kapısı çalmayı bilmeyen, bayram denilince aklına yalnızca tatil gelen, zaten çoğu midesinden rahatsız, oruç tutmaya dayanamayan, “kurban mı kim uğraşacak, bağışlarız bir hayır kurumuna” zihniyetinde, hasılı hatıralarına güzel izler taşıyamadığımız nesiller bırakıyoruz.



İYİLİĞİ ÇOĞALTMAK


Bugünün çocuklarının en büyük şanssızlığı, kafası karışık anne babaların elinde yetişiyor olmaları belki de. Yaşadığımız hızlı dönüşüme ayak uyduramıyor, geleneksel olanı muhafaza etmekle, yeni olana yetişmek arasında sıkışıp kalıyoruz. Tutarsızlığımız bizi hırçın ve öfkeli yaparken, muhataplarımız karşısında saygınlığımızı yitiriyoruz.


Bayramların ne sosyal medyada yapılan paylaşımlar, atılan toplu mesajlarla, ne de tatil beldelerinde, herşey dahil konforunda idrak edilemeyeceği apaçık ortada. Modern zamanların bizi boşvermiş yapan koşturmasından biraz olsun sıyrılıp, bayramı bayram yapan değerlerimizi hatırlayabiliriz. Bir yetimin başını okşayabilir, bir huzurevi camında asılı kalmış bakışları gülümsetebiliriz mesela. Kapısı çalınmamış bir akrabayı ziyaret edebilir, görev başındaki bir memura hayırlı bayramlar diyebiliriz. Hangi çocuk parkına gitseniz, mülteci dolu. Bir bayram şekerinin kapkara gözleri nasıl aydınlattığına şahit olabiliriz. Paylaşamadığımız hiçbir şey bizim değildir... bize emanet olarak verileni, bir başka gönüle sunduğumuzda çoğalıyor iyilik... Ve bayram tam da böyle bir şey değil mi aslında!


#Modern insan
#Bayram
8 yıl önce