Tehdit suçu üzerine akademik çalışmalarıma başlarken henüz sosyal medya üzerinden işlenen tehdit suçu bu kadar yaygın değildi ve yaygınlaşacağına dair kuvvetli işaretler de yoktu. Ancak iletişim alanında yaşanan hızlı gelişmeler iletişim araçları üzerinden işlenen tehdit suçunu daha fazla gündeme getiriyor. Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya araçları, Cumhurbaşkanından sıradan vatandaşa kadar birçok vatandaş için kendilerine karşı işlenen suçların mahalli olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medyanın kuralsız olduğu sanılıyor ancak, sosyal medyanın kuralsız olduğu düşüncesinin doğru olmadığı hukuki bir gerçektir. Normal yaşamda herhangi bir kimseyi tehdit etmek nasıl suç kabul ediliyorsa sosyal medya aracılığıyla yapılan tehdit de aynı şekilde değerlendirilmektedir.
Kanun koyucu tehdidin; silahla, kişinin kendisini tanınmayacak hale koyması suretiyle, imzasız mektupla, özel işaretlerle, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanarak gerçekleştirilmesini veya birden çok kişinin birlikte eylemde bulunmasını nitelikli hal saymıştır.
Nitekim, 15 Temmuz'da darbe teşebbüsüyle ortaya çıkan tehdit, bunun açık örneklerinden biridir. FETÖ kadrosundan kişilerin attıkları tweetler tehdit suçu açısından sembol örnek olarak hatırlatılabilir. Bu mesajı atmanın açık bir tehdit olduğu ve bu tehdidin de TCK'da bir suça karşılık geldiğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Bu gibi durumlarda, bilişim yolu ile işlenen suçlarda, faile ulaşmak için, gönderilen iletinin kim tarafından gönderildiğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu tespitin yapılabilmesi ise gönderilen iletinin hangi bilgisayardan gönderildiği hakkında bilgi veren IP bilgisinin tespitiyle mümkündür.
Peki bu suçu işleyenler için nasıl bir ceza öngörülüyor. TCK'da gerek normal yaşamda gerekse de bilişim yoluyla tehdit suçunun işlenmesinde, suçun tipikliği anlamında farklılık bulunmamaktadır. Ancak, mahkeme tarafından hükme bağlanacak ceza bakımından “var sayılan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanılarak gerçekleştirilmesini” veya “birden çok kişinin birlikte eylemde bulunması” durumunda verilecek ceza ağırlaştırılmıştır. Tehdidin, sosyal medyada tekrar eden mesajlar, mesajlara verilen destekler ile birlikte organize bir eyleme dönüştüğünü de kolaylıkla görebiliyoruz. Twitter üzerinde bu mesajı tekrarlayan, olumlu gördüğünü belirten kişilerin tehdit suçuna nasıl katkı sağladığını da düşünmek zorundayız. Bu durumda suçun örgütlü olarak işlenip işlenilmediğinin değerlendirilmesi gerekecektir. Suç örgütü, kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla en az üç kişi tarafından oluşturulan organizasyonu ifade eder. Bu niteliğe sahip olan veya sahip olduğu kabul edilen bir örgütün gücünden yararlanılarak gerçekleştirilen tehditler, nitelikli tehdit sayılmakta ve ona göre cezalandırılmaları gerekmektedir. Kabul etmeliyiz ki, tehdidin birden fazla kişi tarafından tekrar ediliyor olması, tekrar edenler yönünden, eylemin suç niteliğini ortadan kaldırmaz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun tehdit suçuna ilişkin maddesinde de, “tanımlar” başlıklı 6. maddesinde de “örgüt” tanımı yapılmamıştır. Ancak “örgüt mensubu suçlu” deyiminden neyin anlaşılması gerektiği açıklanmıştır. 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasasında da doğrudan bir tanıma yer verilmemiştir. Anılan yasanın 1. maddesinde suç örgütlerinin hangi amaçlara hizmet için kurulacağı belirtilmiştir. Dijital dünyada bir araya gelerek tehdit suçunu işleyen kişilerin ne gibi bir cezaya çarptırılması gerektiği ayrıca tanımlanmamıştır. Bu belki de bu tarz suçların hızla üremesi ve toplum güvenliği ve özel hayatın gizliliğini engelleyen önemli bir tehdittir. Suçun hızla şekil değiştiren niteliği ve farklı kişiler tarafında işlenerek anonimleştirilmeye çalışılması aklımızı karıştırmamalıdır. Ancak eksik olan, birçok alanda olduğu gibi hukuki düzenlemelerdir. Kuralların olmadığı bir alanda mafya benzeri örgütlerin varlıklarını ortaya çıkarmaları görülmedik bir şey değildir. Dijital dünyanın bu yeni mafya çeşidi, içinde bulunduğumuz ortamda, gizlilikten faydalanarak suç işlemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.
Tehdidin nitelikli hali bakımından ilgili maddede, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Kanun koyucu nitelikli tehdidin yaptırımını, suçun temel şekliyle bağlantılı bir şekilde değil, bağımsız olarak belirlemiştir. Dolayısıyla tehdidin cezanın artırılmasını gerektiren bu nitelikli şekli tehdidin temel şekline göre özel norm niteliğindedir.
Yeni bir ortam ve yeni nitelik kazanan suçlar karşımızda dururken yapılması gereken, sosyal medya aracılığıyla sıkça işlenen tehdit, hakaret, şantaj gibi suçlarda mahkemelerin hızlı karar vermesi ve suç işleme bakımından caydırıcı olmasıdır. Aksi durumda önümüzdeki dönemin adından en fazla söz ettirecek suç yollarından birine kapı aralamış ve önü alınmayacak bir kötülüğü engelleyecek hiçbir şey yapmamış oluruz.
