|

Tasfiyeler Riyad’ı bilinmezliğe sürüklüyor

Suudi Arabistan’da kraliyet ailesinin bir dalında bu kadar güç toplanması, ülke hükümetine yeni bir dinamik kazandırırken, cesur reformları daha olası kılsa da riski de artırıyor. Son yaşanan gelişmeler, ailenin diğer dallarını dışladı ve ilk defa güvenliklerini tehdit etti. Dolayısıyla Veliaht Prens, kendisine engel olmamaları için güçlerini düşürse de kendisine pek çok düşman edindi. Kolektif liderlik, çok daha kişisel bir yönetimle yer değiştirdi. Bu aynı zamanda hükümetin performansından Veliaht Prens’in kişisel olarak sorumlu tutulabileceği anlamına geliyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/11/2017 Cumartesi
Güncelleme: 01:44 - 11/11/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
JOHN KEMP
ENERJİ ANALİSTİ VE KAMU POLİTİKALARI UZMANI

Suudi Arabistan’da geçen hafta sonu gerçekleşen tutuklama dalgası ve bakanlık değişiklikleri, devletin 1960’lardan beri varolan yapısını temelden değiştirdi.

Suudi Arabistan, kurucu Kral Abdülaziz’in 1953’te ölümünden sonra özellikle de oğlu Kral Suud’un 1964’te tahttan çekilmesinden itibaren kolektif bir liderlik biçimini uyguluyordu.

Krallık, Abdülaziz’in genç oğulları arasındaydı ve her oğul ve ailesi devletin bir unsurunu yönetme eğilimindeydi.

Prens Faysal ve sonrasında oğulları, on yıllar boyunca dışişleri bakanlığını kontrol ettiler. Prens Sultan, savunma bakanlığını; Prens Nayif, içişleri bakanlığını ve güvenlik güçlerini kontrol etti.

Prens Abdullah, kraliyet ailesinin kabilelerden olan destekçileri arasından oluşturulan tam teçhizatlı milis gücü Ulusal Muhafızları kontrol etti. Prens Selman ise Riyad Valisi olarak görev yaptı.

Sistem, ailenin herhangi bir dalında çok fazla güç toplanmasını önlemeyi ve kurucu kralın tüm oğullarına söz hakkı vermeyi hedefliyordu.

Resmi güç, her zaman monarşiye dayanırken, pratikte kralın, kraliyet ailesinin diğer üst düzey üyelerine danışması ve bir fikir birliği ile ülkeyi yönetmesi bekleniyordu.

Suudi yönetim sistemi, başkanlıktan çok başbakanlık hükümetiydi.

Öyle ki, kral aynı zamanda başbakandı, veliaht prens ise başbakan yardımcısı ve diğer üst düzey prensler resmi kabinede diğer bakanlık görevlerindeydiler.

Ancak sistem, 2015’te Kral Abdullah’ın ölmesi ve Kral Selman’ın tahta çıkmasıyla temel olarak birkaç önemli açıdan değişti.


GÜÇ TAKVİYESİ

Kral Abdullah, hedeflenen iki halefi Prens Sultan ve Prens Nayif’ten önce öldü ve böylelikle taht Prens Selman’a kaldı. Kral Abdülaziz’in daha genç olan oğlu Prens Mukrin veliaht prens ve meşru mirasçı ilan edildi ancak kraliyet ailesi içinde çok az güç ve etki sahibi oldu.

Ölen babasından içişleri bakanlığı ve güvenlik güçlerinin kontrolünü miras alan Prens Nayif’in oğullarından Muhammed bin Nayif, birkaç ay sonra Mukrin’in yerini aldı.

Böylece, Kral’ın kendi oğlu Muhammed bin Selman da 2017 yılında Muhammed bin Nayif’in veliahtlığını aldı.

Muhammed bin Selman, Sultan’ın ailesinin silahlı güçler üzerinde kontrol sahibi olması kuralını sonlandırarak zaten savunma bakanlığı yapmıştı.

Muhammed bin Nayif’in veliahtlığı ve içişleri bakanlığı görevi sona erince, Nayif ailesinin içişleri bakanlığını kontrolü de etkin bir şekilde sonlandı.

Son kalan “güçlü bakanlık”, kontrolü Kral Abdullah’ın oğlu Prens Mutaib tarafından miras alınan Ulusal Muhafızlardı.

Bu yüzden, hafta sonu Prens Mutaib’i görevden uzaklaştırma kararı, kraliyet ailesi içinde son kalan bağımsız güç merkezini de elemiş oldu. Tarihte ilk defa, üç önemli bakanlık (savunma, içişleri ve Ulusal Muhafızlar) kraliyet ailesinin bir kolu altında toplanmış oldu.

Son üç yılda alt düzey kabine pozisyonları, ikinci sınıf kabine görevlendirmeleri ve taşra valileri arasındaki personel değişiklikleri, bağımsız kudret simsarlarını ortadan kaldırdı ve gücün bir elde toplanmasını pekiştirdi. Devletin bütün unsurları üzerinde kontrol sahibi olmak, Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın eline istikrarlı bir şekilde güç sağladı.

YOLSUZLUK KARŞITI KAMPANYA

Suudi Arabistan’ın iç güç dinamikleri de diğer önemli açılardan değişiyor.

Temel kural her zaman anlaşmazlıkların dışarıdan bir müdahale olmadan kraliyet ailesi içinde sessizce halledilmesiydi.

Prenslerin, krala sadakat göstermesi ve sistemde değişimlere yönelik açık çağrılardan kaçınmaları bekleniyordu. Bunun karşılığında, kendi kişisel güvenlikleri ve servetlerine saygı duyulacaktı.

Gösterişli servet sergilemelerine karşı çıkılır ve bu girişimler çoğunlukla sansürlenirdi. Ancak prensler çoğu zaman para biriktirmek ya da iş ilişkilerinde özgürdüler.

Ancak Kral Selman ve oğlu, geçmiş uygulamaları temelden yıkarak, yolsuzluk karşıtı bir mücadele başlattı ve rüşvet aldığından ve yolsuzluk yaptığından şüphelenilen bakanları ve yetkilileri tutukladı.

Geçtiğimiz üç yılda kıdemli prenslerin hükümetten çıkarılması ve şimdi bu prensleri ve bakanları tutuklama dalgası, kraliyet ailesi üyelerinin güvenliğini ve servetlerini ilk defa tehlikeye soktu.

Yolsuzluk, Suudi Arabistan’da yıllardır çok yaygın ve çoğu deniz aşırı ülkelere transferle son bulan inanılmaz miktarlarda paranın devletten şahsi ellere aktarılmasına neden oldu.

Ancak yolsuzluk kraliyet ailesi, devlet bürokrasisi ve patron-işçi çevresindeki toplumun büyük bölümlerini birbirine bağlayan büyük kayırma sisteminin bir parçası olarak varlığını sürdürüyordu.

Yolsuzlukla mücadele ve kıdemli bakanların ve hatta prenslerin tutuklanması kararı, bu nedenle Suudi devletinin temel yapısını hedef alıyor. Bunun iyi bir şey olup olmadığı sizin görüşünüze kalmış. Güç paylaşımı ve kayırmacılık, Suudi devletinin istikrarını destekliyordu. Ancak aynı zamanda değişim ve uyum sağlamada yetersizlikleri konusunda da suçlandılar.

GENÇ SUUDLARDAN DESTEK ARAYIŞI

Suudi Arabistan’ın yüksek doğum oranları ve düşen bebek ölüm oranları, son 40 yılda nüfusun aniden yükselmesine neden oldu. Nüfusun çoğunluğunu 30 yaşın altındakiler oluşturuyor.

Krallık için en büyük sosyal ve ekonomik zorluk, her yıl iş gücüne katılan yüz binlerce genç Suud için yeterli sayıda yüksek maaşlı iş alanı oluşturmak.

Mekke’de Kabe’nin 1979 yılında kuşatılmasının ardından başlatılan şiddetli sosyal ve dini kontrol sistemiyle oluşan hayal kırıklığında olduğu gibi, işsizlik ve noksan istihdam çok yaygın.

Veliaht Prens Selman, gücünü pekiştirme çalışmasının bir parçası olarak sosyal özgürlük, iş ve daha hızlı değişim vaatleriyle genç Suudilerden destek arayışında. Yolsuzlukla mücadelenin, ilerlemeyen ekonomik imkanlar nedeniyle umutsuzluk içinde olan genç Suudiler arasında oldukça popüler olması kuvvetle muhtemel. Herhangi bir siyasi sistemde, yolsuzlukla mücadele kampanyaları, iç-elit kesimdeki çatışmaları yatıştırmak için halk desteği sağlamanın güçlü bir yolu.

Antik Roma’da yöneticiler, düşmanlarını saf dışı bırakmak için yolsuzluk suçlamalarını kullandı. İngiltere’de Kral 7. Henry, güçlü bakanı Kardinal Wolsey ve manastıra karşı yolsuzluk suçlamalarını kullandı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Komünist Parti’yi yeniden şekillendirirken yolsuzlukla mücadeleyi başarılı bir şekilde kullandı. Ve ABD Başkanı Donald Trump da, “bataklığı kurutma” sözleriyle kendi versiyonunu uygulamaya çalışıyor.

SİYASİ RİSKLER

Suudi Arabistan’da kraliyet ailesinin bir dalında bu kadar güç toplanması, ülke hükümetine yeni bir dinamik kazandırırken, cesur reformları daha olası kılsa da riski de artırıyor.

Son yaşanan gelişmeler, ailenin diğer dallarını dışladı ve ilk defa güvenliklerini tehdit etti. Dolayısıyla Veliaht Prens, kendisine engel olmamaları için güçlerini düşürse de kendisine pek çok düşman edindi. Kolektif liderlik, çok daha kişisel bir yönetimle yer değiştirdi. Bu aynı zamanda hükümetin performansından Veliaht Prens’in kişisel olarak sorumlu tutulabileceği anlamına geliyor.

Eğer Veliaht Prens’in ekonomik ve sosyal değişim planı bocalar ya da başarısız olursa, sahip olduğu kontrol gücü büyük bir tehlikeye girecek. Bu nedenle Suudi devleti, ekonomik büyüme ve yeni iş alanları açmada hızlı bir dönüşe ihtiyaç duyuyor.

Petrol politikası açısından Suudi devleti, fiyatlarda ve petrol gelirlerinde yeni bir düşüşü ve yeni bir kemer sıkma politikasını karşılayamaz. Suudi devletinin, 50 dolarlık petrol (ve kemer sıkmaya dönüş riski) yerine 70 dolarlık petrol (ABD kaya üretimini yeniden canlandırma riski altında bile) tercih etmesi ilerleyen günlerde daha çok dile getirilecek. Hassas siyasi ve ekonomik şartlar göz önüne alındığında, Suudi Arabistan, petrol pazarını çok az sıkıştırmaktansa çok daha fazla sıkıştırma riskini tercih edecek.

*Çeviri: Fatma Nur Aktaş
#Suudi Arabistan
#Körfez
#Muhammed bin Salman
6 yıl önce