|

Türk okçuluğunu dünyaya tanıtacağız

Okçular Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü tarafından hayata geçirilen Kemankeş Projesi kapsamında geleneksel Türk okçuluğunu öğrenen yabancı öğrenciler, bu sporu ülkelerinde tanıtmak istediklerini söylüyor. Mısırlı antrenör Rehan Zakı Mohammed, "Geleceğin okçularını yetiştireceğim için mutluyum" şeklinde konuşuyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/12/2017 Pazar
Güncelleme: 01:20 - 10/12/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Türklerin ata sporlarından biri olan okçuluğa ilgi her geçen gün artıyor.
​Türklerin ata sporlarından biri olan okçuluğa ilgi her geçen gün artıyor.

Türklerin ata sporlarından biri olan okçuluğa ilgi her geçen gün artıyor. Okçuluk eğitimi veren kurslar, gençlerin olduğu kadar yetişkinlerin de dikkatini çekiyor. Dönem dizilerinin etkisiyle daha da popüler hale gelen bu spor dalı artık sadece Türkiye'de değil farklı ülkelerde de bilinir hale geldi.Geleneksel Türk okçuluğunun dünyada doğru bir şekilde tanınması için harekete geçen Okçular Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü, Kemankeş Projesi'ni hayata geçirdi. 16 ülkeden 40 sporcuya okçuluk eğitiminin verildiği proje kapsamında biz de Türk okçuluğuna gönül veren sporcularla bir araya geldik. Türkiye'de aldıkları eğitimi ülkelerinde de devam ettirecek genç sporcular, Türk kültürünün ve okçuluğunu dünyaya tanıtmak için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyor. Mısırlı antrenör Rehan Zakı Mohammed aldığı eğitimle ülkesinde geleceğin okçularını yetiştirmek istediğini belirtirken Sırbistanlı Bıljana Fılıpovıc ise Türklerin tarihteki zaferleri nasıl elde ettiğini daha iyi anladığını ifade ediyor.

BU SPOR BİR SANAT GİBİ

Tahran Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümü okuyan Elnaz Sargolzaei programı duyduğu anda çok heyecanlandığını ve hemen başvuru yaptığını söylüyor. Türk dilini Türk dizileri sayesinde sevmeye başladığını söyleyen Sargolzaei, "Türkiye, çok köklü bir geçmişe sahip. Bunu İstanbul'un sokaklarında dolaşırken dahi anlayabiliyoruz. Türk dilini öğrendikten sonra bu ülkeyi daha yakından tanımaya karar verdim ve geleneksel Türk okçuluğuyla tanıştım. Bu spor bir sanat dalı gibi. Bu sporu yapmak bana terapi gibi geliyor. Türk okçuluğunu benim gibi merak eden arkadaşlarım da vardı. Hepsi şu an İran'a dönüp bu sporu kendilerine öğretmemi bekliyor" diye konuşuyor. Mısırlı Rehan Zakı Mohammed ise Türk dizilerindeki ok atma sahnelerinden çok etkilendiğini belirterek "Okçuluk her zaman dikkatimi çekiyordu. Ok atamaya başladıktan sonra kendimi psikolojik olarak çok iyi hissetmeye başladım. Ok attıkça stres attığımı fark ettim. Hem sporcu hem de antrenörüm. Ülkemde geleceğin küçük okçularını yetiştireceğim" diyerek devam ediyor: "Şimdi Türkiye'nin diğer spor ve sanat dallarını tanımak istiyorum. Bu anlamda bir de proje başlatacağım."


SİLAHI BIRAKIP OK ATMAYA BAŞLADIM

Sudan Üniversitesi'nde Elektromekanik bölümünde öğrenci olan Ahmet Başir, çocukken dedesiyle sürekli ok atışı yaptıklarını ifade ederek "Okçuluğu ilk dedemle öğrendim. O vefat edince ben de artık ok atmamaya başladım. Böyle bir projeden haberdar olunca tekrar bu spora yönelmeye karar verdim. Geleneksel Türk okçuluğu her anlamda kendimi güçlü hissetmeme sebep oluyor. Hedefe odaklanınca hayatta yapmak istediğim şeyler geliyor aklıma. Şimdi hem Tükçeyi öğrenip hem de okçuluğu öğreniyorum" diyor. 24 yaşındaki Ürdünlü Aıah Afeef Abukhalaf ise ablası Türkiye'de eğitim gördüğü için Türk kültürüne ilgi duymaya başlamış. İşletme bölümünden bu yıl mezun olan Abukhalaf, sık sık silah talimi yapıyormuş. Diriliş Ertuğrul dizisi sayesinde okçuluğa merak sardığını ifade eden Abukhalaf, "Ok atmak silah atışı yapmaktan daha keyifli. Ok ve yaya oldum olası ilgi duymuşumdur. Okçulukta kendimi buldum. Bu spora devam edip bu alanda uluslararası yarışmalara katılmak istiyorum. Kısa bir süre sonra tekrar Türkiye'ye gelerek okçuluğa burada devam etmek istiyorum" şeklinde konuşuyor.


TÜRKLERİN BAŞARISI TESADÜF DEĞİL

50 yaşındaki Okabe Seııchı ise Japonya ve Türkiye arasında hizmet veren turizm sektöründe çalışıyor. Türkiye'ye sık sık gelip gittiği için pek çok arkadaş edinen Seııchı, "Japonya'ya döndüğüm zamanlar Türkiye özlemimi Yunus Emre Enstitüsü'nün Tokyo'daki şubesinde gideriyorum. Geleneksel Türk okçuluğuna olan ilgim çok eskilere dayanıyor. Japon okçuluğuyla Türk okçuluğu arasındaki farkları araştırdım. Biz Japonlar daha uzun yay kullanıyoruz. Ok atışlarımızı sabit bir yerden yapıyoruz. Fakat Türkler atın üzerinde dahi ok atıyor. Aynı zamanda Türklerin yayları daha kısa. Tüm bunları daha iyi öğrenmem için projeye dahil oldum. Ayrıca Osmanlı tarihine olan ilgim beni bu spora yöneltti diyebilirim" diye konuşuyor. Belgrad Üniversitesi'nde Hidrojeoloji mühendisliği okuyan Bıljana Fılıpovıc ise farklı kültürlere her zaman ilgi duyduğunu belirterek "İki yıldır Latin danslarıyla uğraşıyorum. Benim de Türk kültürüne olan ilgim Türkçeyle başladı. İngilizce ve Fransızca'dan daha enteresan bir dil Türkçe. Okçuluk ise bambaşka. Türklerin tarihte birçok savaşı kazanmasının tesadüf olmadığını anladım. Okçuluk sporu hem ruh sağlığımı olumlu etkiledi hem de vücudumu tanıyıp ona hakim olmamı öğretti" ifadelerini kullanıyor.



Hünerlerini sergileyecekler

* Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız, Türk okçuluğunu daha geniş kitlelere duyurabilmek ve sevdirebilmek için ilk etapta 16 ülkeye ulaştıklarını ifade ederek "Almanya, Bosna, Fas, Filistin, İran, Japonya, Katar, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lübnan, Malezya, Mısır, Polonya, Sırbistan, Sudan ve Ürdün’ de hocalarımız, ustalarımız seminer ve performans gösterileri düzenleyecek. Yunus Emre Enstitülerinde, okçuluk kursları devam ederken kültürümüz tüm incelikleriyle gözler önüne serilecek. Eğitim alan okçularımız 2018 yazında İstanbul’da düzenlenecek olan büyük bir yarışmayla hünerlerini sergileyecek ” şeklinde konuşuyor.

#Okçuluk
#Türkiye
#Bilal Erdoğan
6 yıl önce