|

Türk solunun Brezilya ile imtihanı

Bugün Türk solu Türkiye’deki siyasi faaliyetleri ve duruşları açısından değerlendirildiğinde ciddi anlamda Brezilya sağından çok da farklı bir yerde değil.

Yeni Şafak
03:00 - 2/05/2016 Pazartesi
Güncelleme: 01:20 - 2/05/2016 Pazartesi
Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
-Doç. Dr. Mehmet Özkan



Bütün dünyanın son dönemde yakından takip ettiği Brezilya'da yaşananların siyasal, ekonomik ve sosyal anlamda Brezilya siyasetini yeniden dizayn etmek olduğu konusunda hemen herkes hem fikir. Özellikle meclisin alt kanadında Devlet Başkanı Dilma Rousseff'in görevden alınmasına yönelik yapılan oylamada çok sayıda milletvekilinin evet demesi, süreci Senato'ya taşıdı. Genel siyasi trende bakılırsa, senatonun da büyük ihtimalle bu sürece yeşil ışık yakması bekleniyor. Hatta bu süreç başından beri Rio Olimpiyatlarının bütün hazırlıklarını yürüten Rousseff'in olimpiyatların başlayacağı 5 Ağustos 2016 tarihinde resmi olarak hiç bir görevinin kalmayacağı ve sadece bir vatandaş olarak bu sürece katılabileceği bile artık açık bir şekilde konuşuluyor.



Brezilya'da yaşanan bu süreç bir yana, bu yazıda son dönemde Latin Amerika'da yaşanan iki olaya Türk solunun bakışıyla alakalı bazı durumlara dikkat çekmek ve bir nevi Türk solunun Latin Amerika'ya bakışındaki anomalilere değinmek istiyorum. Bu iki olaydan bir tanesi, 5 Aralık 2015 tarihinde yapılan Venezuela parlamento seçimleri, ikincisi ise Brezilya'da devlet başkanının görevden alınma süreci.



MADURO'NUN DURUMU


Geçen yıl aralık ayında yapılan seçimlerde Venezuela'da muhalefet, meclisin dörtte üçü gibi büyük bir çoğunluğunu ele geçirmiş ve sonrasında devlet başkanı Nicolas Maduro'nın 2018'e kadar iktidarda kalıp kalamayacağıyla alakalı tartışmaları başlatmıştı. Bugün gelinen noktada siyaseten iki gücün net bir şekilde cebelleştiği bir yapı oluşan Venezuela'da devlet başkanı meclisten gelen yasaların onaylanması konusunda geç davranarak süreci uzatmaya çalışıyor. Brezilya'daki durum ise herkesin malumu.



Türk solu Venezuela'daki seçimler sonrasında çok net bir şekilde duygusal olarak olaya yaklaşmış ve yıllardır abarttıkları Chavez ve ekibinin ülkeyi çok iyi bir yere getirdiğine inanıyorlardı. Seçimlerden Chavez-Maduro liderliğinin çok keskin bir şekilde yenilgiyle ayrılması Türk solu için sadece bir şok değil, aynı zamanda zor bir durumdu. Özellikle yayınlarında her ne pahasına olursa olsun Maduro'nun söylemlerini ve 'halk devrimini' yeniden başlatma sözünü aşırı şekilde öne çıkaran Türk solu, hiçbir zaman Venezuela'daki siyasal realiteyle yüzleşmedi. Çünkü bugün herkesin bildiği siyasal realite, Venezuela'yı 17 yıl sonra ilk defa petrol fiyatlarını yükseltmek zorunda bırakacak şekilde vahim bir ekonomik buhran. Popülizmin yapısal reformlara eşlik edip sistemleşmediği bir yapıda petrol gelirlerini popülist politikalarla harcayan Venezuela'da bugün temel gıda maddelerini bile bulmak kolay değil. Çoğu Chavez taraftarı olan halk artık ülkeyi terk ediyor. Bütün bu realiteye rağmen Türk solu yayınlarında hemen hemen bu realiteye hiç değinmedi, aslında bu realiteyi çok bildikleri ya da bilmek istedikleri kanaatinde de değilim. Yayınlarında tek yapmaya çalıştıkları, aşırı bir şekilde Chavez ve Maduro'yu savunmak ve asla onlara bir suç kondurmamaktı.



GEZİ BENZERİ SÜREÇ


Brezilya'da yaşanan durum ise Türk solunun siyasal realiteden koptuklarının bir başka örneği olması yanında onları çok zor bir durumda bıraktı. Her ne kadar Brezilya'da yaşananların aslında bir tür 'silahsız darbe' olduğunu çekinerek söyleseler de, bu şekilde öne çıkarılacak bir analizin aslında Türkiye'de yaşananlara da atıf yapmak olduğunun bilincindeler. Çünkü net bir şekilde aynen Brezilya'da bugün yasanlar gibi Gezi olayları sırasında da amaç seçilmiş bir siyasi iktidarı devirmekti. Türkiye'deki silahsız darbe çabasına açıkça destek veren ve bu konuda öne çıkan Türk solu aslında Brezilya ile alakalı sağlıklı bir duruş sergilediği zaman ortaya çıkacak sonuç kendi kendilerini ele vermelerinden başka bir şey değil. Bugün Türk solu Türkiye'deki siyasi faaliyetleri ve duruşları açısından değerlendirildiğinde ciddi anlamda Brezilya sağından çok da farklı bir yerde değiller. Belki de çok ilginç bir şekilde muhafazakar camiada Brezilya'da yaşananlara yönelik çok ciddi bir ilgi varken, Türk solundan son derece az bir ilginin olmasını bu açıdan gerekir.



TUTARLI VE SAĞLIKLI DEĞİL


Aslında bu iki olayın gösterdiği nokta Türk solunun ne Latin Amerika'ya sağlıklı bakabildiği ne de tutarlı ve sağlıklı bir duruş sergileyebildiğidir. Belki de Türk solunun sorunu muhalefette kalma sendromudur. Bu öyle bir sendrom ki sol görüşlü olup da bürokraside üst seviyelere gelen tipler bile o kapsayıcı, kucaklayıcı üst bakıştan yoksun, sanki herkes kendilerine karşı mücadele ediyormuş gibi muhalif bir tavır takınma derdindeler. Görünen o ki dünyada sol değişip dönüşürken Türk solu hala soğuk savaş kavramlarıyla düşünmeye ve siyaset üretmeye çalışıyor. Bu da ister istemez Türk solu için bir tür yavaş yavaş ölüm ve anlamsız bir siyasal harekete dönüşmekten başka bir şey değil.





#Türk solu
#Brezilya
#Siyaset
8 yıl önce