SURİYE TÜRKMEN BİRLİĞİ BAŞKANI
Putin kurmayları ile yaptığı son görüşmede Suriye'deki ilerleyişini, ne kadar vurucu olursa olsun yeterli bulmadı. "Umduğum buydu ama ben ikinci hamle bunun kadar başarılı olmasını istiyorum" dedi. Bu sözler tv'de yayımlanmıştı. Lübnan hava sahası nerede ise tamamen Ruslar'ın isteği üzerine kapatılmış. Bu kapatılma manevradan daha öte bir sebep taşıyor: Rusya'nın savaş gemilerinden uzun menzilli füzelerini kullanacağı anlaşılıyor. Diğer taraftan 4000 askeri uzmanın sayısının 8000'e çıkarılması, savaş uçağı sayısının 50 den 80 e yükseltilmesi artık Lazkiye, Halep'in yetmediğini, daha başka bölgelerin de Deyril Zor, Rakka, Şam'ın da hedefte oldugunu gösteriyor. Paris saldırısının kime yaradığı anlaşılıyor: küçük çapta Suriye'nin ise, büyük çapta Rusya'nın işine yarıyor. Holland artık Suriye rejim ordusunun yıpranmamasını ister ki yakında Esed'i unutup DAEŞ a karşı mukaddes savaşı başlatacak. Fransa ağa düştü. Sadece Fransa Avrupa'da Esed'e karşı sert tutumu ile tanınıyordu, o da hafifletmek zorunda kaldı. Rusya bölgede gücünü gittikçe arttırıyor ve DAEŞ'e karşı göstermelik savaş devam edecek. Rusya, DAEŞ'in petrol kaynaklarını vurmakla aslında Suriye rejimini zor durumda bıraktı; zira, mazotunu oradan alıyordu, hatta, buğdayını da onlardan almaktadır. DAEŞ'i vurarak Fransa'ya şunu göstermek istiyor: Ürdün ve Lübnan'i pasif hale düşürmekle sıra Suudi Arabistan'a gelecek; çünkü, Suud her ne kadar Esed'i istemiyorsa da esas hedefleri İran'dır.
Peki Rusya neden bu denli Bayırbucak'a ağır silahlarla saldırıyor?
Bayırbucak halkı 4,5 yıldır savaşla özdeşleşti. Büyük bir kısmı Türkiye'ye geçmedi. Toprakları'nda kaldı. Bombardımanlar durduğu gibi sivil halk evlerine dönüyor, zeytin toplamaya, nar ekşisi yapmaya koşuyorlar. Mücahidlere büyük moral oldu bu durum. Türkiye de Bayırbucak'ın boşaltılmasını istemez. 30.000 kişilik toplam İran, Hizbullah, Irak ordusu ve Suriye rejim güçleri bir taraftan, diğer taraftan Rusya'nın modern tarihinde görülmemiş bir kara saldırısı, birkaç yüz kişilik Türkmen Mücahit ordusunu dize getiremedi. Son beş günde yer üstünde yaş ve kuru bırakmayan ağır bombardımanla karşı karşıyalar. Tüm silahlar onlara karşı kullanılıyor: 500 kg.lik füzeler, denizden fırlatılan misket bombaları ile dağ taranıyor. Misket bombasının her birinde yüzlerce patlayan metal misket var, rastladığı her hedefi yakarak delip geciyor, insanin içine girdiği zaman içten dışa doğru yanıyor. Variller atılıyor, dünyanın en gelişmiş M4 helikopterleri alçaktan uçarak tarıyor. 10 uydu uzaydan Suriye'yi tarıyor, fareyi deliğinden vuruyor. Yine de bir avuç Türkmen genci yılmıyor, yıkılmıyor. Üstelik ellerindeki silahlar, demode, eskimiş, niteliksiz. Evet yaralımız çok, fakat onların yaralı sayısıyla kıyaslanamaz. Dimdik ayaktayız. Çatışmayı kısmen kaybettik ama savaşı kaybetmedik. Biraz nitelikli malzeme gelsin, Halep, Cerablus Türkmenlerinin bize geçişine izin verilsin; geçiş icin Türkiye'den izin bekliyorlar, bu izin verilirse savaşın seyri tamamen değişebilir. Bu 5 devlete karşı Hama'da galibiyet elde edildi, Mork beldesine giremediler. Zira ellerindeki nitelikli silahla 100'e yakın tank ve zırhlı vasıta tahrip edilmişti.
Türk Kızılay'ı ve AFAD'ın yardımları her zaman imdadımıza yetişti. Beş gün önce arayıp hazırlıklı olmalarını istedim. Şu anda yüzlerce çadır, battaniye, yatak geliyor.
Peki nedir bu dağı bu denli ilgi odağı yapan saldırıların sebebi?
Ruslar bölgeye 30 Eylül'de girdi, 2 Ekim'de dağa saldırmaya başladı, bu güne dek durmadılar. Şimdi İran'dan daha fazla asker isteyecekler. Putin, Pazartesi Tahran'da olacak.
Acaba Bayırbucak'a Türkiye'ye karşı masada pazarlık sebebi olması için mi saldırıldı?
Yoksa temizleyip İran'a hediye mi edilecek? Böylece Hama'ya daha fazla asker göndersin diye mi Putin pazartesi İran'a Hamaney'in elini öpmeye gidiyor?
