|

Yeşilçam’ı bize sevdiren yüzler

Çağımızda politik ve kültürel alanlar başta olmak üzere birçok açıdan sinemanın önemi arttı. Hem bu öneme değinen hem de yeni bakış açıları barındıran Burak Acar’ın “Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter” kitabı sinema tarihimize benzersiz bir keşif niteliğinde.

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/11/2016 Cumartesi
Güncelleme: 20:38 - 11/11/2016 Cuma
Yeni Şafak
MURAT ATA


Her ne kadar başlangıç tarihi üzerine hâlâ bir uzlaşıya varılamamış olsa da Türkiye sineması, seyircinin yüreğine kazınmış filmleri, bazen kahramana, bazen çok yakın dostlara dönüştürdüğü unutulmaz karakterleri, her dönemini özel kılan hikâyeleri, gelişmeleri ve çok daha fazlası ile kesinlikle çok zengin bir evren. Sinema üretiminin hem kolektif yapısı hem de güncel politikle, ekonomiyle, kültürün hem dünü hem bugünü ile kurduğu sıkı ilişki göz önüne alındığında birçok dinamikten beslenen ve topluma ilişkin birçok denklemde de büyük bir etken olarak yer aldığını söylemek mümkün. Peki, toplumun 'hafızasında' bu denli kalıcı izler bıraktığını iddia edilen sinemanın bu topraklardaki seyri üzerine, bahsettiğimiz zengin evreniyle aynı yoğunlukta bir yazınsal üretimimiz oldu mu sorusuna şöyle ağız dolusu bir evet cevabı verebildiğimiz pek söylenemez maalesef. Sinema yazınımızın ustaları Giovanni Scognamillo, Agâh Özgüç, Burçak Evren gibi isimlerin tasnif, listeleme ve çözümleme ağırlıklı çok değerli çalışmalarına uzun yıllar sonra akademik çevreden daha kuramsal, çerçevesi belli temalarla çizilmiş, yer yer dönemler ya da disiplinler arası bağlantılar kuran, hatta bir film veya karakter üzerine bina edilen ve ufuk açıcı okumalara kapı aralayan çalışmaların eklendiği görülmekte. Son yıllarda sinema yazınına dair tercüme eserlerin yanında yerli üretimlerin de patlama yaşadığı, alışıldık ve biraz eskimeye başladığı görülen yaklaşımların ötesinde farklı kanallardan akan çalışmalarla renklenmeye başlayan yazın dünyamıza 'taptaze bir nefes, kendine has bir yol' olarak nitelendirebileceğimiz dev bir külliyat katıldı geçtiğimiz günlerde. Ve bu çalışmanın yakın zamanda okuyucuyla buluşan birkaç eserle beraber yazın geleceğimizde yeni bir dönemin başlangıç temellerini attığını söyleyebiliriz, ya da yıllar sonra geriye dönüp bakıldığında tarih çizgisinin bu döneme çentik atmış dönüşümü görülebilecektir kanaatindeyim.



YENİLİKÇİ YAKLAŞIM



Fil'm Hafızası adlı sosyal sinema platformu ve Edebi Şeyler Yayınevi işbirliğiyle hayata geçirilen, yine Fil'm Hafızası ekibinden Burak Acar'ın yayıma hazırladığı “Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter” kitabı, adından mütevellit olduğu üzere sinema tarihimize damga vurmuş karakterlerin ele alındığı bir eser. Tam da bu noktada 'ele almak' ifadesinin işaret ettiği yazınsal sınırlar ve eserin o sınırlara yaptığı katkılar aynı zamanda kitabı da nereye konuşlandıracağımızın da bir nevi yol haritası. Ama öncelikle eserin sinema yazını tarihimizde yakın veya uzak akrabalıklar kurduğu çalışmalarla olan kan bağlarına ilişkin birkaç cümle ederek, o haritayı biraz daha belirginleştirmekte fayda var. Agâh Özgüç'ün “Türlerle Türk Sineması - Dönemler - Modalar – Tiplemeler” adlı çok değerli ve kapsamlı eseri sinema tarihimize 'yorumdan' ziyade türlere, dönemsel ve tematik eğilimlere, belli bir ağırlık kazanabilmiş yoğunluktaki tiplere dair bir 'tasnif' çalışmasıdır. Sinema tarihimize ilişkin yapılacak çalışmalar ve analizler için derli toplu bir kaynak işlevindedir. Atilla Dorsay veya Agâh Özgüç'ün sinema tarihimize ilişkin 'En İyi 100 Film' temalı kitapları ise film eleştirisi/okuması ile şekillendirilmiş, dünya yazınının da sıkça örneği olan biraz monoton bir metodu tercih eder. Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter kitabıyla en yakın bağı kurabileceğimiz çalışma ise “Altyazı'nın Gayri Resmî ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü” olabilir. Sinema tarihimizde daha önce benzeri görülmemiş bir keşif yolcuğuna çıkan eser, fenomen olmuş karakterlere ve olaylara yer verdiği gibi, gözden kaçmış veya gizli kalmış birçok ayrıntıyı da okuyucuyla buluşturması hasebiyle çok özgün bir kolektif çalışmadır. Ama kanmca asıl farkındalığı, çok geniş bir yazar havuzunun kaleminden dökülen biraz post modern, yer yer sarkastik, dönem ruhunu yakalayabilen dinamik ve mizahi dilinde; sözlükte yer alan tüm maddelerin toplumsal hafızamızın farklı bir alanıyla/dönemiyle olan yakın bağını ortaya koyabilmesinde yatar. Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter kitabı da içeriğindeki tüm karakterleri benzer bir 'yenilikçi ve ilham verici' yaklaşımla ele aldığından, hâlâ bakir sayılabilecek yazınsal bir alanda 'üretilebilir, sınırları hem yatay hem dikey olarak genişletilebilir' bir kaynak olmayı ziyadesiyle başarıyor.





Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter için açılacak ilk parantezde, kitabın bir “En Listesi” olmadığını belirtelim. Çalışmanın önsözünde de vurgulandığı üzere Fil'm Hafızası ekibinin tahmin edileceği gibi hummalı ve tatlı bir çileyle belirlediği 100 önemli karakter gayet öznel bir değerlendirme sürecinin ürünü. Belli saylarla sınırlandırılmış bu tarz çalışmalarda, toplama dahil edilen ve edilmeyenler her daim bir tartışma meselesi olmuştur. Sinema tarihimize damga vurmasına karşın, (mecburen) dışarıda bırakılmış birçok karakterin değerini yadsımayan bu tip çalışamaları tarihe ışık tutan ve o dışarıda kalanların da yeni bir perspektifle değerlendirmesi için zemin hazırlayan girişimler olarak görmek daha yapıcı ve adaletli bir bakış olacaktır.





Sinemamızın emekleme döneminin ilk bütünlüklü eseri olarak nitelenen Muhsin Ertuğrul'un 1934 yapımı filmi Aysel Bataklı Damın Kızı'nın 'hakim siyasi ideoloji tarafından idealize edilen Anadolu kadını örneği' olan başkarakteri Aysel ile, 2014 yapımı Sivas filminde Anadolu'nun sert bozkırlarındaki acımasız erkeklik mücadelesinde erkek kimliğinin temelleri atılan Aslan karakteri arasına serpiştirilmiş 100 karakter çıkıyor okuyucunun karşısına. Başka bir deyişle; sinemamızın ilk köy filmi ile başlayan, son dönemde ise bir kaçış/yüzleşme coğrafyasına dönüşen Anadolu taşrasını mesken tutan bir film ile biten kronolojik bir tarih geçidi. Kitabın önsözünde önemle dikkat çekildiği üzere yönetmen veya film odaklı bir seçki değil karşımızdaki; karakter tanımının içeriğini derinlikli biçimde dolduran, hem toplum hem sinema belleğinde kalıcı izler bırakabilen, zamana direnen bir motivasyonla yapılandırılmış, nadirliği, tekilliği özgünlükle birleştirebilmiş ve seyircinin seyir dünyasında güçlü yerler edinebilmiş karakterlerden mürekkep bir galeri. Ağırlığı Fil'm Hafızası yazarlarının yazılarının oluşturduğu fakat toplamda 45 farklı yazarın katkıda bulunduğu bir toplamın çoksesli bir yapı muhteva ettiği ölçüde çok renkli bir karakter değerlendirme/yorumlama paletine katkı sunduğu da söylenebilir. Bu noktada karakterlerin ele alınma biçiminin kimi kısıtlamalardan azade tutulup kimi klişe tarzlardan bilinçli bir şekilde uzak tutulmasına yönelik talep, film eleştirisi/okuması makro bakışındansa, karakteri merkeze yerleştiren daha mikro bir yorumlamanın da önünü açıyor. Yazıların karakterleri işlerken “filmin konusu, diğer ana ve yan karakterleri, sinema tarihindeki yeri” gibi öğelere yer vermesi sanıldığının aksine yazıları film eleştirisinin sınırlarına yaklaştırmıyor; aksine karakterin ilişkide bulnduğu kurmaca evrenin daha zengin bir perspektifle analizine yardımcı oluyor.





TURİST ÖMER 'DEN YAŞAR USTA'YA KARAKTERLER



Sinema yazınına mimarlık, resim, felsefe, hukuk gibi farklı disiplinlerin yorum ve dil düzleminde katkılar sunduğu, yepyeni kanallar açan bir yönelimin ağırlık kazanmaya başladığı son dönemde, Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter kitabı da özellikle edebiyat dünyasının Küçük İskender, Haydar Ergülen, Hakan Bıçakçı, Mine Söğüt, Cem Akaş ve Doğu Yücel gibi eserleri her daim genç isimlerinin farklı edebi tatlar barındıran, sinemayı çok seven, bazen bir seyircinin filmle ve karakterle kurduğu ilişkinin mesafe tanımaz sıcaklığını taşıyan kalemlerine teslim ediyor bazı karakterleri. Karakterin odağa alındığı bir denklemde yazarların hareket alanını çok geniş tutan kitap, yazının, incelemenin, okumanın sinema yazınımızdaki sınırlarının da test edildiği, ne kadar zengin bir değerlendirme denizine su taşınabildiğini göstermesi bakımından da iştah kabartıcı. Karakterleri kuramsal bir çerçevede ele alan ama akademi dilinin soğukluğuna asla prim vermeyen, daha genel okuyucu odaklı yazılar da var bu çeşitlilikte, nostaljik ve duygusal bir etkileşimin katalizörlüğünde karakterin yanına ilişiveren, onunla hasbihal edercesine doğal bir dili aynı doğal bütünlükle o çeşitliliğe eklemleyen yazılar da. Sinemanın toplumsal ve politik olanla kurduğu etki-tepki ilişkisini temel saiklerinden biri hâline dönüştürmüş neredeyse tüm yazarlar. Örneğin 12 Eylül sonrasından 90'ların ortalarına kadarki süreçte yer alan filmlerin karakterleri “darbe, ekonomik dönüşüm, sosyal çözülme” ile mutlaka ilişkilendirilmiş. 12 Eylül'ün izlerinin bir kuşak sonrasında da biraz sinik bir şekilde devam ettiği gösteren okumalara ise 2000 sonrasındaki film karakterlerinde rastlamak mümkün. Kitabın, dil ve yorumlamanın sınırlarında açtığı yenilikçi yolun hediyelerinden biri de toplumsal ve kişisel belleğimizde efsaneleşmiş ama zamanla belli bir ezberin tahakkümüyle sınırlandırılmış, eskimeye yüz tutmuş karakterlere yaptığı zihin açıcı okumalar, sıfır kilometre saikler üzerinden yarattığı farkındalıklar, sosyo-kültürel ve politik geçmişimiz ve bugünümüzle kurduğu dolaylı ve artık görünür kılınan bağlar vs. olarak gösterilebilir.



KAYIP FİLMLER OKYANUSU



Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter'de Turist Ömer'den Haşmet İbriktaroğlu'na, Meryem'den Yatık Emine'ye, Tarkan'dan Yaşar Usta'ya, Çiçek Abbas'tan Eşkiya Baran'a, Yusuf'tan Hayat'a değin Türk sinema tarihinin köşe taşlarında yer alan karakterlerin yanı sıra Buzlar Çözülmeden'in Kaymakam'ı, Her Şeye Rağmen'in Hasan'ı, Kurtar Beni'nin Ayten'i ve modern bir kült olsa da hala geniş kitleye ulaşamamış olan Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi'nin Tuğra Kaftancıoğlu'su gibi sinemaseverler için tam bir keşif değeri taşıyan karakterlere de yer verilmiş. Bu karakterler sinemamızın kıyısına köşesine gizlenmiş daha nice özel karakterin varlığı konusunda bir delalet, keşfedilmeleri için de bir ilham olarak düşünülebilir. Hele bir de sinema tarihimizin kayıp filmler okyanusu olduğu düşünülürse.



Bazı karakterler tercihleri ise tahmin edilebilirin ötesine geçerek bir anlamda sağ gösterip sol vuruyor, böylece çok derinlikli yan karakterlerin önemine değinilmiş oluyor; Yozgat Blues'un Kâmil'i, Bir Zamanlar Anadoluda'nın Muhtar'ı, Haremde Dört Kadın'ın Şevkidil'i örneklerinde olduğu gibi. Karakter galerisi içerisinde belli temalar ışığında kategorilendirmeler yapılırsa, cinsiyet temsilleri üzerinden işlenen çok önemli karakterlere de ulaşılabilir okuyucu. Fosforlu Cevriye ve Şoför Nebahat gibi erkek dünyası içerisinde ayakta kalmaya çalışan karakterlerin yanında, kimlik karmaşası yaşayan veya cinsiyet temsillerini ters yüz eden Köçek filminin Caniko'su, Lola+Bilidikid'in Murat'ı, Adı Vasfiye'nin Vasfiye'si, İntikam Meleği'nin Hamlet'i gibi ortaya çıktığı dönemi aşan, ontolojik zeminleri ve toplumsal bağlamları çok kuvvetli karakterleri de iliştirebiliriz.





Kitapta bazı filmler birden fazla karakteriyle toplama dahil edilmiş. Bu kapsama alınan karakter ve filmlere bakıldığında, bu tercihin ne kadar doğru olduğu da anlaşılabiliyor. Vesikalı Yarim'in yaralı yürekleri olan Halil ve Sabiha'sı, Selvi Boylum Al Yazmalım'ın sevginin anlamını sorgulatan Asya-İlyas-Cemşit üçlüsü, Duvara Karşı'nın tutkularıyla varolan Sibel ve Cahit'i, Muhsin Bey'in iki farklı dönemin temsilcileri Muhsin Kanadıkırık ile Ali Nazik'i, Uçurtmayı Vurmasınlar'ın birbirine hayatı öğreten İnci ve Barış'ı, Masumiyet ve Kader'in kavuşmaları imkansız Bekir ve Uğur'u tabiri caizse birbirlerini tamamlayan, biri diğerinden ayrı düşünülemeyen karakterlerdir. Kitapta 2000 sonrasındaki karakter dökümüne baktığımızdaysa ilginç çıkarsamalar yapmak mümkün. Artık birbirinden ayrılmaz karakter çiftlerinin yok olduğu, hafızalara kazınan güçlü kadın karakterlerin yerini yalnızlıkla boğuşan erkeklere bıraktığı bir son durum özetinden dem vurulabilir. Ayrıca genel olarak geçmişten bugüne karakter tipolojilerindeki değişimlerden, dönüşümlerden hareketle ülkedeki, toplumdaki, bireydeki kabuk değişimlerinin izleri yazarlar tarafından sunulan çok güçlü çözümlemeler ışığında takip edilebilir.



Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter kitabı sinema tarihimizi yepyeni bir gözle okuma, yorumlama, ilişkilendirme imkânı verdiği gibi her daim genişletilebilir, farklı karakterlerin keşfiyle zenginleştirilebilir ve anlam/içerik üretiminin daimi kılındığı dinamik yapısıyla da güncelliğini koruyacak bir eser. Ve eserin verdiği teşvikle sinema tarihimizde önümüzdeki yıllarda çıkılacak olası bir karakter yolculuğu çalışması için ilk fitili yakarak farklı dönemlerden karakter önerilerimi de sunayım: Ali-Erkek Ali, Ayşe-Firar, Mürtüz-Berlin in Berlin, Musa Rami-Polis, Alper-Issız Adam, Zeynep-Zerre, Feride-Köksüz…





• • •


Türk Sinemasında 100 Unutulmaz Karakter


Hazırlayan: Burak Acar


Edebi Şeyler


2016


527 Sayfa



#Türk Sineması
#Unutulmaz karakterler
#Burak Acar
#Edebi Şeyler
7 yıl önce