|

Bir Din Olarak Sekülerizm

Harold Bloom''un Batı Kanonu, hakikate rağmen sekülerizmin nasıl zorlama bir okumasının yapılacağını gösteriyor. Yirmi altı yazar üzerinden batı konunu yazmaya niyetlenen Bloom, bir Amerikalının doğru tespitlerden abartılı yanlış sonuçlara ulaşmasının en tipik örneği. Ömer Yalçınova, ''Batı Kanonu''nu ortaya çıkarıyor.

Ömer Yalçınova
00:00 - 29/09/2014 Pazartesi
Güncelleme: 18:49 - 29/09/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Bir Din Olarak Sekülerizm
Bir Din Olarak Sekülerizm

Harold Bloom yirmi altı yazar üzerinden ''batı kanonu''nun yazılabileceğini söyler. Aslında tam bir ''batı kanonu'' için en az dört yüz yazarın işlenmesi gerektiğini belirtir. Sayıyı biraz daha abartıp, üç bin kitaptan söz ettiği de olur. Harold Bloom yirmi altı merkezî yazar eşliğinde bütün bir batı kanonunu yazmak istemiş. Ve kısmen bunda başarılı da olmuştur.

Batı Kanonu, sözü edilen yazar ve kitap sayısından dolayı önce okuyucunun başını döndürür. Fakat bu kadar yazar ve kitabın neye endekslenerek işlendiği çözüldüğünde baş dönmesi yavaş yavaş geçer. Harold Bloom oyun oynamamış, Batı Kanonu''yla neyi amaçladığını açık seçik göstermiş, bir nevi meydan okumuştur. Yazar, bu açıdan gayet dürüst. Sonuçta kimseyi, düşünce ve iddialarından dolayı kınayamayız. Diğer açıdan ise Bloom''un iyi niyetli olduğu söylenemez. Yazar, kabak gibi ortada duranı, sırf farklı bir okuma yapacağım diye farklı göstermek veya yorumlamak hatasına düşmüştür. Yine de Batı Kanonu rahat okunan bir kitap. Okuyucusunu zorlamıyor, bununla birlikte sözü edilen yazarlara karşı bir merak uyandırıyor. Bloom onlarca yazar ve kitap kıyaslaması yapıyor. Üstelik onun etkileyici bir üslubu, kıvrak bir dili ve tükenmek bilmez bir entelektüel enerjisi var.

KANON NASIL YORUMLANACAK?

Bloom kitap boyunca bazen yoğun bazen de değinme şeklinde ''Kırgınlık Ekolü'' veya ''Kırgınlık Üniversitesi'' diye paranteze aldığı Marksist, Feminist, Yeni Tarihselci ve Yapıbozumcu akım ve düşünürlerle kafa bulur. Bu karşı çıkış, kafa bulma veya eleştiri, kitabın etkisini ve etkinliğini artırır; neredeyse motoru diyebileceğimiz bir işlev görür. Çünkü aslında Batı''nın edebi kanonları hangileridir diye bir tartışma yoktur. Shakespeare, Dante, Goethe, Tolstoy veya Cervantes''in kanonluğunu kimse inkar etmez. Sıkıntı bunların nasıl yorumlandığında, değerini yükseltip düşürmede yatar. Bloom''un Kırkınlık Ekolü''ne saldırısı, onların yazarı öldürüp, metnin hegemonyasını ilan etmeleri, bir de indirgemeci yaklaşımlarıyla ilgilidir.

HAKLI İTİRAZDAN YANLIŞ SONUCA

Feministler Bloom tarafından ''evrensel'' denilen, batı kanonunu ''ataerkillik''le, marksistler ''sınıf çatışması''yla açıklar. Yeni tarihselciler ''değişen güç ilişkileri''yle, yapıbozumcular ise ''dil ve metinler arası okuma''yla. Bloom bir nevi ''Bu mudur yani?!'' diye sorar. Ve eğer buysa, sanat ölmüştür, gerçekten yazar da ölmüştür, o zaman ölümsüz eserlerden söz etmek mümkün değildir, çünkü sonuçta kanon ölmüştür der. Bloom''un itirazına katılmamak mümkün değil. Fakat Bloom''un itirazı sonucunda ulaştığı fikre katılmak da mümkün değil. Bloom haklı bir itirazdan yanlış sonuçlara ulaşır. Diğer ifadeyle Batı Kanonu''nda Bloom pire için yorgan yakar. O, marksistlere kızıp bütün ideolojileri, siyasi hareket ve etkileri reddeder. Feministlere kızıp, cinsel ayrımın sonuçlarını görmezden gelir. Yapıbozumcuların ortaya çıkardığı felsefenin yanından bile geçmez. Bir nevi sanat denilince toplum, devlet, aile, iktisat ve tarihi kaldırıp atar. Tabii asıl, toplumu toplum yapan din ve ahlakı düşmanlaştırır. Ve karşı çıktığı bütün okumaların, sonuçta yapmaya çalıştığı şeyi, farklı bir şekilde gerçekleştirmeye çalışır. Bu da, seküler bir din icadı (''Amerika dini'') veya ''seküler bir kutsal kitap'' (Hamlet, Denemeler, Kendimin Şarkısı…) arayışıdır.

NEFRETLE ANLAMAYA ÇALIŞMAK

Ulaşılmaya çalışılan nokta aynı. Tartışma, yola dair. Bu amaç Bloom''u, kendisinin farkında olmadığı bir şekilde kısıtlar. Yani eleştirdiği indirgemeciliğe kendisi de düşer. O da her şeyi sekülerizme indirger. Aslında birer dini, ahlaki veya siyasi kitap olarak okunacak metinleri sekülerlikle taçlandırmaya veya onlardaki az buçuk bulunan dünyeviliği abartmaya çalışır. Dante veya Tolstoy örneğinde, bu yüzden tespitleri çok zayıf kalır. Cervantes''in Don Kişot''u neden öyle değil de böyle hareket ettirdiğini bir türlü açıklayamaz. Whitman''ın popülizmini anlamlandıramaz, onun şiirlerindeki cinselliği keşfederek zaman geçirir. Büyük eserlerde kilise, Hıristiyanlık veya genel olarak dine karşı bir işaret gördüğü an ona sarılır. Ve o eserin yazarını dinsiz veya dine karşı kayıtsız, kitabı ise seküler bir kutsal kitap ilan ediverir. Dante''nin öbür dünya yolculuğuna dair yazdığı İlahi Komedya''ya veya Tolstoy''un her eseriyle işlemeye çalıştığı Hıristiyanlık ahlakı veya Tanrı anlayışına apokaliptik bir merak damgası vurur. Sonuçta ona göre bütün büyük sanatçılar birer metafor olarak Tanrı, İncil, ahlak, vatan, toplum gibi konuları işlemişlerdir. Ötesinde bir anlamları olamaz.

Bloom, eleştirdiği kuramcılar gibi nefretten yola çıkar. Bu yüzden aslında Bloom''un Batı Kanonu''ndaki bütün cümleleri tartışmalıdır. Çünkü o da her tespite veya esere ''Bu böyledir ama…'' diyerek yaklaşır. Bloom''un bütün tespit ve yargılarına ''ama'' diyerek karşı çıkabiliriz. Bunu Batılılar yapabilir. Fakat Batı dışındaki toplumlar daha rahat yapar. Çünkü Bloom bayrağı getirip Batı''nın tam ortasına dikerek zaten sanat, edebiyat ve düşünce adına tartışmalı bir eylemde bulunmuştur. Bloom, Etkilenme Endişesi gibi bir kitabın yazarı olmasına rağmen şaşırtıcı bir şekilde sanki Batı''nın öncüsü veya etkilendiği bir toplum veya felsefe yokmuş gibi düşünür ve yargılar. Örneğin ona göre Shakespeare veya Dante''nin öncesi yoktur. Cervantes kendi kendinin mucididir. Montaigne''in Denemeler''inde adını andığı filozoflar, Montaigne olmasaydı, kıymetsiz kalacaklardı. Bloom''un bu tür yargı ve abartmaları, kafa bulduğu ''hakikat arayışı''nı, daha da acıklısı hakikati yok saymasındandır. Kala kala geriye, sadece dünya ve dünyevilik kalır. Yani Bloom''un inandığı tek din ve gerçek.

Bloom''un kötü niyeti; ele aldığı yazar ve eserleri sekülerliğe zorlamasındadır. Yine de Batı Kanonu, sekülerizmin, hakikat hilafına nasıl zorlama bir okuma olduğunu göstermesi açısından faydalıdır. Batı Kanonu için yeni bir tarih yazımı da denilebilir. Bloom bilindiği üzere Amerikalıdır. Ve Bloom''a göre sekülerizm, bir ''Amerikan dini''dir. Geçmişi olmayan Amerika, herhalde Avrupa''yı da öncesi yokmuş gibi okuyacak ve yeniden yazacaktı.

Kitabın Künyesi:

Batı Kanonu -Çağların Ekolleri ve Kitapları-

Harold Bloom

Çev. Çiğdem Pala Mull

İthaki Yayınları

Ağustos 2014

517 sayfa

10 yıl önce