|

Deleuze'e bu kitaptan başlamalı

'Müzakereler' Gilles Deleuze ile yayınlanan kitaplarının ardından yapılan konuşmaları içeriyor. Bu nedenle 'Müzakereler' Deleuze'ün düşüncesine girebilmek için iyi bir anahtar kitap olma özelliği taşıyor.

00:00 - 6/09/2006 Çarşamba
Güncelleme: 23:24 - 19/09/2006 Salı
Yeni Şafak
Deleuze'e bu kitaptan başlamalı
Deleuze'e bu kitaptan başlamalı

Paris'teyken yaptığım çevirilerle 1990 yılında yayımlanan Diyaloglar, Kapitalizm ve Şizofreni 1, ve Felix Guattari'nin Üç Ekoloji kitaplarıyla Gilles Deleuze ve Felix Guattrai'nin düşüncesi Türkçe ile aşina olmaya başladı. Daha önce de Ahmet Soysal'ın yaptığı Yazko ve Beyaz dergilerindeki küçük çeviriler, Deleuze'ü bir grup sanatsevere tanıtmıştı. 1990'lı yılarda Mimar Sinan Sosyoloji Bölümünde yaptığım dersler, BİLAR'da Ahmet Soysal ile birlikte yaptığımız İskender Savaş'ın davetiyle gerçekleşen Deleuze-Guattari seminerleri ve daha sonra da sanatsal alandaki yankılarını, Genç Etkinlik sergisinde (1996) Yersizyurdsuzlaşma kavramı etrafında çalışmalar yapan sanatçılarla buldu. Birçok akademisyen ve sanatçı Deleuze ve Guattari'yi okumaya ve onların düşüncelerinden yararlanmaya başlamışlardı.

Daha sonraları çeviriler çoğaldı, Deleuze meraklıları artmaya başladı; her ne kadar siyasi alanda Deleuze-Guattari düşüncesi daha hâlâ yer edinmemişse bile, onun ve Foucault'nun yaklaşımlarından etkilenenlerin sayısında artış olduğunu gözlemleyebiliriz. Akbank Sanat'da yaptığım Gilles Deleuze İçin sergisi de bunun bir kanıtı olarak durmaktadır karşımızda.

Sergi sırasında daha önce bu öğretim yılında yayımlanan birkaç kitap da Türkçeye yeni çevrilmiş bir şekilde görünür olmaya başladılar. Perikles ve Verdi, Bergsonizm, Müzakereler, Toplumbilim dergisi Giles Deleuze Özel sayısının ikinci baskısı ve de Gilles Deleuze de Denetim Toplumu -ki bu kitap Deleuze'ün Müzakereler'in son bölümünde (V. Bölüm:Politika) geliştirilmiş olan yazılardan oluşuyor- sözünü ettiğim kitaplar arasında.

'Müzakereler', burada yer alan ve Deleuze ile konuşmaları da kapsadığından kolay okunabilen, Deleuze'ün son dönem kitaplarından.

Kitap öncelikle Deleuze üzerine eğreti bir kitap yazmış olan ve Vincennes Üniversitesi'ndeki derslerinden etkilenerek Deleuze'ün bir pop star olduğunu ileri süren Michel Cressole'e cevap veren bir mektupla başlıyor. Ardından Anti-Oidipus (1972) ile Bin Yayla (1980) kitapları üzerine konuşmalara değiniliyor ve iki kitap arasındaki kaymadan söz ediliyor. 1968'in analizi olarak okunan Anti-Oidipus'un ve onun son bölümünü oluşturan şizo-analize nazaran Bin Yayla kitabının, daha tarihi bir çizgide, Deleuze ve Guattari'nin göçebe düşüncesine yakın, yeni kavramlarla bezenmiş bir şekildeki hali söz konusu ediliyor. Nakarat, savaş makinası, kaygan ve pürtüklü mekanlar devletçi kapma aygıtının ve göçebe makinanın kavramları olarak çıkıyor karşımıza: Hem Deleuze hem de Guattari cevaplar vererek düşüncelerini daha büyük bir kitleye açıyorlar.

5 bölümden oluşan kitapta sinema üzerine Deleuze'ün düşüncelerine yakınlaşmak mümkün. Hareket imge ve zaman imge olarak adlandırılan iki kitap üzerine olan konuşmalardan birincisi ünlü Cahier de Cinema dergisinin 1983 tarihinde sinema kitabının ilk yayınlanmasından sonra yapılan konuşmayı içeriyor. İkinci konuşmada ise Cinema dergisinin 1985 yılında Zaman-İmge'nin yayımlanmasından sonra yapılan konuşma metni. 1986 yılında ise Hors-Cadre dergisinin sorduğu 5 soruya cevap veriyor Deleuze. Sinemanın 2. Dünya savaşından önce sensori-motör bir durumdan -ki bu harekete bağlı olarak işlemektedir- optik ve sesli bir hale girerek zaman imgeye doğru bir kayma yaptığını vurguluyor Deleuze. Burada ilginç olarak duran Deleuze'ün sinema yazılarında denetim kavramının Serge Daney için kaleme aldığı mektupta bulunmuş olması. Müzakereler kitabının 85. sayfasında, faşizm ve devlet manipülasyonlarından itibaren savaş sonrasında denetim toplumunun oluşmasında, Burroughs'un modern güce verdiği adın etkisini görmekteyiz. Sinema derslerinde de Foucault'nun biyo-politik kavramını bulduğunda Burroughs'a yaslandığını söylemekteydi. Sinemadan sonra televizyonun rolünü de bu anlamda kurmak mümkün.

Kitabın 3. bölümü Deleuze'ün 'eşim' diye söz ettiği Foucault ile ilgili. Buradaki konuşmalar Deleuze'ün Foucault ile olan düşünsel beraberliğini bize hatırlatıyor. Sinema kitaplarının yavaş yavaş Foucault'ya doğru giden bir çizgiye oturması da Dork Zabunyan'ın tezlerinden biri olarak bu kitapta bir kronolojiye bağlanıyor.

4. bölümde olan François Ewald'ın Deleuze ile Magazine Litteraire için yapmış olduğu konuşmayı okuyoruz. Bu konuşma da Kıvrım, Leibniz ve Barok kitabının yayımlanmasından sonra yapılan bir söyleşi. Aynı kitap için R. Maggiori ile olan konuşma yine Kıvrım kitabı üzerine (1988). Spinoza üzerine olan küçük yazıda ise söz diziminin kavrama doğru nasıl geliştiği hakkında üslup ve kavram arasındaki geçişliliğe değiniyor Deleuze.

Bunlar Fesefe üstbaşlığı altında ele alınmış konuşmalar. Deleuze'ün Foucault'nun düşüncesini anlamak için, onunla yapılan söyleşileri okumak lazımdır dediği, Michel Foucault, Bir Karşılaşma kolokyumundaki meşhur konuşmasından sonra, François Ewald ve Daniel Defert'in çalışmaları başlamış gibi durmaktadır: Dits et Ecrits bu şekilde ortaya çıkmıştır. Müzakereler adlı kitap ise kitaplarının yayımlanmasından sonra Deleuze ile yapılan konuşmaları içermektedir. Ve bu nedenden dolayı da aynı Claire Parnet ile yaptığı Diyaloglar kitabı gibi Müzakereler de Deleuze'ün düşüncesine girmek için iyi bir anahtar kitaptır.

Son bölümdeki (Politika) denetim toplumu üzerine, Toni Negri'nin Futur Anterieure dergisi için yaptığı mülakat ve son olarak 1990 yılında L'autre Journal 'deki Deleuze'ün yazısı geçmişe ait olmaktan çok geleceğe doğru açılan ve Negri ve Hardt tarafından da geliştirilmeye çalışılan bir yeni siyasi düşüncenin açılımına bağlıdır. Ve devam edilmesi de beklemektedir. Öteki küreselleşmecilerin hareketinin de, bu denetim toplumu kavramının eleştirisinden ivme almakta olduğunu unutmamalıyız.


Müzakereler

Gilles Deleuze

Çevirmen: İnci Uysal

Norgunk Yayınları

204 sayfa

18 yıl önce