|

Her sokak başında bir maraş hikayesi

Mikdad'dan Ukkaşe'ye, Yemenli Eşter'den Tepedelen Halil Ağa'ya, Kundakçı Derviş'ten Mıllış Nuri'ye, Maraş'ın her sokağında bir kahramanlık hikayesi var. 'Kahramanmaraş'ın Öyküsü', zengin karakterlerle süslü bu destanı anlatmaya soyunuyor.

Atilla Diş
00:00 - 13/01/2014 Pazartesi
Güncelleme: 16:12 - 13/01/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Her sokak başında bir maraş hikayesi
Her sokak başında bir maraş hikayesi

Şairler Parkı'nda oturan çocukların ortama neşe katmak için hatırlattıkları hikayedir: Tayini Maraş'a çıkan bir memur, ilk defa geldiği bu şehri tanımak için caddeleri turlarken, yanından geçen bir dolmuşun penceresinden haykıran çırağın sözlerine kulak kesilmiş. Yolcu toplamak için çığırtkanlık yapan çırağın söylediği cadde-mahalle adları, memuru dehşete düşürmeye yetmiş: 'Boğazkesen, Kanlıdere, Uzunoluk, Mağralı, Hastaneee!'

Duyduğu isimlerden ürken memurun tayinini ilk fırsatta başka şehre aldırdığı söylenir, ancak Ahir Dağı'ndaki yaylalardan esen rüzgarla ruhları 'zeytin dalına yeni tünemiş cubbal kuşuna' dönen Maraşlıların kanlı sokaklardan bir şikayeti yoktur. Zira Bedir Savaşı'nın tek süvarisi, Kainatın Efendisi'nin (s.a.s) defaatle övdüğü, Allah yolunda ilk at koşturan Mikdad, buradadır. Kul hakkını ödetmek için kırbaçlamaya hazırlandığı Peygamber'in, sırtını açtığında mübarek mührünü öpen Ukkaşe, buradadır. Tam da bu yüzden, her sokağına bir şehidin ruh verdiği Maraş'ta, iki mızrak boyu Ökkeş vardır.

SİNA'DAN YÜRÜDÜLER

Hz. Ömer komutasındaki İslam orduları kenti Bizans'tan alırken, Hz. Ali, sırtını kimsenin yere getiremediği Yemenli Eşter'i Mısır'a vali yapar. Ancak o, yolda şehit edilir, Maraş'taki bir tepeye gömülür. 'Eşter ruhu'nun derinlemesine hissedildiği Bertiz platolarından o tarihten sonra bütün dünyanın tanıyacağı güreşçiler yetişir. Aradan 13 asır geçer. Maraş'tan Yemen'e onbinler gider. Büyükdedem Durmuş, sarp Şahare kayalıklarında isyankar İmam Yahya'yı kovaladığı sırada şehit olurken, Hacı Yusuf Culfa Yemen çöllerinde Fransızlara, Tepedelen Halil Ağa ise İngilizlere esir düşer. Biri, tüm esirlerin zehirlendiği katliamdan sağ çıkar, bir manga Fransız'ı rehin tutar, intikamını böyle alır; öbürü tek gözüyle 18 yıl savaştıktan sonra çölü yürüyerek aşıp memlekete döner. Tam 100 yıl önce Maraş'a yalın ayak giren adamların hikayeleri, artık insanlara sıradan gelmektedir.

Fakat sıla-i rahimde de bahar günü yoktur. İşgal altındaki antik Romalı Maraş'ın sokaklarında istiklâl aşığı adamlar belirir. Karnına aldığı şarapnelle dışarı sarkan bağırsaklarını toplayarak yerine koyan ve kuşağını bağlayıp cenge devam eden Mıllış Nuri'ler vardır. Düşman karargahlarını havaya uçuran Kundakçı Derviş, peçeye uzanan eli kırmak için Sütçü İmam'dan önce davranıp şehit olan Çakmakçı Said, Şapka Devrimi'ne karşı çıktığından ötürü 1925'teki idamı öncesinde son sözü sorulan ve 'Benim adım Maşallah, şapka giymem inşallah' diyen sokak savaşları ustası Divanlılı Maşallah Ali Efendi ile daha binlercesi... Hep bu sokaklarda, aramızdadırlar. Çünkü şehit olmuşlardır.  

CESARET İSTEYEN BİR İŞ

'Kahramanmaraş'ın Öyküsü' adlı eser, şehitleriyle ünlü toprakların kültür dünyasına güç kazandırıyor. Kimlerin isminin hangi cadde-sokakta ölümsüzleştiğini anlatmaya soyunmak cesaret isteyen bir iş. Kahramanmaraş Belediyesi'ni bu kültür hizmetinden ötürü tebrik ediyor, Maraş'a ait bütün salname, tahrir, tapu tahrir ve mühimme defterlerinin de tıpkıbasımlarıyla birlikte yayınlanmasını gönülden arzu ediyoruz.

Kitabın Künyesi:

K.Maraş'ın Öyküsü

Serdar Yakar

Kahramanmaraş Belediyesi

2013

745 (2 cilt)

10 yıl önce