|

İlk gençlik edebiyatından 10 seçme eser

Okumanın tadı edebi metnin ağırlığına göre değişebilir. Değişmeyen şey ise okudukça hayatın daha anlamlı hâle gelmesi. İlk gençlik çağındaki okurlar için 10 eserlik bir seçki hazırladık. Bu kitaplar arasında korku öyküsü de var Hasan Ali Toptaş romanı da.

Yeni Şafak
16:20 - 11/05/2017 Perşembe
Güncelleme: 11:10 - 15/05/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
İlk gençlik edebiyatından 10 seçme eser
İlk gençlik edebiyatından 10 seçme eser
SEVİNÇ ŞAHİN

İyi ki kitaplar var diyoruz ya, artık iyi ki kitap tanıtım ekleri ve dergileri de var demeliyiz. Kitap tanıtım ekleri ve kitap tanıtım dergileri yayıncılık sektöründe çok ehemmiyetli bir yerdeler. Bu ehemmiyet hem okuyucu açısından hem de yayıncılar açısından. Bu yayınlarda okuyucu, tercihleri için bir kılavuz bulurken, yayıncı da yayınladığı eserlerin okuyucuya ulaşmasını ve bir seçkinin oluşmasını müşahade etmiş oluyor ki, bu her iki taraf için çok değerli bir kazanımdır.

Her gün sayısız eser okuyucusunu bulmak için yola çıkıyor. Kimi çok fazla rağbet görürken, kimi kıyıda köşede sessizce keşfedilmeyi bekliyor. Bazen dikkatli bir okur çıkıyor ve o boynu bükük bekleyen eserin dünyaca tanınmasına neden olabiliyor. Özellikle de yeni yazarların eserleri bu aşamadan geçiyor, geçmek te zorunda. Yani kitaplar sadece içlerinde serüven barındırmıyorlar, onların yazılışları da bir serüven olduğu gibi, yayınlandıktan sonra ki yaşamları da bir serüvenler dizisi olabiliyor. Zaman eninde sonunda onları hak ettikleri yere taşıyor. Bu yazımızda ilk gençlik edebiyatından 10 eserlik bir seçki hazırladık. Nedir ilk gençlik? Hangi yaş ortalaması ‘ilk gençlik’ içine girer? Sınırlar çoğu zaman kafa karıştırıcı olabiliyor. Biliyorsunuz kitap okuma hususunda, yaş ortalamalarında alt sınır var, üst sınır yoktur. En alt sınırda ki bir eseri okurken, her yaştan okur da aynı keyfi aldığı zaman biz o eseri “edebi” eserler arasına koyuyoruz. Edebi olarak anılmayı hak eden eserlerle tanışmak sadece şans işi değil doğrusu, aramak da lazım.

1) İçimdeki Müzik

İçimdeki Müzik, Timaş Yayınları’ndan çıkan, gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yazılmış, umut ve hüzün dolu bir roman. Yazarı Sharon M. Draper, İngiltere’nin saygın Edebiyat Ödüllerinden Coratta Scott King Ödüllü almış. Eser 11 yaşında, beyin felci hastalığından dolayı, yürüyemeyen, konuşamayan, tekerli sandalyeye mahkum Melody’nin öyküsünü anlatıyor. Yazar Draper, hiçbir organına komut veremeyen ama beyni muhteşem işleyen Melody’nin, anne babası, arkadaşları, öğretmenleri ve komşuları ile ilişkisini ve onun kendini kanıtlama çabasını anlatıyor. Kitabı tek kelimeyle anlatmak gerekirse; “Asla pes etme!” diyen bir eser demek yeterli olacaktır.


2) Babam Çalılığa Dönüşünce

Hayy Yayınları’ndan çıkan, Hollandalı yazar Joke van Leeuwen tarafından kaleme alınan bu eser, her şey gayet normal bir şekilde devam ederken, beklenmedik bir anda savaşla ve sınırla tanışan küçük bir çocuğun hikayesini anlatır. “Sınır” ne demek? Savaş nedir? Sınırların ardında yaşayanlar kimlerdir? Bu sınırları kim belirliyor? Gibi soruların cevaplarını bulmak çok zordur bir çocuk için. Küçük kız, kamuflaj amacıyla çalılığa dönüşen ve güneye giden babasının ardından babaannesiyle kalır. Zaten annesi çok uzaklarda yaşamaktadır. Babaanne, savaş evlerine çok yaklaşınca, annesinin adresini bir kağıda yazar, kendi resmini de unutmasın diye çizer ve sınırı geçerek annesine gitmesi için onu bir bilinmeyene yollar. Artık tamamen yabancılar vardır çevresinde ve her an kaçması gerekebilir diye ayakkabılarıyla yatar küçük kız. Bir küçük çocuğun kaldırabileceğinden çok fazlasıdır yaşadıkları ama her şeye rağmen ilkelerini koruyarak umutla yolculuğuna devam eder.


3) Ozan Beedle’nin Hikayeleri

Harry Potter serisiyle tanınan J.K.Rowling’den bir kitap. Yazar ilk yedi kopyasını el yazısıyla tamamlamış ve resimlediği bu kopyaların altı tanesini Harry Potter’ın yolculuğunda kendisini yalnız bırakmayan altı kişiye hediye etmiş. Yedincisi ise geliri “Children’s High Level Group” adlı hayır kurumuna bağışlanmak üzere açık artırmayla satılmış. Ayrıca bu kitabın dünyanın her yerindeki satışından elde edilen gelir de bu kuruma aktarılıyor.

Serinin son kitabı olan Harry Potter ve Ölüm Yadigârları’nı okuyanların hatırlayacakları, kitapta büyük önem taşıyan, olayların aydınlanmasında kritik bir rol oynayan bir iç kitap Ozan Beedle’ın Hikâyeleri. Kitap, beş farklı hikâye içeriyor. Hikayelerin isimleri de oldukça ilgi çekici: Büyücü ve Zıplayan Kazan, İyi Kader Çeşmesi, Sihirbazın Kıllı Kalbi, Babbitty Rabbity ve Kıkırdayan Kütüğü ve Üç Kardeşin Hikayesi. Her bir hikaye çok önemli mesajlar içeriyor. Aslında bunlara hikaye yerine masal demek daha doğru olacaktır. Yediden yetmişe herkesin severek okuyabileceği türden masallar.

Harry Potter dünyasının en sevilen karakterlerinden biri, Hogwarts’ın efsanevi müdürü Albus Dumbledore’un notlarıyla zenginleşen kitap bir masal kitabı olarak, bu dünyayı hiç tanımayan kişiler tarafından büyük bir zevkle okunabileceği gibi Harry Potter hayranlarına çok tanıdık gelecek karakterler ve hikâyeler içeriyor, akıllarındaki bazı soruların cevaplarını veriyor.


4) Kayıp İsimler Krallığı

İsimsiz olduğunuzu bir düşünün. Hiçbir şeyin isminin olmadığı bir yer hayal edin. Hayal bile edemediniz değil mi? Bence korktunuz! Ben korktum şahsen. Dünyadaki tüm isimleri yok ederek sadece kendi isminin bilinmesiyle bir hakimiyet peşinde olan Kral Abus ve onunla mücadele etmek zorunda olan Yunus’un aklı almaz maceralarını okuyacağınız Kayıp İsimler Krallığı’nı Figen Yaman Çoşar yazdı, Genç Erdem yayınladı.

Henüz 13 yaşında olan Yunus’un görevi krallığın beklediği güneşi sırtlamaktır. O yaştaki bir çocuk için oldukça zor bir görevdir bu. Ama Yunus, bunu başarmak zorundadır yoksa Kral Abus Kadim Kitap’la birlikte tüm isimleri yok edecektir. İsimlerini unutan insanların hafızalarının yerine gelmesi için mutlaka Kadim Kitap’ı görmeleri gerekmektedir. İşte o zaman kendilerini Kral’a karşı güçlü hissedecekler ve bu savaş ancak böyle kazanılacaktır. Fantastik roman tadında bu eseri okurken aynı zamanda bir masal dünyasına yolculuk yapacaksınız.


5) Montsuzlar

Eğitimci ve yazar Ömer Açık’tan enteresan bir hikaye. Hemen her yerde karşımıza çıkan alfabetik sıralamaya neredeyse felsefi bir bakış açısı getiren Montsuzlar, sürpriz kurgusuyla dikkat çekiyor. Veysel ve yedi arkadaşının okulun dağıttığı monta sahip olamamalarının tek bir nedeni vardır; isimlerinin baş harfinin alfabenin sonlarında yer alması. Sanki okuldaki öğrenci sayısı belli değilmiş gibi yapılan bu hatanın faturası bu sekiz öğrenciye kesilir. Ama Veysel, hakkı olanı savunmakta kararlıdır. “Alfabetik Diktatörlüğe Son”, “Montsuzlara Mont Düşünceye Özgürlük”, “Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz” gibi ifadeler, bir anda okulun gündemine oturur. Yaptığı girişimlerle, okulda birçok kişiyi etkisi altına alır Veysel. Bu etkinin boyutlarını görmek için okumak gerekli tabii ki.

Bir okul ve bu başıbozuk disiplin uygulaması hepimize bir yerlerden tanıdık gelecektir. Anlamsız ve sadece “uğraşmamak” için konulmuş kuralların, uygulamaların aslında nelere sebep olduğunu gösteren bir hikaye Montsuzlar. Naçizane görüşüm, iyi senaristin elinden iyi bir film de olur. Bilmem Ömer Açık buna ne der? Eseri Günışığı Kitaplığı’ndan bulabilirsiniz.


6) Üç Öykü

Sabahattin Ali’nin “Üç Öykü” isimli eseri Yapı Kredi Yayınları arasından çıktı. YKY bunu hep yapıyor zaten; Gençleri eskimeyen eserle tanıştırmak. Elbette yeni yazarlarımız içinde de birçok güçlü kalemler var. Bir kısmı bu edebiyat yolculuğunda gerilerde kalacak belki ama bir kısmı da aynı Sabahattin Ali gibi, yıllar sonra bile anılacak, hatta bazı eserleri çok satanlar listesinden inmeyecek. 11-15 yaş grubu okurlar için hazırlanan kitap ‘Arabalar Beş Kuruşa’, ‘Ayran’ ve ‘Sırça Köşk’ adlı öykülerden oluşuyor. Sırça Köşk isimli öykü, yine aynı isimle ilk kez 1946 yılında başka öykülerin de yer aldığı kitapta yayınlanmış fakat bu öykü sakıncalı bulunarak kitap yasaklanmıştı.

Üç öykünün de ortak noktası çalışan çocuklar, yoksulluk, çaresizlik. Sırça Köşk biraz daha masal tadındadır. Sabahattin Ali eğitimci bir geçmişi olan, yaşadığı dönemin her türlü hadiselerine kafa yormuş, düşünceler geliştirmiş üretken bir yazarımızdır. Gençlerimizin Sabahattin Ali’nin kalemiyle tanışması için bu eser harika bir başlangıç olabilir.


7) Metros

Sadık Yemni Metros isimli eserini, kitabın arka kapağında yer alan “Metros edebiyatımızda cümbüşlü tirildeme makamında icra edilen ilk yapıt” cümlesiyle tanımlıyor. Bunun ne anlama geldiğini ise kendisiyle eser üzerine yapılan bir söyleşi de şöyle açıklamış: “Cümbüşlü Tirildeme’yi İngilizce Action Thriller’in yerine buldum. Yıllar önce tirildeme kelimesini lanse etmiştim. Yanına cümbüşü koyunca oldu bize Türkçe action thriller. Artık başka bir dille söylememize gerek yok. Trigonemetri yerine üçgenbilimi demek gibi.”

Amsterdam’da yaşaması sebebiyle bu kenti sık sık eserlerinde kullanan Sadık Yemni, bu eserindeki öyküsü de yine Amsterdam’da. Bir akşam 83 nolu metro aracına binenlerin henüz olacaklardan haberleri yoktu. Bu yolculardan dördü dünyanın gidişatını değiştirmek için seçilmiş. Bir kısmının ise metroya binişi gizli bir güç tarafından engellenmiş. Amerikalı bilim insanı Jeff Crimson ve ekibi aslında hangi amaçla seçilmiş olduklarını bilmiyordu. İstanbul’da biten bir serüven böyle başlamış oluyordu. Bu eserde fantastik ve bilimkurgu olmasının yanı sıra derin devletlerin vatandaş üzerindeki baskısı ve derin devletler arasındaki mücadeleler ve hiçbir zaman sonu gelmeyecek iktidar mücadelelerinin acımasız yöntemleri anlatılmaktadır. Sadık Yemni, eseri için “Ulus ötesi bir romandır” diyor.


8) Aynur Çimenlekesi ve Pek Sıradan Ailesi

Eğlenceli olduğu kadar da düşündürücü bir öykü: Aynur Çimenlekesi ve Pek Sıradan Ailesi. Bu pek sıradan ailenin pek sıradan olmayan macerası Hale Gürbüz tarafından yazıldı. Tipik bir Türk ailesinin konu edildiği eserde, başkahramanımız Aynur’un bir abisi ve ikiz kız kardeşi var. Annesi ve babası hem çok neşeli hem de çok zeki bir kız olan Aynur’la başetmekte zorlanmaktadır. Minik Aynur ise her şeyde gülünecek bir şeyler bulmayı huy edinmiştir.

Gençlerimizin yaşam içinde nasıl hissedip, nasıl düşündüklerine dair ipuçlarıyla dolu bu eser, bu yönüyle de yetişkinlere göz kırpıyor. Çocuklarını anlamak isteyen ebeveynlere duyurulur.

Mizah ağırlıklı bu kitaba tamamen mizahi bir eserdir demek doğru olmayacak, daha ziyade hayatın içinde bulunan mizahı açığa çıkaran, günlük yaşamımızın içinde karşılaştığımız olaylara farklı bakış açılar getiren Aynur Çimenlekesi ve Pek Sıradan Ailesi, ilk gençlik dönemi için oldukça önemli bir yerde duruyor.


9) Kuşlar Yasına Gider

Eserlerinde “Derinliği yüzeye çekmek” isteyen bir yazarın, Hasan Ali Toptaş’ın usta kaleminden, bir baba- oğul ilişkisi çerçevesinde, ölüm merkezli bu romanı ilk gençlik romanları arasına koyup koymamakta tereddüt etmedim desem yalan olur. Fakat şu var ki, en azından denenmeli.

Roman yayınlandığı tarihten itibaren ilgi uyandırmış ve birçok eleştirmen tarafından otobiyografik bir eser olduğu hususunda ortak bir görüş ortaya konmuştur. Diğer eserleri için de sık sık “otobiyografik” oldukları gündeme gelse de bunun hemen her eser eser ve yazar için kaçınılmaz olduğunu düşündüğümü söylemeden edemeyeceğim. Kuşlar Yasına Gider, bir Anadolu hikayesi, bir Anadolu türküsü, bir Anadolu gerçeği... Ve Hasan Ali Toptaş, bizlere ölüm gibi ağırlığı olan bir konuyu naif bir şekilde sunuyor.


10) Kumsalda

Gençlik kitapları deyince bunların arasına bir de “korku” kitabı eklemek gerek. “Korku” bir edebiyat türü olarak kendini kabul ettirmiş durumda artık. Ve gençler arasında da popülaritesi yüksek bir kulvar.

İçinde korku öğelerinin anlatıldığı eserler aslında okuyucuya korkularla baş etme konusunda oldukça faydalı olan eserlerdir. Hepimizin dile getirdiğimiz veya getiremediğimiz korkuları vardır ve onlardan biriyle bir kitap sayfasında ya da bir film sahnesinde karşılaşmak bize faklı bir bakışın kapılarını açabiliyor. Ve bu da hayatımızı kolaylaştırabiliyor.

Mehmet Fırat Pürselim, soyadına inat, tekinsiz konularda konuşmayı çok seven bir yazarımız. Kitabın kahramanı Tufan, tatil için gittikleri yerde canı sıkılmakta ve İstanbul’a döneceği günü iple çekmektedir. Ama bir gece kumsalda yürüyüş yaparken ateş yakıp, etrafına oturmuş dört gençle karşılaşıyor ve aralarına katılıyor. Eserde hem bu beş gencin hikayesini, hem de onların anlattıkları, kimi zaman Türk- İslam dünyasına ait korku mitlerini barındıran hikayelerini, kimi zamansa farklı hikayelerini de okuyacaksınız. Kahramanlarla birlikte okurunu da her hikayeyle bir yolculuğa çıkarıp, tekrar o ateşin başına döndürerek iyi bir denge yakalamış yazar Mehmet Fırat Pürselim. Bu yolculuklar aslında o gençlerin iç dünyalarına yaptıkları yolculuklar ve dönüş herkesi memnun eden bir dönüş oluyor.

İyi okumalar yapmak, iyi yaşamanın şartlarındandır sevgili okur; iyi okumalar dilerim.


#seçmeler
7 yıl önce