Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’ya fıkıh, Arapça, edebiyat, ahlâk gibi dersleri veren Gelibolulu Mustafa Sürûrî, bu dönemde “Şerhu’l-Misbâh” ve “Şerh-i Merâh” adlı iki şerh kaleme aldı. Bunlardan “Şerhu’l-Misbâh” araştırmacı yazar Dr. Hüseyin Okur tarafından günümüze kazandırıldı. Titiz çalışmalar sonucu Sürûrî’nin el yazmalarından ortaya çıkartılan eser Arapça gramer üzerine bir çalışma. Eserlerini Arapça, Farsça ve Türkçe olarak üç dilde yazmış olan Sürûrî’nin eserlerinin çoğunu şerh ve haşiye çalışmaları oluşturmuş. Farsça ve Arapça şiirleri de bulunmakta. Dini ilimlere dair telif ettiği eserlere dair hiçbir tenkitte bulunulmamış. Dînî ve edebî birçok esere şerh yazmıştır. Şerhu’l-Misbâh ve Şerh-i Merâh’ın yanı sıra Şerh-i Hidâye, Haşiye-i Tefsîr-i Kâdı Beyzâvî, Şerh-i Buhârî dînî-ilmî nitelikteki şerhlerden bazılarıdır. Tıp ve gramer sahasında da birçok şerh Surûrî tarafından yazılmıştır. Edebî olarak şerh ettiği eserler Gülistân, Bûstân, Hâfız Dîvânı, Şebistân-ı Hayâl ve Mesnevî’dir. Mesnevî’yi şerhinden sonra Şârih-i Mesnevî ünvânıyla anılmıştır. Hüseyin Okur ile dizilerde adı geçmeyen, üzerine pek çalışma yapılmamış olan Sürûrî ve “Şerhu’l-Misbâh” üzerine konuştuk.
Türkiye’de bu zamana kadar Sürûrî hakkında hemen hemen hiçbir çalışma yapılmamış. Bu kadar önemli bir zat olmasına rağmen bu ilgisizlik üzüntü verici. Kasımpaşa’da kendisine ait olan, yıkılmak üzere bir kabristanı ve camii mevcut.
- KİTABIN KÜNYESİ
- Şerhu’l-Misbâh
- Gelibolulu Mustafa Sürûri
- Hazırlayan: Hüseyin Okur
- Haşimi Yayınevi
- 2017
- 200 sayfa