|

Yersiz yurtsuzluğu kim okur, kim yazar?

Göç ve mültecilik sosyal bilimler alanında çalışanların bu aralar üzerine en çok düşündükleri, kafa yordukları konular. Birbiri ardına tezler hazırlanıyor, saha araştırmaları yayınlanıyor. Meseleyi insanların kalbine taşıyacak olan edebiyat ise ağır ama emin adımlarla ilerliyor göç ve mültecilik bahsinde. Peki neler var bu iki konu başlığında ilk aklımıza gelen... bir bakalım, hatırlayalım istedik...

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/07/2016 Çarşamba
Güncelleme: 20:18 - 12/07/2016 Salı
Yeni Şafak

Filistinli bir entelektüel olan, düşünceleri ve yazdıklarıyla Batı'nın Ortadoğu'ya dair ezberlerini bozan Edward Said, otobiyografisine 'Yersiz Yurtsuz' adını vererek doğup büyüdüğü coğrafyanın kaderini de bu iki kelime ile özetlemişti. Bugün Suriye'den ve Ortadoğu'nun savaş yükselen her bölgesinden kaçmak zorunda kalan Edward Said gibi yüzlerce, binlerce insan var. Her gün yeni yersiz-yurtsuzlar ekleniyor listeye. Evinden, sokağından, okulundan, arkadaşlarından, yaşadığı şehirden ve ülkeden kaçmak zorunda kalan özellikle çocukların ruh halini Edward Said'in şu cümleleri yakıcı bir biçimde özetliyor:



“Bugün beni asıl kahreden şey, ailemizin ve dostlarımızın 1948 yılında başlayan, ülkeden ülkeye, şehirden şehire durmaksızın sürüklenmelerine neden olan sürgünlükleridir; o sıralar olayların iç yüzünü hiç bilmeyen, dünyadan habersiz bir tanığıydım bu sürgünlük halinin. On iki buçuk yaşında bir oğlan olarak, Filistin'den tanıdığım, orta sınıf sıradan insanlar olarak bildiğim kişilerin Kahire'de, yüzlerine ve yaşantılarına sinen hüznü, yokluğu görüyordum görmesine; yine de başlarına gelen felaketin gerçek yüzünü bir türlü kavrayamıyor, hikâyenin farklı parçalarını Filistin'de gerçekte neler olup bittiğini anlamamı sağlayacak şekilde bir araya getirmeyi başaramıyordum. “





GÖÇ EDEBİYATINDA YOLUN BAŞINDAYIZ

Göç ve mültecilik artık pek çok ülkenin en öncelikli meselelerinden biri. Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesi de bir süredir Türkiye'nin can alıcı tartışmalarından. Peki üzerine bu kadar laf ettiğimiz göç ve mültecilik hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Bu alanda yazılmış kitapların kaçta kaçını okuduk? Göçün edebiyattaki yansımaları ne ölçüde? Tüm bu soruların cevabını aramak üzere göç ve mültecilik yazınını gözden geçirdik bu sayıda.



Dünya edebiyatında her dönemde ciddi karşılığı olan temalar göç, sürgün ve hicret... Colombia Üniversitesi'nden Prof. Muhsin Jassim al-Musawi'ye göre edebiyatla, şiirle, insanların kalplerini harekete geçirebilir, çözüme etki edebilir ve kamuoyu oluşturabiliriz. Göç ve edebiyat konusunda önemli çalışmalara imza atan Musawi, “Edebiyat ve şiirde sürgün ve önemli yer tutuyor. Şairler ve edipler göç ve sürgün gibi konularda derinleştikçe aynı zamanda hisleri ve duyguları da o göçü yaşayanlarla aynileşiyor. Özellikle sürgün ve göç konusu sadece Ortadoğu açısından değil bütün dünya açısından önem arzediyor.” şeklinde konuşuyor.


Özellikle bizim coğrafyamızda, yüzyılın başlarında, üç kıtaya yayılan Osmanlı İmparatorluğunun bakiyesi topraklardan Anadolu'ya yaşanan göçler ve sürgünlerin edebiyatımıza önemli yansımaları olmuş. Nazan Bekiroğlu'nun Nar Ağacı ve Cihan Aktaş, Ayak İzlerinde Uğultu adlı kitapları göç ve mülteciliğe dair yazılmış en yakın zamanlı edebi eserler. İsmail Keskin›in Kaktüs Çiçeğinin Sürgünü adlı romanı da bu anlamda kaydadeğer önemli eserlerden. Keskin, Suriye'de savaşın başladığı yıllarda ailelerin kaçış sürecini gerçek hikâyelerden yola çıkarak ve ciddi bir saha araştırmasıyla kaleme almış. Destek Yayınlarından çıkan ve okurdan büyük ilgi gören iki kitap ise Meltem Yılmaz'ın kaleme aldığı göç hikâyelerinden oluşan Soraya ve Ertürk Akşun'un Agafya adlı romanı. Ancak sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek eserlerin dışında mülteciliğin olması gereken ölçülerde edebiyatımıza yansıdığını söylemek zor.



SAHA ARAŞTIRMALARI HIZ KAZANDI

Bir yanıyla çok ağır trajediler barındıran, öte yandan dünyada yeni yeni şekillenen bir toplumsal sürecin başlangıcı sayılan bu hareketlilik hakkında akademik çalışmaların sayısı ise edebiyata göre daha fazla. Zira toplum bilimleri üzerine çalışanlar için göç ve mültecilik çok verimli bir araştırma sahası. Mültecilerin ülkelerinden çıkış süreci, savaş travmasıyla baş edip edemedikleri, hayatları pahasına çıktıkları yolculukları, ara duraklarda ve yerleştikleri ülkelerde yaşadıkları, intibak süreçleri, Türkiye ve Avrupa ülkelerinde mültecilere bakış, entegrasyonun nasıl sağlanabileceği, yükselen milliyetçilik dalgalarına karşı ülkelerin bu yeni sakinleri ile birlikte yaşama kültürünün hangi yöntemlerle oluşturulması gerektiği pek çok araştırmacı, akademisyen ve sosyal bilimci tarafından ele alınıyor. Bilgi Üniversitesi Yayınları Göç Çalışmaları başlığı altında Türkiye'de Mültecilik, Türkiye'deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve Uyum, Türkiye'nin Göç Tarihi 14. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye'ye Göçler gibi pek çok önemli saha araştırması yayınladı sözgelimi. Hece Yayınları da göç ile ilgili araştırma kitaplarıyla dikkat çekiyor son dönemde. Geçen yıl Edward Said'in Sürgün Üzerine Düşünceler kitabını basan yayınevi bu yıl da, D.Bartham, M.V. Poros, P.Monforte imzası taşıyan Göç Konusunda Temel Kavramlar, Alexander Betts'in Zorunlu Göç ve Küresel Politikalar, Thomas Sowell'in Göç ve Kültür , Petrus Han'ın Göç Sosyolojisi adlı kitaplarıyla Türkçe göç literatürüne katkı sağladı.




Destek Yayınları Yayın Koordinatörü Özlem Esmergül:
Göç hikâyeleri hep ilgi çeker

Göç konusu son yıllarda edebiyatta nasıl şekilleniyor?

Göç konusu her dönem Türkçe edebiyatta da dünya edebiyatında da ilgi gören bir konu. Her zaman da görmeye devam edecektir. Çünkü hem acıklı insan hikâyeleriyle dolu, hem de çok güçlü bir siyasi ve tarihsel önemi var. Göç eden bir aile hikâyesi üzerinden dönemin içeriden ve dışarıdan geniş bir fotoğrafını çekmek, hem tarihe not düşmek hem de yeni ve yabancı bir hayata zorlanan insanların dramları üzerinden insan psikolojisini sorgulamak mümkün. Göç maalesef zorunluluktan kaynaklandığı için başlı başlına bir trajedi.



Yayınevinizden göçle ilgili çıkan yayınlar var mı? Varsa neler?

Bizde öne çıkan göç hikâyeleri Meltem Yılmaz'ın kaleme aldığı Soraya ve Ertürk Akşun'un Agafya romanlarıdır. Soraya, Suriye'den ailesiyle birlikte göç eden genç bir kızın hikâyesidir. Ertürk Akşun da Agafya da Bolşevik ihtilaliyle birlikte Türkiye'ye göçen Beyaz Rusları anlatıyor.



Bu kitaplara olan ilgide bir artış söz konusu mu? Nasıl bildirimler alıyorsunuz?

Göç temalı hikâyeler her zaman çok ilgi görmüştür. Destek Yayınları›nda 50 binlik satış rakamına ulaşan romanımızsa Agafya oldu. Uzun yıllar süren bir araştırmaya dayanır. Tarihi bilgi ve belge içeriği çok güçlüdür. Üstelik çok da sarsıcı bir aşk hikâyesi anlatır.



Hece Yayınları Hayriye Ünal, Cansu Dikme:
Edebiyatın en zengin konularından

Göç, sürgünlük, savaş, hicret vb. insanlığın hep gündeminde olmuş. Tüm topluluklar büyürken başka kentlere, ülkelere taşmışlar. Edebiyatın en zengin konularından biri. Biz dergi olarak çeşitli bağlamlarda göçü dosyalarımızda işledik, son olarak geçtiğimiz Mayıs ayında Hece'de Sosyal Hareketlilik adlı bir oturum yaptık. Yayınevimizden geçen yıl Edward Said'in Sürgün Üzerine Düşünceler kitabı çıkmıştı. Şu anda dört yeni kitabı yayıma hazırlıyoruz.



Her kavramı kolay anlaşılır biçimde tanımlayan, gerçek dünyadan örnekler veren ve ilgili kavramlarla çapraz ilişkilendiren Göç Konusunda Temel Kavramlar (D.Bartham, M.V. Poros, P.Monforte) kitabı kültürel etkileşim, yabancı uyruk, asimilasyon, sınır, beyin göçü, zincirleme göç, dairesel göç, diaspora, etnik kapanım, cinsiyetçi göç, misafir işçi, insan ve gümrük kaçakçılığı, çokkültürlülük, mültecilik vb. kavramlarla uluslararası göç konusunu inceliyor.



Zorunlu göçün uluslararası politikaları keşif için Uluslararası İlişkiler Teorisini kullanan Zorunlu Göç ve Küresel Politikalar (Alexander Betts) kitabının yararlandığı çok sayıda gerçek dünya örnekleri ve kapsamlı vaka çalışmaları arasında AB sığınmacı ve göç politikasının uyumlaştırılması ve 9 Eylül vakasından bu yana sığınma yerlerinin güvenliğinin sağlanması da yer alıyor.


Göçe tarihî ve küresel yaklaşım sunan Göç ve Kültür kitabı (Thomas Sowell) her etnik grubun taşıdığı beceri, davranış ve yaşam tarzını yaymanın hem göçmenler hem ev sahibi ülke adına sosyal ve ekonomik açıdan sonuçlarını inceliyor. Ve son olarak da Almanca'dan çevirdiğimiz Göç Sosyolojisi (Petrus Han) kitabımız yayımlanacak.



#Göç
#Mültecilik
8 yıl önce