Türk Sineması için çok önemli bir fırsat olan ancak nedendir bilinmez bir türlü gerektiği gibi değerlendirilemeyen Altın Portakal Film Festivali bu yıl da dolu dolu sinema tartışmaları, sinema adına atılmış önemli adımlarla değil 'sevimsiz' kavgalar, polemiklerle son buldu. Ancak ilk kez düzenlenen bir Festival'de yaşanacak türden eksiklikler, düzensizlikler ve organizasyon bozukluğu 36. kez yapılan Türkiye'nin en önemli sanat ve sinema etkinliğine hiç mi hiç yakışmıyordu...
Festival boyunca film gösterimleri üç ayrı noktada gerçekleşti. Antalya Kültür Merkezi, şehir sinemaları ve okulların bahçelerine kurulan açıkhava sinemalarıyla bu yıl daha çok seyirciye ulaşan festivalde organizasyon görevlileri böylesi kapsamlı ve büyük bir etkinliğin tek başına bir yerel yönetime yüklenişinin sıkıntısını yaşarken, Altın Portakal için Kültür Bakanlığı ve üç beş sponsorun katkısının yeterli olmadığı da ortaya çıktı. Herşeye rağmen diğer şehirlere de örnek olması gereken bir film festivalini –yerel yönetimlerin ekonomik durumları da ortadayken– mümkün olduğunca 'iyi' gerçekleştirmeye çaba harcayan Belediye Başkanı ve Antalya Altın Portakal Film Festivali Vakfı'nı kutlamak gerekiyor.
Geçen sene festivali boykot eden ÇASOD ve SODER bu kez destek vermişti Altın Portakal'a ama iç çekişmeler ödül törenine bile yansıdı. Ödüllerin dağıtıldığı gece televizyon yayını öncesi katkılarından dolayı Ulusal Sinema Platformu'na da teşekkür edilirken canlı yayına geçildiğinde sadece ÇASOD ve SODER'in adının geçmesi kafalarda soru işaretleri oluşturdu.
Türk sinemasıyla gerçekten ilgili olanlar Festival'in bir 'yeme-içme' festivaline dönüşmesini her fırsatta eleştirdiler.
Bu yıl Altın Portakal adaylarının çoğunun iyi kotarılmış, farklı konular ve yaklaşımlar içeren, çoğu ekstrem hayat biçimlerine dair hikayeler anlatan filmler olması festivalin öne çıkan özelliğiydi. Altın Portakal'da bu yıl sinemamız genç yüzler kazanırken geçen yıl başlayan genç yönetmenlerin yükselişi sürdü. Nuri Bilge Ceylan, "Mayıs Sıkıntısı"yla büyük bütçeli, promosyon ve basın destekli filmleri geride bırakıp Altın Portakal yarışını önde göğüsledi. Dar bütçeli 'bağımsız' filmleriyle dikkat çeken Zeki Demirkubuz da "Üçüncü Sayfa"yla beklentilerimizi boşa çıkarmadı.
