|

Organize kaçış

Adil Öksüz’ün kaçmasını sağlayan ekibe yönelik iddianame, olaydaki organize işleri net bir şekilde ortaya koydu. Üst yazıyla oynayan ekip, Sincan Adliyesi’ne ‘askermiş gibi’ sevk ettirdiği Öksüz’ün uygun hakime düşmesini sağladı. GPS’li tutanak ise savcıya hiç verilmedi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 25/06/2017 Pazar
Güncelleme: 06:28 - 25/06/2017 Pazar
Yeni Şafak
Adil Öksüz
Adil Öksüz

FETÖ’nün Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz’ün 16 Temmuz sabahı yakalandıktan nasıl kaçırıldığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede anlatıldı. Jandarma, polis ve Başbakanlık Başmüşavirinin de aralarında bulunduğu 28 şüpheli hakkındaki iddianamede çarpıcı ayrıntılar yeraldı. Sivil olmasına rağmen tıpkı askerler gibi Ankara Batı Adliyesi’ne (Sincan) sevk edilen Öksüz’ün üzerinden çıkan eşyalara ilişkin tutanak tutulmuştu. Bu tutanağın da içinde olduğu mavi dosyayı savcıdan, Kazan Kışla Jandarma Karakol Komutanı şüpheli Osman Gök’ün gizlediği ortaya çıktı. Öksüz’le birlikte 11 şüpheliye ait tutanakların bulunduğu dosyayı savcıya vermeyen Gök, tutanakları şüpheli İlyas Kaytancı vasıtasıyla Kazan Karakolu’na geri gönderdi.

KİME VERECEĞİNİ BİLEMEMİŞ

Şüpheli Osman Gök ifadesinde, 87 darbe zanlısının, üzerlerinden çıkan eşyalarla birlikte Ankara Batı Adliyesi’ne getirildiğini, sonradan Öksüz’ün de aralarında bulunduğu 11 şüphelinin eşyalarıyla birlikte tutanakların da İlyas Kaytancı tarafından adliyeye getirildiğini anlattı. Öksüz’e ait paralar, cep telefonları, el çantası ile GPS cihazının da aralarında bulunduğu eşyaları aldığını söyleyen Gök, tutanakları savcıya teslim etmemesini ise şöyle savundu: “Tutanakları kime teslim edeceğimi bilmediğim için ve ortalık çok karışık ve yoğun olduğu için bu tutanakları İlyas Kaytancı ile geri gönderdim. Bu konuda savcıya ve komutanım olan Murat Bozdağ’a bilgi vermedim. Adil Öksüz serbest bırakıldıktan sonra kendisine ait eşyaları ona kimin teslim ettiğini bilmiyorum.”

‘GEREK YOK, GÖTÜR’ DEDİ

Öksüz’ün dosyasını karakola götüren jandarma personeli şüpheli İlyas Kaytancı ise şunları anlattı: “17 Temmuz günü saat 14.00 sıralarında 2 astsubayı ve eşyaları Ankara Batı Adliyesi’ne getirdim. Başçavuş Osman Gök 2 astsubayı nezarethaneye aldı. Bu şahıslara ait tutanakları alıp ilgili savcının yanına gitti ancak benim getirmiş olduğum şeffaf mavi renkli dosyayı almamıştı. Osman Gök sonra bana, ‘bu dosyaya gerek yok, bu dosyayı ve silahları karakola geri götür’ dedi. Ben de silahlar ve bu mavi dosya ile birlikte karakola geri döndüm.”


Sistemde
yazan not

Adil Öksüz’ü Kazan Jandarma Karakolu’nda sorgulayan şüpheli polis Serter Koçak, Ankara Emniyeti İstihbarat Dairesi’nde Şube Müdürü olarak görev yapan Bilge Kağan Aksoy’u aradı. Koçak, Aksoy’a Öksüz’le ilgili bilgi sordu. Öksüz’ün adını sistemde aratan Aksoy, bir süre sonra ‘mahrem imam’ uyarısıyla karşılaştı. Şüpheli polis müdürü Aksoy ifadesinde şunları söyledi: “16 Temmuz öğleden sonra Serter Koçak cep telefonumdan beni aradı. Tarladan şüpheli bir şahıs aldıklarını, isminin Adil Öksüz olduğunu söyleyerek bakmamı istedi. Ben de dediği kişiye sistem üzerinden baktım. Sistemde Adil Öksüz’ün FETÖ’nün mahrem imamı olduğu yönünde bilgi vardı. Ben bu bilgiyi telefonla Koçak’a aktardım. Koçak tekrar Adil Öksüz ile ilgili beni aramadı. Başka da bununla ilgili bir görüşmemiz olmadı...” Ancak iddianamede Aksoy ile Koçak arasında aynı gün ve ertesi günü çok sayıda telefon görüşmesi gerçekleştiğinin tespit edildiği belirtildi.


Asker değil diyemedi

16 Temmuz günü 97 asker şüpheliyle birlikte Ankara Batı Adliyesi’ne sevk edilen Adil Öksüz’ün ‘sivil’ olduğu özellikle gizlendi. Şüphelilere gözaltı kararı çıkarılması için Ankara Batı Başsavcılığına yazılan üst yazıda FETÖ imamının sivil olduğu saklandı, hepsi asker gösterildi. Üst yazıyı hazırlayanlardan şüpheli Zeki Çınkır, ifadesinde, Öksüz’ün sivil olduğunu bilmediğini iddia etti. Çınkır, “Bu belgeler verilirken Adil Öksüz’ün ya da onun dışında başka bir sivil olup olmadığını bilmiyordum. Öksüz’ün sivil olduğuna yönelik kimsenin bize bilgi vermemesi nedeniyle biz 98 kişiyi rütbeli asker diye yazdık” diye kendini savundu. Öksüz’ün sivil olduğunu öğrendikten sonra da savcılığa bu hususta bilgi vermediği tespit edilen Çınkır, Öksüz’ün sivil olduğunu ise şöyle öğrendiğini ileri sürdü: “Merkez Karakol Komutanı Erol Özdemir Başçavuş yanıma geldi. ‘Andırınlı bir hemşerimiz var, gel şuna bak’ dedi. Beni nezarethaneye götürdü. Öksüz’e nereli olduğunu, ne iş yaptığını ve rütbesini sordum. ‘Sakarya İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesiyim’ dedi. Ben de şaşırdım, garipsedim. Getirilen darbecilerin hepsinin asker olduğunu zannediyordum. Aramızda başkaca bir konuşma geçip geçmediğini hatırlamıyorum.”


2 poliste
ByLock

Darbe girişimi sırasında Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’nde görev yapan Kenan Gülbay ile Murat Bayrak’ın örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock’u kullandığı belirlendi. İhraç edilen tutuklu Gülbay’ın, 2013’te FETÖ’nün ‘emniyet imamı’ ‘Kozanlı Ömer’ kod adlı Osman Hilmi Özdil ile de görüştüğü tespit edildi. Meslekten ihraç edilen Bayrak’ın da Öksüz’ün kışla karakolunda kalmasını sağlayıp delillerin karartılmasına yardımcı olduğu kaydedildi.


GPS cihazını ABD’den aldım
Akıncı Üssü çevresinde yakalanıp getirildiği Kazan Kışla Jandarma Karakolu’nun tuvaletine GPS cihazı saklamaya çalışan Adil Öksüz’ün, bu cihazı ABD’den aldığını söylediği ortaya çıktı. İddianameye göre, Öksüz’ün jandarma karakolunda olduğu 16 Temmuz günü saat 15.15 sıralarında Jandarma Astsubay İsmail Uçar, tuvaletteki peçetelikte flaş bellekten biraz daha geniş bir cihaz buldu. Uçar’ın cihazın kime ait olduğunu sorması üzerine Uzman Çavuş Serkan Çoraplı, tuvalete en son Adil Öksüz’ün girdiğini söyledi. Bunun üzerine Öksüz, “UPS mi?” diyerek, cihazın kendisine ait olduğunu, onu tuvalette düşürdüğünü kaydetti. “Neden yalan söylüyorsun?” diyen Uçar, cihazı tuvalette yerde değil, peçeteliğin içine konulmuş vaziyette bulduğunu ifade etti. Öksüz, cihazı ABD’den aldığını söyledi. Dosyanın şüphelilerinden Emniyet Amiri Hakan Kutlu, GPS cihazını sorduğu Adil Öksüz’ün bu durumu geçiştirmeye çalıştığını, kendisine “Bu cihaz, çağrı cihazı gibi bir şey” dediğini anlattı.

#Adil Öksüz
#GPS
#FETÖ
#​​Akıncı Üssü
7 yıl önce