|

Türkiye, Libya halkına asla silah doğrultmayacaktır

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacaktır' dedi.

Cihan
00:00 - 22/03/2011 Salı
Güncelleme: 12:43 - 22/03/2011 Salı
Yeni Şafak
Türkiye, Libya halkına asla silah doğrultmayacaktı
Türkiye, Libya halkına asla silah doğrultmayacaktı

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Libya ve bölgede yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

'Biz neyi, nerede ve nasıl söyleyeceğimizi, nasıl söyleyeceğimizi çok iyi biliriz' diyen Erdoğan, Türkiye'nin değişimin, demokrasinin, insan haklarının ve ifade özgürlüğünün tarafında olduğunu kaydetti. Erdoğan, 'Bizim Libya ile ilişkimiz petrol ilişkisi değildir, çıkar ilişkisi değildir' şeklinde konuştu. 

Libya'daki olaylar başladığı andan itibaren taraflarla diyalog kurduklarını anlatan Erdoğan, ilişkinin kopmasının her şeyin kopması anlamına geldiğini ifade etti. 

Başbakan Erdoğan, Libya'ya yönelik insani yardım operasyonunun şemsiyesinin BM olması gerektiğini bildirdi ve NATO'da devam eden toplantıda Türkiye'nin görüşlerinin taraflara bildirileceğini kaydetti. Erdoğan, 'Mecliste de milletvekillerinin bilgilendirilmesi amacıyla bir oturum yapılmasının planlandığını', Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da muhalefet partilerini bilgilendireceğini dile getirdi. 

Başbakan Erdoğan, 'Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacaktır' dedi. 

Halen Libya'da bulunan Türk vatandaşı sayısının 500'ye yakın olduğunu anlatan Erdoğan, bunların da kendi istekleriyle orada kaldığını söyledi. 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'li Bengi Yıldız ve Sebahat Tuncel'in, Nevruz kutlamalarındaki tavırlarını eleştirerek, 'Milletvekili sıfatına rağmen eline taş alıp sokaklara çıkacak kadar, kamu görevlisine elini kaldıracak kadar aklını, mantığını, izanını yitirenlere rağmen millet sağduyu içinde kutlamasını yaptı' dedi. 

Erdoğan, partisini grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün Türkiye başta olmak üzere ortak coğrafyada coşkuyla kutlanan Nevruz Bayramı'nı tebrik etti.

Nevruz Bayramı'nın tüm millete, kardeş ülkelere, insanlığa hayırlar getirmesini temenni eden Erdoğan, 'Baharın müjdecisi olan Nevruz'un özellikle bugünlerde bir kez daha derin acılar yaşanan coğrafyamızda yüreklerde de ruhlarda da bahara vesile olmasını niyaz ediyorum' dedi. 

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Bahar, yenilenme, tazelenme anlamını taşıyan, bunun yanında kardeşliği, dayanışmayı, barışı simgeleyen Nevruz'un bu yıl da bazı şehirlerimizde şiddet eylemlerine dönüştürülmek istendiği gördük. Neyse ki milletimiz istismara, tahriklere kulak asmadı. Milletvekili sıfatına rağmen eline taş alıp sokaklara çıkacak kadar, kamu görevlisine elini kaldıracak kadar aklını, mantığını, izanını yitirenlere rağmen millet sağduyu içinde kutlamasını yaptı. Bir milletvekili, milletvekilliği onurunu, şerefini, milletin kendisine yüklediği emaneti bu kadar ayaklar altına alabilir mi? Gençleri tahrik etmek, sokağa dökmek, şiddeti teşvik etmek için her türlü kirli tezgahı kuranlar şimdi de bizzat kendileri şiddete başvurmaya başladılar. 

Dokunulmazlık zırhının ardına sığınıp polise tokat atmak en hafif tabiriyle densizliktir. Bu olayla ilgili derhal hukuki sürecin başlatılmasını istiyoruz. Bu densizliğin hesabının hukuk çerçevesinde mutlaka sorulmasını istiyoruz. Bunun da sonuna kadar takipçisi olacağız. Benim Kürt kökenli vatandaşımın da kendisini temsil ettiği iddiasında olanların nasıl bir ruh hali içinde olduklarını görmelerini istiyorum. Bunlar şiddetten, tahrikten, istismardan besleniyor. İstismar zeminleri kayboldukça bunlar da kendilerini kaybediyor. Ellerine taş alarak, polise tokat atarak bizzat kendileri şiddet uyguluyor. Gençleri sokağa dökmek istediler, başaramadılar. 4-5 yaşında çocukların ellerine taş verdiler, kendi kirli emelleri için çocukları kullandılar, başarılı olamadılar. Şimdi herhalde iş başa düştü şiddeti kendileri ele aldılar. Gereken yapılacak, hukuk çerçevesi içinde bu şiddetin hesabı da sorulacaktır. Ben milletimize sağduyusundan dolayı teşekkür ediyorum.'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Türkiye'nin asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacağını' belirterek, 'Bölgemizde bir tarih yazılıyor. Türkiye, bölgede tarihe not düşüyor. Herkesin bu anlayışla hareket etmesini, küçük hesapların peşine takılmak yerine, sorumlulukla olaylara bakmasını rica ediyorum' dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, Libya'daki olaylara değindi. 'Şu anda Libya'da devam eden operasyonunun, Libyalılar ve bölge ülkeleri tarafından petrol ve çıkar amaçlı bir operasyon olarak algılanıyor olması, Batı'nın müdahalesi olarak algılanıyor olması, bizim haklılığımızı zaten ortaya koymuştur' diyen Erdoğan, istişarelerine devam ettiklerini söyledi. 

Libya halkının esenliğini, huzurunu, Libya'nın iç barışını temel hedef olarak gördüklerini, bunu sağlayacak şekilde adımlar atılması için temaslarını yoğun şekilde sürdürdüklerini anlatan Erdoğan, 'Şunun da altını çizerek söylüyorum; Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacak' dedi. 

Türkiye'nin politikası ve tavrının son derece net olduğunu ifade eden Erdoğan, sonuç getirecek, Libya'nın iç barışını tesis edecek çabalara da Türkiye'nin her zaman destek olmaya devam edeceğini kaydetti. 

Şu anda Bahreyn'de, Yemen'de devam eden olaylar karşısındaki kaygılarını, endişelerini de gerekli platformlarda dile getirdiklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

'Özellikle Bahreyn'de bir mezhep çatışmasının endişesini taşıyoruz. Değişim adı altında mezhep çatışmasına dönüşmesi, bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. Bunu önlemek için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Bahreyn ile birlikte Yemen'de, Suriye'de hiç arzu etmediğimiz sonuçların ortaya çıkmaması için hiçbir ülkenin yapmadığı kadar yoğun temas trafiği yürütüyoruz. Sorumluluğumuzun farkındayız. 

Bu bölgede bilesiniz ki AK Parti iktidarı döneminde ne olursa muhakkak Hükümetimiz orada yer alacaktır, oraya tribünden bir izleyici, seyirci olarak kalmayacaktır. Bölgedeki değişimin olumlu yönde seyretmesi için yoğun gayret içindeyiz. Ümit ediyorum ki bölgedeki değişim, Libya'dakinden farklı olarak tabii seyrinde ve sağlıklı zeminde ilerler, ülkelerin ve halkların  refahını, huzurunu artıracak bir istikamette seyreder. Bunu sağlamak için Türkiye olarak gerekli tavsiyelerimizi sürdüreceğiz. Bu hassas süreçte gerek ben, gerek başta Dışişleri Bakanı ve diğer bakan arkadaşlarım başta olmak üzere hep birlikte bir gayretin içindeyiz ve herkesin büyük bir hassasiyet içinde olması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Bizim iktidar olarak yanımızda anamuhalefeti ile muhalefeti ile yazarıyla, çizeriyle herkesin bu sürece destek vermesinin çok büyük önem arzettiğini hatırlatmakta fayda görüyorum. 

Bölgemizde bir tarih yazılıyor. Türkiye, bölgede tarihe not düşüyor. Herkesin bu anlayışla hareket etmesini, küçük hesapların peşine takılmak yerine, sorumlulukla olaylara bakmasını rica ediyorum.' 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, herkese, özellikle de gençlere, Çanakkale Şehitliği'ni ziyaret etmeleri tavsiyesinde bulunarak, 'Çanakkale'deki şehitlik, Çanakkale şehitlerinin bir kahramanlık abidesi olduğu kadar bizim millet olarak, 74 milyonun kardeşliğinin de bir abidesidir' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Moskova'da, Türkiye-Rusya İş Forumu'nun açılışına katılarak iş adamlarına hitap ettiğini, Başbakan Vladimir Putin ve Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile görüştüğünü, Medvedev'in de katılımıyla Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin ikinci toplantısını gerçekleştirdiklerini anımsattı. 

Toplantının önemli sonuçlarından birinin Türkiye ile Rusya arasındaki vizelerin kaldırılması olduğunu belirten Erdoğan, iki ülke arasında vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasının, kısa süre öncesine kadar hayal dahi edilemeyecek bir adım olduğunu kaydetti. 

Medvedev'in mayıs ayındaki Türkiye ziyareti sırasında, bu konuda bir anlaşma imzalandığını, anlaşmanın yürürlüğe giriş tarihi olarak 17 Nisan gününü belirlediklerini ifade eden Erdoğan, artık 17 Nisan'dan itibaren iki ülke arasında vizesiz seyahatin başlayacağını dile getirdi.

Erdoğan, iki ülke arasında vizelerin kalkmasının, iş adamlarının seyahatini daha rahat temin edeceğini, her iki ülkenin turizm gelirlerinin artmasını da olumlu yönde etkileyeceğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, Moskova'da Rusya'nun önemli enstitülerinden biri olan Rusya'ya diplomat yetiştiren, Türk öğrencilerin de okuduğu Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsünde kendisine verilen fahri doktora unvanını aldığını ve burada öğrencilere hitap ettiğini belirtti. 

Moskova'dan Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'a geçtiğini belirten Erdoğan, Tataristan'ın ortak kültür, kan ve kardeşlik bağı dolayısıyla Türkiye'nin yakın iş birliği içinde olduğu cumhuriyetlerden biri olduğunu ifade etti.

Erdoğan, Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov'un misafiri olarak gittiği ülkenin başkenti Kazan'da, 2013 yılında yapılacak Dünya Üniversite Oyunları için inşa edilecek tesislerin müteahhitliğine talip olduklarını ifade ettiklerini bildirdi. 

Gerek Rusya gerek Tataristan Cumhuriyeti'nde, Türk iş adamlarının yoğun yatırımları bulunduğunu belirten Erdoğan, 'Yatırımlarımızın yanı sıra müteahhitlerimizin de başarılı projelere imza attıklarını gördüm. Dünya genelinde olduğu gibi Rusya'da da çok güzel bir imaja sahip olan müteahhitlik firmalarımızın, başta üniversite oyunları olmak üzere gelecek dönemde daha fazla iş yükleneceklerini umut ediyoruz' dedi.

Erdoğan, Tataristan'da Merkez Camisi'ni, Ortadoks dünyasının tarihi itibarıyla da önem verdiği kiliseyi ve Cumhurbaşkanlığı makamını ziyaret ettiklerini belirtti.


'KARDEŞLİK ABİDESİ'

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 96. yıl dönümü kutlamalarına katılmak üzere 18 Martta Çanakkale'ye gittiğini belirten Erdoğan, buradaki törenlerde, Çanakkale kahramanları ve tüm şehitleri bir kez daha hayırla yad ettiklerini söyledi.

Erdoğan, şöyle devam etti: 

'Her fırsatta, özellikle gençlerimize şehitlikleri ziyaret etmelerini, orada şehitlerimizin ruhuna bir Fatiha göndermelerini, mezar taşlarındaki isimlere ve o isimlerin memleketlerine dikkat etmelerini tavsiye ediyorum. Çanakkale'deki şehitlik, Çanakkale şehitlerinin bir kahramanlık abidesi olduğu kadar, bizim millet olarak 74 milyonun kardeşliğinin de bir abidesidir. Bu bakımdan durumu değerlendirmek çok büyük önem arz ediyor. Diyarbakır'dan Edirne'ye, Samsun'dan Adana'ya, İzmir'den Ankara'ya kadar her ilimizden Mehmetçiğin orada koyun koyuna yattığını görüyoruz. Sadece Türkiye'den değil, çok daha geniş coğrafyadan kardeşlerimizin de Çanakkale'ye geldiklerini, bize destek verdiklerini, dedelerimizle omuz omuza çarpışarak orada bir kardeşlik destanı yazdıklarını anlıyoruz. 

Şunu da ifade etmek durumundayım; biz iktidara geldiğimizde Çanakkale Şehitliği adeta bir harabeydi. Ortak bir heyet oluşturduk. Heyetimiz önce o zaman Devlet Bakanımız Beşir (Atalay) Bey'in riyasetinde, burada bir çalışmayı başlattı. Bu çalışmayla birlikte şu ana kadar 50 trilyon liralık bir yatırım yapmak suretiyle Çanakkale Şehitliği, Gelibolu Yarımadası'nı meydana getirdik. Oradaki yatırımlarımız bitmiş değil. Bundan sonraki süreçte de bu devam edecek. 

O dönemde maalesef arzu etmediğimiz bir yapı vardı orada. Orada Yeni Zelandalıların, Avusturalyalıların oradaki kabristanları çok çok farklıydı ama bizim ki ne yazık ki hakikaten bir viraneydi. Şimdi ise gerek Şehitler Abidesi gerek Kilitbahir Kalesi, Namazgah Tabyası, Yahya Çavuş Şehitliği, Ertuğrul Tabyası başta olmak üzere tüm o bölgeyi elden geçirdik. Yeni bir yatırım daha yapıyoruz. Aynen İstanbul'daki, 'Panoroma 1453' diye şu anda ifade edilen çok farklı bir müze anlayışı ile kurulmuş olan bir yatırımı, şimdi de aynen orada yapacağız ve orada, 'Panorama 1915' olarak Gelibolu'da inşa edilecek.

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 96. yıl dönümü tebrik ediyor, aziz şehitlerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyorum. Allah rahmet etsin, İnşallah mekanları cennet olsun diyorum.'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya'daki dönüşümün sorunsuz olabilmesi yönünde hassasiyetleri bulunduğunu belirterek, 'Bir kardeş katliamı yaşanmasın, bir kaos ortamı oluşmasın diye çırpınıp durduk. Libya kendi meselesini harici müdahalelerle değil kendisi çözsün, istikametini kendisi belirlesin istedik' dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Libya ile ilişkisinin 'petrol, çıkar ilişkisi' olmadığını vurguladı. Başbakan Erdoğan, 'Bunu aslında Libyalı kardeşlerimiz zaten çok iyi biliyorlar. Türkiye'nin Libya'da buna yönelik bir hesabı olmadığını onlar çok iyi biliyorlar. Libya'daki müteahhitlik hizmetleri, yatırımlar... Buna yönelik bir ilişki de asla değildir' dedi.

Türkiye'nin Libya ile temasının, oradaki vatandaşların can güvenliğini sağlamanın yanı sıra özellikle Libya'nın birlik ve beraberliği, bütünlüğü ile ilgili olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

'Trablus'un da Bingazi'nin de her bir ferdi bizim öz be öz kardeşimizdir. Atasözlerimize bile girmiş. Fizan'ın, Atatürk'ün ve diğer birçok erlerin hatırasına girmiş olan Tobruk'un, Derne'nin derdi hiç şüphesiz bizim derdimizdir. 

Libya'da hadiseler başladığı andan itibaren taraflarla diyalog halinde olduk. Bir tarafla değil her iki kesimle diyalog halinde olduk. Bunu başladığı andan itibaren sürdürdük. Kaddafi ile de görüşmelerimizi bizzat yaptık. Oğluyla da Başbakan ile de yaptık. Sürekli görüşmelerimiz oldu. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımın görüşmeleri... Bunları sürekli devam ettirdik. Niye? Çünkü ilişkinin koptuğu an herşeyin koptuğu bittiği andır. Diplomaside ilişki koparılmaz. İlişki, tam aksine sürdürülür. Mısır'daki, Tunus'taki gibi Libya'da da değişimin kansız, çatışmasız, sorunsuz gerçekleşebilmesi için kılı kırk yaran bir hassasiyet içerisinde olduk. Ne yazık ki bu başarılamadı. 

Nasıl ki Libya'dan tahliye çalışmalarını saniye saniye izlediysek, Libya'daki gelişmeleri, buradaki kardeşlerimizin şartlarını da saniye saniye, an be an izledik. Şu ana kadar Libya'da son tespitlerimize göre 500'e yakın vatandaşımız var. Onlar da gelme talepleri olmadığından oradalar. Bunun dışında 25 bin vatandaşımızı tahliye ettik. 6 bin civarında yabancıyı aynı hassasiyetle tahliye ettik.'

Konuyla ilgili yaptıkları telefon görüşmelerinde hassasiyetleri göz önünde bulundurduklarını anlatan Erdoğan, bu görüşmelerin devam ettiğini söyledi. 

Son olarak dün akşam ABD Başkanı Barack Obama ile bir telefon görüşmesi yaptığını anımsatan Erdoğan, 'Önceki gün İngiltere Başbakanı ardından Hollanda Başbakanı ile görüşmelerimiz oldu. David Cameron aradı. Kendisiyle Libya konusunu yarım saat görüştük, değerlendirdik ve bundan sonraki sürece yönelik neler olabilir, bunları değerlendirdik' şeklinde konuştu.

  

'ONURLU BİR ŞEKİLDE ÇEKİLMELERİ...'

Libya Lideri Muammer Kaddafi ile temaslarında, 'onurlu bir şekilde çekilmeleri' tavsiyesini ilettiklerini belirten Erdoğan, 'Libya'nın tamamının güveneceği, ismi üzerinde bütünleşeceği bir kişiye resmi olarak bunu terk etmesi noktasında tavsiyelerimiz oldu' dedi. 

'Tekrar ediyorum, bizim hassasiyetimiz, Libya'daki dönüşümün sorunsuz şekilde olabilmesi içindir' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bir kardeş katliamı yaşanmasın, bir kaos ortamı oluşmasın diye çırpınıp durduk. Libya kendi meselesini harici müdahalelerle değil kendisi çözsün, istikametini kendisi belirlesin, değişimi kendi dinamikleriyle gerçekleştirsin istedik. Bizim Libya'ya müdahale, askeri operasyon konusundaki endişemiz son derece haklıdır. Bu tür operasyonların geçmişte hiçbir fayda sağlamadığını, tam tersine can kayıplarını artırdığını, işgale dönüştüğünü, ülkelerin birlik ve bütünlüğünü ciddi şekilde zedelediğini gördük ve yaşadık. 

Paris Toplantısı'nı elbette sorgulayacak, elbette eleştireceğiz. Libya'ya yönelik -altını çizerek ifade ediyorum- sadece ve sadece insani yardım amaçlı operasyonun şemsiyesi BM olmalıdır. Yani operasyon meşru bir zeminde yürütülmelidir. BM Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu 1970 ve 1973 sayılı kararlar bu çerçevede yorumlanmalıdır. Biz Türkiye olarak NATO'da yapılacak toplantıda tutumuzu, görüşlerimizi taraflara bildireceğiz. Şu anda toplantı halindeler. Ardından da kamuoyunu bilgilendireceğiz. Toplantı normalde dün yapılacaktı ama bugüne ertelendi. Bizim ilkesel tutumumuz zaten belli. Uygulamadaki tutumuzu da taraflara orada ifade edeceğiz.'

Başbakan Erdoğan, TBMM'de milletvekillerini bilgilendirmek amacıyla oturum yapılmasını planladıklarını ifade ederek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da son gelişmelerle ilgili olarak bilgi vermek amacıyla muhalefeti ayrıca ziyaret edeceğini bildirdi. 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, herhangi bir küresel ya da bölgesel gelişmede kimin ne dediğine değil, Türkiye'nin ne dediğine bakıldığını belirterek, 'Türkiye'nin tavrı, duruşu, ağzından çıkacak kelimeler dikkatle izleniyor, her yerde yankılanıyor' dedi. 

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cidde Ekonomik Forumu'na katılmak üzere gittiği Suudi Arabistan'daki temasları hakkında bilgi verdi. 

Başbakan Erdoğan, forum çerçevesinde görüşmelerinin yanı sıra katılımcılara hitap ettiğini, Türkiye'nin ekonomisi ve dış politikası hakkında değerlendirmelerde bulunduklarını anlattı. Başbakan Erdoğan, Cidde'de Ziraat Bankasının Suudi Arabistan'daki ilk şubesinin açılışını yaptığını söyledi. 

Suudi Arabistan'ın en önemli üniversitelerinden Ümmül Kura'da şahsına tevdi edilen fahri doktora unvanını aldığını ifade eden Erdoğan, burada yaklaşık 2500 öğretim üyesi ve öğrencinin de bulunduğu salonda gençlere hitap ettiğini belirtti. 

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Şunu hükümetimiz adına, AK Parti adına büyük bir memnuniyetle ifade etmek durumundayım; aktif, onurlu, ilkeli dış politikası ve dik duruşumuz sayesinde, artan itibarımız sayesinde... İnanın komşu ülkelerin caddelerinde serbestçe yürümenin, elini kolunu sallayarak dolaşmanın imkanı kalmadı. Bunu bir şikayet olarak değil, Türkiye'nin dünyadaki imajını, dünyadaki Türkiye sevgisini somutlaştırmak için söylüyorum. Bulunduğumuz her ortamda kendi vatandaşlarımızın, kendi vatandaşlarımız kadar diğer kardeşlerimizin yoğun ilgileriyle, izdihama varan muhabbetleriyle karşılaştık. Gittiğimiz her yerde insanların gözyaşları içinde, gözlerinde parıldayan umut ışığıyla bizi selamladıklarına, bize hayır duası ettiklerine şahit olduk. 

Bu vesileyle Rusya'da, Tataristan'da, Suudi Arabistan'da kucaklaşamadığımız, hasbıhal edemediğimiz tüm kardeşlerimizin bizi bağışlamalarını, anlayışla karşılamalarını rica ediyor, kalplerimizin karşı karşıya olduğunu, bir ve beraber olduğunu hatırlatmak istiyorum.'


TÜRKİYE'NİN SÖZÜNÜN AĞIRLIĞI

Bu durumun iyi anlaşılması gerektiğini belirten Erdoğan, 'Bize, ülkemize, milletimize yönelik bu teveccüh, bu muhabbet bizi kibre, gurura değil, tam tersine büyük bir hassasiyete ve sorumluluğumuzun idrakine sevk etmelidir. Şu anda herhangi bir küresel ya da bölgesel gelişmede kimin ne dediğine değil, Türkiye'nin ne dediğine bakılıyor. Türkiye'nin duruşu, Türkiye'nin ağzından çıkacak kelimeler dikkatle izleniyor ve dünyanın her yerinde yankılanıyor' diye konuştu. 

Başbakan Erdoğan, dünyanın her yerinde Türkiye'nin sözünün ağırlığının bulunduğunu belirterek, 'Bu durum bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Biz artık gündemin peşine takılıp gidemeyiz. Biz günü kurtaran açıklamalarla yetinemeyiz. Bugün artık biz her sözümüzü adalet terazisinde hassas bir şekilde tartarak konuşmak, onlarca, yüzlerce etken ve dinamiği dikkate alarak konuşmak, görüş beyan etmek zorundayız. Bizim temel ilkelerimiz belli, dış politikamız, barış, adalet, uluslararası hukuk, hakkaniyet ve dayanışma ilkeleri üzerine kuruludur. Farklı şekilde söyleyebiliriz. Farklı kelimelerle ifade edebiliriz ama her hadise karşısında biz bu temel ilkeler çerçevesinde hareket edebiliriz' dedi. 


'LİBYA İÇİN NEDEN SUSUYUR?'

'Mısır için sesini yükselten Başbakan Libya için neden susuyor' şeklindeki eleştirilere değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

'Son derece haksız, yakışıksız ve maalesef bilgisizlikten kaynaklanan eleştiriler yapıldı. Biz, neyi nerede söyleyeceğimizi ve nasıl söyleyeceğimizi, ne zaman söyleyeceğimizi çok iyi biliriz. Çünkü bunları istişare ederiz. 

Biz bakkal dükkanı değil, dünyanın en önemli ülkelerinden birini, Türkiye'yi yönetiyoruz. Öncelikle bizi sessiz, tepkisiz, tarafsız kalmakla itham edenler, bölgede esen değişim rüzgarlarının ilhamı nereden aldığına çok dikkatle baksınlar. Bu çok önemli.  

Biz sesimizi de, tepkimizi de belli bir üslup içinde ortaya koyuyor, tarafımızı çok net şekilde tüm dünyaya gösteriyoruz. Biz değişimin tarafındayız, demokrasinin, insan haklarının, ifade özgürlüğünün tarafındayız. Biz çatışmanın, baskının, şiddetin, zulmün tarafında değil, hakkın, adaletin, uzlaşmanın kucaklaşmanın yanındayız.'  

The Guardian gazetesinin muhabirinin Libya'da tutuklandığını ve serbest kalmaları için Türkiye'nin devreye girmesinin istendiğini anlatan Erdoğan, 'Ve Türkiye'nin devreye girmesiyle serbest bırakılıyor. Serbest bırakıldıklarına dair belgeye, 'Türkiye'nin hatırı için serbest bırakılmışlardır' ifadesi yazılıyor. Bunları görmemekte ısrar edenler, başlarını kumdan çıkarıp çevrelerine baksınlar' diye konuştu. 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parti tüzüğüne göre, arka arkaya 3. dönem milletvekili olan AK Parti'lilerin, bir dönem ara verme durumunda kalacaklarını hatırlatarak, 'Eğer ilkeli bir partiysek, ilkeli hareket edeceksek bunu başarmak durumundayız. Bunu başardığımız andan itibaren Türkiye'de de siyasette de yeni bir anlayış, yeni bir dönem başlayacak. Koltuklardan güç alan değil, koltuklara güç katan bir siyaset anlayışını getirmiş olacağız' dedi. 

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, 12 Hazirandaki genel seçime yönelik değerlendirmelerde bulundu. Seçim tarihinin yaklaştığı süreçte aday adaylarının yoğun ilgisiyle karşılaştıklarını, 6 bin civarında başvurunun söz konusu olduğunu hatırlatan Erdoğan, 10 kişiden birinin aday olacağını söyledi. 'Bu ne demektir? İşimiz çok zor. Zira bunu eleyeceksin, kolay bir iş değil' diyen Erdoğan, diğer partiler ile kendilerinin durumunun ortada olduğunu vurguladı.

Ehliyet, liyakat sahibi insanların ağırlıklı tercih merkezinin AK Parti olduğuna işaret eden Erdoğan, hafta sonunda temayül yoklamalarının gerçekleştiğini, 3 hafta içinde adayları tespit etmiş olacaklarını ve ardından listelerini YSK'ya vermiş olacaklarını anlattı.

Farklı bir parti olduklarını ve farklı bir çalışma içinde bulunduklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

'Dikkat edin bizim yaptığımız çalışmayı, diğer siyasi partilerin hiçbirisi yapmıyor. Sandıklardaki sorumlu arkadaşlarımıza varıncaya kadar hepsinin kanaati bu temayül yoklamalarına yansımış durumdadır. Şimdi, 12 komisyonumuz var. Bu 12 komisyon, genel başkan yardımcılarından oluşuyor. Bu komisyonlarda bulunan arkadaşlarımız birlikte, şu anda bütün temayül yoklamasından sonra, bu yoklamaya katılan arkadaşlarımızla tek tek birebir görüşecek, daha yakından bu aday adaylarını tanıma imkanı bulacak. Bu tanımadan sonra onların da bir raporu olacak; düşünceleri, kanaatleri, puanlamaları neyse, hepsini bir değerlendirme komisyonuna iletecek. Ki bu komisyonda yine bu arkadaşlarımız yer alacak ama 12 komisyon bu kez 6 komisyona inecek. Bu 6 komisyonunun içinde, 12 komisyonun içerisinden arkadaşlarımız yardımcı elemanlar olarak yine yerlerini alacaklar. Bu komisyon çalışmasını yapacak, tekrar aday adaylarından elenenler dışında yapılacak olan bu çalışmanın yanında bir taraftan da kamuoyu araştırmalarını da yapacağız.''


'SONUÇLAR ŞU ANDA KASAMDA'

Erdoğan, kısa bir süre önce 81 ilde 106 bin denekle kamuoyu araştırması yaptıklarını kaydederek, 'Diğer siyasi partilerin böyle bir derdi var mı? 106 bin denek, 81 ilde ve bunların bütün neticesi şu anda kasamda. Bütün bu çalışmalarla onları da birleştireceğiz. Mevcut arkadaşlarımızın kendi illerindeki konumunu o illerdeki kamuoyu araştırmalarından aldık. Sadece kendi arkadaşlarımızı değil, diğer partilerin milletvekillerine halkın bakışını da aldık. Onlara nasıl bakıyor, bizim milletvekillerimize, hizmetlerimize nasıl bakıyor? Bunları da öğrenme fırsatı bulduk' dedi. 

Başbakan Erdoğan, söz konusu 6 komisyonun kararı ile kamuoyu araştırmalarından gelecek sonuçları 'Çapraza alacaklarını', daha sonra da kendisinin başkanlığında, 4 genel başkan yardımcısı, 3 grup başkanvekili, kadın kolları ve gençlik kolları başkanlarının da yer alacağı üst komisyonda nihai değerlendirmeyi yapacaklarını bildirdi. 


'SİYASET İLLA PARLAMENTODA OLMAKLA YAPILMAZ'

Erdoğan, parlamentoya 25-30 yaş arasında genç taşımayı, 30 kadın milletvekili ve AK Parti'nin parlamentodaki sayısını daha fazla artırmayı hedeflediklerini belirterek, şöyle konuştu:

'Ehliyet, liyakat, katma değer....Bütün bunları da bu süreçte değerlendireceğiz. Gelecek arkadaşlarımız AK Partimize ne denli bir katma değer sağlayacak? Bunlar bizim için çok önemli. Katma değer sağlayamayacak arkadaşlarımızla biz güçlenerek yarınlara yürüyemeyiz. Kaldı ki bu dönemde 3. kez arka arkaya milletvekili adayı olacak arkadaşlarımız da var. Bu arkadaşlarımız son kez milletvekili adayı olacaklar. Bundan sonra bir dönem ara verme durumunda kalacaklar. Daha sonra tekrar devam etme durumu olursa o halde tekrar devam edebilirler. Bu bizim partimizin tüzüğündeki bir maddesidir, ilkesidir. Eğer ilkeli bir partiysek, ilkeli hareket edeceksek bunu yapmak durumdayız, bunu başarmak durumundayız. Bunu başardığımız andan itibaren Türkiye'de siyasette de yeni bir anlayış, yeni bir dönem başlayacak. Yani koltuklardan güç alan değil, koltuklara güç katan bir siyaset anlayışını biz getirmiş olacağız. Bu çok önemli.'

Zaman zaman 'Aman efendim sizler kalmalısınız' şeklinde yaklaşım olabildiğine işaret eden Erdoğan, siyasetin mutlaka parlamentoda olmakla yapılmadığını, parti içinde kalarak da siyaset yapılabildiğini kaydetti. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

'Siyaset partimizde veya bir think tank kuruluşunda yapacağınız çalışmalarla da olabilir. Siyaset, parti görev verir, 'Git filanca yerde konferans ver' der, gider orada konferans verirsiniz. Ama ben dikkat ediyorum; mesela geçen dönemde milletvekili olmayan ya da olamayan arkadaşlarımızın hiçbir tanesi 'Ben il teşkilatında görev almaya hazırım' diyememiştir. Ya ortadan kaybolmuştur ya kolay kolay görünmemiştir ya da seçim zamanlarında ortaya çıkmışlardır. Şimdi bu olmaz. Partimizin genel merkezi herhangi bir milletvekili arkadaşımızı arayıp 'Gel sen il başkanı olacaksın' dediği zaman, 'Emriniz başım üstüne' diyebiliyorsa o bir dava adamıdır. Ama olmaz, 'Ya ben milletvekilliği yaptım, şimdi bize yakışır mı?' diyorsa, o henüz siyaseti kavramamış demektir. Çok önemli. Biz olaya böyle bakıyoruz. Tüzüğümüzü, programımızı hazırlarken, hep bu anlayışla hazırladık. Eğer bir değişim, dönüşüm yapacaksak, işte bunu böyle yapacağız. Yani, şu anda Ortadoğu'ya bakarak, 'niye bunlar böyle gidiyor?' demeyelim. Önce kendimizi hesaba çekeceğiz, hesaba çekilmeden. Sonra aynı hesapla biz karşı karşıya kalırız. Onun için rahat olacağız, kendimizi buna iyi hazırlayacağız ve 'Mademki partim bana böyle bir görev verdi, başımız gözümüz üstüne' deyip yola devam edeceğiz, bunu başarmamız lazım.'


'TOP OYNADIĞIM ZAMAN...'

Başbakan Erdoğan, tüm kriterleri gözeterek milletvekili aday listelerini YSK'ya bildireceklerini belirterek, şöyle konuştu:

'Hiçbir şehrimizde vatandaşımızın, 'Özellikle ben de olsaydım işte bu ismi seçerdim' diyeceği, AK Parti ruhunu özümsemiş, ilkelerimizi benimsemiş, AK Parti'nin ufkuna, vizyonuna sahip, dürüst, çalışkan, donanımlı, millet sevdalısı isimleri inşallah milletimizin takdirine sunacağız. Temenni ederim ki bu 6 bin civarındaki isimden listelere giremeyen arkadaşlarım kırılıp çekilmezler. Onların da aynı ruhla, aynı inançla, aynı aşkla seçim kampanyasına katılmaları gerekir. 

Top oynadığım zaman, hocamız o gün maça çıkacak takımı açıklarken, 'Çocuklar; biliyorsunuz bizim kadro 24 kişi, ama ben sahaya 24 kişiyi sürmeyeceğim, 11 kişi süreceğim, 5 de yedeğiniz var, 16 kişi açıklayacağım. Dolayısıyla 'Ben takıma giremedim' diye kimsenin üzülmemesi gerekir' derdi. 'Yine aynı ruhla çalışmaya devam edeceksiniz, 24'tesiniz diye hiçbir zaman işi asmayacaksınız' derdi, 11'i böyle açıklardı. Şimdi biz de 6 binin içinden 550 kişilik listeyi çıkartacağız ve bu 550 ile sahada çalışacağız. 550'in 550'si de buraya herhalde gelmeyecek. Bunun içinde kazanamayanlar da olacak kazananlar da olacak. 'Aaa ben listenin şurasındayım' deyip de çalışmalara katılmayanlar oldu geçmişte. Daha sonra da kazandı ama açıkça söyleyeceğim; utanmadan, sıkılmadan buraya geldi. O tür tipler fazla da durmadılar biliyor musunuz? Sonra da çekip gittiler. Niye? Aidiyet denilen konu, çok önemli bir konu, mensubiyet denilen konu çok önemli bir konu. Eğer bu davanın aidiyetini, mensubiyetini kavramışsan, o zaman ne demek? Listenin şurasındayım, burasındayım, ne demek dışında kaldım? Tabii ki koşacağım, çalışacağım. Önemli olan, 'her şey Türkiye için, her şey insanımız için diyeceksin' bu yolda çalışacaksın.'

Erdoğan, seçim beyannamesi çalışmalarının süratle devam ettiğini söyledi.

Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in başkanlığında kurulan ekibin bu çalışmayı sürdürdüğünü belirten Başbakan Erdoğan, bu beyannamenin 4 yıllık olmadığını, 2023'ü hedeflediğini, 12 yıllık bir seçim beyannamesinden bahsettiklerini söyledi. 


'AK PARTİ FARKINI BİR KEZ DAHA ORTAYA KOYACAĞIZ'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Neyi hedefliyoruz, ne yapacağız? Hepsi orada yer alacak. Kampanyaya yönelik çalışmalarımız sürüyor. Gerek beyanname, gerek kampanya olarak AK Parti farkını bir kez daha ortaya koyacağız' diye konuştu.

Yapıcı bir kampanya ile millete planlarını, projelerini, hedeflerini sunacaklarını ifade eden Erdoğan, bu süreçte Meclis çalışmalarının da hız kesmeden süreceğini, millet ve ülke için hayati derecede önemli yasal değişiklikleri tamamlayacaklarını bildirdi. 

Başbakan Erdoğan, YSK'ya listeyi verdikten sonra, seçim beyannamesi ile ilgili açıklamalarını muhteşem bir şekilde gerçekleştireceklerini söyledi. 

Konuşmasının sonunda Erdoğan'a, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Başkan Vekili Kemal Şahin başkanlığındaki heyet, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) ve idari tasarruflarla Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılanlara tanınan haklar nedeniyle teşekkür etmek amacıyla, çiçek sundu.


13 yıl önce