|

Son derste orucunu açanlar bunları mutlaka hatırlar

Bundan yıllar yıllar önce Ramazan günleri kışa denk gelirdi. Ezan erken okunduğu için bizim neslimiz, eğer öğlenciyse orucunu okulda açmak zorunda kalırdı

Yeni Şafak
08:54 - 24/06/2017 Cumartesi
Güncelleme: 11:06 - 24/06/2017 Cumartesi
Diğer
Okulda arkadaşınla paylaşarak yaptığımız iftarın yanına bir de ailenin sıcaklığı ile olan iftar eklenir, keyfimizi keyif katardı.
Okulda arkadaşınla paylaşarak yaptığımız iftarın yanına bir de ailenin sıcaklığı ile olan iftar eklenir, keyfimizi keyif katardı.
Sınıf içinde sıralar bir an iftar sofrasına döner, yenen bir bisküvinin bile tadı, boğaz kenarındaki lüks restorandaki yemeklere yaklaşırdı. O Ramazanlar bize, paylaşmanın güzelliğini, birlikte açılan oruçların mutlu ettiğini öğretti. Ne mutlu o Ramazanları yaşayanlara.

İşte o anlara şahit olanların okuduklarında 'evet öyleydi' diyecekleri birkaç madde:

Son derste oruç açmayı 1986-1992 arasında doğumlu olanlar çok iyi bilir. O zaman 8 yıllık eğitim zorunlu olmuş ortaokul öğrencilerine 6. 7. 8. Sınıf denmeye başlanmıştı. Ve iftarı okulda açmak için 'öğlenci' olmak gerekirdi. Tam gün okuyan ve sabahçılar iftarlarını evde yapardı.



O dönemlerde Ramazan şimdiki gibi yaz aylarına değil kışa denk gelirdi. Ezan saat 5 buçuğa doğru olduğu için son derse denk gelirdi. Cam kenarında oturan arkadaşlar ezan sesini duymaya çalışır, duyamazlarsa da minarenin ışıklarına bakardı.




Bu heyecanlı bekleyişi gereksiz şakalar yaparak bizi kandırmaya çalışan arkadaşlarımızın sayısı da azımsanamayacak kadar çoktur. Ezandan önce 'okundu' diyerek yapılan şakalar sonucunda birçok arkadaş orucunu erken açmıştı ve bu şakalar Ramazan ayı boyunca her gün yapılırdı.





En heyecan verici zaman ise son dersten önceki teneffüstü. Kantin de çetin bir mücadele yaşanırdı. Öncelerden yer tutanlar şanslı olanlarımızdı. Kantine giden arkadaşın 'kantinden bir şey isteyen var mı?' sorucu hala kulaklarımızda çınlar. Ama onlarda arkadaşlarının yerine de yiyecek aldıklarında ortam gelirdi. Kantinci günün en zor anlarını yaşardı. Verilen siparişlere yetişmekte sorun yaşar, önceden stokladığı tostlar bitince, bisküvi, çubuk kraker gibi yiyeceklerini satmaya başlardı.




Şanslı olan kısım ise bu kantin işlerine hiç bulaşmaz evden getirdiklerini hazırlardı. Annelerinin çantalarına koydukları tostlar, bisküviler o an için birçok büyük bir şanstı.





Ezan okunduğunda alınan ve evden getirilen yiyecekler masaların üzerinde konulur, bir gürültüyle yenmeye başlanırdı. Arkadaşlar arasında biri poşete koymuş olduğu hurmaları sınıf içinde gezdirirdi. Eğer şanslıysanız öğretmeniniz izin verir ve sıralar birleştirilir bir iftar sofrası haline getirilirdi. Çoğu öğretmenin sınıfta oruç açtığı görülmezdi. Tabii sınıfta oruçsuz olan arkadaşlar bu en lezzetli ve keyifli iftar sofrasını kaçırmaz onlarda eşlik ederdi.



Bu sırada son dersin yarısı gitmiş olur, oruçlar açıldıktan sonra sınıftaki ses biraz yükselmeye başlardı. Öğretmenler bu gürültüye ' Karnınız doydu galiba hadi derse geçelim' diye tatlı sert uyarılarda bulunurdu.




İftarla birlikte derste okulda biter, akşam karanlığında evlere dağılırdık.





İşin eğlenceli olan diğer kısmı burada başlardı. İftar için alınmış olan meyve suları eve gidiş süresi boyunca çeşitli yerlerde patlatılırdı. Eve gelince de annemizin sıcacık sesi bizi karşılardı 'orucunu açtın mı? Biz de seneni bekliyorduk'




Buz gibi havada sıcak eve girer kurulu sofraya otururduk. Okulda arkadaşınla paylaşarak yaptığımız iftarın yanına bir de ailenin sıcaklığı ile olan iftar eklenir, keyfimizi keyif katardı.




O iftarlar bize paylaşmanın güzelliğini, birlikte açılan oruçların mutlu ettiğini öğretti. Ne mutlu o Ramazanları yaşayanlara.





#Eski Ramazan
#Okulda iftar
#Kış Ramazanı
7 yıl önce