nin gençlik yıllarında edebiyat ve musiki ile ilgilendiği, geçimini kuyumculuk yaparak sağladığı bilinmektedir. Kuyumculuk onun kimyaya ilgi duymasına, yaptığı deneyler gözlerinin rahatsızlanmasına, bu rahatsızlık ise onun tıbba yöneltmesine yol açmıştır. Gözlerine inen katarakt dolayısıyla öğrencilerinin ameliyatla tedavi önerisini Razi'nin, "Artık çok geç, zaten dünyayı yeterince gördüm" diyerek tedaviyi kabul etmediği rivayet edilir.
Onun tıp tarihine yaptığı önemli katkılardan biri, ilk defa kimyayı tıbbın hizmetinde kullanmış olmasıdır. Deneylerini maymunlar üzerinde gerçekleştiren Razi, hastaların denek olarak kullanılmasına şiddetle karşı çıkmıştır. Tıp ve felsefe başta olmak üzere çağının bütün ilimlerine dair eserler veren Râzî'nin özellikle kimya ve tıp alanındaki birçok eseri Latinceye çevrilmiştir.
Kimyayı tıbba uygulayan ilk hekim olarak bilinen Er Razi, dünya tıp tarihinde pediatrinin babası olarak kabul edilmektedir. Er Razi, çocuk hastalıklarıyla kadın doğum hastalıklarını tasnif etmiş, teşhis ve tedavi yollarını göstermiştir. Zührevi hastalıkları incelemiş, ameliyatlarda ilk defa, hayvan bağırsağını dikiş ipliği olarak kullanmıştır. Doğru tedaviye ulaşmak için bazı hayvanlar üzerinden deneyler yapmış, tıp tarihinde ilk defa kobay kullanmıştır. Ayrıca gut hastalığı ile romatizmayı birbirinden ayırdı.
Er Razi'nin en önemli keşiflerinden birisi de, böbrek ve mesanedeki taşları ilaçlarla parçalatması veya ameliyatla çıkartmasıdır.
Çalışmalarının büyük bir kısmı tıp üzerine olan Ebu Bekir Razi'nin en ünlü eseri "El Hevi (Liber Continens)"dir. Bu eser, hastalıkların teşhis ve tedavisi üzerine yazılmış döneminin en geniş medikal ansiklopedisidir. Antik Yunan ve İslam tıbbının önemli medikal bilgileri ve Ebu Bekir Razi'nin kendi çalışmaları bu eserde derlenmiştir.