Kamuoyu şunu bilsin. Kombassan'ın bugün hiçbir eksiği yoktur. Holdingin de İnşaat Tarım şirketinin de bütün ortaklarının isim ve adresleri SPK'ya verilmiştir. Söyleyecek birşeyleri kalmadı, şimdi de mahkemeye müracaat ettiler, ortaklarımızın mahkeme marifetiyle tesbitini istiyorlar. Amaç oyalama, çünkü bu mahkeme 100 sene sürer. Market kuracağız, "bakkalları öldüreceksiniz" diye izin vermiyorlar. Ama, bizden sonra aynı şehirler için müracaat eden market zincirlerine izin veriyorlar. Turizmi desteklemek için bütün sivil havayollarına, 1,5'ar milyon dolarlık küçük krediler verdiler. Batan şirketler dahil herkes aldı, bize vermiyorlar. Niye vermiyorsunuz? "E, siz Kombassansınız..." İzmir Seferihisar'a dünyanın en büyük termal tesisini yapacağız. Dosyamız iki senedir Turizm Bakanlığı'nda bekliyor. Gittik, "ne iştir" diye sorduk. Bürokrat, Bakan'a, "Sayın Bakanım bunlar tesiste kuyu açtı, sıcak su çıkardılar. Orada kurbağalar öldü. Çevreciler itiraz ediyor. Nasıl izin verelim" diyor. Faisal Finans'ı da biz kendi isteğimizle devretmedik, zorla devrettirdiler. "Kardeşim biz sizin banka sahibi olmanızı istemiyoruz. Devrettiniz devrettiniz, devretmezseniz el koyacağız" dediler. Siz olsanız ne yaparsınız! Dahası... Dünyanın en prestijli firmalarıyla ortaklık ve işbirliği anlaşmaları yapacağız, adamlara Türkiye'den yazılar belgeler gönderiyorlar: "Sakın bunlarla ortaklık yapmayın!"
Kısacası devlet, ne destek veriyor, ne belge veriyor, ne izin veriyor ne de sermaye artışı izni veriyor. Sonunda bana şunu dediler: "Kardeşim biz sizi sessiz ölüme terkettik. Etrafınızı çevirdik. Para da girmeyecek, belge de alamayacaksınız. Kendi kaynaklarınızla yatırım yaparsanız da yüksek maliyetle yapacaksınız, rekabet edemeyeceksiniz. Böylece sessizce ölüp gideceksiniz. Bizim arzumuz bu."
Ülkemi sevdiğim için bugüne kadar bunları dile getirmedim. Yine de Türkiye'yi çok seviyorum. Bu mantık değişecek ve yarınlar çok güzel olacak. Buna inanıyorum.
