|

Barış kavga ile iç içe yürür

Kuzey İrlanda ve Güney Afrika'da barışın hiç de kolay elde edilmediğini örnekler vererek anlatan Ali Bayramoğlu, 'Barış süreçleri, kavga ederek olur' dedi. Kobani gerekçesiyle çıkan sokak olaylarında ise sorumluluğun HDP'de olduğunu söyledi.

Nil Gülsüm
00:00 - 27/10/2014 Pazartesi
Güncelleme: 22:52 - 26/10/2014 Pazar
Yeni Şafak
Barış kavga ile iç içe yürür
Barış kavga ile iç içe yürür

Türkiye, iki yıla yakın süredir yürüttüğü çözüm sürecinde yeni bir eşikte. Kobani gerekçeli son olaylar, hem Kürt siyasetini hem de süreci yürüten devlet iradesini yeni bir aşama ile karşı karşıya bıraktı. Bölgesel değişikliklerin hızlı seyrettiği bu yeni aşamada, Başbakan Davutoğlu'nun çağrısıyla Akil İnsanlar Heyeti tekrar toplandı. Tam bu noktada, bu sefer sorularımı, Kürt sorununun tanımlanması ve çözümü konusunda uzun süredir çalışan Ali Bayramoğlu'na yönelttim. Aynı zamanda Akiller Heyeti'nde de yer alan siyaset bilimci ve Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, sorunun kökeninden çözüm sürecinin geldiği yeni aşamaya kadar bir dizi soruma kuşatıcı cevaplar verdi.

Çözüm süreci konusunda herkesin beklentisi ve tanımı farklı. Sizin zaviyenizden çözüm sürecinin anlamı nedir?

Çözüm süreci mevcut çatışmanın bitmesi ve Türkiye'de etnik kökenli görünen problemin demokrasi içerisinde ortadan kalkması demektir. Sorunun çözümü, demokrasi üzerinden, eşit vatandaşlık bazında ortadan kalkması, buharlaşması demek. Herkesin çözümden ya da nihai hedeften anladığı farklı olabiliyor.

BEKLENTİ FARKLI
Nasıl bir farklılıktan söz ediyorsunuz?

Devletin ve genel olarak Türklerin Çözüm sürecine atfettikleriyle bu süreçten Kürt hareketinin bekledikleri arasında farklar var. Bir taraf, çözüm süreci ile PKK'nın ortadan kalkmasını hedefliyor. Diğer taraf PKK, Çözüm süreci ile resmi bir statüye kavuşmayı umuyor. Devlet, çözüm süreciyle demokratik haklar üzerinden demokratik entegrasyonu hedefliyor. Kürt tarafı kendilerinin yönetecekleri özerk bir alan oluşumunun peşinde koşuyor. Çözüm süreci dediğimiz şey temelde sorunun çözümüdür, ancak hedef konusunda ciddi farklar ve tartışmalar var. Gerginliklerin sebebi de bu.

TÜRKLÜK DEĞİL TÜRKİYELİLİK ÜZERİNDEN
Gelinen noktada ne durumdayız?

Bağları yeniden kurmaya çalışıyoruz. Bu defa Türklük üzerinden değil, Türkiyelilik üzerinden kurmaya çalışıyoruz. Kürtler bu toprakların parçası bir topluluk. Yeni proje Türkiyelilik üzerine kurulu bir entegrasyon projesidir. 200 yıl Kürtlerin bir şekilde sisteme entegre olmaya direnmeleri, ya da sistem tarafından denetlenmeye direnmeleri ile geçti. Bu isyanlar Cumhuriyete kadar sürdü. Bu isyanların kimisi feodalite, kimisi din, kimisi milliyetçilik kaynaklıydı. Kaynağı ne olursa olsun bütün bu isyanların ortak duygusu, 'kendi kendimizi yönetelim' idi. Çözüm süreci, bu talepler çatışmalarla değil, siyaset ve diyalog üzerinden konuşulsun demenin ilk adımıdır.

MESELEYE KİM HAKLI DİYE BAKMAMAK LAZIM
Peki kim haklı?

Kim haklı diye bakmamak lazım. Davutoğlu, 'Bize bunu dayatmasınlar' diyor. Bence de dayatılmamalı. Ama Kürt siyaseti bu dayatmayı sürdürecek, çünkü Rojava'yı varoluşlarıyla ilgili bir mesele olarak görüyorlar. Türkiye'nin bu noktada yeni bir strateji geliştirmesi gerek. Bu yapılmazsa, bir çok ülke PKK'ya bölgeye ve çatışmaya yatırım yapabilir.

ÇÖZÜM ANAYASA
Yeni anayasa bu sürecin neresinde duruyor?

Bu çözümün iki ayağı var. Silahların susması ve silah kullananların topluma dönüşünün sağlanması. İkinci ayağı ise, bir daha silah kullanmayı gerektirmeyecek siyasi, kültürel ve sosyal iklimin oluşturulması ve eşit vatandaşlığın sağlanması. Bu da yeni anayasa ile yapılabilir. Zannederim, 2015 seçimlerinden sonra yeni anayasa konusunda çözüme doğru yol almamız mümkün olacaktır.

TOPLUMA DA MESAJ VERMELİ
Öcalan'ın durumu sürecin önemli tartışmalarından biri. Sizin yaklaşımınız nedir?

Akiller heyeti çalışmaları sırasında Öcalan'ın serbest kalıp kalmayacağına ilişkin sorularla sık karşılaştık. Böyle bir endişe var. Fakat bununla çelişki arz eden bir biçimde, şu an bu müzakereler Öcalan ile yürütülüyor. Dolayısıyla, karşınızda Kürtler üzerinde etkili olan birisi var. Bu şartlar altında onun elinin daha rahat olması gerekiyor. Öcalan'ı geçmişe bakarak cezalandıracak mısınız, yoksa geleceğe bakıp onun önünü açacak mısınız? Asıl soru budur.

Öcalan'ın durumunun iyileştirilmesi mümkün mü?

Bu siyasetçilerin vereceği bir karardır. Öcalan, örgüte vereceği mesajları topluma da verebilmeli. Zaten şu an Öcalan bir siyasi aktör. Nitekim bu süreci devlet benimle değil, Öcalan ile yürütülüyor.

Tehlikeli bir şey atlattık
Bölge halkının Kobani eylemlerine yoğun bir katılım göstermediği tespitlerine katılır mısınız?

Bazı bölgelerde, halkın azımsanamayacak bölümü sokaktaydı. Ama Diyarbakır ve Van gibi yerlerde halktan ziyade PKK'nın gençlik grupları işin içindeydi. Dolayısıyla bu tür olayların halk desteği kısmına temkinle yaklaşmak lazım. Ama şunu söylememiz gerek ki, tehlikeli bir şeyi atlattık.

Çözüm süreci konusunda herkesin iyimser olduğu bir aşamada Kobani eylemleri yaşandı. Bu noktaya nasıl gelindi?

Çözüm süreci başlayalı 18 ay oldu ve bu sürede çatışma olmadı. İmralı ile devlet arasında yeni bir mutabakata varılmışken bu olaylar patlak verdi. Olaylar, Kobani'den ileri geliyor. Anlamı şu: Kürt sorunu ve Kürt sorununun çözümü, Türkiye sınırının ötesine geçme, bölgeselleşme eğilimi göstermekte. Çözüm süreci ise Türkiye sınırlarının ötesine uzanmıyor. Dolayısıyla Kobani'de ve genel olarak Rojava'da yaşanan olaylar Kürt siyasi hareketinin duruşunu çok etkiledi. Türkiye, 'Bu sorunun çözüm süreci ile ne alakası var' derken, Kürt siyasi hareketi Rojava'yı doğal bir parçası olarak görüyor. Sorunun kaynağı, bu iki bakış açısı arasındaki farklılık.

SÜREÇ UYUŞMAZLIĞA RAĞMEN SÜRÜYOR
Nasıl bir farklılık var?

Bir ulus devlet bu tür bir sorunu bütünlüğü içinde; yani, demokratik hakları sağlayarak, eşit vatandaşlığı, kimlik haklarını tanıyarak, demokratik entegrasyonu oluşturarak çözmek ister. Benim demokratik buharlaşma dediğim şekilde, devlet demokrasi üzerinden sorunu çözmek istiyor. Kürt siyasi hareketinin ise iki özel talebi var. Birincisi, kendini özerk bir şekilde yönetmek. İkincisi de, bu özerklikte vesayet hakkı istemek. Bu bir çatışma doğuruyor ve bu süreç bu uyuşmazlığa rağmen yürüyor.

ÇÖZÜME DESTEK ZAMAN İÇİNDE ARTTI
Çözüm sürecine yönelik toplumsal destek konusunda tespitiniz nedir?

Süreç başladığında tepkiler çok fazlaydı. Zaman içinde, çatışmanın geldiği nokta göz önüne alındığında, toplum bu süreci desteklemeye başladı. Fakat kimi gelişmeler karşısında bu destek sarsılabiliyor. Son olaylarda böyle bir durum görüyoruz. Elbette burada, insanların mevcut değer sistemlerinin zarar görüp görmeyeceğine ilişkin bir endişe de var.

Fonksiyon tamamlandı
Akil İnsanlar Heyeti, Başbakan Davutoğlu tarafından tekrar toplantıya çağrıldı ve bu toplantı geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Heyet bundan sonra ne yapacak?

Akiller Heyeti fonksiyonunu tamamladı. Bu heyet barış fikrinin yaygınlaşması için sahaya çıkmıştı. Bundan sonra aynı fonksiyonu üstlenmesi işe yaramayacağı gibi, öfke nesnesi haline getirilmesine yol açar. Fakat son yaşadığımıza benzer büyük siyasi krizler çıktığında, bu tür krizlerin çözümünde daha siyasi bir fonksiyonu olabilir. Ama bu kendiliğinden olmalı. Tıpkı açlık grevlerinin yaşandığı dönemde inisiyatif alan aydınların yaptığı gibi bir durum olabilir. Fakat bu grup, her iki tarafın da saygı duyacağı, dinleyeceği isimlerden oluşabilir.

İNİŞ ÇIKIŞLAR OLACAK
Dünyada benzeri tecrübeler göz önüne alındığında Çözüm süreci için neler söylenebilir?

Kuzey İrlanda'daki sorun bin yıllık bir meseledir. Bu sorunu çözelim dedikten sonra çözüme kadar geçen süre sekiz yıldır. Yine Güney Afrika'da Mandela'nın hapisten çıkmasından altı yıl sonra Yeni Anayasa yapılabildi. Barış süreçleri, kavga ederek olur. Son derece tarihsel, köklü, savaş halindeki belleklerin karşı karşıya olduğu bir çatışmayı çözmeye çalışıyoruz. Bunun iniş çıkışları olacaktır.

HDP bedel varsa ödemeli
Son yaşanan olaylarda HDP'nin etkisi ne düzeyde sizce?

HDP'li siyasetçilerin olaylarda sorumluluklarının olduğunu düşünüyorum. Devlet kanadından yapılan açıklamaların gerilime katkısı oldu, ancak olaylarla ilgili sorumluluk HDP'lilerindir. Büyük bir hata yaptılar, fakat bu hatalarından ötürü onları imha etmek gerekmez. Çünkü süreç onlarla yürüyecek. HDP son olaylardaki payından ötürü ahlaki, hukuki ve siyasi bir bedel varsa ödemelidir; ama bu, HDP'nin yok edilmesi, köşeye sıkıştırılması olmamalıdır. HDP yekpare bir yapı değil. HDP, farklı eğilimlerden oluşan bir yapı. HDP'nin üstünde bir Kandil var.

9 yıl önce