Londra'da Arapça olarak yayınlanan El Kuds el Arabi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan ile Ortadoğu'yu konuştuk. Filistin barış sürecinden Arap Baharına uzanan bu samimi söyleşide Atwan, Ortadoğu'yu bekleyen tehlikelere, Ortadoğu'nun dinamiklerine dikkat çekti.
BM kararı çok küçük bir adım. Diplomatik bir zafer olsa da çok az şey ifade ediyor gerçekte. Mahmut Abbas, Oslo Anlaşması sürecinde resmen kumar oynadı; bağımsız, gerçek bir Filistin devleti inşa edemedi. Şimdi de, 'Bakın 20 sene sonra size bir hediyem var' mesajı bu. BM'nin kararı bir balon ve patlayacak. Batı Şeria'da beş yüz bin İsrailli yerleşimcinin olduğu toprakları yitirdik. Gerçek olan bu. Direniş geri gelecek, buna eminim ve eminim ki Filistin İntifadası durmayacak, bir şeyler başaracak.
Bence BM'nin Filistin'e tanımış olduğu
statü bizi gayemizden alıkoyacak, biz kazanan değil kaybeden olacağız. Çünkü iki devletli çözüm yolu kapandığında 'B' planına geçip tek devlet çözümüne gitmemiz lazım, o da bu şekilde ortadan kalkıyor. BM'nin tanımış olduğu statü aslında bizi kapana kıstırdı.
Bugüne kadar tüm Arapları ve Müslümanları birleştirebilen konu hep Filistin meselesi olmuştur. Dolayısıyla Batı dünyası Filistin meselesinin çözümünden kaçtıkça felakete sürüklenecektir. Afganistan'da, Irak'ta yenildiler. Afrika'da da mağlup olacaklar. Çünkü bölgenin gerçekliğinden kaçıyorlar. Gazze savaşını düşünün, 365 kilometre karelik bir yer Gazze. Tüm Müslümanlar ayağa kalktı, eylemler yapıldı. Keşmir'de de savaş var; ama kimse o kadar tepki vermiyor. Suriye konusunda ise bölünmüşler. Irak ve İran arasında sekiz yıl süren savaşı da Filistin kadar umursamadı kimse.
Afrika'daki savaşın temel sebebi rekabet. Kuzey Afrika, sahil kesimi dolaylı bir Fransız kolonisi idi. Fransa, uranyum ihtiyacının yüzde 50'lik kısmını Nijerya ve Mali'den sağlıyor. Fransa kaybettiğini fark edince şok yaşadı ve müdahale etti.
İran şu an arkasına yaslanmış süreci izliyor ve mutlu. Suriye, Mısır ve Türkiye'nin güçlü olmasını istemiyor. İran'ın bölgesel bir güç olma ihtirası var ve İranlılar tarihsel seyir içinde artık kendileri için güçlü bir devlet olma ve nükleer güce sahip olma zamanlarının geldiğini düşünüyorlar. 'Neden olmasın?' diyorlar kendilerine, çünkü zaten nükleer silahlanmaya çok yaklaştılar. O nedenle bu amaca ulaşmak için her şeyi yapıyorlar. Türkiye'nin, hatta doksan milyon nüfusa sahip Mısır'ın neden nükleer programı yok mesela?
Türkiye Libya'da ve Suriye'de kaybetti. Mısır şu anda Türkiye'nin politikalarını takip ediyor; yani komşularla sıfır sorun politikasını. Komşularla iyi ilişkiler kurarak Türkiye'nin bıraktığı yerden devam ediyor. Şu anda Irak'la oldukça iyi ilişkiler kurmaya gayret ediyor. İran ile de ilişki kuracak. Tarihte Mısır ve Suriye ilişkileri her zaman için çok güçlü olmuştur.
Arap Baharının orta yerinde İsrail sekiz gün boyunca Gazze'ye saldırdı ve tüm İslam alemi ayağa kalktı. Batı'nın anlamadığı işte tam da bu. Arap Baharı derken de gerçekte sadece iki devrim oldu: Majör olan Mısır'da, minör olan Tunus'ta yaşandı. Arap Baharının en büyük başarısı Hüsnü Mübarek'i devirmesidir. Çünkü 65 yıllık ülke tarihinde İsrail 40 senesini istikrar ve barış içerisinde geçirdi. Son savaşı 1973 savaşıydı. 1979'da Camp David Anlaşması imzalandıktan sonra Mısır'da da değişiklikler oldu ve Hüsnü Mübarek başa geldi. İsrail'in kendi içindeki istikrarının simsarı Mübarek'ti.
Bu tamamen Mısır'ın ulusal, yerel dinamiklerinden kaynaklandı. Diktatörlerin, liderlerin yaptığı yolsuzluklar, Batı'nın bizi aşağılaması, bunlar hazmedebildiğimiz şeyler değil. Biz Araplar içimizdeki düş kırıklığını aydınlatacak, bizi harekete geçirecek bir kıvılcım bekliyorduk. Bu da Tunus'tan geldi ve etrafa yayıldı. Batı bunu engellemek, kendi lehine çevirmek istedi. ama engelleyemediler..'
Aslında bunun İran'da ve Ortadoğu'da neler olduğuyla ilgisi var. Şu anda iki ülkenin etkisiz hale getirilmesi lazım Batı için. Bunlardan biri Cezayir, diğeri ise Pakistan. Batı, Pakistan'daki nükleer silahlardan korkuyor. O nedenle de Pakistan hükümetine güvenmiyorlar. Pakistan'ın ordusu bölgesindeki en güçlü ordudur. Demokrasiyi unut! ABD'yi Afganistan'da bozguna uğratan Pakistan'ın ordusudur. Afganistan'da Taliban'ı ve El-Kaide'yi desteklediler. Şu an hâlâ destekliyorlar da. Pakistan'da orduyu yok edip nükleeri kontrolü ele geçirmek istiyor olabilirler. Bu gözüken senaryo; ama buna rağmen Pakistan ordusu güçlü, milliyetçi, vatanperver.
Bence hafife alıyorlar durumu. İşte bu nedenle Türkiye'nin çok dikkatli olması lazım. Rejim zayıf değil, Kaddafi'nin rejimi gibi değil. Batı, Rusya, Çin ve İran'ı Libya'da aldattı. Bu ülkeler Suriye'de aynı gaflete düşmeyeceklerdir. Yani demek istiyorum ki, rejim gözükenden daha güçlü. Ve Beşşar Esad artık kumar oynuyor. Savaş sürdükçe karşı taraf sorun yaşamaya başlayacak.
Mısır şu anda bir geçiş süreci yaşıyor ve Mısır'da ne olursa bütüne de o yansıyacak. Mesela Mısır bir dönem liberal olmak ve demokrasiyle yönetilmek istedi; tüm Arap dünyası liberal oldu. Mısır sosyalist oldu ve Doğu Bloku'na katılmak istedi; tüm Arap dünyası sosyalist oldu. Mısır İsrail ile barış istedi ve Camp David'i imzaladı; herkes takip etti. Şimdi Mısır'ın devrim sürecini tamamlaması ve gerekli değişimleri başarabilmesi çok önemli. Mursi zekice şu anda yönetimini, erkini sağlamlaştırmaya çalışıyor.
Şu anda kimse kartlarını kimseye göstermiyor. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de kartlarını göğsüne kapatmış izliyor. İsrail'i şu ana kadar asla zikretmedi; ama Camp David Anlaşması'na mutedil bir dille saygıları olduğunu belirtti. Çünkü şu an İsrail'i karşısına alması için doğru bir zaman değil. Aksine yeni rejimi toparlama zamanı. Çünkü Amerika liberaller ve solcuları Mursi'ye karşı kışkırtıyor. Ama Mursi dalgalı bir denizde gemisini yürütmeye çalışan sakin bir kaptan gibi. Diğer devrimleri ise umursadığımı söyleyemem, zira Libya'da yaşanan devrim tamamen uydurma bir şeydi. Suriye'de ise durum daha farklı, dinamikler farklı. Uydurma bir devrim de Cezayir'den geliyor, yolda.
Körfez ülkeleri Cezayir'de devrimi içerden takip edebilmek adına Londra'da bir TV kanalı kurdular; ama proje durdu. Neden? Suriye yüzünden. Onların Cezayir'deki planını erteledi. Aynı anda iki cephe açamayız dediler. Hillary Clinton, Cezayir'in Mali'ye müdahale etmesini istedi. Cezayir hayır dedi. Benim bilgilerime göre bu Fransız savaş uçakları danışmadan Cezayir hava sahasını ihlal etti, Cezayir'i aşağılamak için. Cezayir'i Mali'deki bataklığa çekilmeye çalışıyorlar.