Televizyon yayıncılığında 'analog' dediğimiz bir teknoloji kullanılıyor. Diğer yandan 'sayısal yayın' diye tabir edilen yeni bir yayıncılık teknolojisi de gelişmiş bulunuyor. Avrupa'da da bu yayıncılık teknolojisine geçiş aşaması yaşanıyor. Bir kısmı geçişi tamamladı ama diğer bir kısmında geçiş süreci devam ediyor. En geç 2015 yılında Türkiye gibi bu Avrupa ülkeleri de geçişini tamamlamış olacak.
Sayısal yayıncılıkta yayınlar sıkıştırıldığından daha dar bir frekans boyutundan daha çok yayını vatandaşa ulaştırılabilme imkânı sağlanacak. Mesela analog yayında bir yayın için ayırdığımız frekans boyutuyla; sayısal yayıncılıkta 7-8 yayın yapılabilecek. Frekans dediğimiz şey kıt kaynak olduğu için çok taliplisi var. Bu nedenle her talip olana bu frekansları tahsis etmek söz konusu değil ama sayısal yayıncılıkla daha çok yayıncıya imkân tanınacağı da bir gerçek.
Televizyon yayınları karlanma olmaksızın net bir şekilde ve ücretsiz olarak tüm yerleşim yerlerinden izlenebilecek. Yayınların görüntü kalitesi kullanılan teknoloji nedeniyle garanti altına alınıyor. Yayınların bir kısmı yüksek çözünürlüklü (HD), bir kısmı da standart çözünürlüklü (SD) olacak ve ücretsiz izlenecek. Televizyon anteni olarak ortak çatı anteninin apartmanlarda dağıtılmasını tavsiye etmekle birlikte, nüfusun önemli bir kısmında ev içerinde de basit bir anten ile yayın alınabilecek, bu da televizyon alıcılarının kolaylıkla bir odadan diğer bir odaya, bahçeye veya balkona taşınabilmesi demek. Tablet ve dizüstü bilgisayarlar gibi mobil cihazlarla da uygun donanım kullanmak koşulu ile yayınlar alınabilecek. İzleyicilerin mevcut televizyonları ile bu yayını alabilmeleri için Set Üstü Cihaz (Set Top Box-STB) edinmeleri gerekiyor. İzleyiciler yeni televizyon veya set üstü cihaz satın alırken özel logolu (digital thick) cihazları yani karasal sayısal yayıncılığa uygun cihazları tercih etmeliler.
Teknik özellikleri belirlenen karasal sayısal yayını alabilecek televizyon cihazları henüz piyasada satılmıyor. Ancak yakında alıcıların DVB-T2'ye uygun olup olmadıklarını test edecek bir Test Merkezi kurulacak. Yerli veya yabancı tüm üreticiler ürün modellerinden bir numuneyi bu test merkezinde test ettirecekler ve test sonuçları RTÜK'e sunulacak. RTÜK onayından sonra üreticiler onay logosunu ürüne yapıştıracak ve vatandaşlar bu ürünleri satın alabilecek.
Bu konu zaman zaman kamuoyunda tartışılıyor ama dizilerin sürelerinin tarafımızca belirlenmesi şık olmaz. "Yayıncıların vereceği kararı biz vermeyelim" diyoruz. Ama dünyadaki uygulamalara baktığımız zaman Türkiye'deki dizi süreleri uzun. Dünyada sendikalar ve yayıncılar arasında sağlanan bir uzlaşıyla bu belirleniyor. Türkiye'de maalesef böyle bir ilişki biçimi yok. Bu nedenle vatandaştan gelen tepkileri yayıncıların dikkate alması gerekiyor.
Türkiye'deki reklâm sürelerine ilişkin düzenleme AB'nin ve Avrupa Konseyi'nin düzenlemeleri ile aynı. Bir saatin yüzde 20'si olan 12 dakikayı geçemez. Dolayısıyla 12 dakikanın üzerinde bir reklam süresi olamaz. Olursa bu ihlal oluşturur. Bu nedenle verdiğimiz de sayısız ceza var. RTÜK'ün müeyyide kararlarının yüzde 81'ini reklam ihlalleri oluşturuyor.
'Keşke şöyle olsaydı' dediğimiz çok şey var ama bu 'şu anki sistemin hiçbir yararı yok' anlamına gelmiyor. Bununla birlikte mesela geçici olarak bir yayın kuruluşunun lisansını geri alabilmeliydik. Diyelim ki birtakım ihlaller neticesinde bir kuruluşun 1-2 ay lisansını geri alıp, yüksek düzeyde bir ceza uygulayabilmeliydik. İnsan sağlığını hiçe sayarak çeşitli gıda takviyelerinin tanıtımlarından gelir sağlayan bazı kanalların RTÜK'ün verdiği para cezalarına rağmen ısrarla bu yayınları sürdürmeleri para cezalarının yeterli olmadığını gösteriyor çünkü...
Karasal sayısal yayınların başlamasıyla birlikte görme ve işitme engellilerin televizyon yayınlarına erişimi de kolaylaşacak. RTÜK tarafından özellikleri belirlenen televizyon alıcıları, birden çok ses akışını alabilecek. Böylece görme engelliler yayınlarda yer alan özel ses akışından yararlanabilecekler. Aynı şekilde, TV alıcılarının 'işitme engelliler' altyazı tercihlerine sahip olması öngörülüyor. DVB Alt Yazı ve Teletext Alt Yazı zorunluluğu ile alıcılarda, 'normal' veya 'işitme engelliler' altyazı tercihleri bulunacak. Böylece işitme engelliler de TV yayınlarına kolaylıkla erişim sağlayabilecekler. Ancak bu hizmetin yayın kuruluşları tarafından sunulması gerekiyor.
RTÜK'ün programları kapatma ya da yayından kaldırma yetkisi yok. Bu nedenle RTÜK tarafından kapatılması söz konusu olamaz. Şayet Muhteşem Yüzyılı halk izlemek istemezse yayıncısı diziyi bitirebilir. Kasım ayına kadar 2 binin üzerinde şikâyet vardı 25 Kasım'dan sonra yeniden artış oldu ama şimdi şikayetlerin düştüğünü söyleyebiliriz. "Şikâyet çok, yayın kuruluşuna söyleyelim bitirilsin" misyonuyla hareket etmiyoruz. Muhteşem yüzyıl bir belgesel değil ama tarihsel karakterleri ve olayları ele alıyor. "Ben kurguluyorum Kanuni'ye de istediğimi yaptırırım" demek vatandaşa saygısızlık olur. Bu nedenle vatandaşın algısını fazla zorlamamak gerekir.
İzdivaç programlarına yönelik de oldukça şikâyet alıyoruz ve verilmiş sayısız ceza da var. İzdivaç programları ile ilgili şikâyetçi olduğumuz pek çok başlık söz konusu. Ama neticede bunu yayıncının değerlendirmesi lazım.