|

Bir Amerikan rüyası: NBA

Avrupa başta olmak üzere dünyayı kasıp kavuran futbolun önüne geçen marka bir isim, NBA. Milyar dolarlık değer ile NBA, büyüme ve marka olma süreci ile sporun endüstrileşmesinin en önemli örneklerinden

Yeni Şafak
15:32 - 9/12/2015 Çarşamba
Güncelleme: 17:17 - 9/12/2015 Çarşamba
Z Raporu

NBA tarihsel süreç içerisinde değişime uğrayarak günümüze kadar geldi. ABD'de 1946'da “Basketball Association of America" (BAA), 1949 yılındaysa “National Basketball League" (NBL) kuruldu.


İki ligin birleşmesi sonucunda büyük şehirlerdeki büyük takımlar ile küçük kasaba takımları bir arada yer aldı ve ciddi sıkıntılar ortaya çıkardı. 17 takımın oluşturduğu lig 1950'lili yıllarda takım sayısı önce 11 sonra ise 8'e kadar düşürdü.


1967 yılında “American Basketball Association" (ABA) isimli başka bir lig daha kurulmasının ardından liglerin kalitesini daha da düştü. Nihayet 1976'da tüm ligler birleşti ve bugünkü adıyla NBA kuruldu. Yeni 3 sayı kuralının eklenmesi, Larry Bird ve Magic Johnson gibi yıldızların rekabeti arttırması ligin kalitesini üst seviyelere çıkardı.



1990'larda NBA dünya çapında takip edilen bir lig haline geldi. Buna belki de en büyük katkıyı, 1992 yılında Rüya Takım (Dream Team) adıyla ilk defa NBA'in profesyonel oyuncularının Barselona'daki olimpiyatlara katılması sağladı. Michael Jordan, Larry Bird ve Magic Johnson gibi isimlerin oluşturduğu kadroda ABD milli takımı her maçını farklı kazanarak Olimpiyat altın madalyası kazandı. Bu başarı ile tanınırlığı iyece artan organizasyonun dünya ölçeğinde müşteri elde etmesiyle endüstriyel manada bir ivme de kendiliğinden ortaya çıktı.



Marka değeri artıyor

1984'te David Stern'in NBA Başkanı olarak göreve gelmesi ile NBA'de kritik bir dönüşüm süreci başlamış oldu. NBA'de o dönemde çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşanıyordu. Yeterli sponsor bulunamadığı için Avrupa ve diğer ülkelerden oyuncu transferleri çok fazla yapılamıyordu, ciddi kalite eksikliği vardı. Ligin yayın hakları çok küçük tutarlara satılıyordu, dünya genelinde yayın söz konusu değildi. Hatta 1981 NBA finali ülkede dahi canlı yayınlanmamış ve banttan, gecenin bir yarısı ekranlara taşınmıştı.


Stern tüm bu olumsuzlukları baş aşağı edip NBA'i her haliyle farklılaştırdı ve markalaştırdı. Bazı uzmanlara göre, Stern'in olaylara çok çabuk müdahale etmesi ve kriz zamanlarında iyi yönetimi, ortaya koyduğu yenilikler ve heyecanı ikiye katlayan yeni kurallar NBA'yi daha izlenir hale getirdi.



Michael Jordan, NBA denildiğinde akla gelen ilk isimlerden. Yeni dönemle birlikte, onun oyun için yaptığı özel yetenek ve beceri gösterileri, önde gelen diğer iki basketbol yıldızı 1980'lerin Larry Bird ve Magic Johnson efsaneleriyle lige tadına doyum olmaz bir hava kattı.


Bu isimler doğal olarak sponsorların da dikkatini çekti. Stern'in, bu tarz yıldızları PR anlamında ligin tanıtımında kullanması NBA'nin popülerliğini arttırdı. Yeni sponsor anlaşmalarıyla da müşteri potansiyeli genişledi ve elde edilen karla zirveye doğru hareket hızlandı. Stern, bayilik sistemi getirerek, NBA ürünlerinin tüm dünyada pazarlanıp satılmasına dönük bir zincir oluşturdu.


Stern'in sayesinde bugün NBA, Amerika Birleşik Devletleri dışında, 40'in üzerinde farklı dilde, dünya çapında 200'den fazla ülke televizyonundan insanlarla buluşuyor.


Ayrıca Stern, 'Ücret Tavanı' yani Salary Cap uygulamasını 1984-85 sezonunda tekrar devreye sokarak NBA'de küçükler ile büyükler arasında rekabetçi dengenin sağlamasında büyük rol oynadı. Böylece NBA'in küresel bir markaya dönüşmesinde önemli bir adımı daha atmış oldu.



Amerikan spor endüstrisi farkındalığı

Kuzey Amerika hariç Avrupa'da ve dünyanın tüm diğer kıtalarında spor endüstrisi, farklı bir dinamikle çalışıyor. Bu da rekabette temel farklılıkların olmasından kaynaklanıyor. Dünyadaki çoğu spor liginde düşme ve yükselmeye dayalı bir rekabet varken, Kuzey Amerika'da düşme ve çıkmanın olmadığı kapalı devre bir rekabet ortamı yaratılmış durumda. Lige kimlerin devam edip, kimin etmeyeceğine yönetimin karar verdiği, ancak rekabetin ve seyir zevkinin son derece yüksek olduğu bir lig bu.


Futbolun dünyada tartışmasız 1 numaralı spor organizasyonu olduğunu savunan TRT Radyo 1 basketbol yorumcusu, Yunus Aydın, dünya basketbolu ile ABD basketbolu arasındaki farkı ve ABD'deki futbolu şöyle anlatıyor: “Amerika'da futbol konusunda durum farklı. Onların 'Soccer' olarak adlandırdığı bu oyun bizim dilimizde futbol. ABD'de ilk 8 temel spor branşı içinde futbol yok. Kendilerine has olan Amerikan futbolu ön planda. NBA ise dünya basketbolunun zirvesi ve marka değeri. Euroleague ile kıyaslanmasının nedeni de basketbola hizmet eden Avrupa ve Amerika'nın sektördeki liderleri olması. Oyuncu sözleşmeleri için bakacak olursak, NBA'de sözleşmeler en az 5 katı daha fazla ücretli. Bu yüzden Avrupa'da kendini ifade eden bir oyuncu hemen NBA'den kontrat koparıp, çok daha büyük paralara Amerika'da forma giyiyor. Bunun bir numaralı nedeni de sponsorluk anlaşmaları. ABD'de Avrupa'ya göre çok daha yüksek fiyatlı sponsorluk sözleşmelerinin olması farkındalığını da ortaya koyuyor."



Draft sistemi, şirketleşmiş kulüpler

Diğer liglerde transfer ve bütçe kapsamında serbest rekabet söz konusuyken, NBA'de ücret tavanı ve draft sistemiyle, tüm takımların transfer ve oyunculara ödenecek ücret ve primlere sınırlar getirildi.


NBA'de halen yürürlükte olan toplu iş sözleşmesine göre tüm oyuncular bir yıl içinde basketbolla ilgili reklam, bilet satışı, televizyon ve medya hakları, forma ve lisanslı ürün satışı gibi gelirlerin yüzde 48,04'ü oyunculara dağıtılıyor. Avrupa'da ise havuz sisteminde toplanan gelirler oyunculara değil, kulüplere dağıtılıyor.


NBA'nin en büyük özelliği ise her takımın bir sahibinin olması. Yani tüm takımlar şirket statüsünde ve hisseleri alınıp satılabiliyor. Avrupa'ya dönüp baktığımızda ise sadece Premier Lig'de tüm takımlar şirket şeklinde örgütleniyor. Avrupa'nın diğer liglerinde böyle bir zorunluluk bulunmuyor. Maaşları ve masrafları kulübün sahibi ödüyor.



NBA ekonomisini yakından takip eden marka yöneticisi Uğur Karaveli, Salary Cap denilen kulüplerin senelik olarak oyunculara verecekleri kontratlar ve seviyeler belli olduğuna ve maximum kontratlarda senelik 20 milyon dolar civarı bir para ödendiğine dikkat çekiyor. Karaveli, 'Takımlarda maksimum 15 oyuncu bulunuyor ve bu oyunculara seviyelerine göre kontratlar veriliyor. Bu sezon belirlenen tavan ücret 70 milyon dolar. Kontratlar en fazla 5 senelik olabiliyor. Kulüplerin seviyelerini eşit seviyelerde tutmak için draft sistemi uygulanıyor ve en zayıf takımlar daha çok gelecek vaat eden oyuncuları seçiyor. Bu sayede organizasyonlar değer kaybetmiyorlar. Drafta 1 numaradan seçilen oyuncu en az 4 sene o takımda oynamayı kabul ediyor. Bu sayede uygun fiyata potansiyelli oyuncular oynatıp yanına katacağınız maksimum kontratlı bir ya da iki oyuncuyla şampiyonluğa oynayabiliyorsunuz. Örneğin geçen yılın MVP si Stephen Curry 4 sene için 44 Milyon dolarlık bir kontrat imzalamıştı. Bu tarz antlaşmalar sayesinde uzun süre zirvede kalabilirsiniz. Burada General Manager'ların önemleri de ortaya çıkıyor' diyor…



Yeni yayın hakları oyunculara yarayacak

NBA, ABD'deki yayın hakları sözleşmesini ise mevcut yayıncılarıyla 9 yıllığına 24 milyar dolar karşılığında uzattı.


Yayın gelirlerinin artması, salary cap yani maaş bütçesinin belirlenmesinde kullanılan basketbol kaynaklı gelirlerin (Basketball Related Income-BRI) yükselmesine sebep olduğundan NBA ekonomisinin çok önemli bir kalemini oluşturuyor.


BRI'ın artmasıyla maaş bütçesini yükselten yeni tv anlaşması, 2016-2017 sezonunda devreye girecek. Tüm NBA paydaşları da 2016 yazına ve serbest oyuncu piyasasına odaklandı. 2015-2016 sezonunda 67,1 milyon Dolar olması beklenen maaş bütçesi, bir sezon sonra 89 milyon Dolar'a çıkacak.


Ani maaş bütçesi artışından kısa vadede en karlı çıkacak kesim tabi ki oyuncular olacak. LeBron James'in 2. Cleveland seferinde uzun bir kontrat imzalamaktan öte oyuncu opsiyonlu 1+1 yıllık kontrat imzalayarak 2016 yazında serbest kalmayı istemesi de pazardaki fırsattan faydayı elde etme istemesinden kaynaklanıyor.



Oyunculara ödenebilecek maksimum kontratlar da maaş bütçesindeki artışa paralel olarak değişecek. Örneğin oyuncuların ligde bulunma sürelerine ve kazandıkları başarılara göre değişen bir maksimum kontrat sistemi var. Genel kabul olarak ligde ilk 6 yılı içerisinde olan oyuncular maaş bütçesinin yüzde 25'i, 7 ile 9. yılları arasında olanlar maaş bütçesinin yüzde 30'u, 10 yıl ve üzeri süredir NBA oyuncusu olanlar ise maaş bütçesinin yüzde 35'i oranında maksimum kontrat alabiliyor. Fakat istisnai durumlar sizi bir üst kategoriye taşıyabiliyor. Buna örnek ise çaylak kontratıyla oynarken MVP seçilen Derrick Rose ilk 6 yılını oynayan oyuncular gibi değerlendirilmeyip 7 ile 9. yılları arasında olan oyuncularla aynı haklarına sahip oldu.


Ayrıca maaş bütçesinin yüzde 25'ini ve yüzde 30'unu alıp karşılaştırırsanız oyunculara ödenen ücretlerin sizin bulduğunuz değerler ile farklı olduğunu göreceksiniz. Bu durumun sebebi ise maksimum kontrat ücretleri hesaplanırken NBA'in maaş bütçesinin yüzde 100'ünü değil de yüzde 90'ını esas alması. Dolayısıyla teoride maaş bütçesinin yüzde 25'ini alması gereken bir oyuncu pratikte yüzde 25'ten daha az kazanıyor.



Türkiye'de neden yayınlanmıyor?

Dünyanın pek çok ülkesinde NBA maçları rahatlıkla izlenebiliyorken 5 tane temsilcimizin olduğu bu lig Türkiye'de izlenemiyor?


Aslında bunun birçok nedeni var. Yayın haklarını alan kuruluşun zarar etmesi. NBA'in Türkiye'deki asıl hitap ettiği kitle 15-25 yaş arası ve bu kitlenin belirli bir gelirinin olmaması. Dijital medyanın ve internetin her şeyi kolayca ulaşılabilir olması. Kanal sahiplerinin çoğunun iş adamı olması ve sporun içinden gelmemesi, 82 maçlık normal sezonun geneli aslında mücadeleden, çekişmeden, rekabetten, savunmadan fazlasıyla uzak kalması bu nedenlerden bazılarını oluşturuyor.



NBA'yi yakından takip eden Yeni Yüzyıl gazetesi spor yazarı Kaan Kural'a göre Türk ekonomisi daha çok futbola yatırım yapıyor. Kural, 'Türkiye'de futbol ön planda. Esasında NBA global manada hızla yükseliyor. Fransa'da da futbol pazarı ön planda olmasına karşın yayın gelirleri 12 Milyon Dolar'dan bu sezon yeni imzalanan anlaşma ile 50 Milyon Dolar'a yükseldi. Ancak Türkiye'de yerel saatten dolayı maçların gece geç saatlerde yayınlanıyor olması ve reytingin de bundan dolayı düşük olması nedeniyle tercih edilmiyor. Yayıncılar bu nedenle bütçelerini daha çok Avrupa'da futbol liglerine harcıyor' diyor.


Amerika'da spor kültürünün ve müşterisinin Türkiye'ye oranla daha fazla olduğunu da vurgulayan Kural, söyle devam ediyor: “Amerika'da en çok takip edilen spor Amerikan Futbolu. Onun ardından bezbol ve NBA geliyor. Kuzey Amerika'da spora ciddi bir harcama var. ABD eğlence dünyasına Avrupa'dan daha fazla yatırım yapıyor ve daha çok müşteri çekiyor."



Ayrıca yayın hakları için 2 büyük şirketin girişimlerinin var olduğunu müjdeleyen basketbol yorumcusu Yunus Aydın ise NBA'i izlemek için uzun bir süre beklemeyeceğimizin müjdesini veriyor. Yayın haklarındaki problemin 2 temel unsuru olduğunu belirten Aydın, şunları söylüyor “1'incisi maçların geç saatlerde oynanması ve markaların o saatlerde TV'lere reklam vermemesi, 2'inci sebep ise Türkiye'de doların bir istikrarın olmaması. Doların sürekli artıp-azalan bir grafiği olduğu için yayıncı kuruluşlar riske girmek istemiyor. Etkileri ise elbette olumsuz, birçok insan yasal olmayan linklere ve iddia sitelerinden maçları izlemeye yöneliyorlar. Yavaşlık problemi, görüntü donuyor gibi sebeplerle de anın zevkini yaşayamayanlar sabah uyandığında maçların sonucuna bakmakla veya özetlerini izlemekle yetiniyor."



T
ürk Oyuncular ne kadar kazanacak?


Bu sezon için kazanacakları;


ENES KANTER / Oklahoma City Thunder / $ 16.400.000


ÖMER AŞIK / New Orleans Pelicans / $ 11 Milyon


ERSAN İLYASOVA / Detroit Pistons / $ 7.900.000


FURKAN ALDEMİR / Philadelphia 76'ers / $ 3 Milyon (Sözleşmesi feshedildi)




2015/16 sezonunda en çok kazanacak oyuncular - TOP10


KOBE BRYANT / Los Angeles Lakers / $ 25 Milyon


JOE JOHNSON / Brooklyn Nets / $ 24.894.863


LEBRON JAMES / Cleveland Cavaliers / $ 22.971.000


CARMELO ANTHONY / New York Knicks / $ 22.875.000


DWIGHT HOWARD / Houston Rockets / $ 22,359,364


CHRIS BOSH / Miami Heat / $ 22,192,730


CHRIS PAUL / Los Angeles Clippers / $ 21.468.696


KEVIN DURANT / Oklahoma City Thunder / $ 20.158.622


DERRICK ROSE / Chicago Bulls / $ 20.093.063


DWAYNE WADE / Miami Heat ve BROOK LOPEZ / Brooklyn Nets / $ 20 Milyon



NBA tarihinin en pahalı 10 kontratı

Kobe Bryant : $136.4 Milyon dolar, 7 senelik (2004-11)


Jermaine O'Neal : $126.6 Milyon dolar, 7 senelik (2003-10)


Kevin Garnett : $126 Milyon dolar, 6 senelik (1999-2005)


Rashard Lewis : $126 Milyon dolar, 6 senelik (2007-13)


Carmelo Anthony : $124.1 Milyon dolar, 5 senelik (2014-19)


Joe Johnson : $123.7 Milyon dolar, 6 senelik (2010-2016)


Chris Weber : $122.7 Milyon dolar, 7 senelik (2001-2008)


Tim Duncan : $122 Milyon dolar, 7 senelik (2003-10)


Shaquille O'Neal : $120 Milyon dolar, 7 senelik (1996-2003)


Chris Bosh : $118 Milyon dolar, 5 senelik (2014-2019)




Hidayet Türkoğlu NBA kariyerinde en çok kazanan 100 oyuncu arasında


1 Kevin Garnett 328,6


2 Shaquille O'Neal 292,2


3 Kobe Bryant 279,7


4 Tim Duncan 224,7


5 Dirk Nowitzki 204,1


6 Joe Johnson 198,6


7 Jason Kidd 193,8


8 Ray Allen 181,1


9 Chris Webber 178,2


10 Paul Pierce 169,5


87 Michael Jordan 90,2


91 Hidayet Türkoğlu 89,1


#NBA
#Jerry West
#Basketbol
#David Stern
8 yıl önce