|
Siyasi istikrarın kıymetini kaybedince anlıyoruz
Türkiye'de son yıllarda ekonomide elde edilen kazanımların başlıca üç sac ayağı vardı.
Bunlar siyasi istikrar, finansal istikrar ve mali istikrar.
Finans alanındaki istikrar ve kamu maliyesinde yapılacak herhangi bir iyileştirme, siyasi istikrar sayesinde kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleşiyordu.

Ülke ekonomisinin en sorunlu alanlarından biri olan kamu maliyesinin, 2002'den sonraki dönemde en iyi performansı göstermesi birebir siyasi ve finansal istikrarla ilişkilidir. Kamu maliyesinde sağlam bir mali yapı kurularak, kamunun bürokrasiye hapsolmuş hantal işleyişi değiştirilmiş, ayrıca
yıllarca kamunun çıkış bulamadığı borç-faiz kıskacına son verilmiştir.

Kamu maliyesindeki olumlu süreç, sosyal politikalar aracılığıyla tabana yayılarak, tam bir sosyal dönüşüm yaşanmasını sağlamıştır.
Zaten AK Parti'nin 2007 ve 2011 seçimlerinden birinci parti olarak çıkarak iktidar olmasında, kamu maliyesi-sosyal harcamalar ilişkisinin önemli bir rolü var. Tüm bunların sonucunda da siyasi ve ekonomik istikrarın 13 yıl sürdüğü bir Türkiye'ye şahit olduk.

Hatta, siyasi ve ekonomik istikrarın verdiği bu özgüven sayesinde bugünü ve yarını değil, geleceği de planlayan adımlar atılmıştır. İleriye yönelik kalıcı uygulamalarla 2023 yılı için bir dizi siyasi, ekonomik ve sosyal hedefler belirlenmiştir.

7 HAZİRAN SEÇİMİ BELİRSİZLİĞE NEDEN OLDU

Ancak, 7 Haziran seçimi sonucunda ortaya çıkan tablo, geçmişte ekonomik istikrarın
üç saç ayağı olan
siyasi istikrar, finansal istikrar ve mali istikrar
arasında sürdürülen dengeli ilişkinin bozulduğunu gösteriyor. Özellikle de mali istikrar adına,
yani kamu maliyesindeki küçük bir değişimin abartılmasından dolayı
alt-orta gelir grubunun taleplerinin yerine getirilmemesi,
siyasi istikrarın kaybedilmesine neden oldu.

Bugün aradan geçen 20 günde, hala daha koalisyon için herhangi bir denklem yazılamıyor. Çünkü,
siyasi partilerin başta ekonomi olmak üzere diğer alanlara bakış açılarında o kadar yüksek duvarlar var ki,
koalisyon seçenekleri konuşmak çok bilinmeyenli denklemi çözmek gibi. Bu durum açıkçası koalisyon formüllerinin inandırıcılığını da ortadan kaldırıyor.

“Türkiye'de hükümet kim olacak?" sorusu bile alışkın olmadığımız bir durumken, “Kurulacak koalisyon hükümet olabilecek mi?" veya “En fazla süresi ne olur?" sorularına bakılırsa, bir
süre siyasi istikrarsızlığın Türkiye'de hâkim olacağını söyleyebiliriz.

Siyasi istikrara yönelik endişeler, şimdi koalisyon kurma sürecinde daha da artacak ve bu endişenin
ekonomide yol açacağı maliyet de her geçen gün yükselecek.
Bir de son günlerin moda tabiri var:
“Halk koalisyon istedi mesajını verdi".
Üstelik Türkiye'de siyasi partilerin ülke meseleleri konularında derin görüş ayrılıkları varken, seçim sonuçlarını bu şekilde okumak, koalisyonlara mahkûm Türkiye'ye duyulan özlemden başka bir şey ifade etmiyor.

Ortada AK Parti'nin tek başına iktidar olmaması için yürütülen bir kampanya devam ederken ve muhalefetin ulusal ve uluslararası düzeyde aldığı destekle AK Parti'nin iktidar olmaması için gösterdiği çaba varken, seçim sonuçlarını
sandıktan “ülkeyi birlikte yönetin" mesajı
çıktı şeklinde yorumlamak, yine bir algı yönetme çabası. Tek hedefin “birlikte yönetmek" değil “AK Parti'siz bir Türkiye" olduğu ortada.

KOALİSYONDAN SİYASİ İSTİKRAR ÇIKAR MI?

Peki ne olur? Yakında başlayacak koalisyon kurma görüşmeleri ve küçük bir ihtimal de olsa kurulacak koalisyon Türkiye'ye siyasi istikrar getirir mi?

Hem Türkiye'nin koalisyon karnesi, hem de 2002-2015 dönemi Türkiye'si göz önüne alındığında,
sorunun cevabı kesin bir “HAYIR"

Geçmişinde 20 koalisyon yapan Türkiye'nin ekonomi karnesi kırıklarla dolu.
Ekonomik krizlerin koalisyon hükümetlerine rastlaması, basit bir tesadüfle açıklanamaz.
Koalisyonların ülke ekonomisinde yol açtığı tahribatların ortadan kaldırılması için topluma ağır maliyetlerin ödetildiği, siyasi istikrarsızlıkla tavan yapan ekonomik istikrarsızlığın yükünün alt-orta gelir grubunun yüklendiği de rastlantı değil.

Yüksek enflasyon, dış borç, yüksek bütçe açığı, IMF karabasanı denildiğinde koalisyonların akla gelmesinin rastlantı olmadığı gibi. Çünkü Türkiye'de koalisyon, ekonomik sorunları çözmekten ziyade sorunun kendisi olmuştur.

Tüm bunlara rağmen, seçim sonucu ortaya çıkan tablodan kendilerine alan bulan ve
Ankara'yı koalisyona ikna etmek için mesken tutan ulusal ve küresel aktörlerin, siyasi istikrarı mı istikrarsızlığı mı hedefledikleri diğer bir soru işareti.

twitter.com/erdalkaragol
#AK Parti
#IMF
#Ankara
9 yıl önce
Siyasi istikrarın kıymetini kaybedince anlıyoruz
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset