|
Taksim"den devrim mi çıkar, demokrasi mi?

The Economist dergisi, Taksim olayları için "ağaç devrimi" diyor. Başbakan Erdoğan"ı da bir elinde gaz maskesi diğer elince üç el tespihle Sultan Selim olarak imgeliyor. Sultanizmle etiketlenen Erdoğan ve ağaç devrimiyle taçlanan Taksim tepkisi! Devamla olayların seküler ve İslam karşıtlığı değil, otoriterlik ve çoğulculuk karşıtlığına dayandığını yazıyor. Ağaç devrimi ve çoğulculuk Taksim"e çıkanlara düşen pay, sultanizm ve otoritarizm ise Erdoğan"a.

Türkiye, sanki Kafkas ülkesi ya da Ortadoğu ülkesi. Diktatörlüklerle yönetilen, çok partilere izin verilmeyen ve siyasal rekabete kapalı bir ülke. Bundan dolayı romantik devrim servisi yapılıyor önümüze. Buna karşı konumlanan ise oldukça arkaik bir sultanizmin egemenliği! Ne hoş bir sınıflama!

Türkiye"de devrim diyenler, her zaman darbeciliğe davetiyede bulundular. Bunun için ordu göreve diye gösteriler düzenlediler, askeriyenin içinde cuntalar kurdular. Çünkü devrim diyenlerin siyasal soy kütüğünde Kemalizm var. Milli Demokratik Devrim girişimiyle Doğan Avcıoğlu"nun yaptığı budur. Cumhuriyet Mitinglerinde ordu göreve pankartını açanlar bunlar.

Devrim, Türkiye"de ihtilal ve darbe çağrısıyla bütünleşir hep.

Taksim"e çıkan insanların sosyolojisini Beyaz Genç Türkler oluşturuyor. 13-25 yaş grubu ergen gençler ya da geç ergen gençler. Network demokrasisi içinde yaşıyorlar artık. Bu nedenle siyasal meseleleri parti merkezlerinde, parti kulüplerinde, parti gençlik örgütlerinde ya da parti dergilerinde tartışmıyorlar. Diğer bütün meseleler gibi, siyaseti de network/şebeke/internet içinde tartışıyorlar. Orada öğreniyorlar, orada paylaşıyorlar ve orada karşı çıkıyorlar. Hiper gerçeklik içinde öğrenilen ve müzakere edilen siyaset! Hiper gerçeklik içinde yaşayan bir gençlik! Bazen bunalınca gerçeğe dalıyor. Ağ mağarasından kafasını dışarı seğirterek gerçekliğin içinde patlıyor. Gerçekliği hiperleştirmek istiyor. Eğlenceli dünyanın içinden dışarı çıkınca, siyaseti de eğlenceyle yapıyor. Nihilizmin dijital halleri! Oyun siyasete, siyaset oyuna dönüşüyor. Hiper siyasete, siyaset hipere!

Bu gençlik ne emir almak istiyor ne de akıl. Ne baba dinliyor ne de anne: Çünkü aile, baba ve anne otoriteleri içinde yetişmiyorlar. Onlardan gelen söylemler hoşlarına gitmiyor. Ağızlarına ne biber sürülerek yetiştiler ne de kulağı çekilerek! İnternette, twitter"da, facebook"ta ve cep telefonlarında yaşıyorlar. Bu hiper yaşam alanlarında akışkan, hızlı, oynak ve sınır tanımayan bir düzlem içinde bulunuyorlar. Dışarı çıkınca babalar, anneler, kurallar ve engeller onları bunaltıyor.

Bu sosyolojiden devrimden çok eğlence, kaos ve serbestlik havailiği çıkar. Post-isyan ya da light isyan çıkar. Olana öfkelenen, düzene isyan eden, kurallara takmayan ve duvarlar istemeyen bir kitledir bu. Salt protestodan oluşan bu hareketin bir siyaseti yoktur.

Elbette siyaset boşluk kabul etmez! Siyasal rol çalma peşinde olanlar meydanı boş bırakmıyorlar. Demokrasiyle iş yapamayanlar mevcut protestodan darbe çıkarmak istiyorlar. Gerçi onlar her şeyden darbe çıkarma peşindedirler. Bunun için de romantik hayaller kuranların duyguları üzerine hayasızca darbe ve cunta planlarına girişirler.

Son tahlilde Taksim"den ne devrim çıkar ne de darbe.

Peki demokrasi yenilenerek çıkamaz mı? Belki de en önemlisi bu.

Taksim olayları hükümetin çeşitli politikalar konusunda kendini gözden geçirmesine vesile olabilir. On yıl ülkeyi yöneten bir iktidarın ve liderliğin büyük başarılarıyla beraber ortaya çıkan sorunların da olabileceğini kabul edebilir. Öncelikle, bu gençliğin aynı zamanda kendi döneminde yetiştiğini hatırlayabilir. Kentsel dönüşümlerle beraber doğan ihaleci ve rant lobilerinden insanların duyduğu rahatsızlığı hissedebilir.

Taksim olayı bunları sağlayabilirse demokrasi daha da güçlenerek yoluna devam eder. Yok mesele ben haklıyım tutumuyla, yanılmazlık ve mutlaklık iddialarıyla devam ederse devrim çıkmaz, ancak demokrasi de büyük bir yara alır.

11 yıl önce
Taksim"den devrim mi çıkar, demokrasi mi?
Aile yardımı ödeneği ile ilgili bilinmesi gereken kritik bilgiler (2)
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar