|
İslam"da devlet siyaset ve kamu hukuku

Önceki yazılarda özetlediğimiz dokuz temel kavram ve ilkeye emaneti, ehliyeti ve mükellefiyet gereği hürriyet (veya sorumluluğa dayalı selahiyet) ilkelerini ilave etmek, bunları yukarıdaki sekiz ilke içinde görmek de mümkündür; şöyle ki:

Hilafet emanettir, emanet ehliyete riayeti gerektirir, insanlar emanete riayet ve dünyaya geliş amaçlarını gerçekleştirmeye gayret etmekle yükümlü ve bundan sorumludurlar. Sorumluluk ve yükümlülük ancak kişinin hak ve selahiyetleri olursa anlam kazanır ve yerine oturur. Bütün insanlar emaneti yüklenme ve hilâfeti îfa bakımından fırsat eşitliği içinde yaratılmışlardır. Dinde zorlama yoktur; dileyen mümin, dileyen kâfir olur (hürriyet), hiçbir kimsenin diğeri üzerinde peşin üstünlüğü yoktur (eşitlik); üstünlük hür irade ve çaba ile elde edilecek fazilete (takvâ), üstün vasıflara bağlıdır.

Emanet, ehliyet, hüküm ve mülk birlikte işletilince sosyal ve hukuki adâlete de ulaşılır.

Kamu hukuku meselesine gelelim:

Gerçekten bu konu bence yanlış anlatılmış ve yanlış anlaşılmıştır. Bir çok insanın kafasında şöyle bir bilgi vardır. "Kitap ve Sünnet, özel hukuka çok yer vermiştir; fakat kamu hukukuna gerektiği kadar yer vermemiştir." Kamu hukuku hakkında ayet ve hadislerin az olduğu zannedilir. Bu anlayış kesinlikle yanlıştır. Doğru olanı ise, bu kaynaklardaki verilerin özel hukuka ait olan kısmının bilahere daha çok işlenmiş ve düzenlenmiş olmasıdır. Yani ayrıntılı olarak işlenmiş, düzenlenmiş kitaplardan hareketle kamu hukukuna ağırlık verilmesi gerekirken, bu faaliyet fert planında kalmış ve yetersiz olmuştur. Bunun arka planında tarihi sebepler bulunmaktadır. Bu sebeplerin başında ise istibdat ve saltanat vardır. Yani istibdat ve saltanatın, kendi otoritesinin münakaşa edilmesine, içtihat konusu yapılmasına tahammül edememesidir. Yoksa, bakıldığında birçok ayetin ve hadisin kamu hukuku ile ilgili olduğu görülecektir. Onun dışında Hz. Peygamber"in ve Hulefa-i Raşidîn"in yıllarca sürmüş olan toplum ve devlet yönetimi vardır ve Allah size "bütün davranışlarıyla örnek bir insan gönderiyorum" diyerek, bir toplumun ve devletin nasıl yönetileceğine de onunla yol göstermiştir.

Peygamberimiz, kendisinden sonra gelen halifelerin takip edilmesini, miraslarına sahip çıkılmasını istemiştir. Onların hayatlarında ve devlet tecrübelerinde değerli bir miras oluşmuştur. Fakat maalesef ileriki dönemlerde, bu miras zenginleştirilmekten ziyade tüketilmiştir. Kısaca toparlarsak, kamu hukukuna, devlete ve siyasete ait olup bütün çağlar için, en uygun mekanizmalarla, teamüllerle, modellerle doldurabileceğimiz çerçeve hükümler ve o çağa (asr-ı saâdete) ait özel hükümler, örnekler ve uygulamalar vardır.

10 yıl önce
İslam"da devlet siyaset ve kamu hukuku
Biden cephesinde yeni bir şey yok…
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...