|
Aleviler"i anlamak

Konu, Okmeydanı"ndaki olaylar sırasında cemevi önünde polis kurşunuyla hayatını kaybeden Uğur Kurt"un ölümünün ardından açıktan tartışılmaya başlandı. Ancak zaten çok daha önceden, Gezi olaylarında ölen gençlerin neredeyse hepsinin Alevi olmaları üzerinden "neden hep Alevi çocuklar ölüyor?" söylemiyle ince ince ısındırılmaya başlanmıştı.

Bu ısındırma, yani "neden hep Alevi çocuklar?" sorusu, devletin Alevilere yönelik özel bir öldürme merakı olduğunu düşündürtmek üzere kurgulanmış bir soruydu. Ve açıkçası Alevilerin; bu ülkenin tarihindeki Dersim, Maraş, Çorum, Sivas katliamları, tarihteki daha eski acılar hatırlandığında "devlet hep Alevileri katlediyor" duygusuna kapılmak için yeterince iyi nedenleri vardı.

Olmadı, Başbakan Kurt"un ailesini aradı, taziyede bulundu. Valilikten, Kurt"un ölümüne sebebiyet veren polis için soruşturma izni istendi.

Üstelik, hatırlamak lazımdı, yukarıda saydığım katliamların hepsi eski Türkiye"de meydana geldi, tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu da Erdoğan döneminde çıkarılmadı, Dersim"i de, Maraş"ı da, Zirve katliamını da Erdoğan yapmadı. Erdoğan ne yaptı, bazı yol kazaları nedeniyle akim kalmış olsa da, Alevi açılımı yapmaya çalıştı, en azından niyet etti.

Ama Alevi vatandaşlar Erdoğan"dan ölümüne nefret etse ve bu nefreti sokak eylemlerine, isyana ve ayaklanmaya tahvil etse, polisle çatışıp ölseler ve öldürseler; mutluluktan deliye dönecek vicdansızlar var aramızda. O kadar sabırsızlar ki üstelik, işlerin doğal seyrinde gelişmesini bile bekleyemiyorlar; daha üç gün önce sahne alan hukukçu görünümlü provokatör "Devletin cinnet hali" deyip Irak"taki fotoğrafı Türkiye"deymiş gibi paylaştı. Yalanı ortaya çıkınca da, yeni bir hesapla yeni yalanlarda buluşmak üzere, hesabı kapatıp gözden kayboldu. Nasılsa bu ülkede dezenformasyonun, yalanın, provokasyonun hesabı hiç sorulmadı.

Twitter yalanlarıyla devrim yapılacağını sanma avanaklığını bir kalem geçelim; ama Alevilerin bir süredir Cumhuriyet tarihinde hiç yapmadıkları bir şey yapıp, bir ortak kimlik inşa ettiklerini; cemevlerine statüden tutun, dedelere maaş bağlanmasına dek birtakım haklarını talep etmeye başladıklarını görmek gerekiyor. Bu görüş ve zamanında atılacak doğru adımlar geciktiğinde ise, hükümet devirmek isteyen yerli görünümlü vandalların, Erdoğan"ın yürüyüşünü ve ülkenin eskiye kıyasla her bağlamda özgüven kazanmasını hazmedemeyen devletlerin istihbarat servislerinin arayıp da bulamadığı fırsatı ellerine vermiş olursunuz ki; mezhep çatışmalarının, hiçbir tarafa bir şey kazandırmadığı gibi Ortadoğu"yu nasıl hallaç pamuğu şeklinde attığını, siz okura uzun uzun anlatacak değilim.

Bunları geçelim, zira mesele siyasal realizmden çok –bu zaten bendenizin işi de değil- Alevilerde inşa edilmeye başlayan yeni kimliğe Türkiye"nin nasıl yaklaşacağı meselesidir. Ve sanırım en süper yaklaşım da, bir zamanlar çoğumuzun yaptığı gibi, eski ceberrut devlet tarafından yapılan ayrımcılıklar ve neredeyse kitlesel katliamlar olarak nitelenebilecek saldırılar karşısındaki ortak alevi sessizliğini hatırlatmak değildir.

Zira, kimlik; tarihten, coğrafyadan, biyolojiden, kurumlardan, kolektif hafızadan, kişisel fantezilerden, iktidar aygıtlarından ve dinsel vahiylerden izler taşır. Kişiler, toplumsal gruplar ve toplumlar, bu malzemeyi içinde bulundukları toplumsal yapıya, uzam ve zaman çerçevesindeki toplumsal koşullara ve kültürel projelere göre işler; bu malzemenin anlamını yeniden düzenler. Kimlikler ancak toplumsal aktörler onları içselleştirdiğinde, yani kendi anlamlarını bu içselleştirme etrafında örgütlediğinde kimlik olurlar. Özetin özeti, kimlik ortak amaca getirilen sembolik tanımdır, anlamı örgütler. Kimlik insanların içinde anlam buldukları, değerli hissettikleri şeydir.

Dolayısıyla, Türkiye"nin geri kalanına düşen, Alevilerin –varmış gibi gözüken- tarihsel çelişkilerini hatırlatmak, İslam içre olup olmadıklarını sorgulamak ya da Onlar"ın büyük bölümünün camiye gittiğini kanıtlamak değildir. Sembolik bir anlam çevresinde bütünleşildiği için, camiye giden Alevilerin bile cemevine statü konusunda en az gitmeyenler kadar hassas olduğuna eminim. Cemevinin kapısı önünde bir Alevi vatandaşın vurulması da, -hükümete karşıt ya da taraf olup olmaması hiç fark etmez- bütün Alevileri incitir. Aslında Sünnileri de rahatsız etmesi gerekir, eminim çoğunu da etmiştir.

Sanırım, Alevileri tanımlamaktan vazgeçmek, kategorizasyon işini kendilerine bırakmak, başarılı bir ilk adım olacaktır.

10 yıl önce
Aleviler"i anlamak
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?