|
BDP"nin pozları ve İslamcılık

Bayramı, BDP''li vekillerin PKK''lılarla kucaklaşmasını izleyerek geçirdik. Öyle bir manzaraydı ki bu; Meclis çatısı altında Kürt siyasi hareketini temsil eden vekillerin ağızlarını açar açmaz partilerinin kapatıldığı, kendilerinin de hapse gönderildiği günlerden bugünlere gelmiş olmayı, kayıp mı, kazanç mı sayacağımızı bilemedik.

Çünkü o manzara, hep bildiğimiz ama itirafa hiç dilimizin varmadığı o göbek bağının deliliydi. Nitekim, masum insanların ölümüne yol açacak silahlı eylem düzenlemenin dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir demokrasisinde kabul edilmesinin mümkün olmadığı/olmayacağı a priori bilgiyse, legal alanda kalması ve fikirlerini bu arenada yürütmesi gereken siyasilerin terörü kutsaması, meşrulaştırması, yüreklendirmesi anlamına gelir. Ve, o artık siyaset değildir.

Ama BDP''lilerin, bir zamanlar asla cesaret edemeyecekleri şımarık pozlara durmalarının, ancak hükümetin güvenlikçi politikalarına hem ulusal hem uluslar arası platformlarda meşruiyet ve destek zeminini genişletmeye yarayacağını bilmelerinde fayda olduğu kanaatindeyim. Meşru olmayan yollarla meşru amaçlara ulaşamazsınız çünkü, en fazla ölmeye ve öldürmeye devam edersiniz… Baharı bekleyen kumrular gibi olursunuz, şimdi olduğu gibi…

İSLAMCILIK 3

İslamcılık tartışması sürüyor: İslamcıların tarihsel olarak 3 kısım olarak tasnif edildiği ve bunların ilk neslinin yenilgiden İslam''ı sorumlu tutmadığı, ''Kur''an ve sünnete dönüş, içtihat kapısının açılması ve cihad ruhunun uyandırılması''yla tekrar üstün gelineceğini savundukları; ikinci neslin Müslüman kalarak galipleri taklit ettiği ve bu pozisyonun hüsrana sebep olduğu; üçüncü nesil İslamcıların ise kritik bir kavşak noktasında bulunduğu ve gelenekle barışılmadıkça da kurtuluşun mümkün olmadığı savlanıyor.

Şekil olarak itiraz etmeye ihtiyaç duyulmayacak denli net bir tasnif bu. Ancak, reçeteyi geleneğe dönüş olarak veren bu bakış açısı, kapitalizmin jet hızıyla küreselleştiği ve yan yana konulan bir İslamcıyla bir liberal arasındaki 7 farkın asla bulunamadığı şöylesi bir ortamda “artık gelenek mi kaldı?” sorusunun peşine düşmüyor.

Hangi gelenek? Batı dünyası Hristiyan geleneği yeniden üreterek Protestanlığa, sekülarizme ve liberalizme vardıysa, İslam dünyasının yeniden üreteceği gelenek Müslümanları nereye götürecek?

Bendeniz Batı''nın galibiyetine karşı verilen bir refleks olarak tanımladığım İslamcılık konusunda atladığımız bir şeyler olduğu kanaatindeyim hâlâ. Çünkü, İslamcılık adlı refleks emperyalizm içindeki egemenlik alanını, emperyalizme karşı siyasi mücadelesinden çok önce oluşturmak zorundaydı. Bunu, toplumsal kurumlar ve adetler dünyasını iki ayrı alana bölerek –maddi ve manevi alan- gerçekleştirdi. Aksi durum zaten mümkün olmazdı.

Maddi yani dışarıdaki alan, ekonominin, devlet işlerinin, bilimin ve teknolojinin alanı ve bu mıntıka Batı''nın üstünlüğünün tartışmasız olduğu, Doğu''nun Batı''ya boyun eğdiği alandı.

Manevi yani içerideki alan ise, kültürel kimliğin özünü oluşturan işaretleri taşıyan alandı. Kanaatimce İslamcı, maddi alanda Batı''ya has becerileri taklit etmede ne kadar başarılıysa, kendi manevi kültürünün farklılığını muhafaza etme ihtiyacı da o denli artardı.

İslamcıların, kendilerine ait olan, en gerçek olan ve vazgeçilmez bulunan bu alanı, mesela dilini, edebiyatını, romanını, tiyatrosunu, hikayesini ve şiirini kuramadı, zaman algısını, estetik değerlerini, sanat üslubunu ''taklit''ten öteye geçirip benzersiz kılamadı.

Batı''nın bir çözüm üretemediği, ezilmiş orta sınıflar konusunda bir formül bulamadı, cümle kuramadı. Korumaya aldığı tek değer ''aile ve kadın'' oldu, o konuda da ne kadim gelenek gibi adil ne de Batılılar gibi özgür olunabildi. Aile ve kadın, ataerkilliğin yeni adresi oldu.

Ezcümle, İslamcılar 20. kuşağa erişseler dahi, özgün ve İslami bir ''iç alan-manevi alan'' tahkim edilmedikçe, Batı''ya Batı kadar güçlü şekilde meydan okumak mümkün olmayacaktır. Gerisi laftır, güzaftır.

12 yıl önce
BDP"nin pozları ve İslamcılık
PKK’nın kadınları ve Kürtlerin namusu
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?