|
İslamcılar fundamentalist mi?

Bundan yaklaşık 4 ay önce (06/07/2013) yazdığım "İhraç Fazlası Demokrasi" başlıklı yazıda, Batı"nın Mısır"daki darbeye yaklaşımının altında yatan nedenleri, şöyle anlamaya/izaha çalışmıştım:

"…Batı, Kalvin, Luther gibi reformistler eliyle yüzyıllar önce evine yani kiliseye göndermiş olduğu dinin; demokrasi yoluyla bu kez İslam olarak; hayatın, kamusal alanın, siyasetin tam göbeğine yerleşen bir "iddia" olarak ortaya çıkmasına karşı alerjik bir reaksiyon geliştiriyor… Batılıları, kendi doğrularına ihanet eder noktaya getiren şeylerin başında gelen de kanaatimce bu… Ortadoğu"da uyanmış olan kitleler; öteden bu yana "terörizm"le özdeşleştirilen İslam"a mensubiyetleri nedeniyle, hep "öngörülemez"di Batı"nın gözünde. Kaldı ki İslam"da da, Hristiyanlıktan ivme alınarak inşa edilen "çalışma ahlakı+dünyevi asketizm+iyi bir kapitalist" formülüne uygun bir öz hiçbir zaman bulunamadı."

Bugün Kurban Bayramı, Mısır"da binlerce insanı birer "kurbanlık"a dönüştüren darbenin dördüncü ayı doluyor ve ben aylar önce ne demek istediğimi bu vesileyle açmak isterim:

Dünya çapında yaygın olan Fundamentalizm teriminin Amerika"da iki işadamı kardeşin 1910 ve 1915 arasında özel olarak yayınladıkları, yüzyıl başında muhafazakar Evanjelik teologlarca düzenlenmiş kutsal metinleri bir araya getiren The Fundamentals (Temel İlkeler) başlıklı bir diziye atfen doğmuş olduğunu biliyor muydunuz, bilmiyorum. Yani, bu tanım ilk olarak dinine "fazla" bağlı Hristiyanları tanımlamak için kullanılmıştı, sonra İslam"la özdeşleşti. Anlayacağınız birileri nazarında "dinine olması gerekenden fazla bağlı olmak" mensubiyetiniz hangi dine olursa olsun, kusurlu bir hareketti.

Batılı sosyal bilimciler, 1990"lardan itibaren Sovyet tehlikesinin ortadan kalkmasıyla fundamental kimliğin çözüleceğini savlamış ama sonra bu kimliğin hiçbir zaman çözülmeyeceğini gördüklerini söylemişlerdi. Öyle ki 1992"de ABD"de Clinton"un Başkan seçilmesinin ardından İslam dünyasında yaşanan demokratik hareketlenmeyi, aynı zamanda bir direniş kimliği anlamına da gelen fundamentalizmin siyasi sahnede ön plana çıkması olarak tanımladılar. Yani ki, Batılı kanaat önderleri ve karar vericiler, sadece terör eylemleri yapanları fundamental ilan etmedi, İslamcılığın kültürel siyasi bir kimlik olarak analizine de fundamentalizmi eklemlediler ve onu egemen küresel düzene karşı bir sosyal hareket olarak değerlendirdiler. Bu görüşü savunan sadece sosyal bilimciler değildi.

O yüzden, "İslamcıların iktidara geldiği 2000"li yıllarda" Türkiye"nin demokratikleşme serüvenini; "Tarihin ironisidir, AB"nin Türkiye"ye tam bir demokrasi olması yönünde yaptığı baskı, silahlı kuvvetlerin, Atatürk"ün seküler mirasına meydan okuyan İslami bir parti liderliğindeki hükümetin iktidara gelmesine izin vermesine yol açtı. Türkiye"deki İslamcıların Avrupa"daki demokratik devletlerin temel direklerinden biri olan sekülerlik ilkesiyle bir arada yaşayıp yaşayamayacağını göreceğiz" gibi septik analizler! yapabildiler.

O yüzden komünizmin çöküşünü, Afganistan ve İran"daki İslami devrimlerin eski Sovyet Cumhuriyetleri"ne yayılmasını tetikleyen bir gelişme olarak değerlendirdiler. Çeçenya"daki Savaşı etno-milliyetçilik olarak gördükleri kadar İslami bir kalkışma olarak da tanımladılar. Onlara göre Sünni İslami fundamentalistler, hiper-modern bir kimliğin yeniden yapılanması kapsamında, ulus-devlet sistemini devirmek yerine onu ele geçirmeye çalıştılar. Endonezya ve Malezya bu duruma örnekti, ama hem coğrafi uzaklığı hem de yeterli malzeme olmadığı için bunları uzaktan izlemekle iktifa ettiler.

Batı bilincinin altı da, üstü de bu ve demokrasi/modernizm/laikliği reddetmeyen siyasal İslamcıları da, terör eylemleri yapan, kafa filan kesen, işkence eden radikal İslamcıları da koydukları kefe aynı: Fundamentalizm.

Mısır"a verilen tepkiye biraz da böyle bakmak gerekiyor sanırım.

Suriye"ye gelince, acımasız katil Saddam"ı önce destekleyip, kanırtıp, semirtip ondan sonra da bir Kurban Bayramı sabahı, Müslümanların en kutsal gününde daracağında sallandırdıkları gibi; Esed"i de Suriye halkını öldüre öldüre tamamen bitirdikten sonra "gel bakalım" derlerse, hiç şaşırmam doğrusu…

Mübarek Kurban Bayramınızın kutlu olması, hayırlar getirmesi dileğiyle...

11 yıl önce
İslamcılar fundamentalist mi?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi