|
Müslüman anti-kapitalistler (2)

Öncelikle bir hususu gözden kaçırmamak gerekiyor. İslâmî hassasiyetler üzerinden anti-kapitalizm geliştirmek tarihsel bir yenilik değildir. Bu tepki, kanımca birisi çok kadim; diğeri ise görece yeni bir damara yaslanıyor. Kadim damar, dinlerin doğuş koşullarını düşündüren bir büyük damar. Karatani, bu damarın her şekilde mevcut egemenlerin düzenine bir reddiye getirdiğini ifâde eder. Dinler orijinalinde, eşitsizliğe(bunu eşdeğerlilik olarak okumak daha doğru olur) bir tepkidir. Bu noktadan hareketle bir çatallaşmayla karşılaşırız. Çatalın bir ucunda dinlerin müesses nizamların bir parçası haline gelmesi; yâni bir devlet dini olması; diğerinde ise orijinaline sadık olarak buna karşı bir red, muhalefet potansiyelini harekete geçirme kaabiliyetidir.

Eşitsizlik çok değişik biçimlerde zuhûr ediyor. Eşitsizliklerin, yüzeyel görünümleri bir yana; artık-değerin tarihinden gelen çok daha maddî temelleri olduğu hususu dinlerde de vurgulanmıştır. Özellikle de İbrahimî dinlerin en büyük ortak paydasının faiz karşıtlığı olduğunu cümle âlem bilir. Servet birikimlerinin yarattığı insanlık durumları, eşitsizliğin maddî görünümünü tamamlayan bir olgudur. Benzer bir çatallanmayı burada da gözlemek mümkündür. Bu çatallanmanın bir tarafında servete ya da daha ileri evrelerde sermayeye eklemlenen bir din olduğu kadar, buradan itiraz geliştiren din yorumları da mevcuttur.

Dini hassasiyetler son iki yüzyılda sözkonusu tarihsel koordinatlar itibarıyla nereye oturmaktadır? En baskın doğrultu, sorunları yerli yersiz kültürelleştirmek ve bu (kültürel sınırlar) dışında kalan alanları(genellikle de bilim ve teknoloji) kimi kez fetiş ölçeklerde içselleştirmek olmuştur. Din-modernizm tartışmalarını içeren bir külliyat bunun kanıtıdır. Kültürelci söylem yer yer radikalleşse de, fiiliyatta bu hassasiyetlerin hem siyâseten hem de iktisaden modern dünyaya eklemlendirilmesine hizmet etmiştir. Sağcılık ya da muhafazakârlık işbu eklemlenmenin siyâsal araçlarıdır.

Hiç kuşkusuz bu eklemlenme sorunsuz olmadı. Seküler seçeneklerle onu dinsel-geleneksel anlamda boyutlandıran seçenekler arasındaki kavgada çoğu kez kaybetti ve hayli yaralandı.

Sağ ya da muhafazakâr kültürelleşme, Soğuk Savaşın hâkim Keynesyen politik ekonomisinde eş anlı olarak Kârun ve Firavun''un safında yer aldı. Duvar yıkıldıktan sonra ise yine hâkim söylem haline gelen yeni iktisadî rasyonalite üzerinden, ağırlığını sermayeden, yâni göreli olarak Firavun''a karşı Kârun''dan yana koydu. Bu ona, sekülerleşmiş modern Firavunlukla giriştiği kültür savaşında(kulturkampf) yaşamış olduğu kültürel kayıplarını telâfi ettiği hissini sağladı. Çağcıl gelişmeler, en başta da çağın kültür politik bir çağ olması muhafazakarlığı kuşatan "kültürel" nebulayı destekliyor. Kültür genleşmeleri çağın anaakım karakterini veriyor. Bunu önümüzdeki çeyrek yüzyılda kültürün katılaşması izleyecek. "Katı olan her şey"de olduğu gibi "kültür" de "buharlaşıp havaya karışacak".

Muhafazakâr sağ''ın kültürel kayıplarını telâfi etmesi, sezarist keskinliklerin tasfiyesi anlamında son derecede önemli bir olguya işâret ediyor. Ama dinî hassasiyetlerin muhafazakârlıktan ve sağ''dan ayrışması için bu yetmez. Hatta , sorunların muhafazakâr kültürel dairede baskılanmak istenmesi durumu daha da sıkıntıya sokar. Kültürün katılaşması olgusu, hiç umulmadık zamanlarda muhafazakâr ve sağ kültürel blokların ortadan ayrılmasıyla sonuçlanabilir. Müslüman anti-kapitalistlerin ortaya çıkışı ve yarattıkları sansasyonel etki bunun göstergesidir.

Müslüman anti-kapitalist oluşum ise kendi kaderinden kendisi sorumludur. Eğer etkilerinin kültürel yansımalarında takılır kalırlarsa, TV tartışma programlarına siyâsal kültürel bir hoşluk katmakla kalır ve bir süre sonra kendileri de havaya karışırlar. Siyâsallaşma tehlikesi onları da kuşatıyor. Yâni bu hareket bir sol hareket haline gelirse içi boşalacaktır. Eğer bu hareket sadece bir tepki hareketi olarak kalırsa , muhafazakâr blok onu massetmekte zorlanmayacaktır. Eğer bu hareket kendisini sivil tutmayı ve bu sivillik üzerinden alternatif yaşayış alanlarının sessiz sedasız ve kavgasız inşasına girişip bir hayat teklifi geliştirebilirse 21.Yüzyıldaki etkilerinin umulandan fazla olacağını düşünüyorum. Geçenlerde bu konuda sohbet ederken siyâsi tarihi iyi bilen dostum Dr.Sabahattin Şen''in söylediği gibi, Irlar bu dinamikleri ıskaladı ve teolojisine kurban etti. Bu işi eğer becerebilirse Turlar becerecek.

12 yıl önce
Müslüman anti-kapitalistler (2)
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset