|
İmarlar odası vadisi pusu
Trakyalı roman bir arkadaşım
Mimarlar Odası'nın Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Diyanet ve İlahiyat hocalarına verilen iftarın ertesi günü
iftar yemeğinin, masanın sandalyelerin ve yemek odasındaki mobilya aksamının fiyatlarının nasıl ve nerede belirlendiğini anlattı.

Trakyalı roman arkadaşımın ağzından o akşam olanlar:

*

Biz o akşam 3 arkadaş bi İstanbul avası alalım diye atladık benim takaya, geldik erzamanki gibi Beyoğlu'nda Çiçek pasajına.

Ramazan olduğundan epten aykırı gitmeyelim, biraz şekillenip gece döneriz dedik.

Erzamanki yerimize geçip oturduk.

Yanımızda 6-7 kişilik bir grup bizden evvel gelmişler baya da şekillenmişlerdi.

Yakınımızda televizyon açıktı. Aberler vardı.

Biz em siparişleri söyledik em de aberleri izliyorduk.

O sıra aberci sunucu o akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Saray'da ocalara iftar verdiğini anlatıyordu.

Yan masadakiler aberin ardından şekilleri iyice değişti.

Bu abere baya kızdıkları belli oluyordu.

Yüksek sesle ocaların nasıl olur da Cumhurbaşkanı makamında iftara çağrıldığını söyleyip akaret ediyorlardı.

Bizde kulak misafiri olduğumuz için bunların bir kısmının imar olduklarını öğrendik.

Aralarında gazeteciler de vardı.

Biri özcü mü dedi, ürriyet mi dedi tam anlayamadım.

Onlar da imar arkadaşların öfkeli konuşmalarına destek veriyorlardı.

-Biri dedi ki: Kimbilir bu iftarın maliyeti ne kadardır. Bu masa bu sandalyeler bu çatal kaşıklara bak, sanki altından gibi.

Bu lüks bu şatafatta iftar mı olur.

İftar dediğin bi urma bir çorba bi de yanında kuru fasulye tamam.

O saraya çilingir sofrası yakışır.

Yanındaki söze girdi: Bu yemek odası takımı bu masa sandalye bu iftarın maliyeti kimbilir kaç milyondur?

O sıra imar olduğu anlaşılan adam söze girdi:

Biz imarız. Bu malların kaç para olduğunu bi gördüğümüzde çıkarırız.

-Öteki: Çıkaralım o zaman bak yanımızda azeteciler de var.

Onlar da yarın bunu aber yaparlar.


-İmarın aklına yattı ep beraber rakıları kenara çekip kağıt kalem çıkardılar ve esaplamaya başladılar.

Epsinin de şekli değişmişti. Zafer kazanmış gibi sırıtıyorlardı

Biri saraydaki yemek masasına kaç yazalım dedi.

Yandaki: 100 bin lira dedi, daha sonra yanındaki 200 binden aşağı olmaz dedi. Bir diğeri 300 bin lira deyince, azeteci biz ortayı bulalım 240 yazalım dedi.

Sonra sandalyeleri tek tek esapladılar. Onlarda da 435 bin lirada anlaştılar.

Sonra sıra iftar sofrasının esabını çıkarmaya geldi.

Kimi 100 bin dedi, kimi 1 milyon, kavga gürültü, bağırış çağırışla sonuca varamayınca düz esap olsun 1 milyon yazalım dediler.

Sonra esapları alt alta toplayıp
6.5 milyona bağladılar.

Saat baya geç olmuştu onlar kalkarken biz de esabı ödeyip kalktık.

Ağzımız içkili eve gidersek karılardan dayak yiyeceğimizi bildiğimiz için mübarek Ramazan'da fazla içmedik ama yine de tedbir almak lazımdı.

Ağzımızdaki içki kokusunu kapatmak biraz da ayılmak için sahurda doğruca bi işkembeciye doğru yola çıktık.

*

Abicim duyduklarım bu. Yalanım varsa rakı çarpsın


Bizde israfa, lükse şatafata, saraya, makam mevki saltanatına karşıyız ama sanırsam bunlar saraya, saltanata karşı filan değil.

Orada çilingir sofrası kurulsa, acı oca yerine kendileri çağrılsa iç karşı çıkmayacaklar.

Bunlar orada acı oca takımına, bi de iftar verene karşı.

Benim anladığım bu be ya!

*

Önemli not:
Yukarıda anlatılanlar tamamen hayal ürünüdür.

Gerçeklerle uzaktan yakından ya da doğrudan dolaylı hiç ilgisi yoktur.

Kişiler uydurmadır. Çevreye de bir zarar verilmemiştir.

Günün sözü

Tebessüm bedavadır; vereni üzmez alanı mutlu eder.

Şems-i Tebrizi
#mimarlar odası
#trakyalı
#imar
9 yıl önce
İmarlar odası vadisi pusu
Ölümlerin ardındaki komedya
Kalbin sesi ile toprağa dönmezsek, bizi kara günler bekliyor
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…