|
Havada barut kokusu vardı

Amerikan Büyükelçiliği"ne gidilen sokak, polis tarafından kesilmişti. Barikatı aşıp, sokağa adım attığımda burnuma barut kokusu geldi.

Biraz ilerleyince, kendimi gazetecilerin, polislerin, meraklı vatandaşların, patlamanın etkisiyle yaşadıkları şoku henüz üzerinden atamayan çevre sakinlerinin ve ambulanslardan inen sağlık görevlilerinin koşturmacasının içinde buldum.

Güvenlik şeridi yeni çekiliyordu. Yeni bir bomba olabilir kuşkusu yaşanıyordu. Ama kameramanlar, foto muhabirleri, muhabirler yeni bir bilgiye ulaşmak, yeni bir görüntü çekebilmek, farklı tek bir kare yakalayabilmek için çırpınıyorlardı.

Milliyet ve Vatan gazeteleri patlamanın meydana geldiği sokağın başında olduğu için, meslektaşlarımız aynı zamanda olayın ilk görgü tanıklarıydı.

Milliyet Ankara Haber Müdürü Serpil Çevikcan, "Çok güçlü bir patlama oldu. Yerimizden fırladık" dedi. Aydın Hasan, olay yerine geldiklerinde parçalanmış ceset parçalarıyla karşılaştıklarını anlatırken, yüzünü acıyla buruşturdu.

Olay yerine daha fazla yaklaşmamıza izin verilmeyince, alternatif aramaya başladık. Patlamanın olduğu yere bakan noktada Milliyet gazetesinin usta foto muhabiri Mustafa İstemi"nin evi vardı.

Meslek büyüğüm İstemi"nin evine girdiğimde eşi İnci Hanım hala patlamanın etkisi altındaydı.

"Çok şiddetli patlamaydı" dedi. Evinin balkonundan patlamanın olduğu yeri gösterirken, "İçeriden dumanlar çıktı. Çığlık çığlığaydılar. Güvenlik görevlileri hemen ambulans çağırdı" diye anlattı.

Patlamanın olduğu yere baktım. Patlamanın şiddetiyle duvar patlamış, yüksek demir kapının önünden akan kan, kaldırımı kırmızıya boyamıştı.

Bu arada Büyükelçiliğin içinde de bir koşturmaca sürüyordu. Güvenlik şeridi çekiliyor, çatıya silahlı güvenlik görevlileri çıkıyordu. Ama olay yeri hala sıcaklığını koruyor, beyaz giysili bomba uzmanları yoğun bir çaba sarf ediyorlardı.

Canlı bomba ihtimali üzerinde duruluyordu ama olayın sıcaklığı ile ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorduk.

Patlamanın olduğu 2 No"lu kapının tam karşısında, "İran Air"in bürosu vardı. Amir isimli görevli olayın şokuyla, "Müthiş bir patlama oldu" diyor başka bir şey söylemiyordu.

O sırada bir söylenti dolaşmaya başladı. Bu bir meslektaşımızın ismiydi. Haberi öğrenenler çekingen bir şekilde, "Bizim Didem de yaralıymış" diyordu. Az sonra hanımefendiliğiyle herkesin adından saygıyla söz ettiği Didem Tuncay"ın da ciddi bir şekilde yaralı olduğunu öğrendik.

Kısa bir süre önce NTV"den ayrılan Didem Tuncay, Büyükelçi Ricciardone ile randevusu nedeniyle kapıdan giriş yapanlar arasındaymış.

Biraz zaman geçti önce eylemin canlı bomba tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Sonra kimliği. Ecevit Şanlı.

Daha önce de Harbiye Orduevi"ne yönelik saldırıda yer almış Ecevit Şanlı.

Sonra sorular birbiri ardına gelmeye başladı.

Bu saldırının sebebi ne?

Neden Türkiye ve neden Amerikan Büyükelçiliği hedef olarak seçildi.

Patlamanın olduğu kapının 50 metre aşağısında vize kapısı var.

Eğer patlamada hedef çok sayıda insanın ölmesi olsaydı, o kapı hedef alınırdı. Çünkü sabahtan öğleye kadar, aileleriyle birlikte 150-200 kişi o kapının önünde bekliyor. Orada patlatılacak bir bomba çok sayıda insanın ölümüne yol açabilirdi.

Büyükelçilik personelinin kullandığı kapının hedef seçilmesi ise, eylemin mesaj ağırlıklı olduğunu gösteriyor. Ama 11 Eylül 2001 tarihinden bu yana trafiğe kapalı olan Paris Caddesi"ndeki 2 no"lu kapının seçilmesi, eylem öncesinde bir hazırlık sürecinin yürütüldüğünü gösteriyor.

Şimdi soru şu;

1-Bu eylem, DHKP-C"ye yönelik son operasyonlara karşı verilmiş bir cevap mı?

2- DHKP-C başkaları adına da eylem yapabilen taşeron bir örgüt. Buradan bakınca birileri Türkiye üzerinden ABD"ye mi mesaj veriyor.

11 yıl önce
Havada barut kokusu vardı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’