|
San Francisco dağlarında ne yazıyor

Uçağımız San Francisco şehrinin üzerinde süzülürken, dağın tam yamacında, çok uzaklardan bile fark edilebilen bir yazı gördüm.

"İşte" dedim. "Arkadaşlar San Francisco"nun dağlarında dahi, "Ne mutlu Türküm diyene" yazıyor."

Gazeteci arkadaşların ilk tepkisi, "Çok derin bir uykuya daldın herhalde" oldu.

Onlara dağın yamacını gösterince, uyumadığımı anladılar.

Beyaz taşlarla hem de iri bir şekilde yazılmıştı.

"Endüstri şehrine hoş geldiniz" yazıyordu. Biz Güneydoğu"daki şehirlerin tepesine, "Ne mutlu Türküm diyene" yazarak Kürtleri Türkleştireceğimizi düşündüğümüz için, Amerika"da da olsak, benim gözüm dağlardaydı.

Biz bu işlerle uğraşırken, onlar endüstri demiş, kalkınma demiş.

Dağlarına bahar gelmiş San Francisco"nun. Şehir alabildiğine yeşil ve bir o kadar da güzel. Bizim Haliç körfezi ve İstanbul Boğazı"nın etrafında kurulmuş bir şehir havasında.

TV dizilerinin çekildiği, sinema filmlerinin yapıldığı "Golden Gate" köprüsünün de adını bizim Haliç"teki Altın Boynuz"dan aldığı söyleniyor.

Bir dönemler bizde ünlü bir TV dizisiydi, "San Francisco Sokakları." İşte o sokakları gezdik.

İnişli ve çıkışlı.

İnsan hayatı gibi.

Cuma namazını burada yaşayan Türklerle birlikte kıldık. Baycc isimli bir kuruluşun merkezinde.

2 hafta önce Cuma namazında Kabe"deydik. Yüzbinlerce insanla birlikte kılmıştık. Bir hafta önce ise Ankara"da. Bakalım önümüzdeki hafta nerede? Nasip.

Sistem, her şeyi bir tüketim metaına dönüştürmüş. Bir dönemler Al Capone gibi ünlülerin de kaldığı, birçok TV filmine esin kaynağı olmuş, hapishanesiyle ünlü, Alcatraz adasını ise uzaktan seyrettik.

Soğuk suyu, ters akıntısı ve köpek balıkları nedeniyle Alcatraz"a giren pek çıkmamış. Kaçanlardan başarılı olanın ise hikayesi ise bir efsane gibi anlatılmaya devam ediyor...

Fransız Guyanası"nda da "Kelebek" filmine konu olan bir zindan vardı. Paslı zincirlerin sarktığı hücreler ve kellelerin uçurulduğu giyotin hala muhafaza ediliyordu. Kaçmak isteyeni ise köpek balıklarının beklediği okyanusla çevrili bir adaydı.

San Francisco"dan önce Los Angeles"taydık.

Ilıman iklimi, yemyeşil dağları ve denizi ile ilk bakışta İzmir"i andıran Los Angeles, varlığını, "Hollywood" üzerine kurmuş.

Öyle ki, Oscar törenlerinin yapıldığı, Hollywood Caddesi tam anlamıyla, film kahramanlarının sırtından para kazanılan bir mekan.

Kaldırımlarda ünlü sanatçıların isimleri yazıyor. Ama birisi var ki, onun ismi kaldırım taşında değil, bir duvarın üzerine çizilen yıldızın içine yerleştirilmiş. Müslüman olmasıyla birlikte dinimize büyük hizmet eden ünlü boksör Muhammed Ali"den söz ediyorum. İsmi yazılmak istenince, "Ben Peygamberimiz"in ismini taşıyorum. Bu isim yere yazılamaz" diye itiraz etmiş. Ünlülerin ayak izlerini dahi sergiliyorlar. Kaldırım üstlerinde ise film kahramanlarının kostümlerini giyenler para karşılığı resim çektiriyor.

Hollywood yapımı tüm filmlerin jeneriğinin başlayıp bittiği, dağın yamacındaki, "Hollywood" yazısına ulaşabilmek için bir süre hurma ağaçlarının arasından tırmanmak gerekiyordu.

Umre yaptığımız sırada Türklerin çokluğu dikkatimi çekmişti. Los Angeles"te de Türkçe konuşanların çokluğu dikkat çekiciydi.

Bu arada Amerika"da bu sıralar Yahudi cemaatinin hareketliliği dikkat çekiyor.

Başbakan Erdoğan"ın, "Siyonizm insanlık suçu" demesi, buradaki Yahudileri harekete geçirmiş.

İmza topluyorlar.

Ne diyecekti Başbakan? Filistinlileri iyi ki katletmeye devam ediyorsunuz mu diyecekti?

İsrail, her türlü zulmü yapıyor, sonra Siyonizm"in arkasına sığınıyor.

Yahudi cemaatinin zorlamasına rağmen, eski sayıyı dahi bulamadılar.

Yahudiler aynı zamanda Başkan Obama ile de uğraşıyorlar. İkinci kez seçilmesine rağmen, krizden çıkmak için Temsilciler Meclisi"nde istediği düzenlemeyi yaptıramıyor.

Amerikan halkı en çok bu konuyu tartışıyor. Yönetim bir ölçüde kilitlenmiş durumda.

Halkın Suriye diye bir gündemi yok.

"Biz ne olacağız?"

Dertleri bu.

Obama"nın ilk ziyaretini İsrail"e yapacak olması ise, "Yahudi cemaati Başkan"a diz çöktürdü" yorumlarına neden oluyor.

il y a 11 ans
San Francisco dağlarında ne yazıyor
Jorge Jesus için gensoru
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim