|
Ejderhayı öldürmek!

Alman İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan rapora göre, 2016 yılında göçmenlere yönelik her gün 10'a yakın saldırı vuku buldu. Saldırılarda 43'ü çocuk toplam 560 göçmen yaralanmış. Irkçı saldırıların 4'te 3'ü göçmenlerin evlerinin dışında, dörtte biriyse evlerinde gerçekleşmiş. Saldırıya uğrayan evlerin sayısı bine yaklaşıyor. Rakamlar ürkütücü boyutlarda seyrediyor.



Avrupa Birliği”

üyesi ülkelerde göçmenlere yönelik saldırılar 1990'lardan itibaren artarak devam etti. Saldırıların hedefindeyse müslüman göçmenler var. Irkçı saldırılarda çok sayıda Türk göçmen hayatını kaybetti. Bu cinayetlerden bazılarının davaları ise hâlâ devam ediyor.



Batı uygarlığının merkez ülkelerinde cereyan eden ırkçı saldırıların nasıl bir zihniyetin ürünü olduğu konusunda birçok araştırma ve çalışma yapıldı. Araştırmalarda ırkçılığın göçmenleri ötekileştiren zihinsel yapılanmasına ilişkin önemli tespitler de yer aldı. Bu araştırmalara göre sorun önce zihinde gerçekleşen ayrıştırmayla,'

ötekileştirme

'yle başlıyor. 'Ötekileştirme'nin toplum nezdinde belli ölçülerde kabul görmesi göçmenlere yönelik saldırıları motive ediyor. Yani, ırkçılık, toplumun göçmenlere yönelik olumsuz duygu ve kabullerinden güç alıyor.



Almanya “

İkinci Dünya Savaşı

”ndan sonra yeniden sanayileşirken dışardan insan gücüne ihtiyaç duydu. İnsan gücünün büyük kısmıysa Türkiye'den sağlandı. Bugün Almanya'da Türk göçmenlerin üçüncü kuşakları hayatlarını sürdürüyorlar. Almanya'nın ekonomik gelişmesinde rol oynayan göçmenleri bugün kapı dışarı etmek istiyorlar. Irkçılık, bu eğilimin dışa vurumu.



Batı'da Doğulu Olmak

” adlı kitabında

Mehmet Doğan

ırkçılığın adım adım gelişimini gözler önüne sermişti. Gurbetçi bir aileye mensup olan Doğan 1970'lerin sonlarına doğru, lise çağlarındayken Almanya'da gitti. Uzun yıllar kömür madenlerinde çalışan Doğan 1990'larda Almanya'da “

İnsan Onuru ve Hakları Derneği

”nin kurucuları arasında yer aldı ve bir süre genel başkanlığını yaptı. Dolayısıyla ırkçı saldırılar konusunda zengin bir deneyime sahip.



Doğan bu kitabında kendi kişisel gözlemlerini de işin içine katarak Almanya'da göçmenlerin nasıl ötekileştirilerek dışlandıklarının hikâyesini anlatmıştı. Batı dışındaki ülkelerde insan hakları ihlallerine karşı teyakkuz içinde olan Batılı kuruluşların kendi ülkelerindeki benzer sorunlar karşısındaki sessizliklerini ve duyarsızlıklarını ifşâ eden örneklerle doluydu kitap.



Mehmet Doğan yeni kitabı “

Öteki/Kadim Bir Sorunsal

”da daha önceki analizlerini zenginleştiriyor. Kitabın en dikkat çekici özelliğiyse, 'Ötekileştirme'nin coğrafi sınırlarını daha geniş ölçekte kritik etmesi. Öte yandan kitap Müslüman bir insan hakları eylemcisinin içsel gözlemlerine dayanan düşünsel bir deneme türü niteliğinde. Başka bir bağlamda ve başka bir coğrafi alanda 'ötekileştirilenler'in bir başka bağlam ve alanda 'ötekileştirenler'e dönüşmesi kitabın ana eksenini oluşturuyor. Yazar, köye kâbuslar yaşatan ejderhayı öldüren gencin ejderhaya dönüştüğü Çin masalı metaforuyla ilerletiyor analizini. Ejderhayı öldürmeye giden hiçbir genç köyüne geri dönmüyor. Böylece 'dönüşüm' sürekli kendini tekrar ediyor.



Mehmet Doğan, kitabında hem '

Batı'

dan ve hem de '

Doğu

'dan örneklemelere yer veriyor.

“Habil ve Kabil

” kıssasını bir örneklik olarak kullanarak ötekileştirmeye ilişkin analizlerinin boyutlarını derinleştiriyor, yer yer Müslüman zihinlerdeki ötekileştirme tehlikesine dikkat çekiyor. Yazar, 'ötekileştirme' sorununa bir nokta koymuyor, tam tersine tartışmaya açıyor.


#Avrupa Birliği
#Batı
#Almanya
7 yıl önce
Ejderhayı öldürmek!
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler